Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2023/1003 E. 2023/1051 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2023/1003
KARAR NO : 2023/1051
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2023
ESAS-KARAR NUMARASI : 2022/866 E.-2023/54 K.
DAVACILAR :
VEKİLLERİ : Av. …-(e-tebligat)
DAVALILAR :

Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkillerinin davalı … Kooperatifinin ortakları olduklarını, kooperatife ait … Parselde bulunan ve zeytinli tarla vasıflı taşınmazın 23.11.2022 tarihinde diğer davalı … Kooperatifine satıldığını,
Kooperatiflerde satış yapma yetkisinin genel kurula ait olduğunu, davaya konu taşınmazın satışına dayanak olarak gösterilen 11.06.2022 tarihli genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunu, genel kurulda toplantı yeter sayısının sağlanamadığını,
Genel kurulun geçerli olduğu düşünüldüğünde de, taşınmazın satış fiyatının belirlenmediğini, oylamaya katılanların ve kabul oyu verenlerin sayısı ile hangi taşınmazın satışı konusunda yetki verildiğinin belirtilmediğini, satış yetkisinin geçerli olmadığını bilen davalı kooperatif yönetiminin 27.11.2022 tarihinde tek gündem maddesiyle olağanüstü genel kurul çağrısı yaptığını,
Müvekkillerinin ortağı oldukları kooperatifin ana sözleşmesinde amaçları arasında taşınmaz satımı bulunmadığını, gerekli kurucu unsurları ihtiva etmeyen alım satım işleminin geçersiz olduğunu,
Tacir sıfatını taşıyan diğer davalı … Kooperatifi ve temsilcilerinin, satıcı kooperatifin ana sözleşmesinde belirtilen kooperatif amaçları arasında satış hususunun bulunmadığını, satışa dayanak genel kurul tutanağının geçersiz olduğunu, verildiği belirtilen satış yetkisinin yasal şartları sağlamadığını bilmeleri gerektiğinden iyiniyetli olarak kabul edilemeyeceklerini,
Taşınmazın gerçek değerinin çok altında bir bedelle satıldığını, kötüniyetli hareket eden temsilcinin yapmış olduğu işlem temsil yetkisi vereni bağlamayacağından satış işleminin bu yönüyle de geçersiz olduğunu,
İleri sürerek, öncelikle taşınmazın üçüncü kişilere satılmasının önlenmesi amacıyla taşınmaz kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, taşınmazın satış işleminin iptali ile müvekkillerinin üyesi olduğu … Kooperatifi adına tapuda tesciline
karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kooperatifi vekili; davacılar … müvekkili kooperatifin ortaklarından olmadıklarından dava açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını,
Müvekkili kooperatife ait tarla vasfındaki taşınmazın satış yetkisinin 19.10.1990 tarihli ana sözleşmede mevcut olduğunu, 1989 yılından bu yana kooperatifin gündeminin zeytinlik tarlanın satışı olduğunu, 2012 yılından bu yana yapılan tüm genel kurullarda satış yetkisinin kabul edildiğini, bu durumun genel kurullarda yönetim kurulu üyesi, denetim kurulu üyesi, divan başkanlığı, divan katipliği görevlerinde bulunan davacılarca da bilindiğini,
Kooperatifin tek taşınmazı olduğundan ayrıca ada ve parsel numarasının yazılmasının gerekli olmadığını,
Kooperatife ait 19 hektarlık zeytinlik arsanın yıllardır doğal sit alanı içerisinde kalmakta iken daha sonra 8 hektarı turizm alanı ilan edilerek Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkisi içerisine girdiğini, 05.06.2022 tarihli 31857 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile zeytinlik arsanın turizm alanı olan kısmını da kapsayacak şekilde Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı doğal sit nitelikli koruma alanı ilan edildiğini ve ada, parsel numaralarının değiştiğini, müvekkilince bu karara itiraz edilmişse de 11.01.2023 tarih ve 5507471 sayılı cevapla bölgenin bakanlık oluru ile doğal koruma alanı ilan edildiği ve yapılabilecek herhangi bir işlem olmadığının bildirildiğini,
1978 yılında kurulan kooperatifin 11 yıl boyunca konut yapımı için uğraştığını, bu amacın gerçekleşmeyeceğini anlayınca 1989 yılında satışın genel kurulda kabul edildiğini, 45. yılda tarlanın satıldığını, kooperatifin amacını gerçekleştirebileceği tek hususun tarlanın satılması olduğunu aksi halde kooperatifin dağılmasının söz konusu olacağını,
