Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/321 – 2022/640
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
ESAS NO : 2022/321
KARAR NO : 2022/640
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29/04/2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2019/453E., 2021/378K.
KONKORDATO İSTEYEN :
VEKİLİ :
ALACAKLI :
VEKİLİ :
Alacaklılar vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İstemci şirket vekili müvekkili şirketin yoğun olarak yurt dışında yaptığı işlerden gelir elde ettiğini, 2017 yılı sonundan başlayarak ülkede ve sektörde yaşanan ekonomik ve mali kriz, döviz kurunun hızlı ve önemli ölçüde yükselmesi, bankaların kredi kullandırırken sergiledikleri olumsuz tavır ve rakip işletmelerin spekülatif işlemleri yüzünden şirketin kısa vadeli borçlarını ödeyemez hale geldiğini ileri sürerek konkordato başvurusunda bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince “…konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun muhtemel iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşıldığını, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğunu, konkordato projesinin yasada öngörülen çoğunlukla adi alacaklılar yönünden kabul edildiğini, ancak rehinli alacaklılar yönünden anlaşma sağlanamadığını konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun muhtemel iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşıldığını, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğunu, konkordato projesinin yasada öngörülen çoğunlukla adi alacaklılar yönünden kabul edildiğini, ancak rehinli alacaklılar yönünden anlaşma sağlanamadığı…” gerekçesiyle konkordatonun adi alacaklar yönünden tasdikine ve borçların tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren, 4 ay ödemesiz, 2021 Ağustos ayından itibaren 29 taksitle ödenmesine, davacının rehinli alacaklılara ilişkin konkordato projesinin tasdik talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ
1. … TAŞ vekili istinaf dilekçesinde:
– Adi alacaklarının reddedildiğini ve bunun gerekçesinin komiserler kurulu raporunda gösterilmediğini,
– Gayrinakdi alacaklarının gösterilmediğini,
– Rehinli alacaklarının nisapta dikkate alınmadığını,
– Konkordato projesinin uygulanabilir olmadığını, borçlunun samimi ve iyiniyetli sayılamayacağını,
– Borçlunun kaynaklarının gösterilmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
2. T. … Bankası AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
– Ödemelerin çok uzun bir vadeye yayıldığını, bu durumun alacaklıların alacaklarına kavuşmasına engel olacağını,
– Projenin borçlunun mali durumunda bir iyileşmeye yol açmayacağını, amacın alacaklılar aleyhine zaman kazanmaktan ibaret olduğunu,
– Projede borçlu şirketin 30.06.2019 günlü devam eden işler listesinde yer alan … Otel-Rusya, … Doğalgaz İşleme Tesisi Mekanik ve Elektrik İşleri-Rusya taahhüt işlerine ait sözleşmenin başlangıç ve bitiş tarihlerine yer verilmediğini,
– Projede tahmini satış ve satışların maliyeti tablosunda 2019-2024 yılları arasında toplam 9.321.658,66 TL kâr edilmesinin hedeflendiği fakat ayrıntılı bilançoya bakıldığında 2015-2018 arası 4 yıllık kâr ortalamasının 684.524,-TL ve toplamın 2.738.095,-TL olduğu dikkate alındığında, 2019-2024 yılları arasında 9.321.658,66 TL kâr beklentisinin gerçeği yansıtmadığını, geçmiş dönem kâr tutarları dikkate alındığında öngörülen kârlılık seviyelerinin yakalanıp yakalanamayacağı hususunun somut verilerle ortaya konulması gerekirken bunun yapılmadığını,
– 2019/1 ara dönem gelir tablosunda borçlunun net satışlarının 406.534,-TL, satışların maliyetinin 1.548.476,-TL olduğu ve dönem net zararının 775.896,-TL mertebesinde bulunduğu dikkate alındığında borçlunun iyileşme imkanı ve umudu bulunmadığını, sonraki dönemde işletmenin zararının daha da artacağının açıkça anlaşıldığını; borçlu şirketin faaliyetlerinden sağlanacak fon ile borcun 5 yıllık sürede ödenmesinin mümkün olmadığını,
– 30.06.2019 günlü bilançoda Ticari Alacaklar toplamının 5.256.324,02 TL, diğer çeşitli alacakların 1.071.972,36 TL olarak belirtildiğini fakat alacakların tahsil kabiliyetinin [vade bilgisi vs.] olup olmadığı bilgilerine yer verilmediğini,
– Stokların gerçek değer tespitlerin yapılmadığını ve bunların borç ödemeye yönelik bir katkılarının olup olmadığı hususunun irdelenmediğini,
– İpotekli taşınmazların satış hasılatlarının borç tasfiyesinde kullanılacağının belirtildiğini oysa bunların değer tespitleri yapılmadan ve üzerlerindeki takyidatlar dikkate alınmadan bu satış hasılatlarının hangi borç tasfiyesinde kullanılacağı bilgisinin bulunmadığını,
– 23.09.2019 tarihi itibariyle istemcinin müvekkili bankaya nakden 481.900,-TL, gayrinakdi 22.330,-TL, kefalet nedeniyle 52.805,-TL borçlu bulunduğunu oysa proje ekinde yer alan alacaklılar listesinde müvekkili bu tutarın 309.631,07 TL olarak gösterildiğini,
– 30.06.2019 tarihli karşılaştırmalı rayiç değer tablosunda mali borçlar kaleminde toplam banka borçlarının 2.251.552,-TL olarak gösterildiği oysa 2019/7 dönemine ilişkin memzuç kaydında toplam banka riskinin 11.169.669,-TL olarak göründüğünü,
– Bu haliyle konkordatonun kabulünün mümkün olmadığını,
– İcra ve İflas Kanunu’nun 308/b maddesinin 2 numaralı fıkrası gereği depo kararı verilmemesinin de oluşa ve alacaklıların menfaatlerine uygun düşmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
3. … Bankası AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
– Alacaklarının nisapta eksik değerlendirildiğini,
– İstemcinin konkordato teklifinin uygulanabilir nitelikte olmadığını, talebin alacaklıları zarara uğratmak kastıyla hazırlandığını ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
4. … Bank AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
– Ödenmemiş faiz alacakları bulunmasına rağmen mahkemece İcra ve İflas Kanunu’nun 307’nci maddesinin hatalı uygulanması nedeniyle gerek borçlunun ve gerek üçüncü kişinin maliki bulunduğu ve üzerlerinde müvekkili lehine ipotek tesis edilmiş olan taşınmazların satılamadığını,
– İcra ve İflas Kanunu’nun 286’ncı maddesindeki belgelerin eksik olduğunu,
– İcra ve İflas Kanunu’nun 303’üncü maddesi uyarınca konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklının birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını koruyacağını,
– Alacaklarının nisapta eksik hesaplandığını, reddedilen alacak kısmı için bir yasal dayanak bulunmadığını,
– Konkordato projesinin uygulanabilir olmadığını,
– Dayanak raporların eksik ve yetersiz olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
5. … vekili istinaf dilekçesinde:
– Müvekkilinin istemci şirketin yurt dışı şantiyelerinde mühendis olarak çalıştığını, işçilik alacaklarının ödenmemesi üzerine Ankara 15. … Mahkemesinde açtıkları dava sonucunda alacaklarının ilama bağlandığını,
– Mahkemece UYAP kayıtlarının yapılmadığını, ancak karar aşamasında adlarının eklendiğini,
– Harçların sorun olduğunu,
– Savunma haklarının ellerinden alındığını ve müvekkilinin adalet duygusunun ortadan kaldırıldığını,
– İcra ve İflas Kanunu’nun 206’ncı maddesi kapsamındaki müvekkili alacağının ödenmemesi nedeniyle tasdik isteminin kabul edilemeyeceğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE
I- İstinaf hakkının varlığının saptanması bakımından:
Konkordatonun tasdiki kararları ancak toplantıda olumsuz oy kullanan ve tasdik duruşmasına kadar itirazlarını bildiren alacaklılar tarafından istinaf edilebilir (İİK m.308/a).
Konkordatoya itiraz kurumu İcra ve İflas Kanunu’nun 304’üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş ve duruşma tarihinin gösterildiği ilanda alacaklıların duruşmadan en az üç gün öncesine kadar yazılı olarak itiraz etmek suretiyle duruşmada hazır bulunabilecekleri hususunun ayrıca gösterileceği düzenlenmiştir. Bu şekilde itiraz etmeyen alacaklıların duruşmaya katılma hakkı bulunmadığı gibi karara karşı yasa yollarına başvurma hakkı da bulunmamaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun “Konkordatonun mahkemede incelenmesi” başlıklı 304’üncü maddesinde “Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar.” düzenlemesi bulunmaktadır. Buradan varılan sonuç şudur: tasdik yargılaması mahkemenin re’sen başlayacağı bir duruşmalar süreci değildir. Tasdik yargılamasına başlanması için komiserin hem raporunu ve hem de dosyayı mahkemeye tevdi etmesi gerekir. Ortada rapor yokken duruşma açılması mümkün değildir.
Somut olayda 07.01.2020 günü bir yıllık kesin mühlet verilmiştir. Buna göre mühletin sonu 07.01.2021 gününe isabet etmektedir. Mahkemece 31.12.2021 günü duruşma açılarak kesin mühletin (hangisi olduğu belirtilmeden) “yasa gereği” 09.04.2021’e kadar uzadığı belirtilmiştir.
Daha sonra mahkeme İcra ve İflas Kanunu’nun 304’üncü maddesine aykırı olarak 01.04.2021 günü kendiliğinden duruşma açmış ve oylamanın yapıldığını, iltihak süresinin dolmadığını belirterek, yine yasal düzenlemenin amacına ve uygulama aşamasına uygun olmayacak biçimde 304’üncü maddenin ikinci fıkrası gereği 09.04.2021’den itibaren mühleti bir ay daha uzatmıştır.
Borçluyu kurtarmak ne komiserlerin ve ne de mahkemenin görevidir. Yasal koşullara uygun bir proje hazırlayıp işletmesini iyileştirmek ve borçlardan kurtarmak bizzat borçlunun görevidir. Mühleti verimli kullanmak da komiserlerin sorumluluğundadır. Komiserlerin mühleti kötü kullanmasından doğabilecek olumsuzlukları telafi etmek için mahkemenin yasaya açıkça aykırı biçimde, henüz tasdik yargılamasına başlanmadığı bir aşamada, ortada tasdik yargılaması varmış gibi İcra ve İflas Kanunu’nun 304’üncü maddesinde gösterilen şekilde uzatma kararı verilmesi doğru olmamıştır. Kaldı ki bu süre mühletin uzatılması süresi değil, mühletin bitmesi nedeniyle ortadan kalkan koruma hükümlerinin (mühlet etkilerinin) yargılama sürecinde de sürdürüleceği dönemdir.
Ne var ki buraya kadar ortaya çıkan usule aykırılıklar açıkça istinafa getirilmemiş olduğundan ve bu hususun esasa etkisi bulunmadığından sırf bu nedenler ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına yeter bulunmamıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki, raporlarını 12.04.2021 günü sunmaları gereken komiserler bu süreyi de aşarak 16.04.2021 günü sunmuştur. Mahkemece duruşma 29.04.2021 gününe bırakmıştır. Arada sadece 13 gün bulunmaktadır ve alacaklıların bu durumda İcra ve İflas Kanunu’nun 304’üncü maddesinin birinci fıkrası anlamında itiraz etmeleri imkanından mahrum kaldığı düşünülmüş ve istinaf incelemesi yapılabilmesi için bu başlığın ilk paragrafında gösterilen itiraz koşulunun sağlandığı kabul edilmiştir (İİK m.308/a). Aşağıdaki değerlendirmeler bütün alacaklıların istinaf başvuru nedenleri çerçevesinde yapılmıştır.
II- Tasdik koşulları bakımından:
Konkordatonun tasdiki için İcra ve İflas Kanunu’nun 305’inci maddesinde sayılan koşulların tamamı bir arada gerçekleşmelidir. Bu başlık altında alacaklıların istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni (HMK m.355) ile sınırlı olarak tasdik koşullarının değerlendirilmesi yoluna gidilmiştir.
1-. Çoğunluğun sağlanması
Konkordatonun tasdiki için borçlu tarafından hazırlanan ve komiserlerin tamamlanmasına katkıda bulunduğu (İİK m.290/II-a) konkordato projesinin 302’nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar bir kısım alacaklı istinaf dilekçelerinde bu tutarların hesaplama biçimine itiraz etmiş ise de bu hesaplama oylama ile sınırlı olup, alacaklıların maddi hukuk bakımından gerçek alacak tutarları korunmaktadır. Açıklanan nedenlerle alacaklıların bu yöne ilişkin istinaf nedenleri ilk derece mahkemesi kararını kaldıracak nitelikte görülmemiştir.
2-. Orantılılık ilkesi ve iflasa göre daha iyi tatminin sağlanması
Konkordatonun tasdiki için teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması ve (adi konkordatoda) teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması gerekir.
a) Dosyanın incelenmesinde 31.12.2020 günlü bilançoda dönen varlıkların 8.851.004,81 TL, duran varlıkların 1.464.318,79 TL olduğu ve böylelikle varlıklar kaleminin 10.315.323,60 TL olarak hesaplandığı görülmüştür.
Ancak raporun çeşitli yerlerinde bu tutarların kabul görmüş finansal raporlama ilkelerine aykırı biçimde belirlendiği yönünde notlara rastlanmıştır. Söz gelimi:
–Duran varlıkların 629.295,75 TL’lik kısmı arsa, makine, vs. gibi gerçek anlamda bir varlık olmayıp ortakların şirkete olan borcudur.
Yerleşik Yargıtay uygulamasında (iflasın ertelenmesinin yürürlükte olduğu dönemde) şirketin ortaklarından alacaklı olması ve özellikle bakiye sermaye koyma borçlarının bulunması halinde projenin ciddi ve inandırıcı olmadığı kabul edilmekte idi. Benzer bir bakış açısı ile duran varlıkların neredeyse yarısına yakın bir tutarın ortakların şirkete olan borçlarından oluşması ve bunların ne zaman ödeneceği konusunda hiçbir açıklamanın yapılmaması; ortakların şirket varlıklarını kendileri için bir kaynak olarak kullanmalarından doğan olumsuz sonuçlara alacaklıların katlanmasını istemeleri dürüstlük kuralına uygun kabul edilemez.
Öte yandan bu tutar geçici mühletin verildiği 09.08.2019 gününden projenin kesinleştirilerek oylamaya sunulduğu 26.03.2021 gününe kadar geçen 1 yıl 7 ay 17 gün boyunca komiserler tarafından istenmemiş ve borçlu hakkında İcra ve İflas Kanunu’nun 292/1-c düzenlemesi de işletilmemiştir.
— Ortakların şirket borçları için teminat gösterdiği kişisel taşınmazlarının şirket aktiflerine dahil edilmesi suretiyle varlıkların yüksek ve borca batıklık oranının daha az gösterilmesi de finansal raporlama ilkelerine aykırı olup alacaklıları ve mahkemeyi aldatma sonucu doğurmaktadır.
Komiserler kurulu raporunun 23’üncü sayfasında hiçbir dayanak gösterilmeksizin ortakların kişisel mallarının da varlıklar arasında gösterildiği belirtilmiştir. Bunların tutarı 4.650.000,-TL’dir. Bunların, üzerinde tesis edilen ipotekleri karşılamakta kullanılacak olması başka, şirket aktiflerine katılması başkadır. Bu tutarın varlıklardan çıkartılması halinde şirketin varlıkları 5.665.323,-TL’ye düşmekte ve borca batıklık tutarı da değişmektedir.
b) Raporun kaynakları gösteren 25’inci sayfasında “kâr hariç 10.315.323,60 TL likit beklentisi”nden söz edilmiştir.
— Şirket sürekli zarar etmektedir. Geçmiş yıllar zararları 11.508.644,31 TL, dönem zararı ise 286.013,80 TL’dir.
— Likit beklentisi kârdan arındırılmış gibi gösterilmiştir. Oysa bu tutar zaten şirketin bütün varlıklarının toplamına eşittir. Şirketin bütün varlıklarını elden çıkartacağı anlaşıldığına göre hangi malzeme, makine, stok vs ile faaliyetine devam ederek kâr sağlayacağı konusunda hiçbir açıklama bulunmamaktadır.
— Raporun kaynakları gösteren 25’inci sayfasında 14.954.708,63 TL borçtan söz edilmişken, bilançoda zarar hariç 16.403.373,90 TL borç görünmektedir. Aradaki fark komiserlerce açıklanmamıştır.
— Aynı yerde kâr hariç 10.315.323,60 TL likit beklentisinden söz edilmişken, kaynaklar toplamı olarak 14.965.323,60 TL hesaplanmıştır. Zaten bir önceki tutara ortakların kişisel taşınmazlarının değeri olan 4.650.000,-TL’nin de eklendiği hususu yukarıda ifade edilmişti. Bu durumda ikinci tutarın, şirketin bütün varlıklarını satacağı, kâr da elde edemeyeceği düşünüldüğünde bu farkı ne şekilde sağlayacağı anlaşılamamaktadır.
c) İflas halinde borçların yüzde 62’sinin ödeneceği, konkordatonun tasdiki halinde alacaklıların alacaklarının yüzde 100’üne kavuşacağı belirtilmiştir. Şirketin varlıklarının borçlarının sadece yüzde 62’sini karşılayabildiği ve borca batık olduğu, kâr edemediği, varlık kalemlerinin muhasebe işlemleri ile gerçeğinden fazla gösterildiği ve bütün varlıklarını satacağı anlaşıldığına göre bu sonuca ne şekilde varıldığı da şüphe uyandırmaktadır.
3-. Şirketin tasfiyesi sonucunun doğması ve ödeme takvimi bakımından
Projeye göre şirketin dönen ve duran mallarının tamamı paraya çevrilecektir. Şirketin kâr elde edebileceği bir işten de söz edilmemektedir. Kaldı ki bu ihtimalde dahi şirketin faaliyetini sürdürebileceği bir varlık unsuru kalmamaktadır.
Konkordato şirketin tasfiyesi suretiyle de olabilir. Fakat bu sefer de ödemelerin ortada bir faaliyet varmış gibi sürece yayılması değil, varlıkların satışını izleyen günlerde toplu olarak yapılması beklenir.
Sunulan ödeme takvimi de proje ile uyumlu bulunmamıştır.
4-. İşçilik alacaklarının ödenmesi zorunluluğu
Tasdik koşullarından bir diğeri de İcra ve İflas Kanunu’nun 206’ncı maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesidir.
Gerek dosyaya yansıyan bilgilerden işçi … da dahil olmak üzere birk kısım işçilerin ve gerek istinaf dilekçesi ekinde sunduğu ilama göre işçi …’in alacaklarının ödenmediği anlaşılmaktadır.
Komiserler buna gerekçe olarak alacağın kesinleşmemiş olduğunu ifade etmiştir. Oysa para alacaklarının icrası için, bunun bağlı olduğu kararın kesinleşmesine gerek olmadığı tartışmasızdır (HMK m.350/2, 367/2).
Öte yandan mahkemece ilama bağlanmış alacakların çekişmeli hale getirilmesinin mahkemeye bırakılması yönündeki komiser görüşü ve işlemi de hukuka açıkça aykırıdır (Rapor s.22).
İşçilik alacaklarının ödenmemiş olması da başlı başına konkordato tasdik isteminin reddi gerekçesidir.
III- İflas kararı verilmesi bakımından
İcra ve İflas Kanunu’nun 308’inci maddesine göre konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine karar verir ve borçlunun iflâsa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflâs sebeplerinden birinin mevcut olması hâlinde iflâsı açar.
Yukarıdan beri yapılan açıklamalardan konkordatonun tasdikine yasal olanak bulunmadığı, öte yandan bir doğrudan doğruya iflas nedeni olarak istemcinin borca batık durumda bulunduğu (İİK m.179) tartışmasızdır.
Bu nedenle iflasın açılmasına karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar anılan yasal düzenlemede “…gerektiğinde adi tasfiyenin komiserler tarafından yerine getirilmesine karar…” verilebileceği yazılı ise de şirket varlıklarının borçların çok altında kaldığının sabit olması, bununla adi tasfiye giderlerinin karşılanmasının güç olacağı ve süreci başarısız yürüten komiserlere bu görevin bırakılamayacağı anlaşıldığından tasfiyenin basit usulde yapılmasına karar verilmesi uygun bulunmuştur.
IV- Mahkeme kaleminin sorumluluğu bakımından
Mahkeme kalemlerinin … ve işlemlerini mümkün olan en kısa sürede ve yasaya uygun biçimde yapması gerekir.
Konkordato (ve iflas) ivedi işlerden olup yasa koyucu gecikmeleri engellemek için bildirimler için tebliğ yerine ilanı benimsemiş, bu tür işlerin adli tatilde de görüleceği hususunu açıkça belirtmiştir (HMK m.103 vd.). Bunları talebe de bağlamamıştır.
Somut olayda karar 29.04.2021 günü verilmiş ve kaldırılan kararda hem kesinleşmeden hem de 2021 yılı Ağustos ayından ödemelere başlanacağı belirtilmiştir. İlanlar 02.06.2021 ve 18.06.2021 günü yapılmış ve on günlük istinaf süresi 28.06.2021 günü dolmuştur.
Bu durumda mahkeme kaleminin istinaf süresinin dolmasının hemen ardından ya da en geç birkaç gün içinde dosyayı bölge adliye mahkemesine göndermesi gerekir. Oysa mahkeme kalemi dosyayı istinaf incelemesi üzerine Dairemize ancak 27.01.2022 günü göndermiştir. Arada tam altı ay bulunmaktadır.
Bu işlemlerdeki gecikme kesinleşmeyi de geciktireceğinden, ödemelerin başlamasının da ertelenmesi sonucunu doğurmakta, alacaklılar için büyük hak kayıplarına yol açmaktadır.
Açıklanan nedenlerle sorumluların tespiti ve gerek disiplin gerek ceza hukuku bakımından gereğinin takdir ve ifası için kararın bir örneğinin Ankara İlk Derece Adalet Komisyonu Başkanlığı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-. Alacaklılar … TAŞ, … Bankası AŞ, T. … Bankası AŞ, … Bank AŞ ve … vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/453E., 2021/378K. sayılı dava dosyasında verdiği 29/04/2021 tarihli KARARININ KALDIRILMASINA VE YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Konkordato talep eden … İnşaat Tesisat Klima Taahhüt Ticaret Limited Şirketi’nin konkordato tasdik talebinin reddi ile adı geçen şirketin iflasına,
2-İflasın 20.04.2022 gün, saat 10:20 itibariyle açılmasına, iflasın açıldığının iflas dairesine bildirilmesine, tasfiyenin basit usulde yapılmasına,
3- Yasadan doğan ya da yargılama boyunca verilen bütün ihtiyati tedbirlerin kalktığının tespitine,
4- Başlangıçta alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
5- Yargılama giderlerinin istemci üzerinde bırakılmasına
6- Avansın iflas dairesine aktarılmasına” ,
II- İstinaf harçlarının istek halinde istinaf edenlere iadesine,
III- İstinaf eden alacaklılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin istemciden alınarak ilgilisine iadesine.
IV-HMK m. 359/4 ve İİK m.164 gereğince kararın taraflara re’sen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
V- Gerekçenin IV numaralı paragrafında yapılan açıklama çerçevesinde kararın bir örneğinin Ankara İlk Derece Adalet Komisyonu Başkanlığı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
20/04/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda İİK’nin 164’ncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 20/04/2022
Başkan Üye Üye Katip