Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/523 E. 2022/521 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
ESAS NO : 2022/523
KARAR NO : 2022/521
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10.12.2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2019/687 E., 2021/675 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilince … Paket Sigorta Poliçesi ile sigorta edilen … … İşçi Sendikası’na ait kapalı havuz makine dairesinde 12.08.2018 tarihinde dahili su hasarı meydana geldiğini, yapılan incelemelerde hatalı montaj sebebiyle havuz suyunun makine dairesine dolması ve bu suretle makine dairesinde bulunan tüm makine ve ekipmalarının su ile teması sonucu hasara uğradığının tespit edildiğini, sigortalı işyerinin havuz ve havuz makine dairesinin montajı davalı tarafından yapılmış olup, meydana gelen hasar ve zarardan tamamen sorumlu olduğunu, tespit edilen hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 61.931,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; müvekkili ile davalının sigortalısı arasında herhangi bir akdi ilişki bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı … Müşavirlik İnşaat Taah. Turz. San. Tic. Ltd. Şti’nin yüklenicisi olduğu iş kapsamında havuz ve havuza ilişkin makine dairesi imalatını, yüklenicinin akidi olarak taşeron sıfatıyla üstlendiğini, üstlenmiş olduğu işi de sözleşmeye uygun olarak akidi yüklenici firmaya teslim edildiğini, müvekkilinin dava konusu olayı haber alıp değerlendirdiğinde, hasarın imalat ya da montaj kaynaklı olmadığını, havuzun suyla doldurulması esnasında önce filtrasyon vanaları açılarak akabinde şehir şebeke suyunun yavaş yavaş basıncı artırılmak suretiyle dolumun gerçekleşmesi gerekirken; davalının sigortalısı tarafından doğrudan yüksek basınçla havuzun doldurulmaya çalışıldığının görüldüğünü, olayda kusur ve sorumluluğunun davalının sigortalısına ait olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere zararın talep edilenden çok aşağıda olduğunu, müvekkilince yapılan imalat ve montaja konu parça ve ekipmanların değiştirilmeksizin onarıma tabi tutulduğu, bu onarımın da çok çok 5.000,00 TL civarında bir bedele sahip olacağı, eksiklik olarak ifade edilen T borusunun makine dairesinin fiziki sıkışıklığı nedeniyle mühendislik tekniği açısında zaten kullanılamayacağı hususlarının sektörel tecrübesi ile müvekkili şirket tarafından bilindiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Mahkememizce alınan bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere; işin 20.60.2018 tarihinde teslim edildiği, dava konusu hasar öncesinde yine makine dairesinde su baskını nedeniyle hasar oluştuğu, davalı tarafından hasarın giderilerek sistem çalışır vaziyette yükleniciye teslim edildiği, ancak havuz suyunun dolumunun talimatlara aykırı olarak yapıldığı, dolumun yüksek basınç altında kalması nedeniyle hasarın oluştuğu, davalı tarafından sistemin teslimi sırasında dolum kurallarının yazılı olarak izah edilmesine rağmen, bu kurallara aykırı davranılması nedeniyle hasarın oluştuğu ve meydana gelen hasarın taşeron davalının imalindeki eserin ayıplı olmasından dolayı meydana gelmediği ve sözleşme gereğince teslim sırasında uyarı yükümlülüğünü yerine getirdiği, yine alınan ek raporda davalıya yüklenebilir ve paylaştırılabilir bir kusurun da olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; denetime elverişli olmayan, sebep-sonuç ilişkisinin tam olarak kurulamadığı, teknik dayanakların yetersiz olduğu bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğunu, ek raporda da itirazlarının karşılanmadığını, havuz suyu dolumunun kurallarına/talimatlara uygun yapılmadığı veya yüksek basınç olduğu kanaatine hangi veriler veya dosya içeriğinde mevcut hangi bilgi ve belge doğrultusunda ulaşıldığının kök ve ek rapor içeriğinden anlaşılamadığını, daha önce yaşanan münferit olayın somut olaya herhangi bir dayanak gösterilmeden uyarlanmaya çalışılmasının kabulünün mümkün olmadığını, daha önce gerçekleştiği ifade edilen olay hakkında dosya içeriğinde sadece davalı tarafça tanzim edilen bir adet tutanak olup, olayın nasıl gerçekleştiği, nerelerin hasar gördüğü, iyileştirmelerin nerelerde ve nasıl yapıldığı konusunda en ufak bir bilgi, belge bulunmadığını, kaldı ki ilk olay sonrasında davalının onarımları bedelsiz yaptığı anlaşılmakla kullanıcı hatasından kaynaklandığı iddia edilen bir hasarın bedelsiz giderilmesinin ticaretin doğasına aykırı olduğunu, sigorta hukuku açısından kesin delil teşkil eden ekspertiz raporu ile bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, bilirkişi raporunda eksper raporundaki teknik inceleme ve değerlendirmelerin hangi gerekçelerle uygun bulunmadığının açıklanmadığını, Kaynak Mühendisi/Teknisyeni bir bilirkişinin de bulunduğu başka bir bilirkişi heyetinden rapor alınması taleplerinin karşılanmadığını, hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen alacak davasıdır.
Yargıtay İBK’nın 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez. Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir.
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., aynı dairenin 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
Somut olayda dava dışı sigortalı … … İşçi Sendikası ile davalı … İnş. Taah. Tur. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında doğrudan ticari ilişki bulunmamakta olup, davalı işi yapan … Müş. İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin alt yüklenicisidir. Sigortalı Sendika tacir değildir. Dava, 6102 sayılı TTK’nın 4 ve 5. maddelerindeki ticari dava niteliğinde değildir. 6100 Sayılı HMK’nın 2. maddesindeki, “(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. (2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” düzenlemesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir.
Buna göre İlk derece Mahkemesince, dava dışı sigortalı Sendika’ya halef olarak, aleyhine açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, HMK’nin 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden red kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

2-Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nin 353/(1)-a.3 maddesi uyarınca,s Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.12.2021 tarih ve 2019/687 E., 2021/675 K. sayılı kararının esası incelenmeden KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
30.03.2022 tarihinde, HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 30.03.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …