Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/103 E. 2023/199 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/103 – 2023/199
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2023/103
KARAR NO : 2023/199

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2021/503 E.-2022/816 K.
KONKORDATO İSTEYEN :
VEKİLİ :
ALACAKLILAR :
VEKİLİ :

Bir kısım alacaklılar vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
İstemci vekili 04.08.2021 tarihli dilekçesinde; müvekkili şirketin inşaat, hafriyat, petrol, nakliyat ve ticaret konularında faaliyet gösterdiğini, dünya genelinde ekonomik anlamda 2018 yılında yaşanan daralmanın Türkiye’de de özellikle inşaat sektöründe kendini gösterdiğini, birçok inşaat şirketini zor duruma düşürdüğünü, 2019 yaz döneminde kriz nedeniyle devletin yatırım harcamalarında gitmiş olduğu kısıtlamanın şirketin 2019 sezonunun zararla kapatılmasına neden olduğunu, akabinde de tüm dünyada ticari faaliyeti sıfırlayan COVİD 19 sürecine girildiğini, bu doğrultuda tüm Türkiye çapında zorunlu olarak alınan önlemler kapsamında ticari hayatın durma noktasına geldiğini, şirketin konkordato projesi çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmesi ve konkordato planını gerçekleştirmesi halinde alacaklıların alacağına kavuşmasına ve alacaklıların menfaatlerine uygun ve olumlu katkı yapacak yapının ortaya çıkmasının planlandığını,
Müvekkili şirket hakkında 2018 yılında konkordato başvurusunda bulunulduğunu, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/743 E., 2020/419 K. sayılı kararı ile talebin kabulü ile konkordatonun tasdikine karar verildiğini, bir kısım müdahiller tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara BAM 23. Hukuk Dairesi’nin 05.07.2021 tarih 2021/683 E. – 2021/1076 K. sayılı kararı ile kesin mühlet sona erdiğinden sonradan verilen uzatma kararlarının ve kesin mühlete bağlanmış sonuçların uygulanma kabiliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle kararın düzeltilmesine ve konkordato isteminin usulden reddine karar verildiğini, bu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuş ise de verilen tedbir kararlarının kaldırılmasına dair karar sebebiyle bir kısım alacaklıların cebri icra yoluna başvurduğunu, müvekkili şirketin araçlarına haciz ve muhafaza konulduğunu ve müvekkili şirketin çalışamaz duruma getirildiğini,
Konkordato mühleti verilmesi işinin çekişmesiz yargı işi olduğunu, çekişmesiz yargı işlerinde derdestliğin söz konusu olmadığını, müvekkili şirket hakkında daha önce açılan ve usulden reddedilen karar henüz kesinleşmemiş olsa iş bu talebin derdestlik itirazına tabi olmayacağını,
Müvekkili şirketin cebri icra baskısıyla karşılaşmaması, ticari faaliyetlerini sürdürebilmesi, alacaklılarının tamamının alacağına kavuşabilmesi, müvekkillerince sağlanan istihdamın korunabilmesi adına hem müvekkillerinin hem de alacaklıların menfaati gözetilerek yeniden konkordato başvurusunda bulunma zaruretinin hasıl olduğunu,
İleri sürerek, öncelikle geçici ve kesin mühlet verilmesine, sonuç olarak konkordatonun tasdikine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince;
11.08.2021 tarihinde İİK 287 maddesi gereğince konkordato talep edenler hakkında 3 aylık geçici mühlet verildiği, 08.12.2021 tarihinde bir yıl kesin mühlet verildiği,
“Komiserler kurulunun 07/11/2022 tarihinde sunmuş oldukları ek raporda sonuç olarak, talepte bulunan Şirket’in 30/09/2022 tarihli mali kayıtları esas alınarak yapılan
değerlendirmede neticesinde, mühlet içinde akdedilmiş sözleşmelerden kaynaklı ödenmemiş veya İİK
m. 305/I-d bendi kapsamında teminattan feragat yazısı alınmamış herhangi bir borcuna
rastlanılmadığını, alacaklı … A.Ş. Tarafından talep edilen 2.501.518,29 TL’ lik alacağın borçlu tarafından kabul edilmesi nedeniyle yeniden yapılan hesaplamaya göre İİK 302/III maddesinde öngörülen çoğunluk şartının hem alacaklı hem de alacak miktarı yönünden sağlandığını, beyan edilmiştir.
Davacı şirketin konkordato 15/09/2022 tarihli revize projesi ilk 3 ay ödemesiz ve takip eden 48 ayda projede gösterilen oranlarda aylık taksitler halinde ödenmesine ilişkindir.
… İİK 302/4 maddesine göre konkordato projesi için oy kullanabilecek alacaklıların alacak miktarlarının toplam 55.866.446,87 TL olduğu, alacaklı sayısının 125 olduğu, 109 alacaklının konkordato projesini kabul oyu verdiği, kabul oyu veren alacaklıların alacak miktarının 29.035.464,04 TL olduğu (07/11/2022 tarihli ek rapor ) ve bu şekilde konkordato projesinin İİK 302/3 maddesindeki çoğunlukla kabul edilmiş olduğu ve İİK 305/1 maddesindeki tasdik şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır.

Komiserler kurulunun raporuna göre iflas halinde 84.849.386,18 TL borcun ödenmesi için kullanılabilecek kaynak miktarının 60.811.441,46 TL olduğu, adi konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacakların önüne geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağı ve bu şekilde İİK 305/1-a maddesinde ön görülen adi konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması şartının gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Davacı şirketin konkordatoya tabi olan ve olmayan borç toplamının 84.849.386,18 TL olduğu, komiserler kurulunun nihai raporuna göre borç ödemede kullanılabilecek muhtemel meblağın 103.138.750,22 TL olduğu, komiserler raporu dikkate alındığında İİK’ nın 305/1-b maddesinde yer alan teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır.

İİK’nın 305/1 d maddesi gereğince 206. Maddenin birinci sırasındaki alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izni ile akdedilmiş borçlarının ifasının alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması tasdik şartı olarak ön görülmüştür.
İİK’ nın 206/1. Maddesinin birinci sırasında işçilerin iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içindi tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları birinci sıra alacak olarak kabul edilmiştir. Hükmün kıyaslanması suretiyle geçici mühlet tarihinden önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş söz konusu işçilik alacaklarının birinci sırada değerlendirilecek alacaklar olduğunun kabulü gerekir. Bir yıl içinde tahakkuk etmenin de geçici mühletten önceki bir yıl içinde Mahkeme ilamına bağlı işçilik alacağının olduğunun kabulü gerekir.
Komiserler kurulu raporuna göre şirketin işçilerine yönelik olarak geçmiş bir borcun bulunmadığı, mühlet içinde komiserin izni ile doğup ödenmeyen veya feragat yazısı alınmayan herhangi bir borcun bulunmadığı, ( komiserler kurulunun birinci ek raporu) bu şekilde İİK 305/1-d maddesindeki şartın da gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından alacaklara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken konkordato tasdik harcının mahkememiz veznesine depo edilerek İİK 305/1 – e maddesindeki şartın yerine getirildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı şirketin derdest Ankara 3 ATM’nin 2018/743 esasında kayıtlı konkordatonun tasdikine ilişkin davası bulunmakta ise de yukarıda açıklandığı üzere konkordato davalarında derdestlik dava şartının uygulanamayacağı, komiserler kurulunun nihai raporunda söz konusu tasdik karanın en son Ankara BAM 23. Hukuk Dairesinin 14/06/2022 tarih 2022/823 esas 2022/998 karar sayılı kararı ile reddine karar verildiği, birinci konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmiş olması nedeniyle dava dilekçesinde konkordato talebi olarak gösterilen sebepler, red kararı ve mahkememizdeki dava tarihi arasındaki döneme ilişkin borçlar dikkate alındığında yeniden konkordato talep edilmesinde davacının hukuki yararının bulunduğu, tasdik sırasında da hukuki yararın devam ettiği kanaatine varılmıştır….
Açıklanan duruma göre İİK 305 maddesinde düzenlenen konkordatonun tasdiki şartlarının gerçekleştiği anlaşılmakla kesin mühlet süresi içerisinde konkordatonun İİK 308 maddesi gereğince tasdikine karar verilmiştir.

