Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/986 E. 2022/937 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

.
.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
EK KARAR TARİHİ : 07.04.2022
ESAS-KARAR NUMARA….

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilinin davalı kooperatif ile üyelik ilişkisi bulunmadığını, müvekkilinin taşınmazını 28.05.2012 tarihinde sattığını ve kooperatif üyeliğini devrettiğini, müvekkili ve devralan şahsın bu konudaki dilekçelerini kooperatif başkanlığına ilettiklerini, davalı kooperatifin devir dilekçelerini işleme koymadığını, müvekkiline genel kurul toplantısı için çağrı yapılınca 16.04.2014 tarihli ihtarname ile ortaklığının sona erdiğini kooperatife tekrar bildirdiğini, müvekkilinin bu tarihten sonra aidat ve tasfiye giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili hakkında hakkında … tarafından Ankara 32. İcra Dairesi Müdürlüğünün 2021/4318 E. sayılı dosyası ile … aidat alacağı açıklaması ile 2015-2020 yılları aidat borçları için 3.750,00 TL değerinde icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin muhtara bırakılan ödeme emrinden itiraz süresi geçtikten sonra haberdar olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere alacağın zamanaşımına uğradığını, menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi olmayan davalar olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, davalının %20 kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2021/4318 sayılı dosyasında alacaklı sıfatı … …… Yönetimi Kuruluna ait olmasına rağmen dava dilekçesinde … … … Kooperatifinin davalı sıfatı ile bulunduğunu, ne var ki mahkemenin tensip zaptında … …. … Yönetiminin davalı olarak gösterildiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, dava ticari nitelikte olmasına rağmen arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, kooperatif ortağı olan davacının dairesini …’e 28.05.2012 tarihinde sattığını, satış işleminin annesi … tarafından vekaleten gerçekleştirildiğini, davacı ve … tarafından 30.05.2012 tarihinde bu satış işleminden söz edilerek kooperatif üyeliğinin …’e devri talebini içeren dilekçe ile başvuruda bulunulduğunu, bir gün sonra …’in kooperatif hisse devri ile ilgili bilgilendirilmediği, ilgili devir dilekçesindeki imzasının bilerek ve isteyerek imzalanmadığı, söz konusu taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı olmadığı, kooperatif hisse devir işlemini kesinlikle kabul etmediği, istek ve arzusu dışında bir devir işlemi gerçekleştirildiği takdirde muhatapları hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacağı hususlarını ihtarname ile bildirdiğini, kooperatif yönetimince üyelik devir işlemi yapılamayacağı sonucuna varıldığını, bu konuda yönetim kurulunun hatası veya eksik bir uygulaması olmamasına karşın davacının ısrarla baskı yapmaya çalıştığını, icra takibindeki alacakların genel gider ve bina inşaatlarını yapan müteahhit firma ile devam eden hukuk davalarına ilişkin masraflar olduğunu savunarak, davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “davacı….daha sonra sunduğu 27.10.2021 havale tarihli dilekçesinde ise davanın UYAP sistemi üzerinden açıldığında sisteme … olarak açıldığı, ancak sisteme evrak yüklenirken sehven düzeltme yapılmayan dava dilekçesinin sunulduğu, HMK 124. madde gereğince davanın … olarak devam edilmesini talep etmiştir.
Takibe konu Ankara 32. İcra Dairesi’nin 2021/4318 Esas sayılı takip dosyası getirtilmiş, dosyada alacaklının … olduğu anlaşılmıştır.
Davalıya müzekkere yazılarak davalı … kooperatifinin site yönetimi kooperatifine döndüğüne dair alınan yönetim kurulu kararı olup olmadığı sorulmuş iki ayrı tüzel kişilik olduğuna dair yanıt verilmiştir.
Tüm dosya kapsamının incelenmesinde; Ankara 32. İcra Dairesi’nin 2021/4318 Esas sayılı takip dosyasındaki alacaklının … olduğu, oysaki eldeki davanın … … … olduğu ve farklı tüzel kişiliklere sahip oldukları, davacı vekilince takip alacaklısı olmayan davalıya açılan davanın maddi hatadan kaynaklandığı belirtilmiş ise de, farklı tüzel kişiliğe sahip site yönetimi ile yerine kooperatif yönetimi hakkında dava açılmasının kabul edilebilir bir hatadan kaynaklanmadığı” gerekçesiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine istinafa konu 07.04.2022 tarihli Ek Kararla, her ne kadar karar celsesinde istinaf yasa yolu açık olarak belirtilmiş ise de, karar tarihi itibariyle istinaf sınırının 8.000,00 TL olduğu ve miktar itibariyle hükmün kesin olduğu gerekçesiyle, istinaf talebinin, HMK 341 ve Ek Madde 1 hükümleri gereğince reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece davanın gerekçeli karara göre pasif husumet yokluğundan istinaf yolu açık olmak suretiyle reddedildiğini, istinaf başvurusu yapıldıktan sonra davanın ek karar ile istinaf sınırına tabi tutularak miktar yönünden kesin olduğuna ilişkin hüküm kurulmasının hak arama özgürlüğüne aykırı bir tutum olduğunu, Anayasa Mahkemesinin 15.04.2022 tarih ve 2021/34 E., 2022/21 K. sayılı kararının da bu yönde olduğunu, Anayasa Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin “Kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiğini, norm denetimi yolu ile ancak pozitif bir düzenlemenin iptali mümkün olacağına göre, HMK m.341/II hükmünün 15.04.2022 tarihi itibariyle iptal edilmek suretiyle ortadan kalktığını, dolayısıyla bugün için istinafa başvuruda herhangi bir parasal sınır aranmaması gerektiğini, dava UYAP sistemi üzerinden açılmış olup davacı …, davalı … olarak davalı site yönetimin vergi numarası girilerek açıldığını, bu hususun ,,, Formunda açıkça görüldüğünü, sisteme evrak yüklenirken sehven üzerinde düzenleme yapılmayan dava dilekçesinin gönderildiğini, yerel mahkemeden HMK madde 124 hükümleri uyarınca davanın sistem üzerinden açtıklanı ve tensip zaptında ifade edildiği üzere davalı … üzerinden devamına karar verilmesini talep etiklerini, ancak mahkemece “farklı tüzel kisiliğe sahip site yönetimi ile yerine kooperatif yönetimi hakkında dava açılmasının kabul edilebilir bir hatadan kaynaklanmadığı”nın ifade edildiğini, gerekçeli kararda dahi davalı olarak … yazdığını, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin hükmün hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Dava, aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine konu borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341. maddesinin (2) fıkrası, “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.) Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.” hükmünü içermekte iken,
15.04.2022 tarih ve 31810 sayılı … Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 24.03.2022 tarih ve 2021/34 E., 2021/21 K. sayılı kararıyla, bu fıkranın birinci cümlesi “kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar yönünden” Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
T.C. Anayasasının “8. Anayasa Mahkemesinin kararları” başlıklı 153. maddesi;
“Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya … İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının … Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar.
Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın … Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, …, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları … Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” hükmünü içermektedir.
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 66. maddesinde de aynı doğrultuda düzenlemeler yapılmıştır.
Somut olayda, İlk derece Mahkemesinin 18.02.2022 tarihli kararı verildiği tarihte miktar itibariyle kesin olup, kararda “istinaf yolu açık” yazılmış olması, istinaf yoluna başvurma hakkı bahşetmez.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kesinleşmiş hukuki durumların sonucunu ortadan kaldırmayacağı gibi bu hususların yeniden ele alınıp incelenmesine de olanak sağlamaz.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesindeki hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesinin 07.04.2022 tarihli Ek kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacı vekilinin Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/387 E., 2022/130 K. ve 07.04.2022 tarihli Ek Kararına yönelik İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
01.06.2022 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 107.090,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2022