Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/377 E. 2022/344 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
….
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25.10.2021
ESAS-KARAR NUMARASI :……
Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davalı tarafından dava dışı borçlular hakkında yürütülen icra takibi nedeni ile kendilerine haciz ihbarnameleri gönderildiğini, bir ve ikinci haciz ihbarnamelerine süresi içerisinde itiraz ettikleri halde 89/3 ihbarnamesinin de yollandığını, dava dışı takip borçlusu şirketin bankalarında alacağı olmadığını ve süresinde haciz ihtarnamelerine itiraz ettikleri halde bu davayı açmaya zorlanmalarının nedeninin davalı takip alacaklısı olduğunu belirterek davalıya borçlu olmadıklarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının süresinde haciz ihbarnamelerine itiraz etmediğini, bu nedenle icra takibini sürdürdüklerini, davanın açılmasına süresinde haciz ihbarlarına itiraz etmeyen davacının neden olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…Bankacı bilirkişi aracılığı ile davacı banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak 26.05.2021 tarihli rapor almıştır. Bu rapor ile davalı takip alacaklısının talebi üzerine icra müdürlüğü tarafından 1 ve 2. haciz ihtarnamelerinin düzenlenip tebliğ edildiği 28.05.2018 ve 04.07.2018 tarihlerinde dava dışı borçlu şirketin davacı bankadan alacağı olmadığı gibi, aynı şirket adına bankada mevduatında bulunmadığı belirlenmiştir. Bu hali ile davacının dava dışı takip borçlusu şirkete borcu olmadığını kanıtladığı için menfi tespit davasının kanıtlandığı ve davanın KABULÜNE,
Davacı haciz ihtarlarına süresi içerisinde itiraz etmeyerek bu davanın açılmasına kendisi neden olduğu için davacı yararına vekalet ücreti verilemeyeceğine, aynı nedenle karar ve ilam harcı ile davacının yaptığı giderlerden de davalının sorumlu tutulamayacağına…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Mahkemenin görevli olmadığını, dava dışı üçüncü kişinin banka ile olan ilişkisinin ve alacak durumunun tespit edilmediğini, mahkeme kararına dayanak yapılan bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayandığını, raporda sadece … Bankası … Şubesi ekranlarından banka tüzel kişiliği nezdinde yapılan incelemelerden bahsedilmekte olup herhangi bir hak ve alacağa rastlanılmadığının belirtildiğini, oysa davaya cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere dava dışı … ……A.Ş. ve …’in banka ile olan ilişkisinin sadece banka müşterisi olarak değerlendirilmesi ve bu yönde araştırma yapılmasının hatalı olduğunu, davacı ile dava dışı şirket ve şahıs arasında başka ilişkiler de bulunabileceğini, bu nedenle öncelikle dava dışı şirketin ticari defter ve kayıtlarının da celp edilmesi gerektiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporunda 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihini belirterek bu tarih ve saatte banka kayıtlarını kontrolde araştırma yapıldığının belirtildiğini, 7201 sayılı Yasa’nın 7/a/4. fıkrasının “… yolla tebligat, muhatabın … adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” hükmünü içerdiğini, ayrıca … ortamda yapılacak tebligata ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla 06.12.2018 tarihinde ….. Gazete’de yayımlanarak 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren … Tebligat Yönetmeliği’nin 9. maddenin 6. fıkrası da aynı hükmü içerdiğini, hal böyle iken davacı bankaya yapılan tebligatın tarihinin 28.05.2018 ve 04.07.2018 olmayacağını, bilirkişi tarafından dava dışı kişilerin bankadan hak ve alacaklarının tespiti yapılırken yanlış tarihin araştırma konusu yapıldığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna katılma yolu ile başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilirken haciz ihbarnamelerine süresi içerisinde itiraz etmeyerek bu davanın açılmasına sebebiyet verildiği gerekçesi ile müvekkili banka lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, uyuşmazlık konusu olayda, dava açmadan önce icra dosyasına 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnameleri cevaplarının sunulduğunu ve cevaplarının alacaklı vekiline tebliği ile 89/3 haciz ihbarnamesinden feragat etmesi konusunda bilgilendirme yapıldığını, dava açma süreleri içerisinde, icra takip alacaklısına talepleri tebliğ edilmesine rağmen, 89/3 haciz ihbarnamesinden feragat edilmemesi nedeniyle ve yine icra müdürlüğü tarafından bu yönde işlem yapılmamış olması nedeniyle menfi tespit davası açmak zorunda kaldıklarını, bu hususların yerel mahkeme tarafından dikkate alınmaması ve davanın açılmasına müvekkili bankanın neden olduğunun kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki vekalet ücretinin takdirinde davanın açılmasına sebebiyet verilip verilmediği hususunun, yargılama sırasında davanın konusuz kalması halinde söz konusu olduğunu, oysa ki ilk derece mahkemesi kararında davanın kabulüne karar verildiğini, güncel 2021 tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve diğer yüksek mahkeme kararları doğrultusunda müvekkili banka lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davalının 89/3 haciz ihbarnamesinden feragat etmemesi üzerine işbu dava açılmak zorunda kalındığından, yargılama giderlerinin de müvekkili banka üzerinde bırakılmasının da hatalı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, İİK m 89/3 uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve 3568 E., 6425 K. ve 17.12.2015 tarih ve 7065 E., 17162 K., sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmektedir.
01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:476)
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Buna göre dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, HMK’nin 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden red kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre davalı vekilinin diğer, davacı vekilinin bütün istinaf itirazlarının incelenmesine şu aşamada gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (1) nolu bentte belirtilen nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK m. 353/1,a.3 gereğince, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/586 E., 2021/666 K. sayılı dava dosyasında verdiği 25.10.2021 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
Yukarıda (2) nolu bentte belirtilen nedenle davalı vekilinin diğer, davacı vekilinin bütün istinaf itirazlarının incelenmesine şu aşamada yer olmadığına.
2-Peşin alınan istinaf karar harçlarının karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine.
3-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
02.03.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 04/03/2022
…..