Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/601 E. 2023/394 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2022/601
KARAR NO : 2023/394
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2019/336 E.-2021/647 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :

Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında …’ın yürüttüğü “…” çerçevesinde, müvekkili tarafından …’a, transmisyon sistemi tasarımı, analizi, konsept çalışmaları ve üretim süreci gibi hususlarda danışmanlık hizmeti sunulması konusunda, 05.02.2018 tarihli ve bir yıl süreli danışmanlık ve mühendislik hizmet sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından sözleşme kapsamında hak etmiş olduğu danışmanlık bedellerine ilişkin olarak düzenlenen faturaların davalı tarafa gönderildiğini ancak davalı tarafça 14.08.2018 tarihli 165.750,00 Euro’luk ve 12.09.2018 tarihli 156.000,00 Euro’luk faturaların bedellerinin ihtarnamelerle istenmesine rağmen müvekkiline ödenmediğini,
Müvekkilince 14.08.2018 tarihli faturanın tahsili için Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1099 E. sayılı dosyası ile 165.750,00 Euro fatura bedeli ve 1.564,40 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 167.314,40 Euronun tahsilinin istendiğini, davalı tarafından asıl alacağın 117.000,00 Euro’luk kısmı kabul edilerek ödendiğini ve fazlaya ilişkin kısmı ve faiz yönünden kısmi itirazda bulunulduğunu ve kabul edilen kısmın ödendiğini,
12.09.2018 tarihli ikinci faturaya ilişkin olarak ise Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/2279 E. sayılı dosyasıyla 156.000,00 Euro fatura bedeli ve 2.092,11 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 158.092,11 Euronun tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının alacağın tamamına itiraz ettiğini,
Müvekkilince sözleşme süresi boyunca çok sayıda uzman personel ve geniş bir ekip istihdam edildiğini, sözleşmenin 3. maddesi kapsamında pek çok danışmanlık hizmeti sunulduğunu,
Sözleşmede, sözleşme kapsamındaki hizmetin sunulması amacıyla bir yıllık çalışma süresince üçer aylık dönemler için çalışma planları yapılmasının öngörüldüğünü ve ilk üç aylık çalışma planının sözleşme ekinde taraflarca imza altına alındığını,
Sözleşmede ilk üç aylık dönemin ardından yeni dönem için çalışma ve personel planlamasının tamamlanmaması durumunda bir önceki personel planının aynen uygulanacağının kararlaştırıldığını,
Müvekkilince sözleşmedeki esaslar dahilinde her dört haftada bir fatura düzenlenerek davalıya gönderildiğini, ilk üç aylık döneme ilişkin hesaplanan ve kesilen fatura bedellerinin davalı tarafından ödendiğini, takip ve dava konusu faturaların 2. üç aylık (13-24 hafta) döneme ilişkin 14.08.2018 tarihli ve 165.750,00 Euro bedelli, 3. üç aylık döneme ilişkin (25-32 hafta) 12.09.2018 tarih ve 156.000,00 Euro bedelli faturalar olduğunu, faturaların taraf iradelerine uygun olarak hesaplandığını, davalının faturalara ilişkin hesaplama tablosuna itiraz etmediği gibi faturalara 8 gün içinde itiraz etmediğini,
Gerek faiz oranı, gerekse faizin başladığı tarihin usul ve uygun olduğunu, bu nedenle davalının faize itirazının da yerinde olmadığını,
İleri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere davalının her iki icra takibi yönünden ayrı ayrı 10.000,00 Euro asıl alacağa itirazının iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş;
22.12.2020 tarihli ıslah dilekçesinde; davayı her iki icra takibi bakımından 10.000’er Euro olmak üzere toplam 20.000 Euro üzerinden açtıklarını, davayı Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2019/1099 sayılı dosyası yönünden 50.314,40 Euro, Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2019/2279 sayılı dosyası yönünden 20.000,00 Euro olmak üzere toplam 70.314,40 Euro olarak ıslah ettiklerini açıklamıştır.
Davalı vekili; davacı ile müvekkili şirket arasında 05.02.2018 tarihinde imzalanan tasarım önerileri için mühendislik danışmanlık hizmeti alımına dair sipariş emrinin, müvekkili şirket tarafından Kahramankazan Noterliği’nin … yevmiye numaralı 04.01.2019 tarihli ihtarı ile feshedildiğini,
Davacı tarafından müvekkili şirkete sipariş emrine dayalı olarak toplam beş adet fatura kesildiğini, bunlardan ilki olan ve birinci üç aylık döneme ilişkin 180.000,00 € bedelli faturanın müvekkilince ödendiğini, daha sonraki faturaların takip ve dava konusu olduğunu, davacının fesih bildiriminin tebliğinden sonra müvekkili şirkete 04.03.2019 tarihli 146.250,00 € bedelli ve yine 04.03.2019 tarihli 49.725,00 € bedelli faturaları gönderdiğini, müvekkilince faturaların yasal süresinde davacıya iade edildiğini, davacının bu faturalarla ilgili hiçbir işlem yapmadığını,
İkinci 3 aylık döneme (13-24. hafta) ilişkin olarak, davacı tarafından T625 helikopterinin ilk uçuşunu desteklemek üzere tavsiye edilen 11 kalem tasarım değişikliği içerisinden seçilen 5 adedine yönelik yeni tasarım ve teknik çizimleri de içerecek bir rapor hazırlamasının istendiğini, ikinci 3 aylık dönem çalışma periyodunun 16/20 Temmuz 2018 haftasında bittiğini, davacı tarafından bu raporun 09.09.2018 tarihinde bitirilebildiğini ve 12.09.2018 tarihinde müvekkiline iletildiğini, raporun 3. sayfasında müvekkili şirket tarafından 5 maddelik bir tasarım değişikliği çalışması istendiği (contracted) halde davacının kendi insiyatif ve isteği (willingly) ile 11 maddelik bir tasarım değişikliği çalışması yaptığının beyan edildiğini, müvekkilince istenmediği ve onaylanmadığı halde firmanın iş tanımı ve kapsamını genişletmesinin ilgili sipariş emrinin Madde 5.3’ünde belirtilen şartların ihlali anlamına geldiğini, T625 helikopterinn ilk uçuşunu 06.09.2018 tarihinde gerçekleştirdiğini, davacı tarafından hazırlanan teknik raporun ilk uçuşun gerçekleşmesi ve basında yer almasından sonra teslim edildiğini, bu bağlamda sözleşme kapsamında tanımlanan iş sonucu beklenen faydanın davacının kusuru neticesinde sağlanamadığını, müvekkilince ikinci 3 aylık döneme dair tanımlanmış olan çalışma davacı tarafından gecikmeli de olsa yerine getirildiği için, Sözleşmede tanımlanan çalışma planı dahilinde kalmak kaydıyla ödeme yapılması(117.000 €)nın uygun bulunduğunu, ilgili çalışma için Sözleşmede tanımlanandan fazla bir iş gücü ve zaman harcanmış olmasının tamamen davacının kendi sorumluluğu olduğunu ve müvekkilince onaylanmadığını,
Bu nedenle müvekkilince davacı firmadan herhangi bir çalışma talep edilmediğini, daha sonraki üçüncü 3 aylık dönem ve dördüncü 4 aylık dönemler kapsamında davacı tarafından müvekkiline iletilen herhangi bir çalışma olmadığını, bu dönemlere ilişkin herhangi bir ödeme yapılmasının söz konusu olmadığını, Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1099 E. sayılı dosyasına yaptıkları kısmi itirazın ve Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2019/2279 E. sayılı dosyasına yaptıkları tam itirazın hukuka uygun olduğunu,
İcra takiplerinde talep edilen %4 ile %5 faiz oranlarının fahiş ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 4/a maddesi hükmüne aykırı olduğunu, bu nedenle faiz oranlarına itirazlarının haklı olduğunu,
“Alınan faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu varsayılır; ancak bu hususun aksini ispat mümkündür. Başka bir deyişle; TTK 23/II’de, esas itibariyle ispat yükünün yer değiştirmesi ve fatura verende bulunan ispat yükünün, itiraz süresinin geçmesinden sonra faturaya itirazda bulunmayan tarafa yükletilmesi söz konusudur.” (Prof. Dr. Sabih ARKAN, Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Adalet Matbaacılık, Ankara, 1993, sf:136)
Savunarak, davanın reddine, %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre belirlenen 2. 3 aylık döneme ilişkin işin 09/09/2018 tarihli raporla davalıya teslim edildiği, 2. 3 aylık döneme ilişkin işin davalı tarafından kabul edildiği, bu nedenle davacının 3 aylık döneme ilişkin yapılan iş kapsamında ücrete hak kazandığı, işin davalı tarafından ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin kabul edildiği, bu nedenle davacının 2. 3 aylık dönemden dolayı takip konusu fatura bedeli olan 165.750 Euro alacaklı olduğu, takip tarihi itibariyle işlemiş faiz alacağının 939,25 Euro olduğu, davacı tarafından 1.567,40 Euro talep edildiği, 165.750 Euro’dan kabul edilen 117.000 Euroluk kısım düşüldüğünde davalının haksız olarak 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1099 Esas sayılı dosyasına yaptığı itiraz yönünden 48.750 Euro miktarla haksız olduğu, bu miktar asıl alacak yönünden ve bu miktarın işlemiş faizi olan 276,25 Euro (toplam faiz alacağına oranlanması suretiyle bulunan) olmak üzere toplam 49.026,25 Euro miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği, fatura alacağı likit olduğundan itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1099 Esas sayılı dosya yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/2279 Esas sayılı dosyasındaki takip yönünden ise dosyaya konu olan ve 3. 3 aylık döneme ilişkin fatura alacağına ise davacının söz konusu dönemde herhangi bir çalışmasının bulunmadığı, bilirkişiler tarafından tespit edildiği üzere 09/09/2018 tarihinden sözleşmenin fesih tarihine kadar sözleşme kapsamında davacının çalışmasının bulunmadığı, sözleşmeye göre davacının ücrete hak kazanabilmesi için her bir 3 aylık dönem için sözleşmenin 3. Maddesinde düzenlenen hususlarla ilgili çalışma yapılması gerektiği, davacı tarafından sözleşmenin 3. Maddesinde düzenlenen işler kapsamında çalışma yapıldığının ispat edilemediği, bu nedenle ödeme emrine itirazda davalının haklı olduğu kanaatine varılmakla Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/2279 Esas sayılı dosyası yönünden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
Gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile,
Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2019/1099 E. sayılı dosyasında davalı tarafından ödeme emrine yapılan itirazın 48.750 Euro asıl alacak, 276,25 Euro faiz olmak üzere toplam 49.026,25 Euro üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4-a maddesinde düzenlenen faiz oranında faiz yürütülmesine, alacağın %20 si olan 49.992,17 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2019/1099 E. sayılı dosyası yönünden fazlaya ilişkin isteminin ve 16. İcra Müdürlüğünün 2019/2279 E sayılı dosyasına yönelik davasının reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
Karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca, bir yıllık sözleşme süresince, müvekkili şirket tarafından sözleşmenin 3. maddesinde belirlenen kapsam dahilinde danışmanlık hizmetleri sunulması; davalı tarafından da sözleşmedeki plan ve fiyatlandırma esasları dahilinde danışmanlık ücretleri ödenmesinin üstlenildiğini, bu doğrultuda müvekkilinin bir yıl boyunca davalının talep edeceği konularda danışmanlık ve/veya rapor, paket proje ya da dokümantasyon hizmeti sunmak üzere, bu proje için istihdam ettiği tüm ekibiyle hazır bulunduğunu,
Sözleşmede sözleşme kapsamındaki hizmetin sunulması amacıyla, toplam bir yıllık sözleşme süresince üçer aylık dönemler için çalışma planları yapılmasının öngörüldüğünü ve ilk üç aylık çalışma planının sözleşmenin ekinde taraflarca imza altına alındığını, yine sözleşmede sözleşme ekinde belirlenen ilk üç aylık dönemin ardından, yeni dönem için çalışma ve personel planlamasının tamamlanmaması durumunda, bir önceki personel planının aynen uygulanacağı ve müvekkilinin aynı personel planıyla … için çalışmaya devam edeceğinin hükme bağlandığını,
Sözleşmenin 1 numaralı ekinde de, ilk üç aylık dönem için belirlenen personel planında bu dönemin her bir haftasında kaç personel çalışacağı ve bu personelin hangi haftada hangi tesiste çalışacağının belirlendiğini, sözleşme bedelinin sözleşmenin 7.1. maddesinin yollamasıyla, sözleşmenin 2 numaralı ekinde belirlendiğini, buna göre müvekkili şirketin bir personelinin günlük değeri… tesisinde çalışma yapması durumunda 975 Euro + KDV, … tesisinde çalışma yapması durumunda 2.150 Euro + KDV olarak belirlendiğini, sözleşmede müvekkili tarafından, bu esaslar dahilinde her dört haftada bir fatura düzenlenerek davalıya gönderileceğinin hükme bağlandığını,
Müvekkilince ilk üç aylık dönemine ilişkin düzenlenen faturaların davalı tarafından ödendiğini,
Müvekkilince ilk üç aylık dönemin ardından, taraflarca başkaca bir planlama yapılmaması üzerine, sözleşmede kararlaştırıldığı üzere çalışmalara devam edildiğini, 2. üç aylık döneme ilişkin 14.08.2018 tarihli 165.750,00 Euro bedelli ve 3. üç aylık döneme ilişkin 12.09.2018 tarihli 156.000,00 Euro bedelli faturalar düzenlenerek davalıya teslim edildiğini,
2. ve 3. üçer aylık dönemlerde, sözleşmede belirlenen çalışma planında, belirli haftalarda … tesisinde çalışma yapılması öngörülmüş ise de, ilgili haftalarda … tesisinde çalışma yapılmadığını, müvekili personelinin… tesisinde çalıştığını, bu nedenle … tesisinde çalışma yapılması öngörülen haftalara ilişkin olarak hesaplama yapılırken, ilgili haftada çalışan personel değerlerinin,… tesisine ilişkin personel birim fiyatı (975 EURO + KDV) ile çarpıldığını,
Müvekkili tarafından düzenlenen faturalara ve hizmet dökümüne davalı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığını, dava konusu faturalara itiraz etmeyen davalının fatura içeriğinin taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olmadığını yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğini ancak davalının sözleşme ilişkisini ve hizmet aldığını kabul ettiğini, dosyadaki delil ve belgelerden fatura içeriğinin taraflar arasındaki hukuki ilişkiye uygun olduğunun ortada olduğunu.

İlk derece Mahkemesi tarafından kısmi kabule neden olan faiz hesabına ve kurulan hükme herhangi bir itirazları bulunmadığını ancak Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1099 sayılı dosyası yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın gerekçesinin ve Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/2279 sayılı dosyası davanın reddine dair verilen kararın hatalı olduğunu,
Sözleşmedeki üçer aylık (12’şer haftalık) dönemlerin, çalışma ve işgücü planlamasından ibaret olduğunu, sözleşmenin çalışma dönemlerine ayrılmış olmasının, her bir dönemde farklı ve belirli bir işin yapılması gerektiği anlamına gelmediğini, bir başka ifadeyle, müvekkili tarafından üstlenilen herhangi bir işin sözleşmenin herhangi bir dönemine özgülenmediğini, müvekkilinin herhangi bir dönem içerisinde başladığı bir iş kalemine, sözleşme süresince takip eden dönemlerde de devam etmesinin mümkün olduğunu,
Dolayısıyla İlk derece Mahkemesinin, müvekkili tarafından 09.09.2018 tarihinde teslim edilen işin ikinci 3 aylık döneme özgülenmiş bir iş olduğu yönündeki değerlendirmesi hatalı olup; teslim edilen işin yalnızca ikinci 3 aylık döneme ilişkin bir iş değil, bir yıl süreli sözleşmenin genel kapsamı içerisinde üstlenilmiş işlerden biri olduğu ve müvekkilin bu işin teslimine yönelik olarak sözleşmenin üçüncü 3 aylık döneminde de çalışma yapmış olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, İlk derece Mahkemesinin gerekçesinde olduğu gibi, bir işin belirli bir döneme özgülendiğinin kabul edilmesi halinde, taraflarca sözleşmenin 1 yıl süreli yapılmış olmasının herhangi bir anlamının kalmayacağını,
İlk derece Mahkemesince Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1099 sayılı takibi yönünden, farklı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini,
Taraflar arasında 12-16 Mart 2018 tarihlerinde yapılan çalışmada, müvekkilinden sözleşmenin ikinci 3 aylık dönemi için, “T625 helikopterinin ilk uçuşunu destekleyecek şekilde dişli kutusu tasarım değişiklik tavsiyelerini raporlaması”nın talep edildiğini, müvekkilince söz konusu değişiklik tavsiyeleri raporunun herhangi bir gecikme olmaksızın davalıya teslim edildiğini,
Daha sonra taraflar arasında 16-20 Nisan 2018 tarihlerinde yapılan çalışmada, müvekkilinin raporunda tavsiye edilen değişiklik önerilerinin müvekkili tarafından tasarlanmasının uygun olacağı hususunda hem fikir olunduğunu ve bu doğrultuda ikinci 3 aylık dönemde talep edilen “tasarım değişiklik tavsiyelerinin raporlanması” işinden ayrı olarak, bu sefer ilk uçuşa değil, seri üretime yönelik olarak kapsamlı bir şekilde “yeni tasarım ve teknik çizimleri de içerecek rapor hazırlanması” için çalışma yapılmasına dair müvekkilinden teklif alınmasının kararlaştırıldığını, seri üretime yönelik yeni tasarımların oluşturulması, yani değişiklik önerilerinin hayata geçirilmesi, sözleşme kapsamından ayrı bir iş olduğundan, taraflar arasında bu hususta ayrı bir teklif ve sözleşme süreci yaşandığını, bu sürece ilişkin taraflar arasındaki e-posta yazışmalarının sunulduğunu, her ne kadar sözü edilen iş kalemi sözleşme kapsamı dışında ayrı bir iş olsa da taraflar arasındaki teklif süreci sonunda yeni bir sözleşmenin yürürlüğe sokulmadığını, söz konusu işin sözleşme kapsamına dahil edilerek çalışma gerçekleştirildiğini, işte müvekkili tarafından 12.09.2018 tarihinde teslim edilen ve gerek bilirkişi raporlarında gerekse yerel mahkeme kararında da kabul edildiği üzere 12.09.2018 tarihine kadar çalışma yapıldığına delalet eden raporun davalı tarafından sözleşmenin ikinci 3 aylık dönemine özgülendiği iddia edilen “tasarım değişiklik tavsiyelerinin raporlanması” işinden ayrı olan “yeni tasarım ve teknik çizimleri de içerecek rapor hazırlanması” şeklindeki çalışma sonucunda hazırlanan rapor olduğunu, müvekkilince 12.09.2018’de teslim edilen “yeni tasarım ve teknik çizimleri de içerecek rapor” sözleşmenin herhangi bir çalışma dönemine özgülenmediği gibi, söz konusu iş için taraflarca herhangi bir teslim tarihi kararlaştırılmadığını, herhangi bir gecikme nedeniyle müvekkiline herhangi bir ihtarda da bulunulmadığını,
Dolayısıyla İlk derece Mahkemesinin 12.09.2018 tarihinde sunulan raporun ikinci 3 aylık dönemde üstlenilen işin raporu olduğu ve ikinci 3 aylık döneme ilişkin raporun tesliminden sonra davacının bir çalışması olmadığı yönündeki yaklaşımının hatalı olduğunu, bu raporun tarihi sözleşmenin üçüncü 3 aylık dönemine tekabül ettiğinden müvekkilinin üçüncü 3 aylık dönemde de çalışmasının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini,
Ayrıca, faturalar ve fatura hesaplamasına esas personel çalışma planlarının, müvekkili şirket temsilcisi tarafından davalı şirket yetkililerine e-posta ile de gönderildiğini, davalı şirket yetkililerince cevaben onay sürecinin beklendiğinin belirtildiğini, bu durumun faturaların kabul edilerek ödeme planlaması aşamasına geçildiğini gösterdiğini,
Davalı tarafından, sözleşmenin 5.1. maddesi dayanak gösterilerek, sözleşme kapsamında çalışmalara …’ın talebi olması halinde devam edilebileceği, ikinci 3 aylık dönemin ardından davacıdan herhangi bir iş talebinde bulunulmadığı, davacı tarafından da herhangi bir çalışma yapılmadığı, kendileri tarafından çalışma talep edilmeden ve gerekli bilgi ve belgeler iletilmeden, davacı tarafından herhangi bir çalışma yapılabilmesinin mümkün olmadığı öne sürülmüş ise de; Sözleşmenin 5.1. maddesinin son cümlesinden, yeni bir çalışma ve personel planlaması yapılmaması durumunda, bir önceki dönem uygulanan plan dahilinde çalışmaya devam edileceği ve bunun için … onayına gerek bulunmadığının anlaşıldığını,
Sözleşmede belirlenen hesaplama esaslarına göre bulunacak bedeller toplamının, sözleşme kapsamındaki işler için toplam sözleşme fiyatını oluşturduğunu, müvekkilince sözleşmede üstlendiği edimlerin tamamının sözleşmenin tüm süresine yayılması mümkün olduğu gibi, edimlerin sözleşmenin birinci ve ikinci üçer aylık dönemlerinde de tamamlanmasının mümkün olduğunu, müvekkilinin her halükarda toplam sözleşme fiyatına hak kazanacağını,
Müvekkili tarafından, daha fazla hizmet sunabilmek için, gerek e-posta, gerek telefonla defalarca çağrıda bulunulmuş ise de davalı tarafında, müvekkilinin bu çağrılarının cevapsız bırakıldığını,
Ayrıca davalı tarafından, sözleşmenin devam eden diğer çalışma dönemleri için müvekkilinden ilave çalışma talep edilmemesi veya müvekkilin çalışma yapmaması nedeniyle sözleşmenin feshedilmesi olanağı varken sözleşmeyi ve dolayısıyla hizmeti sonlandırmak için sözleşme süresinin bitiminin beklendiğini,
Her ne kadar huzurdaki davanın konusunu sözleşmenin ikinci ve üçüncü üçer aylık bölümlerine ilişkin talepleri oluştursa da bu bölümde yer alan açıklamalar doğrultusunda, mahkemenin müvekkilinin 09.09.2018 tarihinden sonra herhangi bir çalışması bulunmadığı yönündeki değerlendirmelerinin de hatalı olduğunu,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/2279 sayılı dosyası yönünden verdiği kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının 05.02.2018 tarihli Sipariş Emri bünyesindeki Sözleşme kapsamında mühendislik alınacak hizmetin kapsamının, 12’şer haftalık planlama şeklinde müvekkili şirket tesislerinde ve davacının tesislerinde sağlanacak iş gücü olarak Sözleşmede ayrı ayrı tanımlandığını,
Buna göre birinci 3 aylık dönemin (1-12.i hafta), 5/9 Şubat 2018 – 23/27 Nisan 2018, ikinci 3 aylık dönemin (13-24.ncü hafta), 30 Nisan/4 Mayıs 2018 – 16/20 Temmuz 2018 tarih aralığına tekabül ettiğini,
Birinci 3 aylık döneme dair işlerin tamamlandığını ve ödeme yapıldığını(180.000,00€),
İkinci 3 aylık döneme dair işlerin kapsamının, firma ile 12-16 Mart 2018 tarihli toplantı tutanağı Madde 3 kapsamında; T625 helikopterinin ilk uçuşunu destekleyecek şekilde dişli kutusu tasarım değişiklik tavsiyelerini raporlanması şeklinde belirtildiğini, 17-20 Nisan 2018 tarihlerinde müvekkili şirket tesislerinde yapılan çalışmada firmadan ikinci 3 aylık dönem (13-24.ncü hafta) için davacıdan T625 helikopterinin ilk uçuşunu desteklemek üzere tavsiye edilen 11 kalem tasarım değişikliği içerisinden seçilen 5 adedine yönelik yeni tasarım ve teknik çizimleri de içerecek bir rapor hazırlamasının istendiğini, ikinci 3 aylık dönem çalışma periyodunun 16/20 Temmuz 2018 haftasında bittiğini, davacı tarafından yapması beklenen raporun 12.09.2018 tarihinde müvekkiline iletildiğini, “…” isimli dokümanının 3. sayfasında tarafından müvekkili şirket tarafından 5 maddelik bir tasarım değişikliği çalışması istendiği (contracted) halde davacının kendi insiyatif ve isteği (willingly) ile 11 maddelik bir tasarım değişikliği çalışması yaptığının beyan edildiğini, müvekkili şirket tarafından istenmediği ve onaylanmadığı halde firmanın iş tanımı ve kapsamını genişletmesinin sipariş emrinin Madde 5.3’ünde belirtilen şartların ihlali anlamına geldiğini, davacının iş tanımı ve kapsamını genişletmesi neticesinde ikinci 3 aylık dönem sonunda (16/20 Temmuz 2018) teslim edilmesi beklenen işin ancak 12 Eylül 2018 tarihinde teslim edilebildiğini, yani davacının kendi inisiyatifi ile hem yapacağı işin boyutunu değiştirdiğini, hem de yapması gereken işleri 2 aya yakın bir süre geciktirdiğini, T625 helikopterinin ilk uçuşunu desteklemek üzere sağlanması beklenen teknik raporun, helikopterin ilk uçuşunun gerçekleştiği ve basında yer aldığı 06.09.2018 tarihinden sonra teslim edildiğini, bu bağlamda sözleşme kapsamında tanımlanan iş sonucu beklenen faydanın davacının kusuru neticesinde sağlanamadığını,
Müvekkilince, ikinci 3 aylık döneme dair tanımlanmış olan çalışma davacı tarafından gecikmeli de olsa yerine getirildiği için Sözleşmede tanımlanan çalışma planı dâhilinde kalmak kaydıyla 117.000 € ödenmesinin uygun bulunduğunu, ilgili çalışma için Sözleşmede tanımlanandan fazla bir iş gücü ve zaman harcanmış olmasının tamamen davacının kendi sorumluluğu olduğunu, müvekkilinin talep etmediği halde yapılmış bir işin karşılığının ödenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu nedenle ilk derece Mahkemesinin ikinci 3 aylık döneme ilişkin yapılan iş kapsamında ücrete hak kazandığı ve davacının bu döneme ilişkin kesilen fatura bedelinin tamamı tutarında alacaklı olduğu gerekçesiyle takibin itiraz edilen kısmının devamı yönünde tesis ettiği kararın haksız olduğunu,
İkinci 3 aylık dönemde tanımlanan çalışmaların davacı tarafından geciktirilmesi ve ancak 12.09.2018 tarihinde teslim edilmesi nedeniyle firmadan herhangi başka bir çalışma talep edilmediğini, üçüncü 3 aylık dönem ve dördüncü 3 aylık dönem kapsamında davacı tarafından da müvekkili şirkete iletilen herhangi bir çalışma olmadığını ve bu dönemlere ait herhangi bir ödeme yapılmasının söz konusu olmadığını,
Öte yandan faturaya itiraz edilmeyerek fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasının da söz konusu olmadığını, “Alınan faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu varsayılır; ancak bu hususun aksini ispat mümkündür. Başka bir deyişle; TTK 23/II’de, esas itibariyle ispat yükünün yer değiştirmesi ve fatura verende bulunan ispat yükünün, itiraz süresinin geçmesinden sonra faturaya itirazda bulunmayan tarafa yükletilmesi söz konusudur. (Prof. Dr. Sabih ARKAN, Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Adalet Matbaacılık, Ankara, 1993, sf:136)”
Davacının, yaptığı çalışmalara dayanak gösterdiği taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesini tamamıyla kötü niyetle yorumladığını, 5. maddenin 1. fıkrasında, “İşbu Sözleşme kapsamında iş birliği yapılacak her bir kapsam başlığı için 3er aylık dönemler için çalışma planı yapılacaktır. (İlk üç aylık çalışma planı ekte verilmiştir.) Kalan dönemler için çalışma planı ve danışman personel planlaması ilk 3 aylık dönem bitmeden yapılacaktır ve …’ın onayı ile uygulamaya devam edilecektir. Yeni dönem için çalışma planı ve personel planlaması tamamlanamazsa bir önceki dönem ayrılan personel planı… tarafından ayrılacak ve aynı personel planı ile … için çalışmaya devam edecektir. ” şeklinde düzenleme yapıldığını, davacının müvekkilince bir çalışma talep edilmeden ve üzerinde çalışabilmesi için gerekli bilgi, belge iletilmeden bir şey üzerinde çalışabilmesinin olmadığını, ilgili maddenin son cümlesi gereğince, çalışma planı ve personel planlaması tamamlanamasa dahi, “…’ın talebi olduğu taktirde,” ilettiği bilgi ve belgeye göre çalışma yapılacağını, bu halde davacı… tarafından bir önceki dönem için ayrılan personel planı ile çalışılacağını,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının müvekkili şirket aleyhine tesis edilen kısmının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki Danışmanlık ve Mühendislik hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan ve faturalara dayalı icra takiplerine yapılan itirazların iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca taraf vekillerinin İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179.90 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubuyla kalan 99,20 TL.’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 30.925,18 TL istinaf karar harcından peşin alınan (7.671,99+59,30=) 7.731,29 TL.’nin mahsubuyla kalan 23.193,90 TL.’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
01.03.2023 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 01/03/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza