Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/373 E. 2023/621 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/373 – 2023/621
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2022/373
KARAR NO : 2023/621
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/122 E.-2021/611 K.
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVADA-DAVACI :
VEKİLİ
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVADA-DAVALI :
VEKİLİ

Asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Asıl ve birleşen davada davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 22.10.2010 tarihinde yayınlanan, Rüzgâr Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği hükümlerince 20.12.2011 tarihinde Rüzgâr Katkı Payı Anlaşması imzalandığını, sözleşmenin 27.03.2015 tarihinde yenilendiğini, bu anlaşma çerçevesinde davalının … Rüzgâr Enerjisi Santraline ilişkin asıl davada 20.01.2017 ve 01.02.2018 tarihlerinde 34.778,114,60 TL.; birleşen davada 16.01.2019 tarihli 21.385.588,93 TL. tutarında faturalar düzenlediğini, müvekkilince ihtirazı kayıt düşülerek faturaların bedellerinin ödendiğini, sözkonusu anlaşmanın tip sözleşme olması ve genel işlem koşulları içermesi ve dürüstlük kuralına aykırı hükümler ihtiva etmesi nedenleriyle içeriğine müdahale edilmesi gerektiğini, davalının elektrik piyasasında hâkim durumda olduğunu, müvekkilinin ürettiği elektriği her sene ortalama elektrik toptan satış fiyatına göre güncellediğini, masraflarının da bu güncelleme birimi üzerinden olması gerektiğini davalı tarafa ifade ettiğini, ancak davalının piyasada faaliyet gösteren teşebbüslere Rüzgâr Katkı Payı Anlaşması imzalarken önceden düzenlediği tip sözleşmedeki hükümleri dayattığını, müvekkilinin başka seçeneği olmadığı için bu tip sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığını, 6102 sayılı TTK’nın 55/f maddesi hükmünde, genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin ticari iş niteliğindeki sözleşme ilişkilerinde de uygulanacağının kabul edildiğini, davalı tarafça kesilen faturaların hangi sözleşme ilişkisine dayandığı hususunu ispat külfetinin davalıya ait olduğunu, müvekkilince hesaplanan tutar ile fatura bedeli arasında büyük bir fark olduğunu, muarazanın giderilmemesi durumunda müvekkilinin ülke için büyük bir yatırım olan RES’i bir kaç yıldan fazla işletmesinin mümkün olmayacağını, iş bu davada istirdatı gereken tutarın şu aşamada hesaplanamadığını, bu nedenle belirsiz alacak davası açıldığını ileri sürerek, RES Katkı Payı Anlaşmasının dürüstlük kuralına aykırı maddelerinin hükümsüzlüğüne, sözleşmenin uyarlanmasına, mümkün olmaması halinde taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine, her iki durumda da fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere asıl davada 12.244.722,20 TL.’nin; birleşen davada 9.507.210,46 TL.’nin ödeme tarihinden itibaren en yüksek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili; dava konusu RES Katkı Payı alınması ve buna yönelik Anlaşmaya ilişkin “Rüzgar ve Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Önlisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği” ve diğer ilgili mevzuat hükümleri ve sözleşme metninin incelenmesinden, RES Katkı Payı Anlaşmalarının özel hukuku aşan bir rejime tabi olduğunu, somut uyuşmazlıkta, dava konusu faturanın idari sözleşme niteliğinde olduğu açık olan RES Katkı Payı anlaşmasının ilgili hükümleri uyarınca tesis edildiğini, idari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların görüm ve çözümünün idari yargıya ait olduğunu,
Davanın zaman aşımı ve süre aşımı nedeniyle reddi gerektiğini,
Müvekkili ile davacı arasında imzalanan Anlaşma gereğince Yönetmelik ve ekleri olan Taahhütname, Teklif Mektubu Formu ile Anlaşma hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda RES katkı payı faturasının hesaplandığını, teklif mektubunda teklif yılından itibaren TÜFE oranında eskale edildiğini ve eskale edilmiş RES Katkı Payı teklifi ile yıllık net elektrik enerjisi üretim değeri çarpılarak faturaya esas bedellerin hesaplandığını,
Yarışma Yönetmeliği ekinde yer alan ve davacı tarafından imzalanan Taahhütnamede faturalara itiraz edilmeden ödeneceği hususunun kabul ve taahhüt edildiğini,
Yönetmeliğin, ekleri ve içeriği ile bir bütün olması nedeniyle birbirinden ayrı değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu anlaşmanın yıllara yayılan bir anlaşma olması nedeniyle verilen teklif rakamının yıllar içinde yaşanan ekonomik değişimler doğrultusunda güncellenmesi gerektiğinin görüldüğünü, bu nedenle TÜFE’nin bir çarpan olarak teklif fiyatının yıllara göre güncellenmesi için göz önüne alındığını,
RES Katkı Payının davacı tarafça talep edildiği şekilde hesaplanmasının müvekkilinin yıllara yayılan hak ve menfaatlerini zedeleyici mahiyette olacağını, davacının iddiası doğrultusunda hesaplama yapılması halinde …’a ödenecek RES Katkı Payı tutarının yıllar içinde değer kaybedeceğini,
Taahhütname, teklif mektubu ve RES Katkı Payı Anlaşmasının Yarışma Yönetmeliğinin eki olup aynı tarihte yayımlandığını,
Davacının Yarışma Yönetmeliği, bu yönetmeliğin eki Teklif Mektubu ve Taahhütname ile RES Katkı Payı Anlaşmaları uyarınca faaliyetlerinin sonucunda bir katkı payı ödemesi yapması gerektiğini kabul ettiğini, ancak gelinen aşamada, dava konusu edilen faturaları kabul etmeyerek huzurdaki davayı açması ve istirdat talebinin yanında bir de hakimin sözleşmenin içeriğine müdahalesini istemesinin kötüniyetli hareket olduğu gibi, basiretli tacir ilkesiyle de bağdaşmadığını,
Genel İşlem Koşullarına ilişkin düzenlemelerin tüketici konumunda olan gerçek kişileri korumak adına düzenlendiğini, hakimin sözleşmeye müdahalesi için öngörülemeyen durumların oluşması, değişen ve uyarlanması gereken sonuçlar doğması, bu durumların sözleşme adaletini bozması ve tarafların daha önce bunlara karşı bir önlem almadığından sözleşme şartlarının taraflardan biri aleyhine aşırı derecede değişmesi gerektiğini, oysa ki taraflar arasındaki dava konusu sözleşmenin en baştan geçerli olduğunu ve sözleşme şartlarında sonradan değişen ve hakimin müdahalesini gerektirir herhangi bir durumun söz konusu olmadığını,
Müvekkili Teşekkül daha önceden temerrüde düşürülmediğinden ödeme tarihinden itibaren faiz istenilmesinin hukuka aykırı olduğunu, faiz oranına ve faizin başlangıç tarihine itiraz ettiklerini,
Savunarak, davanın öncelikle görev, süre aşımı ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “….Her ne kadar asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından yargı yolu itirazı ve zamanaşımı def’inde bulunulmuş ise de, taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşme ilişkisinden kaynaklandığından yargı yolu itirazı ile zamanaşımı def’ine itibar edilmemiştir…..Toplanan deliller, dosya içeriği ve özellikle denetime elverişli bilirkişi ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 28.01.2019 tarihli ve 2017/1503 E. – 2019/120 K. sayılı emsal niteliğindeki ilamı da gözönüne alınarak, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3. maddesine göre RES Katkı Payı tutarının hesaplanması gerektiği kanaatine varıldığından bilirkişi ek raporuna göre asıl ve birleşen davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.” denilerek, asıl davanın kabulüne, 12.244.722,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, hüküm altına alınan alacağın 5.605.660,70 TL’sine 02.02.2017 ödeme tarihinden, 6.639.061,50 TL’sine 15.02.2018 ödeme tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz yürütülmesine, Birleşen davanın kabulüne, 9.507.210,46 TL’nin 31.01.2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu RES Katkı Payı Anlaşması gibi EPDK onayına tabi olan ve EPDK’nğn ikincil düzenlemelerinde yer alan anlaşmaların ticari anlaşma olmadığını, bu anlaşmalardan kaynaklanan anlaşmaların idari yargıda görülmesi gerektiğini,
Davacının Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği kapsamında gerçekleştirilen yarışmalar sırasında sunduğu teklifler doğrultusunda dava konusu … RES için sisteme bağlantı hakkı kazandığını, üretim tesisinin geçici kabulünün yapıldığı tarihten itibaren yirmi yıl boyunca müvekkile RES Katkı Payı ödemeyi taahhüt ettiği RES Katkı Payı Anlaşmaları aktedildiğini,
Müvekkilince RES Katkı Payı Anlaşması gereğince, Yönetmelik ve ekleri olan taahhütname, teklif mektubu formu ile anlaşma hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucu RES Katkı Payı Faturaları hesaplandığını,
Davacı tarafından sunulan teklif mektubunda, davacı şirket tarafından toplam RES Katkı Payı tutarının teklif yılından ödemeye esas üretim yılına kadar Türkiye İstatistik Kurumu tarafından Ocak ayında açıklanan yıllık tüketici fiyat endeksi (TÜFE oranında güncelleştirilerek (kümülatif) ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiğini,
Yine davacı tarafından yarışma sırasında imzalanarak sunulan taahhütnamede RES Katkı Payına ilişkin fatura tutarının en geç belirtilen tarihte ödeneceğinin taahhüt edildiğini,
Yarışma Yönetmeliğinde de RES Katkı Payı tutarının ne şekilde hesaplanacağının düzenlendiğini, müvekkiline ödenecek katkı payı tutarının yıllar içerisinde değer kaybını önlemek adına tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) formülasyonda yer aldığını,
Davacı tarafından imzalanan RES Katkı Payı Anlaşması ve teklif mektubunun Yarışma Yönetmeliğinin aynı tarihte yayımlanan ekleri olduğunu, hal böyle iken Yönetmelik, ekleri ve içeriği birbirinden ayrı değerlendirilerek aralarında hiyerarşik bir ilişki kurmak suretiyle teklif mektubunun yok sayılmasının hukuka uygun olmadığını,
Yönetmelik gereği ekinde yer alan Katkı Payı Anlaşmasının imzalanmasının zorunlu olduğunu, müvekkili Teşekkülün veya davacının söz konusu anlaşma üzerinde oynama imkânı bulunmadığını,
Davacı tarafça taahhütname, teklif mektubu formu ve anlaşma içeriklerini önceden bilindiğini, bu şartlarda yarışmaya katılım sağlanarak teklif verildiğini, davacının yarışma sırasında sunduğu teklifin tüm şartları ile birlikte davacı şirket için bağlayıcı olduğunu,
Davacının teklifinde yer alan hesap şekli ile bağlı olmadığının kabulünün, dürüstlük kuralına uygun olmadığı gibi, diğer istekli firmalar bakımından haksız rekabet teşkil edeceğini, yarışmanın sonucuna dahi etki edebilecek hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracağını,
Hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda, savunmaları doğrultusunda görüş bildirildiğini,
Kabul anlamına gelmemek üzere İlk derece Mahkemesince ödeme tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediğini,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından asıl ve birleşen davada davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
II-Asıl ve birleşen dava, taraflar arasındaki RES Katkı Payı Anlaşmasının uyarlanması, bunun mümkün olmaması halinde taraflar arasındaki RES Katkı Payı bedeli ile ilgili muarazanın giderilmesi, her iki durumda da fazla ödenen tutarın istirdatı istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK’ndaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez.
Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez.
Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.
Nedensiz zenginleşmede TBK’nın 117/2. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmaması halinde haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de, somut olayda, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında talep edilen bedele borçlunun bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebilir. Bu durumda, İlk derece Mahkemesince, asıl ve birleşen davada davacı vekilince, davalının asıl ve birleşen davadan önce TBK’nın 117. maddesi hükmüne uygun olarak miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtarname ile temerrüde düşürüldüğünün iddia edilmediği ve ihtarname sunulmadığı gözetilerek, asıl ve birleşen davada kabulüne karar verilen alacağa asıl ve birleşen dava tarihlerinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesi gerekirken, ödeme tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin reddine,
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK.’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.09.2021 tarih ve 2018/122 E., 2021/611 K. sayılı kararını DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre;
“1-Mahkememizin 2018/122 Esas sayılı davasında;
Davanın KABULÜ ile,
12.244.722,20 TL’nin 16.02.2018 dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 836.436,95 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 209.109,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 627.327,7‬0 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davacı yararına AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 211.072,22 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 209.109,25 TL peşin harç, 332,20 TL posta gideri ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 210.144,95‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Birleşen Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/124 Esas sayılı davasında;
Davanın KABULÜ ile,
9.507.210,46 TL’nin 15.03.2019 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 649.437,55 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 162.359,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 487.078,16‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davacı yararına AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 183.697,10 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, ve 162.359,39 TL peşin harç olmak üzere toplam 162.403,79‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Asıl ve birleşen davada taraflarca yatırılan ve artan gider avansılarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,”
III-Asıl ve birleşen davada davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
IV-Asıl ve birleşen davada davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
V-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
05.04.2023 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 05/04/2023

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza