Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/73 E. 2023/1435 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/73 – 2023/1435
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2022/73
KARAR NO : 2023/1435
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2019/204 E.-2021/589 K.
ASIL VE BİR. DAVALARDA
DAVACI :
VEKİLLERİ :
ASIL VE BİR. DAVALARDA
DAVALI :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, davalı tarafından faturalarla ilgili ödeme yapılmadığını, müvekkilinin muhasebe kayıtlarında davalı şirketin müvekkiline borçlu olduğunun anlaşıldığını, davalının aleyhinde başlatılan icra takiplerine itiraz ettiğini ileri sürülerek, davalının
Asıl davada Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2019/1858 E. sayılı dosyasına,
Birleşen 2019/550 E. sayılı davada Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2019/3157 E. sayılı dosyasına,
Birleşen 2019/577 E. sayılı davada Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2019/4940 E. sayılı dosyasına,
İtirazlarının iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili; davacı tarafça davasını kanıtlar hiç bir belge ve bilgi sunulmadığını,
Davacı … – … Hizmetlerinin müvekkili şirkete ait …’inde ekstra firması olarak part time işin gerektirdiği niteliklerdeki personeli, sosyal mevzuat, çalışma ve mevcut güvenlik kurallarına göre seçip, işe alıp ve kendi yönetim kadrosunun kontrolünde çalıştırmak üzere kısa süreliğine personel tedarikçiliği yaptığını, müvekkilince davacı tarafça usulüne uygun düzenlenen ve içeriği gerçeği yansıtan tüm faturaların ödendiğini, ancak davacının tedarik ettiği personellerin SGK giriş – çıkışlarını ya hiç göstermediğini ya da gerçeğe aykırı olarak beyan ettiğini, tedarikçiye ait personellerin Otel Yönetimine SGK hizmet sürelerinin ve primlerinin eksik olduğuna dair şikayette bulunduklarını, bunun üzerine müvekkilinin bir kısım tedarikçi personelinin SGK primini kendi yükümlüğü olmamasına rağmen ödediğini, davacının bu aykırılığın giderilmesi için uyarıldığını ancak bu yasal yükümlülüğünü yerine getirmek yerine içeriği belli olmayan hayali bir çok fatura kesmeye başladığını, bu faturaların müvekkilince yasal süresi içinde iade edildiğini,
Borcu kabul anlamına gelmemek üzere TBK’nın 97. maddesindeki, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” hükmü gereği ödemezlik def’inde bulunduklarını,
Öte yandan taraflar arasında alacak ve borca dair bir mutabakat yapılmadığını,
İspat yükü kendisinde olan davacının fatura alacağını ispatlar ve müvekkilince uyuşmazlık konusu faturalara dair hizmet talebinde bulunulduğuna dair bir delil sunamadığını, faturanın düzenlenmiş olmasının sözleşmeden kaynaklı edimlerin yerine getirildiğini ispatlamaya yeterli olmadığını, sözleşmeye konu hizmet eksik ve kusurlu ifa edilmiş olduğundan faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmasının da davacının fatura bedeline hak kazandığı anlamına gelmediğini,
Alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğini, dolayısıyla davacının icra inkâr tazminatı talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Savunarak, asıl ve birleşen davaların reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Davacı tarafından verilen hizmet için çalıştırılan işçilerin kayıtları SGK Başkanlığından getirtilmiş, dava ve takip konusu fatura içeriklerinin denetlenmesi yoluyla davacı tarafından talep edilen fatura içeriği hizmetin verilip verilmediği ve alacaklı olup olmadığı konusunda alınan bilirkişi raporundan sonra davalı defteri ile davacı defterleri arasında uyumsuzluğu yaratan faturalar mali müşavir bilirkişi ve işçilik alacakları uzmanı bilirkişi tarafından değerlendirilerek ek rapor düzenlenmiştir. Bilirkişi raporunda, uyuşmazlığı yaratan davacı defterinde kayıtlı olup, davalı defterinde kayıtlı olmayan 25/03/2019 tarih 52.784,54 TL bedelli fatura yönünden açıklamanın 2019 asgari ücret farkı açıklaması olduğu ve yapılan hesaplamada fatura miktarının asgari ücret artışına denk gelen miktar kadar olup fazlalık bulunmadığı, 07/02/2019 tarih 15.824,81 TL bedelli faturanın şubat ayı puantaj ve fatura detayı bilgisi ile uyumlu olduğu, faturanın ekinde personel takip çizelgesi belgelerinin sunulduğu ve yapılan hesaplamada fazladan bir hesaplamanın bulunmadığı, 18/02/2019 tarih 46.301,11 TL bedelli faturada fazla mesai fatura detayı açıklaması olduğu, toplam fazla mesainin 1,5 katı alınarak hesap yapıldığı personellerin mesaiye giriş ve çıkış saatlerine göre fazla mesai süresi tespit edilerek hesaplamanın yapıldığı, buna göre ayrıntılı yapılan hesaplamada fazla yapılan bir hesabın bulunmadığı belirtilmiştir. Davalı defterlerinde kayıtlı olup, davacı defterinde bulunmayan fiyat farkı faturasına yönelik herhangi bir kayıt bulunmadığından davalı lehine hesaplama da dikkate alınmamıştır. Buna karşılık davalı tarafından yapılan 41.203,00 TL ödeme belgeler ile kanıtlandığından toplam davacı alacağından mahsup edilmiştir. Sonuç olarak davacı tarafın icra takibine konu fatura bedelleri yönünden alacaklı olduğu kısım her bir icra takibi yönünden hesaplanmıştır.
Bilirkişi kök raporu dosya kapsamına uygun, sunulan delillerin denetlenir biçimde açıklandığı ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından davacı tarafça verilen hizmet karşılığı düzenlenen faturalar ve hizmete bağlı, uyuşmazlık konusunu yaratan asgari ücret artışı farkı ve fazla mesai hesaplamaları ile şubat ayı çalışma çizelgesine bağlı düzenlenen ve diğer faturalar ile uyumlu olan hizmet bedeli alacağının davacı tarafından talep edilebileceği buna karşılık davalı tarafından yapılan ödemenin Ankara 19. İcra Dairesi’nin 2019/4940 sayılı dosyasında talep edilen alacaktan indirilerek alacağın tahsilinin talep edilebileceği… davalının takipten önce temerrüdünün bulunmadığı, …. hesaplanan alacaklar likit olduğundan davalının icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmiş, ” gerekçesiyle,
Asıl davanın kısmen kabulüne, Ankara 19. İcra Dairesinin 2019/1859 sayılı icra dosyasında takibe yapılan itirazın kısmen kabulü ile takibin 153.692,55 TL asıl alacak üzerinden takip talebindeki koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan alacağın % 20’si oranında belirlenen 30.738,51 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Birleşen 2019/550 esas sayılı davanın kısmen kabulüne, Ankara 19. İcra Dairesinin 2019/3157 sayılı icra dosyasında takibe yapılan itirazın kısmen kabulü ile takibin 98.855,35 TL asıl alacak üzerinden takip talebindeki koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan alacağın % 20’si oranında belirlenen 19.771,07 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Birleşen 2019/577 esas sayılı davanın kısmen kabulüne, Ankara 19. İcra Dairesinin 2019/4940 sayılı icra dosyasında takibe yapılan itirazın kısmen kabulü ile takibin 11.581,44 TL asıl alacak üzerinden takip talebindeki koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan alacağın % 20’si oranında belirlenen 2.316,28 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili istinaf dilekçesinde; öncelikle davacı tarafın 29.01.2021 tarihli duruşmada bir takım faturalar, 10.02.2021 tarihli dilekçesi ile de faturalar, işçi listeleri, puantajlar sunduğunu, kesin sürede sunulmayan delillere muvafakatları bulunmadığını, bu nedenle savunmanın genişletilmesi kapsamındaki belgelerin değerlendirmeye alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Asıl davada alınan 10.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda asıl dava yönünden 149.218,99 TL yönünden takibin devamına karar verilebileceği belirtildiği halde, hükme esas alınan son raporda asıl dava yönünden 153.692,55 TL yönünden takibin devamına karar verilebileceğinin belirtildiğini, müvekkilince 15.824,81 TL bedelli 07.02.2019 tarih ve 358869 nolu, 46.301,11 TL 18.02.2019 tarih 358871 nolu faturaların içeriği ve verilen hizmetin belli olmadığı gerekçesiyle iade edildiğini, ancak İlk derece Mahkemesince çelişkiler giderilmeden ve iade faturaları hiç değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu,
Taraflar arasında karşılıklı yazılı bir sözleşme veya cari mutabakatı bulunmadığını, bu nedene kesinleşmiş bir borçtan ve buna dayalı bir ödemeden söz edilemeyeceğini, İlk derece Mahkemesinin 26.01.2019 tarihli mutabakatı dayanak göstererek hüküm vermesinin haksız ve hatalı olduğunu,
Davacı tarafından usulüne uygun düzenlenen ve içeriği gerçeği yansıtan muaccel hale gelmiş tüm faturaların müvekkilince ödendiğini, ancak davacının tedarik ettiği personellerin SGK giriş – çıkışlarını ya hiç göstermediğini ya da gerçeğe aykırı olarak beyan ettiğini, tedarikçiye ait personellerin Otel Yönetimine SGK hizmet sürelerinin ve primlerinin eksik olduğuna dair şikayette bulunduklarını, bunun üzerine müvekkilinin bir kısım tedarikçi personelinin SGK primini kendi yükümlülüğü olmamasına rağmen ödediğini, bu hususun İş Hukuku mevzuatına hakim nitelikli hesap bilirkişisi tarafından belirleneceğini,
Davacının yasal yükümlülüklerini yerine getirmek yerine, içeri belli olmayan kimisi hayali bir çok fatura kesmeye başladığını, bu faturaların tamamının müvekkilince yasal süresi içinde iade edildiğini,
Borcu kabul anlamına gelmemek üzere TBK’nın 97 maddesindeki, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” hükmü gereği ödemezlik def’inde bulunduklarını,
Öte yandan ispat yükü kendisinde olan davacının fatura alacağını ispatlar ve müvekkilince uyuşmazlık konusu faturalara dair hizmet talebinde bulunulduğuna dair bir delil sunamadığını, İlk derece Mahkemesince fatura konusu hizmetlerin verilip verilmediğinin de değerlendirilmesi gerekirken bunun yapılmadığını,
Faturaya konu hizmetin eksik, kusurlu, müvekkili şirketçe talep edilmemiş ve onaylanmamış olduğu hatta hiç yapılmamış olduğu düşünüldüğünde, faturanın varlığının müvekkili şirketin davacı şirkete borcu olduğunu ortaya koymadığını,
Faturaya konu hizmet ifa edilmemiş olduğundan davacının defter kayıtlarında faturanın kaydedilmiş olmasının davacının fatura alacağına hak kazandığı anlamına gelmediğini,
Takip konusu alacağın likit olmayıp yargılama ile belirleneceğini, dolayısıyla İlk derece Mahkemesince hükmedilen %20 tazminatın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İlk derece Mahkemesince sadece davacı yanın defter kayıtlarına göre hüküm verildiğini, ilgili hizmetlerin verildiğine dair bir incelemede bulunulmadığını, öyle ki müvekkilince düzenlenen iade faturasının dahi borç kaydı olarak hesaplandığını,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava ve birleşen davalar, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak düzenlenen faturalara dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takiplerine yönelik itirazların iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve özellikle gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla Mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken (asıl davada: 10.498,74 TL.+bir. 2019/550 E. sayılı davada 6.752,81 TL.+bir. 2019/577 E. sayılı davada 791,13 TL=) 18.042,68 TL. istinaf karar harcından peşin alınan (59,30 TL.+59,30 TL.+59,30 TL.+2.625,00 TL.+1.688,20 TL.+2.290,60 TL=) 6.603,80 TL’nin mahsubuyla kalan 11.438,88 TL.’nin asıl ve birleşen davalarda davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
27/09/2023 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı değerinin Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 238.730,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2023

Başkan

e-imza
Üye

e-imza
Üye

e-imza
Katip

e-imza