Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/823 E. 2022/998 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/823 – 2022/998
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(U Y M A – K O N K O R D A T O İ S T E M İ N İ N
U S U L D E N R E D D İ)
ESAS NO : 2022/823
KARAR NO : 2022/998
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

KONKORDATO İSTEYEN :
VEKİLİ :
ALACAKLILAR :
VEKİLİ :
İSTEMİN KONUSU : KONKORDATO
İSTEM TARİHİ : 11.10.2018
KARAR TARİHİ : 14.06.2018

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi ‘nin 28.03.2022 tarih ve 2021/4882 Esas 2022/1680 Karar sayılı kararıyla, Dairemizin 05.07.2021 tarih ve 2021/683 Esas 2021/1076 sayılı kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine HMK’nın 373/3. maddesine göre duruşma açılmasına karar verildi, dosya incelendi;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Konkordato isteyen vekili; müvekkili şirketin ekonomik dar boğaza girdiğini, borçlarını ödeyememe tehlikesi doğduğunu, nakit akım dengesizliğini gidermek, ödeme kabiliyetinin devamlılığını sürdürmek, itibarı korumak ve olası bir iflas halinden korunmak amacıyla konkordato talep ettiklerini belirterek, öncelikle geçici ve kesin mühlet verilmesini, neticeten İİK 305 ve devamı maddeleri gereğince konkordatonun tasdikini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesinin; 22.10.2020 tarih ve 2018/743 E., 2020/419 K. sayılı kararıyla, konkordato talep eden şirket yönünden 11.03.2019 tarihli ara kararı ile İİK’nın 289/3. maddesi gereğince 1 yıllık kesin mühlet verildiği, talep üzerine kesin mühletin 13.03.2020 tarihli ara karar ile 11.03.2020 tarihinden geçerli olmak üzere 3 ay süre ile, 02.07.2020 tarihli ara karar ile 09.09.2020 tarihinden geçerli olmak üzere 1 ay süre ile, 09.10.2020 tarihli ara karar ile ise 09.10.2020 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün süre ile uzatıldığı, İİK’nın 302. maddesi koşullarının gerçekleştiği, gerekçesiyle, konkordato isteyen şirketin konkordato tasdik talebinin adi alacaklılar yönünden kabulüne, adi alacaklıların alacaklarının tamamının, konkordato tasdik tarihinden itibaren 6 ay ödemesiz, 60 ay vade ile faizsiz olarak ödenmesine, konkordato isteyenin rehinli alacaklılara ilişkin konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı konkordato isteyen vekili ile alacaklılar … Bankası A.Ş., … Mot. Araç. Tic. ve San. A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş.,… Bankası TA.O., … … A.Ş. ve … Bankası A.Ş. vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 05.07.2021 tarih ve 2021/683 E., 2021/1076 K. sayılı kararıyla; konkordato isteyen vekilinin süresinden sonra sunulan istinaf dilekçesinin reddine, mahkemece istemci şirkete 11.03.2019 günü bir yıl kesin mühlet verildiği, borçlu tarafından mahkemenin inceleme yapmasına olanak bırakacak şekilde 19.02.2020 günü uzatma istendiği, mahkemece kesin mühlet için öngörülen süre dolduktan sonra 13.03.2020 tarihli kararla “kesin mühletin sona ereceği 11.03.2020 tarihinden başlanarak 3 ay süreyle uzatılmasına” karar verildiği, uzatma kararında uzatma süresinin başlangıcı olarak her ne kadar 11.03.2020 günü gösterilmiş ise de sona ermiş ve hüküm ve sonuçlarını tamamen kaybetmiş mühletin uzatılmasına yasal olanak bulunmadığı belirtilerek HMK’nın 353/(1)-b.2 ve 355. maddeleri uyarınca İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek, konkordato isteminin usulden reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesine, kararın niteliğine göre alacaklılar … Bankası A.Ş., … Motorlu Araçlar Tic. ve San. A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası T.A.O., … … A.Ş., … Bankası A.Ş. vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dairemiz kararına karşı konkordato isteyen vekili ile alacaklılar … Motorlu Araçlar Tic. ve San. A.Ş.ve … … A.Ş. vekillerince temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2022 tarih ve 2021/4882 Esas 2022/1680 Karar sayılı kararıyla, “İcra ve İflas Kanunu’nun ‘Konkordatonun mahkemede incelenmesi’ başlıklı 304. maddesi uyarınca, komiserin nihai raporunu hazırlayıp mahkemeye sunmasıyla birlikte duruşma safahatı başlar. Bu aşamadan önce yapılan duruşmalar mahkemenin dosya takibini sağlamak amacıyla açtığı duruşmalardır. Somut olayda, mahkemece 11.03.2019 tarihinde davacı şirkete 1 yıl süre ile kesin mühlet verildiği ve yukarıda izah edildiği üzere dosyanın takibini sağlamak amacıyla açılan 10.03.2020 tarihinde yapılan duruşma sırasında 1.No.lu ara kararla kesin mühletin 3 ay süre ile uzatılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu karardan sonra verilen 13.03.2020 tarihli ‘kesin mühletin uzatılması’ kararı ise esasa münhasır olmadığı için kesin mühletin usulüne uygun bir şekilde 11.03.2020 tarihinden itibaren 3 ay uzatıldığının kabulü gerekir. Bu itibarla, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin dosyada 13.03.2020 tarihli kararı dayanak yaparak kesin mühletin usulüne uygun olarak uzatılmadığından bahisle usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bu itibarla hükmün bozularak diğer istinaf sebeplerinin incelenmesi için dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine iadesi gerekmiştir….” gerekçesiyle, alacaklılar vekillerinin temyiz itirazları incelenmeksizin Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-İstem, konkordatonun tasdikine ilişkindir.
-Dosya kapsamından, mahkemece istemci şirkete 11.03.2019 günü bir yıl kesin mühlet verildiği, mahkemece henüz komiserler kurulu nihai raporu sunulmadan re’sen 10.03.2020 tarihli duruşmanın yapıldığı, bu duruşmada istemci şirket hakkında verilen ve 11.03.2020 tarihinde dolan kesin mühletin 11.03.2020 tarihinden başlayarak üç ay süreyle uzatılmasına karar verildiği, 13.03.2020 tarihli ara kararıyla da 11.03.2020 tarihinde sona eren kesin mühletin 11.03.2020 tarihinden başlayarak üç ay süreyle uzatılmasına karar verilmiş olduğu, 02.07.2020 tarihli ara karar ile 09.09.2020 tarihinden geçerli olmak üzere 1 ay süre ile, 09.10.2020 tarihli ara karar ile ise 09.10.2020 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün süre ile uzatıldığı, 22.10.2020 tarihinde de nihai kararın verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
-İlk derece Mahkemesince borçluya kesin mühlet verilir ve komiser atanır. Artık mahkemenin borçlu ve alacaklılarla ilişkisi kesilmiş, süreç komisere bırakılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu’nun “Konkordatonun mahkemede incelenmesi” başlıklı 304. maddesinde “Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar.” düzenlemesi bulunmaktadır. Buradan varılan sonuç şudur: tasdik yargılaması mahkemenin re’sen başlayacağı bir duruşmalar süreci değildir. Tasdik yargılamasına başlanması için komiserin hem raporunu ve hem de dosyayı mahkemeye tevdi etmesi gerekir. Ortada rapor yokken duruşma açılması mümkün değildir.
Buna rağmen, henüz konkordato komiserler kurulunca nihai rapor sunulmadan önce, usul ve yasaya aykırı olacak şekilde herhangi bir tensip zabtı ya da ara karar düzenlenmeksizin kalem görevlisi tarafından 21.02.2021 tarihinde duruşma günü belirlenmiş ve konkordato isteyen ve alacaklılara SMS yolu ile bildirilerek 10.03.2020 tarihli duruşma açılmıştır.
Bu nedenle Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamındaki, “İcra ve İflas Kanunu’nun ‘Konkordatonun mahkemede incelenmesi’ başlıklı 304. maddesi uyarınca, komiserin nihai raporunu hazırlayıp mahkemeye sunmasıyla birlikte duruşma safahatı başlar. Bu aşamadan önce yapılan duruşmalar mahkemenin dosya takibini sağlamak amacıyla açtığı duruşmalardır.” şeklindeki belirlemesi mahkemenin kesin mühlet vermekle dosyadan el çekmesi ve dosyanın takibi gibi bir görevi olmaması nedeniyle yasaya uygun olmamıştır.
-Dairemizce İlk derece Mahkemesince usul ve yasaya uygun olmayacak şekilde açılan 10.03.2020 tarihli duruşmada verilen kesin mühletin uzatılması kararı gözden kaçırılarak, 13.03.2020 tarihli Ara Karar esas alınmak suretiyle temyize konu karar verilmiştir.
Bu nedenlerle usul ve yasaya uygun olan Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma kararı na uyulmasına karar verilmiştir.
-İcra ve İflas Kanunu’nun 289. maddesinin üçüncü fıkrasında konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde mahkemece borçluya bir yıllık kesin mühlet verileceği ve komiser atanacağı belirtilmiş, aynı maddenin beşinci fıkrasında da “Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet,… mahkemece altı aya kadar uzatılabilir” hükmü getirilmiştir. Kesin mühletin borçluya, alacaklılara ve sözleşmelere etkisi İcra ve İflas Kanunu’nun 294 ilâ 297. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un 304. maddesinde “Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.
Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.” düzenlemesi yapılmıştır.
Bu yasal düzenlemeler çerçevesinde belirtmek gerekir ki, mühlet içinde borçlu takip hukuku ve maddi hukuk alanında koruma altına alınırken, komiser ve borçlunun belirli iş ve işlemleri tamamlaması beklenir. Mühletin başlangıcı ve sonu belli olduğundan Yasa mühlet için öngörülen sürelerin aşılması ihtimalini öngörmemiştir. Ancak bu ihtimal her zaman söz konusu olabilir. Sorunun çözümlenebilmesi için öncelikle bu sürelerin hukuki niteliğini belirlemekte yarar vardır. Mühlet hukuki niteliği bakımından zamanaşımı ya da hak düşürücü sürelerden değildir. Bu nedenle mühlet içinde yapılan ya da yapılamayan işlemlerin maddi hukuk anlamında bir hak kazandırması ya da kaybettirmesi söz konusu değildir. Nitekim İcra ve İflâs Kanunu’nun kesin mühletin etkilerini düzenleyen maddeleri (m.294-297) hak kaybı ya da iktisabı sonucunu doğurmamakta, bunların kullanılmasını sınırlamakta ya da ertelemektedir. Aynı nedenle mühletlerin kesilmesi ve durmasından da söz edilemez. Eğer yapılması gereken işlemler mühlet içinde yapılmamışsa bunun tek yaptırımı mühletin koruyucu etkisinin sona ermesidir.
7101 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önce konkordatoda geçici mühlet hiç yoktu ve kesin mühlet sadece üç aydı. Kesin mühlet gerektiğinde iki ay süre ile uzatılabiliyordu. O dönemde de gerek mühlet işlemleri ve gerek tasdik yargılaması bu süre içinde yapılıyordu. Getirilen yenilikle uzatmasıyla birlikte beş ay geçici mühlet ve uzatmasıyla birlikte on sekiz ay kesin mühlet kabul edilmiştir.
Yasalarda birtakım süreler öyle net belirtilmiştir ki, bunların zamanaşımı ya da hak düşürücü süre olduğu anlaşılmakta ve bu sürelerin kaçırılması halinde hukuken doğal sayılan sonuçların ortaya çıkacağı kabul edilmelidir. Söz gelimi ihalenin feshi (İİK m.134/II), sıra cetveline itiraz (İİK m.142/I), iflas masasına kayıt davası (İİK m.235) belli sürelerle sınırlandırılmış fakat bu sürelere uyulmamasının yaptırımı açıkça gösterilmemiştir. Oysa bu süreler geçtikten sonra şikayet yoluna gidildiğinde ya da dava açıldığında red kararı verilmektedir.
Yine 7101 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önce tasdik kararının kısa bir süre içinde verilmesi gerektiği belirtilmişken (önceki m.296) yapılan yeni düzenlemede tasdikin mühlet içinde olması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Bir yasa değişikliğinde açık ve yeni bir düzenleme yapılmışsa kanun koyucunun önceki dönemde yaşanan bir sorunu çözmek istediği düşünülmeli, yasa bu şekilde yorumlanmalıdır.
Diğer taraftan bu sürenin ucu açık ve belirsiz biçimde uzatılması daha büyük bir tehlike arz etmektedir. İşlemlerin uzadığından söz edilerek 5-10 yıllık sürelerle tasdik işlemlerinin sürüncemede bırakılması ihtimali gündeme gelebilecektir. İflasın ertelenmesine ilişkin hükümlerin yasadan çıkartılmasının gerekçelerinden biri de aslında beş yıl olan sürenin çeşitli vesilelerle uzatılması idi. Yargıtay’ın yorumu ile bu tehlikenin konkordatoda da ortaya çıkabileceği söylenebilecektir. Kaldı ki, kaç günlük gecikmenin makul, kaç günlük gecikmenin fazla olduğunu saptamak da objektif bir kritere bağlanabilecek bir husus değildir.
Son olarak mühletin hükümleri yasada açıkça gösterilmiştir. Bu dönemde takip, bir kısım sözleşmelerin feshi vs yasaklanmıştır. Mühletin sona ermesi halinde yargılamaya hala devam edilse bile alacaklılar mühletin sağladığı koruma kalktığı için borçlu hakkında takiplere devam edebilecek ve sözleşmeleri feshedebilecektir. Kanun koyucunun tasdik yargılamasını süreyle sınırlaması altında yatan nedenlerden biri de bu olmalıdır.
Mühlet, yukarıda da belirtildiği gibi ne bir zamanaşımı süresi ne de bir hak düşürücü süredir. Mühlet usuli bir süredir ve hakim tarafından, yasanın öngördüğü uzatma halleri dışında uzatılıp kısaltılamaz (HMK m.90).
Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu yöndedir: Yargıtay 11. HD, 25.12.1989 gün ve 1989/8872-7469 E.K (bkz. Eriş, G.: Uygulamalı İflas ve Konkordato Hukuku, Ankara 1991, s.842).
Nitekim öğretide Postacıoğlu, Berkin, Buruloğlu/Reyna sürenin geçirilmesi halinde esasa girişilmeden talebin usulden reddine karar verileceğini ifade etmiştir (Postacıoğlu, İ.E.: Konkordato, Ankara 1965, s.89, n.61; Berkin, N.: İflas Hukuku, 3.b., İstanbul 1970, s.564; Buruloğlu, E./Reyna, Y.: Konkordato Hukuku ve Tatbikat, İstanbul 1968, s.56).
-Her ne kadar Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma kararında, diğer istinaf itirazlarının incelenmesi için dosya Dairemize gönderilmişse de, gelinen aşamada istemci şirket hakkında verilen kesin mühletin dolmuş olduğu anlaşılmış olup, artık mühletin sağladığı korumaların kalktığı kabul edilmelidir.
Bu durumda Dairemizce, istemci şirketin konkordato isteminin usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
II-Kararın niteliğine göre temyiz yoluna başvuran alacaklılar … Motorlu Araçlar Tic. ve San. A.Ş.ve … … A.Ş. vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle,
1-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numaralı sırasında kayıtlı …SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin konkordato isteminin USULDEN REDDİNE,
2- Verilen bütün tedbir kararlarının 25.10.2020 günü itibariyle kendiliğinden ortadan kalktığının tespitine,
3-Konkordato Komiserler kurulunun görevinin 25.10.2020 günü itibariyle kendiliğinden sona erdiğinin tespitine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL’nin düşümü ile kalan 23,40 TL’nin konkordato isteyenden alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Konkordato isteyence yapılan yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Alacaklılar … Bankası A.Ş., … Motorlu Araçlar Tic. ve San. A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası T.A.O., … … A.Ş., … Bankası A.Ş. Tarafından yatırılan 148,60’ar TL. istinaf yoluna başvurma harcının konkordato isteyenden alınarak ayrı ayrı adı geçen alacaklılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın kararın kesinleşmesini müteakip yatırana iadesine,
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle, temyiz yoluna başvuran alacaklılar … Motorlu Araçlar Tic. ve San. A.Ş. ve … … A.Ş., … Bankası A.Ş. vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
III-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
14.06.2022 tarihinde, İİK’nın 308/a maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip