Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/2301 E. 2023/79 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2301 – 2023/79
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2022/2301
KARAR NO : 2023/79

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20.10.2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2021/229E., 2022/674K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı ve davalı vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketten cari hesaptan kaynaklanan alacağına ilişkin ticari alacağı nedeni ile 535.806,58-TL alacağı bulunduğundan taraflarınca Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2021/1803 Esas sayılı iflas yoluyla takip başlatıldığını, ancak davalı-borçlu vekilince takibe, borca, faize ve ferilerine itiraz edildiğini, icra takibine ve dolayısı ile dava konusu edilen borcun müvekkilinin kendisine ait olan maden sahasının bir kısmının rödovans sözleşmesi ile davalı şirket tarafından işletilmesi amacıyla imzalanmış olan sözleşme nedeni doğan cari hesap ilişkisinden kaynaklandığını, bu borcun davalı şirket tarafından uzun zaman ödenmemesi üzerine davalı şirket hakkında taraflarınca icra takibine girişildiğini, davalı tarafın haksız olarak ve tamamen kötüniyetle iş bu takipte borcu olmadığından bahisle itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının takibe vaki itirazının haksız, kötüniyetli ve tamamen zaman kazanma amacına yönelik olduğunu, müvekkilinin ve davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde davalının borçlu olduğunun anlaşılacağını, davalı şirket hakkında aynı sözleşmeden kaynaklanan cari hesap borcu nedeni ile daha önce yine Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12664 Esas sayılı dosyasından icra takibine girişilmiş ise de davalının bu takipteki borca itiraz etmeyerek takibin kesinleştiğini, fakat davalının aynı ticari ilişki nedeni ile ödemediği borçlarından dolayı ikinci defa yapılan bu dava konusu icra takibine herhangi bir gerekçe göstermeden ve tamamen kötüniyetle itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının Ankara 16. İcra Müdürlüğü’ne yaptığı itirazının kaldırılması ve davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; öncelikle zamanaşımı, yetki ve görev itirazında bulunduklarını, davacının aynı alacak için Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/12664 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını ve takibin kesinleştiğini, kesinleşen bu alacak miktarı için davacının dava açmakta ve icra takibi başlatmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacı tarafça iflas avansının yatırılmasının gerektiğini, icra takibine yaptıkları itiraz nedeniyle öncelikle yapılması gerekenin itirazın kaldırılması olacağını, bunun için de davacı tarafın davaya ve icraya konu rödövans sözleşmesi kapsamında alacağının olup olmadığının ispatlaması gerektiğini savunarak, haksız açılan davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “Dava, iflas istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı İİK. 156 vd. maddeleridir.
Eldeki davada, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı davalı şirketin İİK. 43 maddesi gereğince iflasa tabi olup, davalı şirketin muamele merkezi itibariyle İİK. 154. maddesi kapsamında mahkememizin yetkili olduğu, Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2021/1803 Esas sayılı takip dosyası ile davacının toplam 535.806,58 TL cari hesap alacağından dolayı iflas yoluyla takip yapıldığı, ödeme emrinin davalıya 04/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde (05/03/2021) tarihinde takibe borcun esası yönünden itiraz ettiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihinden itibraren İİK. 156/4 maddesindeki 1 yıllık süresi içerisinde işbu iflas davasının açıldığı dosya kapsamıyla sabit olup taraflar arasındaki ihtilafın; davacının icra takibinin dayanağını oluşturan cari hesap ve dayanağı faturalardan dolayı davacı alacağının olup olmadığı, var ise miktarı, müteakiben iflas koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
İİK. 156/3. maddesi gereğince davalı-takip borçlusunun ödeme emrine itiraz etmesi karşısında davacı işbu dava ile öncelikle borçlunun itirazının kaldırılmasını müteakiben iflasına karar verilmesini talep etmiş olmakla, mahkememizce öncelikle takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olup olmadığının saptanması ve bu bağlamda takibe ve davaya konu faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığının belirlenmesi gerekmiştir. Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Yukarıda açıklanan hukuki gerekçe ışığında yürütülen yargılamada; somut olayda taraflar arasında, 05/12/2014 tarihli ”… A.Ş Uhdesinde olan 6083 ruhsat nolu Kaolen Sahasının Rödevans ile işletilmesine dair sözleşmedir” başlıklı sözleşmenin bulunduğu, söz konusu sözleşmenin 5 yıllığına imzalandığı, taraflar arasında söz konusu sözleşmenin süresinden önce fesih edildiğine ilişkin bir kaydın bulunmadığı, bu çerçevede davacı ticari defterler üzerinde talimat yoluyla mavi müşavir bilirkişiye inceleme yaptırıldığı, söz konusu bilirkişi tarafından hazırlanan 14/10/2021 tarihli rapora göre davacının davalıdan 752.055.03 TL alacaklı olduğunun rapor edildiği, daha sonra davalı ticari defterleri üzerinde talimat yolu ile mali müşavir bilirkişiden 10.05.2022 tarihli raporun alındığı, söz konusu rapora göre taraflar arasındaki ödeme ve fatura kayıtlarının 2 adet fatura dışında uyuştuğu, uyuşmayan 2 adet faturanın 01.10.2018 tarihli 361.697,62 TL’lik fatura ile 19.11.2018 tarihli 87.154,80 TL’lik fatura olduğu, söz konusu faturaların davacı defterlerin kayıtlı olmasına rağmen davalı defterlerine kayıtlı olmadığı, kaydedilmeme sebebi olarak da davalının faturaları kabul etmemesinin gösterildiği, ancak bilirkişi tarafından iade işleminin VUK göre yapılmaması nedeniyle hesaplamada dikkate alınması gerektiği, bu çerçevede davacının davalıdan 752.055,01 TL alacaklı olduğunun rapor edildiği, söz konusu raporlar mahkememizce değerlendirildiğinde davalı defterlerinde kayıtlı olmayan 2 adet faturanın içeriği incelendiğinde 19.11.2018 tarihli faturanın taraflar arasındaki 05.12.2014 tarihli Rödevans Sözleşmesine istinaden 05.12.2017-05.12.2018 tarihlerine ilişkin Rödevans bedeli olduğu, diğer 01.10.2018 tarihli faturanın ise yine taraflar arasındaki 05.12.2014 tarihli Rödevans Sözleşmesine istinaden düzenlendiği ve söz konusu sözleşmenin 05.12.2015-05.12.2017 tarihlerine ilişkin Rödevans bedeli ve 05.12.2017-05.12.2018 tarihlerine ilişkin yansıtma bedellerinin oluşturduğu, söz konusu fatura içerikleri dikkate alındığında bu faturaların taraflar arasındaki 05.12.2014 tarihli sözleşmenin 6/a-2 ve 6/b maddesi uyarınca düzenlendiği, söz konusu sözleşmenin süresinden önce feshedildiğine ilişkin dosyaya yansıyan herhangi bir delilin bulunmadığı bu çerçevede söz konusu 2 faturadan dolayı da davacının davalıdan alacaklı olduğu ve davacı alacağına eklenmesi gerektiği, bu itibariyle söz konusu faturalar davacı alacağına eklendiğinde davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 752.055,01 TL alacaklı olduğu mahkememizce kabul edilmiş, bu kabul çerçevesinde mahkememizin 30.06.2022 tarihli celsesinde Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2021/1803 esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kesin olarak kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce İİK. 156. maddesi gereğince davalının itirazının kesin olarak kaldırılmasına karar verilmesi sonrası depo emrine esas olmak üzere asıl alacak, icra masrafı, vekalet ücreti ve tahsil harcı miktarı açıkça TL cinsinden 18/07/2022 tarihli bilirkişi raporuyla 752.013,88 TL olarak tespit edildiği, söz konusu raporun taraflara tebliğ edildiği taraflarca süresi içerisinde itiraz edilmediği, davacı tarafından söz konusu rapora itiraz süresi geçtikten sonra duruşmanın yapıldığı 20.10.2022 tarihi itibariyle itiraz edilse de söz konusu itirazın süresinde yapılmaması nedeniyle mahkememizce dikkate alınmamıştır.
Mahkememizce 18/07/2022 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda İİK 158/2 uyarınca depo emri çıkarılacağı aşamada söz konusu bedelin tamamının davalı tarafından 18/10/2022 tarihinde ödendiği, buna ilişkin dekontun dosyaya sunulduğu, ödeme hususunun taraflarca da kabul edildiği görülmekle, mahkememizce depo emri çıkarılmadan, mevcut borç davalı tarafından ödendiğinden, davanın konusuz kaldığı anlaşılmış ve konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, yine mevcut davanın açılmasına davalı tarafından sebebiyet verilmesi nedeniyle yargılama giderlerinden davalı tarafın sorumlu olduğu ve davacı lehine vekalet ücreti hükmetmek gerektiği…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: yargılama sırasında sayın mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da söz konusu bilirkişi raporunun tarihinin 18/07/2022 olduğunu, bilirkişi raporuna esas alınan Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2021/1803E. Sayılı takip dosyasının 18/07/2022 tarihli kapak hesabı raporda da belirtildiği üzere 752.013,88-TL’ olduğunu, icra dosya hesabının bu şekilde olması sebebiyle bilirkişi raporunda da davalının borcunun bu bedelden hesaplandığını, duruşmadan birkaç gün evvel 17/10/2022 tarihinde davaya konu icra takip dosyasının güncel kapak hesabı yaptırılması için dilekçe verdiklerini, bu kapak hesabı doğrultusunda 17/10/2022 tarihi itibariyle davalının borcunun 784.181,27-TL olduğunu, bu hesaba göre davalının davaya konu borcu tam ödemediğini, 32.167,39-TL eksik ödemesinin mevcut olduğunu, Mahkemece eksik ödenen bedel göz önünde bulundurulmadan hüküm kurulduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda hazırlanan raporda davacının dava konusu ettiği, 01.10.2018 tarih … nolu, 361.697,62 TL ve 19.11.2018 tarih, A-824755 nolu, 87.154,80 TL bedelli faturaların müvekkili şirket kayıtlarında olmadığının tespit edildiğini, “bilgileri sorulduğunda; faturalar müdürüyet tarafından kabul edilmedi iade edildi denmiştir” tespitinin bulunduğunu, bu tespit ve sonrasında iptal gerekçesi doğru olsa bile usulüne uygun iade işlemi yapılmadığından borç kabul edilerek şeklinde yapılan tespite ve yoruma katılmadıklarını, ticari defter ve kayıtlarda olmayan 01.10.2018 tarih … nolu 361.697,62 TL ve 19.11.2018 tarih … nolu 87.154,80 TL bedelli faturaların müvekkili şirkete hiçbir şekilde ulaşmadığını, bu faturaların usulüne uygun olarak müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, davacı tarafında bu faturların müvekkili şirkete tebliğ edildiğini ya da ulaştırıldığını ispatlayamadığını, raporda faturaların müdüriyet tarafından kabul edilmediği, iade edildiği bilgisinin müvekkil şirket ya da müvekkil şirket çalışanları tarafından verilmediğini, böyle bir bilgi verilmiş olsa dahi sadece beyana dayalı olarak faturanın kabul edildiği tespiti ile hesaplama yapmak ve bu miktarlar üzerinde itirazın kaldırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, iflas istemine ilişkindir.
1- Dosyanın incelenmesinde, gerekçeli kararın davacı vekiline 05.11.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilince istinaf dilekçesinin İİK’nın 164.maddesinde öngörülen yasal 10 günlük sürenin sona ermesinden sonra 18.11.2022 tarihinde verildiği görülmüştür.
Süresinden sonra yapılan istinaf istemleri hakkında, HMK’nın 346/(1). maddesi gereğince mahkemece bir karar verileceği gibi, aynı Kanun’un 352/(1)-c madde hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebileceğinden, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-c. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/229E., 2022/674K. sayılı dava dosyasında verdiği 20.10.2022 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL’den peşin olarak alınan 80,70-TL’ nin düşümü ile kalan 99,20-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL’den peşin olarak alınan 80,70-TL’ nin düşümü ile kalan 99,20-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
25.01.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nin 164 ncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 25.01.2023

Başkan Üye Üye Katip