Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/93 E. 2022/173 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28.09.2021
ESAS-KARAR NUMARASI :…..
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili 11.01.2010 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin 18.02.2008 tarihli noter ihtarnamesi ile davalı kooperatifin ortaklığından istifa ettiğini, ayrıldığı yıla ilişkin genel kurulun 05.04.2009 tarihinde yapıldığını, davalı kooperatifçe 11.05.2008 tarihli genel kurulda ödemelerin üç yıl ertelenmesine karar verilmişse de gerek müvekkilinin yerine yeni ortak kaydedildiğinden, gerekse karar usulüne uygun olarak alınmadığından gerekse de kooperatifin mali durumunun iyi olması nedeniyle bu davaya açma zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL.’nin 06.05.2009 muacceliyet tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 21.04.2007 tarihli genel kurulda ibra edilmeden azledilen eski yönetim kurulu üyelerinin … Kanununa aykırı olarak kooperatifin inşasını hissedarlarını kendi hısım ve akrabalarının oluşturduğu … A.Ş. unvanlı yüklenici firmaya verdiklerini, daha sonra yine kendi hısım ve akrabalarından oluşan, aralarında davacının da bulunduğu fiktif üyeler kaydettiğini, kooperatifin eski yöneticileri aleyhine C. Başsavcılığına şikayette bulundukları gibi eski yöneticiler ve yüklenici firma aleyhine sorumluluk davası açtıklarını, kooperatif eski yönetiminin fiktif üyeleri kooperatife senetle birlikte nakit ödeme yapmış gibi gösterdiklerini, senetlerin kooperatif eski yönetimi ve yüklenici … A.Ş. arasında danışıklı olarak işlem gördüğünü, sözde senetlerin kooperatif yönetimi tarafından yüklenici firmaya sözde iş karşılığı verildiğini, yüklenici … A.Ş.’nin ortağı olan davacının eski yönetime ve olan akrabalık ve yakınlık bağları dolayısıyla eski yönetim ve yüklenici firma arasındaki usulsüz işlemlere ortak olduğunu, davacı aleyhine C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, yönetimin azledilmesi ve eski yönetim hakkında yasal işlem başlatılmasına karar verilmesi üzerine fiktif üyelerin organize şekilde istifa yolunu seçtiklerini, davacının müvekkili kooperatifte gerçek bir üyeliği olmadığı gibi müvekkilinden her hangi bir hak ve alacağı da olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “…Mahkememiz kapsamında Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/120 sayılı dosyası bekletici mesele yapılıştır. Dosyanın incelenmesinde; davalı kooperatifin 21/04/2007 tarihine kadar görev yapan yöneticileri ile müteahhit firma … İnş A.Ş’nin yetkilisi ve ortağı olan kişiler hakkında 2001-2007 yıllarında kooperatifin zararına kendilerine yarar sağlayarak birlikte dolandırıcılık suçunu işledikleri iddiası ile dava açıldığı, davacı …’ın da … … Şirketinin ortaklarından biri olarak ceza davasının sanıkları arasında olduğu anlaşılmıştır. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/06/2016 tarihli 2010/120 esas 2016/137 karar sayılı kararında sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 02/03/2020 tarihli 2018/3814 2020/3015 karar sayılı ilamı ile onandığı ve kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında bilirkişiden 08/01/2021 tarihli bilirkişi raporu alınmış, raporda özetle; davanın kooperatiften ayrılan ortağın aidatlarını geri istemesi ile, yani ayrılan ortakla hesaplaşma ile ilgili olduğu, davacının 18.02.2008 tarihli noter ihtarnamesi ile ortaklıktan ayrılma isteğini bildirdiği, ayrılmanın gerçekleştiği ve taraflar arasında ortaklıktan ayrılma konusunda bir ihtilafın bulunmadığı, 2008 yılı genel kurul toplantısının 05.04.2009 tarihinde yapıldığı ve bu toplantıda, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ayrılan ortaklara ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin bir kararın alınmadığı, bu itibarla alacağın 06.05.2009 tarihinde muaccel hale geldiği, her ne kadar daha önce 11.05.2008 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında ayrılan ortaklara ödemelerin 3 yıl ertelenmesi yönünde karar alınmış ise de, davacı ile birlikte 46 ortağın ayrıldığı 2008 yılından sonra 29 kişinin dava tarihinden (11.01.2010) önce 2009 yılında, 9 kişinin 2010 yılında, 6 kişinin 2011 yılında, 2 kişinin ise 2012 yılında yeni ortak olarak ortaklığa alındığı ve dava tarihi itibariyle ayrılan ortaklar yerine aynı sayıda ortak alınmasa da yeni alınan ortakların kooperatifin mevcudiyetinin tehlikeye düşmesini engelleyeceği, Kooperatifin 2008 yılı bilançosuna göre 393.781,14 TL olumlu gelir gider farkı oluştuğundan davacıya yapılacak ödemeden indirilecek gider payının bulunmadığı, davacının 107.864,00 TL’si senetle, 10.500,00 TL’si nakit olarak 118.364,00 TL ödemesinin bulunduğu, senetlerin ciro edilerek … A.Ş.’ye verildiği, tahsilat makbuzları ile senetlerin şirket tarafından tahsil edildiğine dair dosyaya belgeler sunulmuş ise de şirkete ulaşılamadığından tahsilatların şirket muhasebe kayıtları ile doğrulanamadığı düzenlenmiştir….
Davacının 18/02/2008 tarihli noter ihtarnamesi ile ortaklıktan ayrılma isteğini bildirdiği ve ödemiş olduğu aidatların iadesini istediği, yönetim kurulu tarafından 25/02/2008 tarihli 52 sayılı kararla ayrılma isteğinin uygun bulunduğu, ayrılmanın gerçekleştiği anlaşılmıştır. 2008 yılı genel kurul toplantısının 05/04/2009 tarihinde yapıldığı, ve bu toplantıda kooperatifin mevcudunu tehlikeye düşüreceğinden bahisle ayrılan ortaklara ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin bir karar alınmadığı, ancak 11/05/2018 tarihinde yapılan olağan üstü genel kurul toplantısında kooperatiften ayrılan ve istifa eden üyelerin geri ödemelerinin 3 yıl sonunda yapılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Dosyada bulunan Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere erteleme kararının 2008 yılı bütçesinin görüşüldüğü 05/04/2009 tarihli genel kurul toplantısında görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Belirtilen nedenlerle 11/05/2008 tarihinde alınan karar bu hali ile bağlayıcı değildir….
Dosya kapsamında sunulan belgelerden davalı kooperatifin davacının mevcut birikmiş aidat borcu için 107.864,00 TL’lik bölümü için senet, 10.500,00 TL’lik kısmı için ise nakit ödeme yapıldığına ilişkin yazılı belge verdiği, yine söz konusu senetlerin kooperatifin inşaat işlerini üstlenen … Anonim şirketine inşaat ve imalat borcuna karşılık teslim edildiği, yüklenici şirketçe senetlerin tahsil edildiğine ilişkin tahsilat makbuzları kesildiği, tahsilat makbuzlarının dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Dava dışı … … şirketinin dosyaya sunulan benzer dosyalardaki Ankara Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere 23/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiği, bu nedenle şirket kayıtları üzerinde inceleme yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Aidat ödemesine konu olan senetlerin aslı dosyaya sunulmamış ise de; dosyada bulunan senet fotokopilerinden en son vade tarihli olan senedin vade tarihinin 20/04/2007 tarihi olduğu, aradan uzun süre geçmiş olmasına rağmen … anonim şirketi tarafından kooperatife karşı senetlere yönelik tahsil için girişimde bulunulmamış olması bu senetlerin ödendiğine karine oluşturduğu kabul edilmiştir. Belirilen nedenlerle taleple bağlı kılınarak 10.000 TL açısından davanın kabulüne karar verilmiştir. Alacak 2008 yılı bilançosunun kesinleştiği genel kuruldan 1 ay sonra 06/05/2009 tarihinde muaccel olmakla bu tarihten itibaren yasal faize hükmedilmiştir.” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek, Mahkemece savunmalarının dikkate alınmadığını, davacının kötü niyetli davranarak lehine hak sağlamasının kabul edilmeyeceğini, ispat yükü kendisinde olan davacının ödemeye ilişkin makbuzları ibraz etmemesine rağmen alacağının hüküm altına alınmasının hukuka aykırı olduğunu, Mahkemece … … Şirketi tarafından kooperatife karşı senetlere yönelik tahsil için girişimde bulunulmamış olmasını bu senetlerin ödendiğine karine olarak kabul ettiğini, bu tür bir faraziye üzerine karar verilemeyeceğini, davacının yönetim kurulu olduğu şirketin davacı aleyhine icra takibi yapmayacağının açık olduğunu, aralarında davacının da bulunduğu fiktif üyelerin diğer üyelerden farklı olarak aidat ödemelerini senetle yapmaları, aynı anda istifa etmeleri, aynı anda alacak davası açmaları nedenlerinin öncelikle incelenmesi gerektiğini, davacının dava dışı yüklenici firmanın yönetim kurulu başkanı ve ortağı olması hususunun da incelenmediğini, ceza mahkemesinin beraat kararının Hukuk Hakimini bağlayıcı nitelikte olmadığını, aralarında davacının da bulunduğu ortaklar hakkında dava açılmış olmasının sorgulanması gereken bir üyeliğin varlığını ortaya koyduğunu, davacının kooperatif üyeliğinin muvazaalı olduğuna ilişkin itirazlarının mahkemece hiç bir şekilde değerlendirilmediğini, münfesih olana kadar … A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı olan davacıdan şirkete ait kayıtlarının istenmesi ve sonucuna göre hareket edilmesi gerekirken dava dışı firmaya ait muhasebe kayıtlarına ulaşılamadığı gerekçesiyle müvekkili kooperatif aleyhine karar verilmesinin maddi vakıaya uygun bulunmadığını, davacının müvekkili Kooperatiften hiçbir alacağı bulunmadığı gibi alacağı talep etme hakkının da bulunmadığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-HMK’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun “esastan” reddine dair Dairemiz kararı, Harçlar Kanunu Genel Tebliği eki (1) sayılı Tarifenin A-III-1-e uyarınca işin esası ile ilgili olduğundan alınması gereken 683,10 TL istinaf karar harcından peşin alınan 170,80 TL.’nin düşümü ile kalan 512,30 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yatırılan istinaf avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
09.02.2022 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 107.090,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 10.02.2022

….