İİK 308/b-2 maddesine göre tasdik kararı veren mahkeme konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payı kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebilir.
Anılan hükümle çekişmeli alacaklara isabet eden payın bankaya yatırılmasına karar verilmesi konusunda mahkemeye takdir yetkisi verilmiştir.
Mahkememizce tüm çekişmeli alacakların değil sadece mahkeme ilamına, kesinleşmiş takibe, kambiyo senedine veya kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren senede dayalı çekişmeli alacakların depo edilmesi gerektiği, bu kapsamda depo edilmesi gereken çekişmeli alacak bulunmadığı tespit edilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça rehinli malların paraya çevrilmesinin ve finansal kiralamaya konu malların tesliminin bir yıl süreyle ertelenmesi talep edilmiş ise de komiserler kurulunun 25/11/2022 tarihli raporuna göre İİK 307 maddesindeki şartların gerçekleşmediği”
Gerekçesiyle,
Talebin kabulü ile istemci şirketin konkordatosunun tasdikine,
Konkordatoya tabi alacakların tasdik tarihinden sonra 3 ay ödemesiz dönemden itibaren başlamak üzere 48 ayda
1. Ay 0,9140% 13. Ay 1,4624% 25. Ay 2,1936% 37. Ay 3,1075%
2. Ay 0,9140% 14. Ay 1,4624% 26. Ay 2,1936% 38. Ay 3,1075%
3. Ay 0,9140% 15. Ay 1,4624% 27. Ay 2,1936% 39. Ay 3,1075%
4. Ay 0,9140% 16. Ay 1,4624% 28. Ay 2,1936% 40. Ay 3,1075%
5. Ay 0,9140% 17. Ay 1,4624% 29. Ay 2,1936% 41. Ay 3,1075%
6. Ay 0,9140% 18. Ay 1,4624% 30. Ay 2,1936% 42. Ay 3,1075%
7. Ay 1,0968% 19. Ay 1,8280% 31. Ay 2,9247% 43. Ay 3,1532%
8. Ay 1,0968% 20. Ay 1,8280% 32. Ay 2,9247% 44. Ay 3,1532%
9. Ay 1,0968% 21. Ay 1,8280% 33. Ay 2,9247% 45. Ay 3,1532%
10. Ay 1,0968% 22. Ay 1,8280% 34. Ay 2,9247% 46. Ay 3,1532%
11. Ay 1,0968% 23. Ay 1,8280% 35. Ay 2,9247% 47. Ay 3,1532%
12. Ay 1,0968% 24. Ay 1,8280% 36. Ay 2,9247% 48. Ay 3,0724% şeklinde ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Alacaklı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; ilk konkordato davası açılmadan kısa bir süre önce, davacı firma ve ortaklarının taşınmaz malvarlığını elden çıkardığını, diğer yandan adi alacaklıların alacak kayıtlarının tamamen keyfi olarak değerlendirmeye alındığını, alacaklılardan mal kaçıran davacının konkordato talebinin kötüniyetli olduğunu,
Borçlu firmanın 31.08.2018 tarihli bilançosu üzerinden yapılan çalışmada, rayiç değerler üzerinden firmanın borca batık durumda olduğunun tespit edildiğini, ikinci konkordato başvurusu kapsamında alınan konkordato komiserler kurulu raporunda varlıkların borçları karşılama yüzdesinin %142 olduğunun tespit edildiğini ancak başta kredi kuruluşları olmak üzere alacaklıların konkordato süreci başlangıcına kadar faiz/kâr payı işletme haklarını kullanabilecekleri göz önüne alındığında tespiti sağlanan borç tutarının ve varlıkların borçları karşılama oranının olumsuz yönde değişme ihtimalinin yüksek olduğunun belirtildiğini,
2018 yılından beri süregelen ve ivedi şekilde hukuki yollara başvurulması gerektiği belirtilen tutarların bulunmasına karşın bilançoda Şüpheli Alacak karşılığı ayrılmadığını, yalnızca şüpheli alacak karşılığı ayrılması halinde bile firmanın varlıklarının borçları karşılama yüzdesinin düştüğünü,
Konkordato kapsamına girmeyen amme alacakları borç hesaplamasının dışında tutulmakla birlikte, toplam 4.8 milyon TL düzeyinde olan vergi-SGK borcunun ödeme gücünü etkileyecek olması nedeni ile dikkate alınması halinde oranın daha da düşeceğini,
Ticari alacak toplamı olan tutarının bir kısmının konkordato mühleti öncesinden beri aynen korunduğunu, anılan alacakların tahsil kabiliyeti olmadığını,
Firmanın mevcut iş sözleşmelerinin makine kiralama veya nakliye işlerinden oluştuğu, dolayısı ile çalışılan sektör gereği alacakların kısa vadeli döngülerle tahsil edilmesi gerektiği ve dönemler itibariyle tahsil edilemeyen alacakların donuk olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünüldüğünde, firmanın piyasa alacaklarının borç ödeme kaynağı olarak hesaplamaya dâhil edilmesinin doğru olmadığını,
Mali tablolarda esas iyileşme kaynağı olarak … firmasına rehinli 11 aracın satışının gerçekleştirilmesi suretiyle ilgili alacaklıya yapılan ödeme ile firmanın makine parkının rayiç değerinde meydana gelen artışın gösterildiğini, oysa ki ilk konkordato sürecinde yapılan toplam ödemelerin büyük bölümünü teşkil eden söz konusu ödeme esasen duran varlık satışı kaynaklı olduğundan firmanın kaynak yaratma gücünü göstermediğini,
Maddi duran varlıkların da bir ömrü olduğunu ve yasal anlamda gelirler tablosunda amortisman payı ayrılmasının zorunlu olduğunu, maddi duran varlıklarda meydana gelen artışın tamamen fiyatların genel artışından kaynaklandığını, söz konusu varlıklar için firma bilançosunda yıllar itibari ile amortisman ayrılmadığını, ayrılan amortismanlar nakit çıkışı gerektirmemekle birlikte yıllar itibariyle yapılan net kar/zarar hesaplamasına doğrudan yansıdığından firmanın 15 milyon TL sermayesine karşın izlenen 22 milyon TL’lik geçmiş yıllar zararlarının bilançoya olması gereken hesaplamadan daha olumlu yansıtılmış olduğunu, amortisman sıfır olarak gösterilmesinin hatalı olduğunu,
İstemci firmanın 2018 yılından beri bulunduğu konkordato sürecinde işlerine devam ettiği ve alacaklılarına bilanço hesaplarında esaslı değişiklik yapacak düzeyde ödeme yapmadığı düşünüldüğünde; 2021 yıl sonunda ancak 725 bin TL net kâr beyan ettiğini, asıl kârlılığın firma faaliyetlerinden elde edilmediğini, firmanın mevcut kârlılığı ile borçlarını ödemesinin mümkün görünmediğini,
Firma tarafından iletilmiş olan devam eden işler ve montan açısından çoğu 2021 yılında başlamış bu işlerden sağlanan yıllık hakediş geliri toplamının 64.4 milyon TL olduğunun beyan edildiğini ancak firmanın 2021 yıl sonu cirosu diğer gelirlerle bile birlikte hesaplandığında 10.8 milyon TL düzeyinde olup açıklanan ve beklenen hak ediş gelirlerinin aynı oranda gelir tablosuna yansımadığını,
İstemci firmanın inşaat taahhüt alanında herhangi bir iş üstlenmediğini, işlerin kamyon kiralama, nakliye, iş makinesi kiralama gibi müteahhitlik harici, yalnızca duran varlık kiralama mahiyetinde işler olduğunu, dolayısıyla taahhüt firması niteliğini yitirdiği ve yalnızca mevcut taşıtları üzerinden gelir elde etmeye çalıştığı ve tek gelir kaynağı haline gelen taşıtları için ne kaydi bilançoda ne de rayiç bilançoda amortisman ayrılmadığını,
Sonuç olarak varlıkların borçları karşılama yüzdesinin gerçekçi olmamasının yanısıra hesaplanan borç tutarları için alacaklılar tarafından faiz/kâr payı talep edilmesi durumunda firmanın esasen borca batık durumda olduğunun görüldüğünü,
Bu hususlardaki itirazlarının İlk derece Mahkemesince incelenmediğini, pasif dökümü ve borca batıklık durumunun bilirkişi marifetiyle tespit edilmediğini, Komiserler Kurulunun da borçlunun beyanlarını esas almak kaydı ile mevcudu tekrar ile yetindiğini,
Firma tarafından devam eden işlerden elde edildiği belirtilen hak ediş gelirlerinin mali verilerde yer alan gelirler ile uyumlu olmadığını, izleyen yıllarda aynı işlerden elde edileceği beyan edilen hak ediş gelirlerinin de fazlasıyla ve kabul edilemeyecek derecede iyimser olduğunu, ek raporda konuya ilişkin herhangi bir karşılaştırma/tespit yapılmadığını,
Müvekkili Banka tarafından yapılan değerlendirmelerde, reel kâr marjı oldukça dar olan sektörde firmaca tespit edilen kârlılık oranlarının gerçekleşme olasılığının bulunmadığı sonucuna ulaşıldığını,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato talebinin reddine ve istemci firmanın iflasına karar verilmesini istemiştir.

Alacaklı …. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; borçlunun mali durumunu düzelteceğine dair beyanları ile düzenlemiş olduğu projenin şirketin mali gücü ile orantılı olmamakla birlikte başarıya ulaşma ihtimalinin de çok düşük hatta olanaksız olduğunu, bu hali ile projenin öngörülemeyen ve soyut veriler ile hazırlandığını,
İstemcinin tek amacının, hakkında verilen tedbir kararları ile aleyhine başlatılmış icra takiplerini durdurmak, bu sürede müvekkili şirket de dahil olmak üzere borçlu olduğu şirketlerin alacaklarının tahsilini engellemek, geciktirmek olduğunu, resmi kayıt ve defterlere göre çok daha fazla olan borçlarından gerçekliğe uygun olmayarak şekilde düzenlenen proje sayesinde kurtulduğunu,
Komiser heyetinden alınan raporların tamamının ihtimaller üzerine yapılan hesaplamalarla düzenlendiğini, raporlar hazırlanırken salt borçlu beyanlarının esas alınmış olduğunu,
Konkordato projesinin kabulü için kanunda öngörülen çoğunluğun sağlanmadığını, kaydedilmiş alacak toplam tutarlarının dikkate alınmadığını, alacak miktarlarının olduğundan çok daha düşük gösterildiğini, borçlunun tek taraflı beyanlara dayalı proje tamamen hakkaniyete aykırı olup hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını,
Müvekkili şirketin alacağının haksız şekilde çekişmeli hale getirildiğini, yeterli çoğunluğun sağlanmadığı bir projenin tasdiklenmiş olmasının müvekkili şirket başta olmak üzere birçok alacaklının kişinin telafisi güç zararı ile hak kaybına sebebiyet vereceğini,
İlk derece Mahkemesince, kabul edilmeyen -davacı borçlunun soyut beyanları dışında hangi kesin ve somut delile dayanarak çekişmeli olduğuna karar verildiği- alacaklara yönelik pay ayrılmasına ilişkin bir hüküm kurulmadığını, buna ilişkin kararın gerekçelendirilmemesi açıkça hukuka aykırı olmakla birlikte alacaklarının açacakları dava sonrası kabul edilmesi halinde tahsilini güçleştirdiğini hatta imkânsız hale getirdiğini,
Kanunun konkordatonun tasdiki için aradığı şartların bulunmadığını, İlk derece Mahkemesince kurulan hükümde teklif edilen tutarın, davacı borçlunun iflası halinde alacaklılara ödenecek miktardan fazla olup olmadığı ve teklif edilen tutarın davacı borçlunun mali kaynakları ile orantılı olup olmadığının açık bir şekilde belirtilmediğini, kararın gerekçesiz hazırlandığını,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Alacaklı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; konkordato projesi kapsamında kalan tüm borçların 3 ay ödemesiz ve 48 ay vadede eşit taksitler halinde ödeneceğine ilişkin kararın hem ödemesiz dönem içerdiğini hem de faiz hususunda net bir ifade yer almadığını, bu kararın alacaklılara zarar verecek, alacaklıların alacaklarına kavuşmasını engelleyecek nitelikte olduğunu,
İstemcinin konkordato projesinin kabulünün mümkün olmadığını ve borçlarını ödemek için alacağını belirttiği önlemlerin gerçekleşmesinin mevcut ekonomik koşullar ve firmanın geçmiş dönem performansları dikkate alındığında gerçekçi olmadığını,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Alacaklı … vekili istinaf dilekçesinde; konkordato projesinin uygulanılabilir nitelikte olmadığını, firmanın borca batıklık oranının yüksek olması nedeniyle ticari faaliyetini yürüterek, ilave finansal kaynak yaratmadan mevcut borçlarının üstesinden gelmesinin mümkün olmadığını, firmanın konkordato talebinde ayrıntılı ve gerçekçi bir yaklaşımda bulunmadığını, konkordatonun başarılı olamayacağı açık olduğundan istemcinin samimi ve iyi niyetli olmadığının düşünüldüğünü, konkordato kapsamında verilen sürelerden yararlanarak, icra takiplerinden kurtulma amacı güttüğünü, Mahkemece alacaklılar tarafından ileri sürülen birçok iddianın açıklığa kavuşturulmadığını, gerekli araştırma yapılmadan konkordatonun tasdikine karar verildiğini,
İstemci firmanın tek taraflı beyanları esas alınarak hazırlanmış projeye göre müvekkili Bankaya konkordato kapsamında ne kadar ödeme yapılacağının dahi belirlenmediğini, konkordato sürecinin şeffaf ve mevzuata uygun yürütülmediğini, konkordato başvurusu tarihi itibari ile müvekkili Bankanın alacak miktarının sorulmadığını,
Borçlunun konkordato müracaatında mali durumunun iyileştirilme ihtimalinin olması ve konkordatonun da tasdik edilmesi için tüm verilerini ortaya koyması yani talebini gerekçelendirmesi gerektiğini, afaki bir takım öngörülerle konkordato talebinde bulunduğunu,
Konkordatonun tasdiki şartlarının oluşmadığını, konkordato sürecinin yasal prosedüre uygun olarak yürütülmediğini,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
İstem; konkordatonun tasdikine ilişkindir.
İİK’nın 304/1. maddesi; “Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.” hükmünü içermektedir.
Dosya kapsamından, konkordato komiserler kurulunca 14.10.2022 tarihinde nihai raporun sunulması üzerine İlk derece Mahkemesince aynı tarihli tensip zabtının düzenlendiği, (ayrıca İİK’nın 304/1. maddesindeki açıklamayı içerir ilanların da yaptırılması gerekirken) konkordato isteyene tasdik harcı yatırmak üzere süre verilmesine, duruşmanın 09.11.2022 tarihine bırakılmasına karar verildiği, 03.11.2022 tarihinde resmi ilan portalında İİK’nın 304/1. maddesindeki “itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri” açıklamasını içermeyen ilanın yapıldığı, Ticaret Sicili Memurluğuna müzekkere yazılmışsa da muhtemelen ilan metninde konkordato isteyenin unvanı ve ticaret sicil numarası bulunmadığından ilanın yapılmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle alacaklılar …. A.Ş. ve … A.Ş.’nin tasdik duruşması aşamasında itirazları bulunmamaktaysa da, ilanlar İİK’nın 304/1. maddesi hükmüne uygun olmadığından, aynı kanunun 308/a maddesi uyarınca istinaf hakları bulunduğu kabul edilmiştir.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, alacaklılar …. A.Ş., … A.Ş., … A.Ş ve …. vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, alacaklılar …. A.Ş., … A.Ş., … A.Ş ve … vekillerinin İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 80,70 TL.’nin mahsubu ile kalan 99,20 TL’nin ayrı ayrı alacaklılar …. A.Ş., … A.Ş., … A.Ş ve ….’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-İstinaf yoluna başvuran alacaklılarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak yatıranlara iadesine,
4-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
01.02.2023 tarihinde, İİK’nın 308/a maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 02/02/2023

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza