Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/494 E. 2023/1716 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
ESAS NO : 2022/494
KARAR NO : 2023/1716

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/11/2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2020/202E., 2021/712K.Birleşen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/176 E
ASILVE BİRLEŞEN DAVADA DAVACI
KARŞI DAVADA DAVALI :
VEKİLİ :
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA DAVALI
KARŞI DAVADA DAVACI

Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında 27/04/2017 tarihli “Ulusal Kamu Entegre Veri Merkezi Projesi Fizibilite Etüdü Projesi Hazırlanması Danışmanlık Hizmet Alımı” için sözleşme imzalandığını, müvekkili şirketin Ulaştırma Bakanlığının alımını yürüttüğü bu proje mucibince 27/04/2017 tarihli sözleşmenin ek-1’inde yer alan tüm yükümlülük ve sorumlulukları bitirerek uhdesindeki tüm işleri davalı şirkete teslim ettiğini, davalı şirketin sözleşmede yer alan taahhütlerine uygun hareket etmediğini, davalının kurumdan Faz-1’e ait hakedişini aldığını ancak müvekkili şirketin hakedişini tam olarak ödemediğini, davalının kurumdan ödemeyi almasını takip eden en geç 5 iş günü içerisinde davacıya ödemeyi gerçekleştirmesi gerekmekteyken davalının bunu yapmadığını, Faz-1’den kaynaklanan hakediş ödemesinin ve fatura bedellerinin hem geç hem de eksik ödendiğini, davacının tüm işlerini bitirip teslim ettiği halde kalan hakedişlerin ödenmediğini, davalının kurumdan Faz-2 ve Faz-3 hakedişlerinin alınması için herhangi bir hukuki girişimde bulunmadığını, sözleşmenin hem 2.7. hem de 4.1.maddelerinin açıkça ihlal edildiğini, sözleşmeyi ihlal eden tarafın diğer tarafa 10.000.000,00 TL ceza ödemeyi ve bu ödemeyi en geç 30 gün içerisinde yapmayı kabul ve taahhüt ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL cezai şartın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili; asıl davadaki açıklamaları yaparak, davalı şirkete 31/10/2017 tarihli 489.936,00 TL bedelli ve 27/11/2017 tarihli 7.316.000,00 TL bedelli iki ayrı fatura gönderildiğini, 6.615.200,20 TL nin ödendiğini, bakiyenin ödenmediğini, bakiye ve faizi için takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, müvekkili ile dava dışı ihale makamı kurum arasında akdedilen sözleşmeye istinaden müvekkilinin “Ulusal Kamu Entegre Veri Merkezi Projesi Fizibilite Etüdü Hazırlanması Danışmanlık Hizmeti Alımı” işini yüklendiğini, bahse konu işin bir bölümünün ise davacı alt yükleniciye verildiğini, sözleşmenin 4.1. hükmünde açıkça belirtildiği üzere davacının alacağının muaccel olmasının şartının kurum tarafından müvekkili şirkete ödeme yapılması olduğunu, ihale makamı kurum tarafından müvekkiline henüz ödenmemiş bedellerin, iş tamamlansa dahi davacıya ödenmesinin mümkün olmadığını, tamamlanan ve kabulleri yapılan işlere dair ihale makamı kuruma kesilen fatura gereği davacının hak ettiği tüm bedelin, gerekli mahsuplar yapılarak davacıya tam olarak ödenmiş olduğunu, bunun dışında muaccel olan başka bir alacakları bulunmadığını, davacının ödenmediğini iddia ettiği tutarın, %18 KDV üzerinden hatalı olarak kestiği faturadan kaynaklandığını, davacının müvekkili şirkete %18 KDV üzerinden fatura kesmiş olsa dahi, bu KDV’nin (9/10) kısmı tevkifat nedeniyle kurumca müvekkiline ödenmediğinden, davacının bu kısım bakımından sözleşme gereği muaccel bir alacağından söz edilemeyeceğini, ne var ki, davacının KDV tevkifatı olmaksızın fatura kesmesinin sözleşmenin açık hükmü karşısında bir önemi olmadığını, zira sözleşme gereği muacceliyetin şartının fatura kesmek değil, hakediş bedelinin kurumdan tahsil edilmesi olduğunu, davacı şirketçe %18 olarak kesilen KDV’nin (9/10) kısmının tevkifat nedeniyle kurumdan tahsil edilemediğinin açık olduğunu, kurumdan tahsil edilmeyen bir bedelin ise davacının alacağı bakımından muaccel hale gelmeyeceğini, muacceliyet temerrüdün ön koşulu olduğu için temerrüdün de oluşmadığını, sözleşmenin ihlal edildiği iddiası ve cezai şart talebinin hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl davaya karşı dava olarak ise; davacı-karşı davalının güven sarsıcı davranışları dışında sözleşme kapsamındaki birçok yükümlülüğünü ihlal ettiğini, sözleşmenin 2.9. hükmü uyarınca davacı nezdindeki hizmetlerin denetim ve yönetimi için atanacak personel giderlerinin aylık masrafının %20’sinin davacının alacağından mahsup edileceğini, taraflar arasındaki olumlu ticari ilişkilere binaen bugüne kadar bu yönde bir talepte bulunulmasa da, davacı-karşı davalının kötü niyetli girişimleri sonrasında masrafların %50’sine tekabül eden toplam 510.000,00 TL bedelin Ankara 69. Noterliğinin 04/02/2020 tarih ve 5550 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacıdan talep edildiğini, süresi içinde bu bedelin ödenmediğini, sözleşmenin 3.2. hükmü, 6.7. hükmünün davacı-karşı davalı tarafça açıkça ihlal edildiğini, sözleşmenin ödeme planına göre tüm hak ediş detayları açıkça ve oranlarıyla belli olmasına rağmen, davacı-karşı davalı vekilinin KDV hariç 6.540.800,00 TL fatura kesmesi gerekirken KDV hariç 6.615.200,00 TL fatura kesmesi de sözleşmenin açık ihlali niteliğinde olduğunu, sözleşmeyi bir çok farklı şekilde ihlal eden davacı-karşı davalının müvekkili şirkete cezai şart ödeme yükümlülüğü bulunduğunu ileri sürerek, şimdilik 20.000,00 TL cezai şart alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Karşı davada davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “… asıl davada davacı … … A.Ş.’nin cezai şart talebine konu davalı tarafın ihlal iddiasının hakediş bedelinde eksik ödeme yaptığına ilişkin olup, dosya kapsamı, taraf defter kayıtları içeriği, taraflar arasındaki sözleşme içeriği de nazara alınarak davacının davalıdan alacağının bulunduğu, eksik ödeme durumunun söz konusu olduğu, davalı – karşı davacı … … A.Ş.’nin cezai şart talebine konu davacı – karşı davalı tarafın ihlal iddiasının personel gider ödemelerinin %50’si olan tutarın ödenmediği, personelden almakla yükümlü olduğu gizlilik taahhüdünün alınıp ibraz edilmediği, sözleşmede iş listesinde yazılı evrakı basılı olarak teslim etmesi gerektiği halde sadece kuruma teslim ettiğine ilişkin olup, gizlilik sözleşmesinin 6.7 hükmü uyarınca çalıştırılan personelden gizlilik taahhüdü alıp ihale makamı kuruma ibraz etmekle yükümlü olunduğu, 27/04/2017 tarihli sözleşmenin 6.maddesinde gizlilik anlaşması şart ve hükümlerinin geçerli olacağının da kararlaştırıldığı, mahkemece yapılan inceleme, dosya kapsamı, taraf beyanları da nazara alındığında 6.7 hükmünün ihlal edildiği, bu şekliyle davacı ve davalı şirket tarafından, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde ihlallerin söz konusu olduğu, her iki tarafta sözleşmenin 2.7.maddesi kapsamında cezai şart isteğinde bulunmuş ise de bir tarafın istekte bulunabilmesi için kendinin de ihlal etmemiş olması gerektiği, her iki tarafın ihlali karşısında bu maddeye dayanılarak karşılıklı talebin yerinde olmadığı kanaatine varılmakla asıl ve karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davada istek, Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2020/2001 esas sayılı takip dosyasının dayanağı faturaya konu alacağa ilişkin olup, talebe konu faturanın KDV alacağına ilişkin olduğu, taraflar arasında faturaların varlığı, faturalara konu hizmetin ifası ve faturaların net tutarları yönünden bir uyuşmazlığın olmadığı, uyuşmazlığın davalı ile dava dışı Bakanlık arasındaki sözleşmede yer alan KDV tevkifatı hükmünün davacıya karşı da ileri sürülüp sürülemeyeceği, davalının davacıya ödemesi gereken miktarın sadece KDV hariç net bedel üzerinden mi belirlenmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde; sözleşme bedelinin ve davacıya yapılacak ödemelerin KDV hariç belirlendiği, KDV tevkifatına yer verilmediği, davalı ile Bakanlık arasındaki sözleşmenin vergisel düzenlemelerine de herhangi bir atıf yapılmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 2.5 maddesinde bu sözleşmenin ekleri ile bir bütün olup işbu sözleşme, eklerinde ve kendisine gönderme yapılan dokümanlar arasında bir çelişki olması durumunda öncelik sırasının maddeler halinde belirtilip, Nitel’in kurum ile imzaladığı sözleşme birinci sırada yer almakta ise de, bu maddenin kapsamının bu sözleşme, sözleşme eki (sözleşme ekleri iş listesi, ödeme planı, tarafların imza sirküsü olarak belirtilmiş) ve kendisine gönderme yapılan dokümanlar arasındaki çelişkiye ilişkin olduğu, işbu sözleşme ile, davalı ve dava dışı idare arasındaki sözleşme arasında çelişki olması halindeki uygulama sırasına ilişkin olmadığı, böyle bir düzenlemenin yer almadığı, bu haliyle bu maddeye dayalı olarak davalı ile idare arasındaki sözleşmedeki KDV tevkifatı düzenlemesinin taraflar arasındaki sözleşmede de uygulanmasını gerektirmeyeceği, buna yönelik bir hükmün bulunmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca dava dışı idarenin davalıya KDV tevkifatı yaparak ödeme yapmasının davalıya KDV ödenmediği anlamına gelmeyeceği, davalıya ödenecek toplam %18’lik KDV’nin 9/10’unun Bakanlık tarafından kaynakta kesilerek Devlete ödenmesi anlamına geleceği ve KDV mahsuplaşması sırasında kendisi adına kaynakta kesilerek yatırılan bu KDV’den yararlanacağı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle KDV’ye konu alacak miktarı taraf defter ve kayıtlarında da kayıtlı olduğu üzere 1.190.735,80 TL olduğu anlaşılmakla bu miktar asıl alacağa itiraz yerinde görülmemiştir. Davacı taraf icra takibinde işlemiş faiz isteğinde bulunmuş olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın faturanın aslına yönelik olmayıp borcun davalının da kabulünde olduğu, uyuşmazlığın sadece KDV tutarına ilişkin olduğu, KDV hariç bedelin ödendiği, bu şekliyle alacağın istenir durumda olduğu, davacı tarafından davalıya Yenimahalle 3. Noterliğinden keşide edilen 24/01/2020 tarih 02593 yevmiye numaralı ihtarname ile miktar da belirtilerek 3 takvim günü içerisinde ödenme isteğini içerir ihtarın 28/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 3 günün eklenmesiyle temerrüdün 01/02/2020 tarihinde oluştuğu, 01/02/2020 tarihi ile 07/02/2020 takip tarihi arası 6 gün için avans faizinin 1.190.735,80 x 6 x 13,75 / 36500 = 2.691,39 TL olmakla birleşen davanın 1.190.735,80 TL asıl alacak ve 2.691,39 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 1.193.427,19 TL üzerinden kısmen kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: cezai şart talebinin reddinin gerekçesinin kabul edilebilir olmadığını, sözleşmenin 6.7 maddesinde davacıya yüklenen bir edim olmadığını, yapılan işlerin tesliminin davalıya ait olduğunu zira davacının alt yüklenici olduğunu, davacının edimini ifa etmiş olduğunu, cezai şart talebinin haklı olduğunu, davalının ödeme yapmadığını, birleşen davada işlemiş faizin hatalı hesaplandığını, TTK 1530 gereği ihtara gerek olmaksızın faiz istenebileceğini beyan ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Karşı davada davacı ve birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: asıl ve birleşen davadaki cevapları tekrar ederek, davacının edimini ifa etmediğini, faturanın hatalı düzenlendiğini, alacağın muaccel olmadığını, kdv hesabının hatalı olduğunu, kurumdan tahsil edilmeyen bedelin ödenmesinin mümkün bulunmadığını, kdv kayıtları incelenmeksizin karar verildiğini, alt yüklenicinin tevkifatlı kdv ile fatura düzenlemesi gerektiğini, sözleşmenin 2.5 maddesinde ihaleye atıf yapıldığını, bilirkişilerin bu hususu gözden kaçırdığını, birleşen davada icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek, asıl, karşı ve birleşen davalarla ilgili verilen hükmün kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Asıl ve karşı dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine aykırılık nedeniyle karşılıklı cezai şart istemlerine ilişkindir. Birleşen dava ise, hizmet bedeline ilişkin düzenlenen faturaya dayalı bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
1-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; karşı davada davacı/birleşen davada davalı vekilinin tüm, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-6102 sayılı TTK’nın 1530/2.maddesi gereği, ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı haller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer. Devamı 3.fıkrada da mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır denilmiştir.
Somut olayda hizmet alım sözleşmesi nedeniyle fatura düzenlenmiş ve sözleşmede ayrıca bir temerrüt tarihi öngörülmediğinden birleşen davada davacı vekilinin yukarıda açıklanan yasal düzenleme gereği işlemiş faiz talebi yerinde görüldüğünden kararın HMK m. 353/1,b,2 gereğince faiz yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/202E., 2021/712K. sayılı dava dosyasında verdiği 10/11/2021 tarihli kararına yönelik karşı davada davacı/ birleşen davada davalı vekilinin tüm, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer istinaf itirazlarının ESASTAN REDDİNE.
2- Birleşen davada davacı vekilinin faize ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2020/202E., 2021/712K. sayılı dava dosyasında verdiği 10/11/2021 tarihli KARARINI BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Asıl davada;
a-Davacı tarafından açılan davada;
Davanın reddine,
Alınması gerekli 59,30 TL harcın peşin alınan 341,55 TL’den mahsubu ile artan 282,25 TL harç bedelinin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından asıl dava için yapılan ayrıca bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b-Davalı-karşı davacı tarafından açılan karşı davada;
Davanın reddine,
Alınması gerekli 59,30 TL harcın peşin alınan 1.366,00 TL’den mahsubu ile artan 1.306,70 TL harç bedelinin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalı – karşı davacıya iadesine,
Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalı – karşı davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı – karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davacı – karşı davalı tarafından karşı dava için yapılan ayrıca bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı – karşı davalı, karşı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı – karşı davacıdan alınarak davacı – karşı davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı – karşı davacıya iadesine,
2-Birleşen davada;
Davanın kabulü ile, davalının Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2020/2001 sayılı dosyasında itirazının 1.190.735,80 TL asıl alacak ve 407.451,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.598.187,65 TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
Hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 319.637,53‬ TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafın tazminat talebinin reddine,
Alınması gerekli 109.172,20 TL harçtan peşin yatırılan 19.302,11 TL ile icra veznesine peşin yatırılıp mahsup ettirilen 7.990,94 TL toplamı 27.293,05 TL’nin mahsubu ile kalan 81.879,15 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir yazılmasına,
Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin kabul ve ret oranları da nazara alınarak 985,64 TL’sinin davalıdan, geri kalan 334,36 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Bilirkişi incelemesi asıl ve birleşen dosyaya yönelik yapılmakla yarısı birleşen dosyaya sayılarak, davacı tarafından yapılan 1.650,00 TL bilirkişi ücreti, 31,75 TL posta masrafı, 7,80 TL vekalet tasdik harcı olmak üzere 1.689,55 TL yargılama giderinin, 54,40 TL başvurma ,27.293,05 TL peşin harç ve 220,70 TL istinaf başvuru harcı toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olup kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 199.855,01 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,”
4- a-Birleşen davada davacı …. dan alınan istinaf karar harcının iadesine,
Asıl dava yönünden alınması gereken 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcından başta yatan 80,70 TL nin mahsubu ile bakiye 189,15 TL nin asıl davada davacı ….dan alınarak Hazineye irat kaydına,
b- Karşı davada davacı ve birleşen davada davalı ……den alınması gereken 269,85TL ve 109.172,20 TL karar ve ilam harcından başta yatan 80,70 TL ile 20.380,76 TL nin mahsubu ile bakiye 189,15 TL ve 88.791,44 TL nin tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5- a-Asıl davada davacı …. tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
b- Karşı davada davacı ve birleşen davada davalı …… tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
6- HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
01/11/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 01/11/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır