Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/880 E. 2023/1947 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2022/880
KARAR NO : 2023/1947

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 23.02.2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2021/627E., 2022/101K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 30/05/2016

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalı borçlunun E-14 numaralı taşınmaza bağlı olarak davacının ortağı olduğunu, kooperatifin 20.03.2016 tarihinde yapılan olağan Genel Kurulunda tahmini bütçenin görüşüldüğünü, 10. madde ile “…. Ek 13’de yer alan ödeme tablosunun ….” kabul edildiğini, davalının ödemesi gereken miktarları bildiğini, ödeme yapmadığını, 20.03.2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 10. madde ile kabul edilen ve ortakların yükümlülüğünü düzenleyen ödeme tablosunun, tüm ortaklar yönünden aynı genel kurulun 5. maddesi ile kabul ettiği maliyet dağılım tablosu kapsamında nispi eşitlik ilkeleri gözetilerek kredi geri ödeme payı, imalat payı gibi ödemeleri düzenleyen tablo olduğunu, davalının 10. madde yönünden dava hakkı olmamasına karşın 20.03.2016 tarihinde yapılan olağan genel kurulun, 4,5,9,10,11,14 ve 16 numaralı kararlarının iptali için Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi’nin 2016/385 esas sayılı dosyası ile iptal davası açtığını, 2016 dönemi alacağının tahsili için Ankara 14. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10222 sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davacının 21.05.2016 tarihi itibariyle kooperatife toplam 503.214,50 TL borcunun bulunduğunu, 2016 dönemi banka kredi geri ödeme taksit payı ödemesi, imalat ve diğer ödemeler için Ankara 14. İcra Müdürlüğü’nün 2016/221 sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, davalının kooperatifçe 20.03.2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 5. maddesi ile kabul edilen maliyet dağılım tablosuna göre hesap edilen E-14 numaralı evi için toplam 1.500.849,25 TL ödemek zorunda olduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek, davalının Ankara 14. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10221 sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptaline, davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen 2015/510 Esas Sayılı Davada;
Davacı vekili; davalı borçlunun E-14 numaralı taşınmaza bağlı olarak davacının ortağı olduğunu, kooperatifin 04.10.2015 tarihinde yapılan olağanüstü Genel Kurulunun 8. maddesinde alınan karara davalının muhalefet etmediğini şerh de koymadığını, kendisine düşen kredi taksit payının kooperatif yönetim kurulu tarafından tespit edilerek kendisine bildirildiğini, bu karara muhalefet etmediği ve şerh de koymadığı halde kendisine bildirilen kredi geri ödeme taksit borcunu ödemediği gibi, kendisine borç yükleyen 04.10.2015 tarihli Genel Kurulun 8. maddesi ile alınan kararların iptali için Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1527 esas sayılı iptal davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, davalının 20.03.2016 tarihinde yapılan olağan genel kurulunun 4,5,9,10,11,14,16 numaralı kararlarının iptali için Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/385 esas sayılı dosyası ile iptal davası açtığını, davalının Ekim 2015 ayından bu yana kooperatife hiç ödeme yapmadığını, davalının 21.05.2016 tarihi itibariyle kooperatife toplam 503.214,50 TL borcu bulunduğunu, bu borç nedeniyle Ankara 14. İcra Müdürlüğü 2016/2038 esas, 2016/9854 esas, 2016/10217 esas, 2016/10221 esas sayılı icra takiplerinin başlatıldığını, itiraz üzerine takiplerin durduğunu, maliyet dağılım tablosuna göre davalının E-8 numaralı evi için toplam 1.500.0849,25 TL ödemek zorunda olduğunu, davanın Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/509 esas sayılı dosyasıyla birleştirilerek görülmesini talep ettiklerini belirterek, davalının Ankara 14. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10217 sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptaline, borçlunun %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar veriylmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl ve birleşen davaya yönelik cevap dilekçesinde; davacı kooperatifin 04.10.2015 tarihli Genel Kurulunun 8 nolu gündem maddesi ile aidat ödemelerini belirleme yetkisinin yönetim kurulunun insiyatifine bırakıldığını, K.K. 42/5 maddesinde genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkileri sayılırken kanun veya ana sözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verilmek denildiğini, ana sözleşmenin 23/6 maddesinde ise ortaklardan tahsil edilecek, taksit, miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmenin genel kurulun görevleri arasında sayıldığını, 23/son maddesinde ise genel kurulun 23. maddesinde sayılan görevleri devir ve terk edemeyeceğinin hükme bağlandığını, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1527 esas sayılı dosyada genel kurul kararının mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine ilişkin dava açıldığını, derdest olduğunu, mutlak butlanla malul olan genel kurul kararına dayalı olarak davalıya borç çıkaran yönetim kurulunun takibe geçmekte haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacı kooperatif yönetim kurulunun genel kurulda kabul edilen maliyet tablolarına aykırı olarak ortaklara keyfi ödemeler yüklediğini, gönüllü ödemeler adı altında borç tahakkuk ettirdiğini, düzeltme ödemesi adı altında hiçbir yasal dayanağı olmayan ödemeler talep ettiğini savunarak, asıl dava yönünden Ankara 13. Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1527 esas sayılı dava dosyasının, birleşen dava yönünden Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/385 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, takiplerin haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle davacının %20 oranında icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi’nce “Asıl davada istek; davacı kooperatifin 20/03/2016 tarihli genel kurul kararlarına dayalı kooperatif aidat alacağına ilişkin olarak girişilen icra takibine itirazın iptali, birleşen davada istek; davacı kooperatifin 04/10/2015 tarihli genel kurul kararlarına dayalı kooperatif aidat alacağına ilişkin olarak girişilen icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Ankara 14. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10221 sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı kooperatif genel kurulunun 20/03/2016 tarihli genel kurul kararlarına dayalı olarak 106.826,36 TL alacağın tahsili isteğiyle 10/05/2016 tarihinde ilamsız takibe geçildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde sunulan dilekçe ile borca itiraz edilmekle takibin bu aşamada durdurulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Ankara 14. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10217 sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı kooperatif genel kurulunun 04/10/2015 tarihli genel kurul kararlarına dayalı olarak 30.962,46 TL alacağın tahsili isteğiyle 09/05/2016 tarihinde ilamsız takibe geçildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde sunulan dilekçe ile borca itiraz edilmekle takibin bu aşamada durdurulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2016/509 esasına kayıtla yapılan yargılama sonucu 16/06/2017 tarih, 2017/485 sayılı kararla mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre; asıl ve birleşen dosyanın dayanağı icra takibine konu kooperatif üyelik aidat alacaklarıyla ilgili olarak bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacının asıl dava konusu icra takibinde 106.826,36 TL, birleşen dava konusu icra takibinde 30.962,46 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla, her iki davanın bu miktarlar üzerinden kabulüne, alacaklar kooperatif aidat alacağına ilişkin olup likit sayılmakla hükmolunan meblağların %20’leri oranında icra inkar tazminatlarının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 15/09/2021 tarih, 2018/229 esas, 2021/1210 sayılı kararı ile
“Somut olayda davacı kooperatif çeşitli dönemlerdeki alacaklarının tahsili için Ankara 14. İcra Dairesinin 2016/10222 ve 2016/10217 sayılı dosyaları üzerinden icra takibine girişmiş; bu takipler davalının itirazı üzerine durmuştur.
Davanın devamı sırasında davalı 18.10.2016 günü kooperatiften istifa etmiş, davacı kooperatif de 05.11.2016 günlü yönetim kurulu kararı ile bu istifayı kabul etmiştir. Dairemizde 2020/1322 E. sayısı ile istinaf incelemesinde bulunan Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.03.2020 tarih ve 2016/725 E., 2020/193 K. sayılı dosyasında son celse davalı … vekilince müvekkilinin kooperatiften istifa edip çıkma payı alacağını aldığı, davacı kooperatif vekilince de davalının istifa ettiğinin doğru olduğu, ödediklerini aldığı bildirilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1. ve anasözleşmenin 15/1. maddesi uyarınca hesaplaşma yapılıp ortağın çıkma payının ödenmesinden sonra, ortaktan tahsil edilecek tutarın tekrar ortağa çıkma payı olarak iade edilmesi söz konusu olamayacağından kooperatif tarafından başlatılan takipte ve bu takibe bağlı itirazın iptali davasında artık hukuki yarar kalmamıştır.
Hukuki yarar dava koşulu olup, mahkeme dava şartlarını re’sen incelemekle görevlidir. Hukuki yararın sadece dava tarihi itibariyle değil, dava devam ettiği sürece ve hükmün kesinleşmesine kadar devamı da gereklidir.
Bu durumda Dairemizce; asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, asıl ve birleşen davada davacıların hukuki yararlarının kalmadığı gözetilerek hüküm kurulması için HMK’nın 353/(1)-a.4. maddesi uyarınca, esası incelenmeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.” denilmiştir.
Mahkememizin 2021/627 esasına kayıtla yargılama sürdürülmüştür.
Asıl ve birleşen dosyada davacı vekili Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 2018/229 esas, 2021/1210 sayılı kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 04/11/2021 tarihli ek kararla daire kararı kesin nitelikte olup temyiz yolu kapalı olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin temyiz talebini içerir 02/11/2021 tarihli dilekçesinin reddine ilişkin kesin olarak karar vermiştir.
Asıl ve birleşen dosyada davacı vekili 04/11/2021 tarihli ek karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuş, dosya Yargıtay 6. Hukuk Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 26/11/2021 tarih, 2021/6167 esas, 2021/1829 karar sayılı ilamı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ek kararının onanmasına karar vermiştir.
Mahkemece yapılan inceleme, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 15/09/2021 tarih, 2018/229 esas, 2021/1210 karar sayılı HMK’nın 353 (1-a.4) maddesi kapsamında kesin olarak verdiği karar içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 17/1, Ana sözleşmenin 15/1 maddesi uyarınca hesaplaşma yapılıp ortağın çıkma payının ödenmesinden sonra ortaktan tahsil edilecek tutarın tekrar ortağa çıkma payı olarak iade edilmesi söz konusu olamayacağından kooperatif tarafından başlatılan takipte ve bu takibe bağlı itirazın iptali davasında hukuki yararın kalmadığı, hukuki yararın sadece dava tarihi itibariyle değil dava devam ettiği sürece de devamı gerektiği, asıl ve birleşen dosyada davalının kooperatiften istifa edip çıkma payı alacağını aldığı, işbu asıl ve birleşen davada davacının hukuki yararının kalmadığı anlaşılmakla hukuki yarar kalmadığından asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı taraf asıl ve birleşen dosyaya ilişkin kötüniyet tazminatı isteğinde bulunmuş olup, davacı tarafça kötüniyetle takibe geçildiği hususunun kanıtlanamadığı anlaşılmakla davalının asıl ve birleşen davada yasal koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteğinin reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: dava konusu olaya uygulanacak hükümlerde apaçık hata yapıldığını, kabul edilemeyeceğini, kaldı ki asıl davanın itirazın iptali davası olup HMK 331 kapsamında davanın konusuz kalmasının dahi söz konusu olamayacağını, yargılamanın takibin ve davanın açıldığı tarihteki şartlara göre sonuçlandırılması gerektiğini, Ankara BAM 23. H.D.’nın 16.09.2021 tarih 2018/229 Esas ve 2021/1210 karar sayılı kesin kararı ile davanın sanki açıldığı tarihte hukuki yararı yokmuş gibi usulden ret kararı verilmesinin zorunlu hale getirildiğini, bu kararla sanki davanın en başında hukuki yarar yokmuş gibi davanın usulden reddine karar verildiğini, yasa hükümleri ve emsal yargıtay içtihatlarına göre hukuki yararın davanın açıldığı tarihte bulunmasının yeterli ve tek şart olduğunun sabit olduğunu, dava konusunun yargılama sırasında herhangi bir şekilde ortadan kalkmasının davacının dava açarken var olan hukuki yararını ortadan kaldırmayacağını, bu nedenle istinaf edilen kararın dayanağı olan 2018/229 Esas sayılı kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkemenin en son vermiş olduğu 2021/627 Esas sayılı, 23.02.2022 tarihli kararının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle BAM 23. H.D.’nin 2018/229 Esas sayılı, 16.09.2021 tarihli kesin kararının bozulması gerektiğinden HMK’nın 363. maddesine göre kanun yararına temyiz yoluna başvurulduğunu, bu başvurunun sonucunun beklenmesi gerektiğini, 16.09.2021 tarihli karar ile adil yargılanma hakkının ortadan kaldırıldığını, tek tarafın iradesinin egemen kılındığını, karşı tarafın icra takibi ile ilgili yargılama giderleri, icra inkar tazminatı, faiz, yargılama giderleri gibi hukuki külfetlerden kurtarılmış olduğunu, yani başlangıçta haksız iken istifa iradesi ile haklı konuma geçirildiğini, hukuk güvenliğinin ihlal edildiğini, kamu düzenine aykırı karar verildiğini, hukuki yararın aranacağı zaman ve uygulanacak hükümler yönünden değerlendirme hatası yapıldığını, Ankara BAM 23. HD’nin 16.09.2021 tarihli, 2018/229 Esas sayılı vermiş olduğu kararın Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, bu nedenle içtihat aykırılığının giderilmesini talep ettiklerini, istinaf edilen kararın Ankara BAM 23 HD 18.02.2022 tarih ve 2022/123 Esas sayılı kararı ile de çeliştiğini, kanun yararına temyiz sonucunun beklenmesi gerektiğini bildirerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava, kooperatif genel kurul kararı uyarınca ödenmesi gereken alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/627E., 2022/101K. sayılı dava dosyasında verdiği 23.02.2022 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL’den peşin olarak yatırılan 80,70 TL’nin düşümü ile kalan 189,15 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
06.12.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 07.12.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …