Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/1133 E. 2023/1231 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2023/1133
KARAR NO : 2023/1231

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2023
ESAS-KARAR NUMARASI : 2022/468 E.-2023/172 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; dava dışı …’un 10.03.2021 tarihinde davalı kooperatifteki hissesini müvekkiline devrettiğini, müvekkilinin devir sözleşmesinin davalı kooperatif yönetim kuruluna sunulması neticesinde davalı kooperatifin ortağı olduğunu ancak üye olduğu tarihten iş bu dava tarihine kadar toplanan iki genel kurula katılmasının önlendiğini, 30.05.2022 tarihli genel kurulda tasfiye hususunun görüşüldüğünü ancak genel kurulun ana sözleşmedeki çağrı usulüne uyulmaksızın yapıldığını ileri sürerek, 30.05.2022 tarihli genel kurulda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kooperatif yetkilileri … ve …; davacının hissesini devraldığını belirttiği …’un 24.04.2014 tarihinde çıkmak istediğine dair dilekçe vermesi üzerine ileride arsa dağıtımında mağdur olmaması için o güne kadar ödediği 55.000,00 TL’nin 50.000,00 TL’sini banka hesabına yatırdıklarını, 5.000,00 TL’sini ise tuttuklarını ve üyeliğini devam ettirdiklerini, 2016, 2017 ve 2018 yılında yapılan genel kurullara çağrıldığını ancak kendisinin katılmadığını, 22.06.2019 tarihinde yapılan 2018 yılı genel kurulundan 1 ay sonra arsanın kooperatifçe alınmayacağını duyup resmi olarak üyelikten çıkartılmasını istediğini, kendilerinin de 30.07.2019 tarihli yönetim kurulu kararıyla üyelik kaydını sildiklerini, kendilerine pay devrine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığını, bu nedenle son genel kurula da çağrılmadığını, davacının kooperatif üyesi olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı, dava, cevap, davacının üyeliği devir aldığına dair sunduğu yazılı belge, dava konusu genel kurul toplantı tutanağı, kooperatif kayıt ve belgeleri ile hazırlanan bilirkişi rapor ve ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; usulüne uygun olarak davalı kooperatife başvuru yapan ve kooperatife üye olan … (… Sanayi Ltd. Şti.)’un, 22/04/2014 tarihli üyelikten istifa talebi üzerine, kooperatife yaptığı toplam 55.000,00 TL ödemenin kooperatif yönetim kurulunca … Bankası hesabından şirket hesabına 50.000,00 TL’sinin havale edilerek ödediği, ancak üyelikten ayrılmasına ilişkin karar alınmadığı, bilahare 30/07/2019 tarihli ve 10 sayılı kararı ile ortaklığına son verildiği, 5.000,00 TL ödemenin ise kooperatif giderleri olarak tutulduğu, bu nedenle davacıya 10/03/2021 tarih itibari ile …’un devredilecek bir ortaklık payının bulunmadığı ve de devre ilişkin olarak kooperatif yönetimine yapılan bir başvurunun da bulunmadığı, kooperatif yönetim kurulunca alınmış bir kararın olmadığı, bu nedenlerle davacının kooperatif ortağı sıfatını kazanmadığı anlaşılmıştır.
1163 Kooperatifler Kanunu 53. maddesi gereğince, genel kurul tarafından alınan kararlar aleyhine iptal davasını açma hakkına kooperatif ortağının sahip olduğu, davacının davalı kooperatifin ortağı olmadığı ve bu nedenle, davalı kooperatifin 30/05/2022 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların iptali istemiyle, iş bu davayı açmada taraf sıfatı, aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.” denilerek, davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin 10.03.2021 tarihli devir sözleşmesini davalı kooperatife usulüne uygun olarak bildirdiğini, iş bu devre konu 5.000,00 TL’lik kooperatif hissesinin dava dışı … tarafından davacı müvekkiline devri için düzenlenen sözleşmenin dosyada bulunduğunu, devrin bildirimine ilişkin evrakın kooperatif bünyesinde bulunduğunu ve davalı kooperatifçe dava dosyasına sunulmadığını, davalının ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde: davalıya ait yasaya ve usule uygun, birbirini teyit eden ticari defterlerde üyelerin kooperatifle ilişkilerinin takip edildiği “üyelik müraccatına istinaden yatırılan” adıyla açılmış bulunan hesapta, dava dışı …’a ilişkin (devreden) ve davacı müvekkili …’a (devralan) ilişkin hesap hareketlerinin görüldüğünü, ilerleyen aşamalarda davalı kooperatif başkanının beyanını değiştirdiğini, içeride tutulan 5.000,00 TL’yi masraf olarak kullandıklarını bu nedenle devre konu hissenin olmadığını iddia ettiğini, yönetim kurulu karar defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri bulunmadığını, bu nedenle itibar edilemeyeceğini, usulüne uygun ticari defterlerin müvekkilinin hisse devri için kooperatife ödediği 5.000,00 TL’yi doğruladığını, bilirkişi incelemesi yapılacağı günün kendilerine bildirilmediğini, rapora esas alınan “…’a ait 20.08.2021 günlü yazı”nin yargılamanın hiçbir aşamasında sunulmadığı gibi içeriğinin de belirtilmediğini, davalı kooperatifçe ticari defterlerinin kooperatif merkezinde incelemeye sunmadığını, bilirkişilerin eksik verilerle kök raporlarını düzenlediklerini, itirazları neticesinde ticari defterlerin dosyaya kazandırıldığını, kooperatif bünyesinde bulunan hisse devrine dair bildirim belgesinin sunulmadığını, buna ilişkin gerekli araştırmanın yapılmadığını, evrakın arandığı halde bulunamadığına dair yemin teklif edilmediğini, bilirkişi raporunun davayı aydınlatıcı nitelikte olmadığını, diğer üyelerden 5.000,00 TL’lik gider kesintisi yapılıp yapılmadığının ele alınmadığını, davalı kooperatifin epey yüklü miktarda malvarlığı bulunması, taksim ve tescil işlemlerine başlanması halinde bu işlemlerin iptali ve geri alınması büyük bir zaman kaybına yol açacağından ve usul ekonomisine aykırı olacağından, müvekkilinin telafisi mümkün olmayan zararlara uğramaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
“436.001 Nolu Üyelik Müraccatına İstinaden Yatırılan” adıyla açılmış bulunan hesapta üyelikten istifa eden …’a ait bakiye 5.000,00 TL alacağın “2021 yılında davalı … Hisse Devri” açıklaması ile kaydedilmiş olmasının, dava dışı …’un 30.07.2019 tarih ve 10 sayılı Yönetim Kurulu kararıyla istifa etmiş olması ve …’un devredecek hissesinin bulunmaması karşısında hukuki sonuç doğurmayacağının kabulü isabetli olmuştur.
Kooperatiften istifa veya ihraç nedeniyle (devir dışındaki nedenlerle) ayrılan ortağa çıkma payının ödenmesi sırasında gider payının kesilmesi, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 17/1. ve anasözleşmenin 15. maddelerine uygun olup, dava dışı … tarafından ödenen bakiye 5.000,00 TL.’nin bu amaçla iade edilmemesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Ne var ki İlk derece Mahkemesince; “1163 Kooperatifler Kanunu 53. maddesi gereğince, genel kurul tarafından alınan kararlar aleyhine iptal davasını açma hakkına kooperatif ortağının sahip olduğu, davacının davalı kooperatifin ortağı olmadığı ve bu nedenle, davalı kooperatifin 30/05/2022 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların iptali istemiyle, iş bu davayı açmada taraf sıfatı, aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.” denilerek, davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarını düzenleyen 114/(1)-d maddesindeki taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir.
Aynı hükümde düzenlenen dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK md. 51) Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir.
Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı veya davacı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı veya davacı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
Buna göre İlk derece Mahkemesince, davacının davalı kooperatifin ortağı olmadığı, bu nedenle genel kurul kararının iptali davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 114/(1)-h ve 115/(2). maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davacının fiil ehliyetini haiz olduğu ve yukarıda açıklanan kavramlar arasındaki farklılıklar gözetilmeksizin hükmün gerekçe bölümünde davacının “taraf sıfatı, aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.” denilmesi, hüküm fıkrasında da “davacının aktif husumet sıfatının bulunmadığı” ibaresine yer verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, tasfiye haline girdiği anlaşılan davalı kooperatifin unvanına 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. madde hükmü yollamasıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 533/son maddesi ile davalı kooperatif anasözleşmesinin 87/2. bent hükmü uyarınca eklenmesi gereken ” Tasfiye Halinde” ibaresinin gerekçeli karar başlığında eklenmemesi, HMK’nın 297/1-b maddesi hükmüne aykırı olmuş ise de, HMK’nın 304. Dairemizce düzeltilmiştir.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-a.4. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının esası incelemeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-a.4. maddesi uyarınca, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.03.2023 tarih ve 2022/468 E., 2023/172 K. sayılı kararının ESASI İNCELEMEDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
12.07.2023 tarihinde, HMK’nın 353/(1)-a ve 362/(1)-g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 13/07/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza