Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/506 E. 2022/493 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ

(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ)
…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
…….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27.12.2021 tarihli ara karar.
ESAS-KARAR NUMARASI : …….

Alacaklı … vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Konkordato isteyen şirket vekili alacaklı …’nün … … AŞ’ye başvurarak 03/09/2019 düzenleme ve 08/10/2023 vadeli ….. sayılı 4.600.000,-TL tutarlı teminat mektubunun tazmini talebinde bulunulduğunun anlaşıldığını, ancak bu talebin haksız ve konkordato mevzuatını dolanmaya yönelik olduğunu;
Müvekkili ile davalı idare arasında bağıtlanan sözleşme uyarınca müvekkilinin çalışmaya başladığını ancak bu çalışmanın müvekkilinin iradesi dışındaki nedenlerle aksadığını, öte yandan müvekkilinin konkordato mühleti içinde olduğunu ve İcra ve İflas Kanunu’nun 294 ve izleyen maddeleri korumasından yararlandığını ileri sürerek ……Sulaması 3. Kısım şebeke yapım işinin teminatı olarak verilen:
– T. … Bankası AŞ … Şubesi … no.lu, 100.000,-TL bedelli,
– T. … Bankası AŞ … Şubesi .. no.lu, 500.000,-TL bedelli,
– … … ….
– T. … Bankası … … Şubesi … no.lu, 665.000,-TL bedelli 4 adet banka teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince teminat mektubu ile her ne kadar banka ile muhatap arasında ayrı bir borç ilişkisi doğuyor ise de bu ilişkinin üçüncü tarafı konumundaki lehtarın konkordato sürecinde girmesi halinde, konkordato hükümlerinin ve amacının da değerlendirilerek teminat mektupları yönünden bir karar verilmesi gerektiği; teminat mektubu rehin niteliğinde olmadığından konkordato sürecinde “teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin önlenmesi”nin ancak borçlunun mal varlığının muhafazası için gerçekten gerekli olması halinde tedbir kararı verilerek uygulanabileceği;
Somut olayda istemci şirketin hali hazırda teminat mektuplarının nakde çevrilmesini gerektiren iş bitimi, fesih, karşılıklı sonlandırma yahut vadenin gelmesi gibi sebeplerin ortaya çıkmadığı; yasa gereği istemcinin konkordatoya başvurmasının da fesih nedeni sayılamayacağı, vadesi gelmeyen mektubun tazmininin borçlunun nakit akışını etkileyeceği ve menfi bir mali tablo yaratacağı,
Bankanın teminat mektubunu tazmini halinde borçluyu kredi borçlusu haline getireceği, bu durumda her ne kadar sadece alacaklının kimliğinin değişeceği, alacak miktarının değişmeyeceği düşünülse dahi alacak miktarı ile teminat mektubu rakamları arasında oluşabilecek farklılıklar nedeniyle konkordato talep edenin, alacağından fazla tahsilat yapan alacaklıdan alacağını tahsil edebilmek için tekrar bir hukuki sürece girmek zorunda kalacağı; öte yandan teminat mektubunu tazmin eden bankanın konkordato talep eden şirketten alacağını tahsil etmeye çalışacağı, böylece aslında konkordato kapsamında olan bir borcun, teminat mektubunun paraya çevrilmesinden sonra konkordato kapsamı dışına çıkması ve konkordatonun koruyucu hükümlerinden borçlunun faydalanamaması sonucunu doğuracağı, bu durumun da zaten mali yönden güçlük içinde olan konkordato talep eden şirketi zor duruma sokacağı,
Konkordato sürecinde en önemli amaçlardan birinin alacaklılar arasında eşitsizlik yaratmamak olduğu kabul edildiğinde, teminat mektubunun tazmini ile bankanın diğer alacaklılardan daha önce alacağına kavuşma imkanına sahip olmasının eşitliği bozacağı,
Elinde teminat mektubu bulunan alacaklıların konkordato hükümlerine tâbi olmadan alacağına kavuşacağı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile yukarıda sayılan toplam 5.865.000,-TL bedelli dört adet teminat mektubunun paraya çevrilmesinin (tazmininin) ihtiyaten engellenmesine karar verilmiştir.
Alacaklı … vekilinin itirazı ilk derece mahkemesinin 19.01.2022 günlü kararı ile reddedilmiştir.
Alacaklı … vekili istinaf dilekçesinde:
– Teminat mektuplarının tazmininin ihtiyati tedbir yolu ile engellenmesinin yasaya ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu,
– Müvekkili idarenin sözleşmeyi feshettiğini ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun “İdarenin sözleşmeyi feshetmesi” başlıklı 20’nci maddesi uyarınca teminat mektuplarının paraya çevrilme koşullarının oluştuğunu,
– Anılan Yasa2nın 34’üncü maddesi uyarınca teminatlar üzerine tedbir konulamayacağını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE:
İstem, konkordato yargılaması sırasında hükmedilen ihtiyati tedbire ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341/1 maddesi “İlk Derece Mahkemelerinde verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” hükmünü;
İcra ve İflas Kanunu’nun 7101 sayılı yasa ile değişik “Geçici mühlet” başlıklı 287’nci maddesinin altıncı fıkrası “Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.” hükmünü içermektedir.
Pozitif hukukta aynı konuyu düzenleyen birden fazla yasal düzenlemenin bulunması durumunda hangi düzenlemenin uygulanacağı konusunda özel yasa-genel yasa ölçütü esas alındığında özel yasa hükmünün; önceki yasa-sonraki yasa ölçütü bakımından değerlendirme yapıldığında ise sonraki yasa hükmünün uygulanması gerektiği genel hukuk ilkelerindendir.
Buna göre, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 12.01.2011 tarihinde kabul edildiği ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 287’nci maddesinin uygulanması gereken hükmünü değiştiren 7101 sayılı Yasanın ise 28.02.2018 tarihinde kabul edilerek 15.03.2018 tarihli … Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, buna göre İcra ve İflas Kanunu’nun 287’nci maddesinin altıncı fıkrasının sonraki bir düzenleme olduğu açıktır. Ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hukuk davalarındaki yargılama usulünü düzenlemesi bakımından genel bir kanun iken, 7101 sayılı Yasa ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 287’nci maddesinin altıncı fıkrası usule ilişkin özel bir düzenlemedir.
Bu durumda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasının lafzı ile bağlı kalınıp buna göre yorum yapılarak, sonraki değişikliği yok saymak suretiyle adi konkordato talebi sırasında tedbire yönelik istemlerin reddine ilişkin kararlarda istinaf kanun yolunun açık olduğu sonucuna ulaşmak hukuken mümkün değildir.
Gerek özel yasa-genel yasa ilişkisi, gerek önceki yasa-sonraki yasa ilişkisi ve gerekse kanun koyucunun amacı birlikte değerlendirilerek, İcra ve İflas Kanunu’nun 287/son maddesinde tedbirlerin niteliği ile ilgili herhangi bir ayrım yapılmamış olduğu da gözetilerek, konkordato istemlerinin süratle sonuçlandırılması gereği nazara alındığında, İlk Derece Mahkemesince verilen, konkordato yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbirlere yönelik istemlerin kabul veya reddine ilişkin kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması yasal olarak mümkün değildir. Bu kapsamda, somut olayda, alacaklı vekilinin teminat mektuplarının tazmininin tedbiren engellenmesine ilişkin karara karşı da istinaf yoluna başvurması mümkün görülmemektedir.
Bu nedenle konkordato talep eden vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352’nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 287’nci maddesinin (son) fıkrası gereğince alacaklı … vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE.
2-Alacaklı tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına, avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 302. maddesinin (5) numaralı fıkrası gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; 359. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına.
23.03.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendi ve 391. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GER. KARAR YAZIM TARİHİ : 24.03.2022

…..