23.11.2022 tarihinde tapu devrinden sonra yapılan 27.11.2022 tarihli genel kurulda satışa icazet verildiğini, kabul etmemekle birlikte 11.06.2022 tarihli genel kurul iptal edilse dahi önceki yıllardaki satış yetkilerinin geçerli olduğunu, yapılan satışın usul ve yasaya uygun olduğunu,
Doğal sit alanı içerisinde kalan zeytinlik tarla vasfındaki taşınmazın konut için imara açık olmadığını, 40.000.000,00
TL’ye satıldığını, bedelin rayicin üzerinde olduğunu,
Tarlayı satın alan diğer kooperatifle müvekkili
kooperatif arasında hiçbir organik vb. bağlantı olmadığını, davacıların iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu,
Belirterek, kooperatife ortak olmayan davacıların davasının usulden, diğer davacılar davasının esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı kooperatif vekili cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Davanın dayanağını oluşturan 11/06/2022 tarihli davalı … genel kurulunda, dava konusu taşınmazın satılması için genel kurulca yönetim kuruluna yetki verildiği ve bilahare yönetim kurulunun, dosyada bulunan tapu kaydına göre taşınmazı davalı …ne 23.11.2022 tarihinde sattığı görülmüştür.
6100 sayılı HMK nun 12 maddesi 1. bendinde; “Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.”, yine aynı yasanın 14. maddesi 2. bendinde; ” Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükümleri mevcuttur.
Davacıların üyesi olduklarını belirttikleri davalı … merkezi Ankara’da ise de, dava konusu uyuşmazlığın, kooperatif üyesi ile satın alan üçüncü kişi arasında ortaklık ilişkisi kapsamında kalan bir uyuşmazlık olmadığı, genel kurul kararının sahte olup olmadığı noktasındaki uyuşmazlığın ise tapu kaydının iptali nedenine ilişkin olup, bu hususun davaya, ortaklık ilişkisinden doğan bir dava niteliği vermeyeceğinden 6100 sayılı HMK’nun 12. maddesi uyarınca, tapu iptali tescil istemine konu taşınmazın bulunduğu İzmir / Dikili Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla ) davaya bakmada kesin yetkili olduğu, HMK’nun 14. maddesindeki yetki kuralının bu uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmadığı” gerekçesiyle, davanın HMK’nun 115/2. ve 114/1-ç maddesi hükmü gereğince kesin yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; taşınmazın bulunduğu yer… ilçesi sınırlarında olsa da davacıların büyük bir kısmının ikametgahının Ankara olduğunu, diğer davalı kooperatif ile müvekkili kooperatifin merkezlerinin de Ankara’da olduğunu, davalı kooperatifler arasındaki satım işleminin Ankara’da yapıldığını, tarafların mahkemenin yetkisine itirazları da bulunmadığını belirterek,
Davalı … Kooperatifi vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde; tapu iptali tescil davasında davacılar kooperatif üyesi olmakla beraber davanın HMK md 14 kapsamında sadece ortaklık ilişkisinden kaynaklanmadığından İlk derece Mahkemesinin yetkisizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğunu,
Ancak İlk derece Mahkemesince eksik peşin harç tamamlatılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece tensip tutanağı ile, davacılar vekiline satış değeri 40.000.000,00 TL üzerinden eksik peşin harcın yatırılması için bir ay kesin süre verilmesine, aksi halde Harçlar Kanunu 30. madde atfı ile 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesi gereği davanın işlemden kaldırılacağının ihtarına(ihtarat yapılamadı) karar verildiğini, tensip zabtının davacılar vekiline 10.01.2023 tarihinde tebliğ edildiğini ancak bir aylık sürenin dolmasına üç gün kala 07.02.2023 tarihinde yapılan duruşmada yetkisizlik kararı verildiğini, Harçlar Kanununun 32. maddesinin, “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz. ” düzenlemesinin yer aldığını, Mahkemece aynı Kanunun 30. maddesi uyarınca işlem yapması gerektiğini, harç kamu düzenine ilişkin olduğundan HMK’nın 355. maddesi gereği eksik harcın istinaf aşamasında tamamlanmasını talep ettiklerini, bu yapılmayacaksa kararın kaldırılması gerektiğini,
Davacılara ilişkin vekaletname ve vekaletname harçlarında da eksiklikler bulunduğunu,

Kooperatif üyesi olmayan … (…), …, …, … hakkındaki davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, HMK md 138 gereği öncelikle dava şartları hakkında karar verilmesi gerekirken üye olmayan davacıları da kapsar şekilde yetkisizlik kararı verilmesinin doğru olmadığını,
İlk derece Mahkemesince iptali talep edilen 11.06.2022 tarihli genel kurulda ilk kez satış yetkisi verilmiş ve bu genel kurulda da nisap sağlanmamışcasına değerlendirme yapılarak teminat alınmaksızın tedbir kararı verildiğini, oysa ki genel kurullarda 33 yıldır çoğu zaman oybirliğiyle yönetim kuruluna satış yetkisi verildiğini, davacılar dışındaki üyelerin bir an önce paranın dağıtılmasını ve kooperatifin kapatılmasını istediklerini, iptali istenen genel kuruldan sonra 27.11.2022 de yapılan olağanüstü genel kurulda oyçokluğu ile satış yetkisi ve onayının yönetim kuruluna verildiğini, ihtiyati tedbir kararının kooperatifin diğer ortaklarını ve alıcı kooperatif üyelerini mağdur ettiğini, mahkemece davacılardın oluşabilecek muhtemel zararlara binaen teminat alınmasına karar verilmesi gerekirken gerekçesiz bir şekilde teminat alınmaksızın ihtiyati tedbir kararı verildiğini,
Belirerek, öncelikle eksik harcın tamamlatılmasını, aksi halde İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde; İlk derece Mahkemesince, 05.01.2023 tarihili tensip tutanağı ile dava konusu taşınmazın satış değeri 40.000.000,00 TL üzerinden eksik peşin harcın tensip tutanağının tebliğinden itibaren bir ay kesin süre içerisinde tamamlatılmasına, yargılamanın 07.02.2023 tarihine bırakılmasına karar verildiğini, tensip tutanağının 10.01.2023 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiğini ancak bir aylık kesin süre dolmadan davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verildiğini, Harçlar Kanunu’nun 32. maddesinde harcın ödenmemesi halinde yargılamaya devam olunamayacağı ve müteakip işlemlerin yapılamayacağının düzenlendiğini, eksik harcın ne şekilde tamamlatılacağının da aynı Kanunun 30. maddesinde açıklandığını, yetkisizlik kararının istinaf incelemesine geçelmeden önce ivedilikle harcın tamamlatılması gerektiğini,
İlk derece Mahkemesince teminat alınmaksızın dava konusu taşınmazın üçüncü kişilere devrinin engellenmesi için tapu kaydına ihtiyati tedbir konulduğunu, müvekkiline bu güne kadar ne dava dilekçesi, ne de ihtiyati tedbir kararının tebliğ edildiğini, dolayısıyla HMK m. 394’te düzenlenen ihtiyati tedbire itiraz haklarının sınırlandığını, bu aşamada yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de itiraz etme imkânlarının haksız olarak sınırlandırıldığı ihtiyati tedbir kararının etkisini devam ettirdiğini, ihtiyati tedbir kararının istinaf incelemesinde kaldırılması gerektiğini, İlk derece Mahkemesince teminat alınmamasını gerektiren durum ve koşulların ne olduğu belirtilmeksizin “takdiren” teminat alınmaksızın hükmedilen tedbir kararının HMK 392. maddesine aykırı olduğunu, ortaklarının konut ihtiyaçlarını karşılamak üzere satın alınmış bir taşınmaz üzerinde teminat alınmaksızın ihtiyati tedbire karar verilmesinin müvekkili kooperatifin amacını gerçekleştirmesine engel olduğunu, müvekkilinin ve ortaklarının zararına neden olduğunu,
Belirterek, öncelikle eksik ödenen peşin harcın tamamlatılmasına, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, davacıların ortağı olduğu davalı … Kooperatifine ait taşınmazın genel kurul kararına dayalı olarak diğer davalı … Kooperatifine tapuda devri sebebiyle, taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık salt taşınmazın aynıyla ilgili olmayıp davacıların davalı kooperatifle olan üyelik ilişkisinden kaynaklandığından, uyuşmazlığın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. HMK’nın 14. maddesine göre, kooperatif ile ortakları arasında açılacak davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Anılan yetki kuralı kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikte olduğundan, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece re’sen dikkate alınması da gerekir.
Buna göre İlk derece Mahkemesince, davacıların ortağı oldukları davalı kooperatifin merkezinin Ankara’da bulunduğu ve kesin yetkili olduğu gözetilerek uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, davanın taşınmazın aynına ilişkin olduğu gerekçesiyle taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının esası incelemeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalılar vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf itirazları yönünden;
Dosya kapsamından; davacılar vekilinin talebi üzerine İlk derece Mahkemesince 04.01.2023 tarihli ara kararıyla, dava konusu taşınmazın üçüncü kişilere devrinin engellenmesi için tapu kaydına ihtiyati tedbir konulduğu, ara kararın davalı … Kooperatifi vekiline 10.01.2023 tarihinde tebliğ edildiği, anılan davalı vekilince HMK’nın 394/(2). maddedeki sürede ihtiyati tedbire itiraz edilmediği, ihtiyati tedbir kararının davalı … Kooperatifine ise tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Davalılar vekillerince ihtiyati tedbir kararının istinaf incelemesi ile kaldırılması talep edilmiştir.
Davalı … Kooperatifinin ancak HMK’nın 396. maddesi uyarınca durum ve koşulların değiştiği iddiasıyla ihtiyati tedbirin değiştirilmesini veya kaldırılmasını isteyebileceği anlaşılmış, anılan davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf dilekçesinin bu doğrultuda bir talep olduğu ve davanın derdest olduğu değerlendirilerek, İlk derece Mahkemesince HMK’nın 396/(1). maddesi uyarınca bir karar verilebileceği, itiraz üzerine de aynı maddenin 2. fıkrası yollamasıyla 394. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarının uygulanacağı kabul edilmiştir.
Davalı … Kooperatifine ise ihtiyati tedbir kararının tebliğ edilmemiş olduğu anlaşıldığından bu yöne ilişkin istinaf dilekçesinin HMK’nın 394/(1). maddesi kapsamında ihtiyati tedbire itiraz dilekçesi olduğu ve davanın derdest olduğu değerlendirilerek İlk derece Mahkemesince HMK’nın 394. maddesi uyarınca işlem yapabileceği kabul edilmiştir.
Her iki davalı yönünden de, derdest davada İlk derece Mahkemesince başvurulabilecek hukuki yollar bulunduğundan, Dairemizce ihtiyati tedbir konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
3-Kararın kaldırılması nedenine göre, davalılar vekillerinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.02.2023 tarih ve 2022/866 E., 2023/54 K. sayılı kararının ESASI İNCELEMEDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davalılar vekillerinin ihtiyati tedbir kararına yönelik istemleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Yukarıda (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle; kararın kaldırılması nedenine göre davalılar vekillerinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
4-Taraf vekillerince yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana iadesine,
5-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
07.06.2023 tarihinde, HMK’nın 353/(1)-a ve 362/(1)-g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 07/06/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza