Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/2246 E. 2022/2056 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2246 – 2022/2056
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2022/2246
KARAR NO : 2022/2056

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20.05.2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2021/233 E., 2022/328 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, davalı şirketin müvekkilinden, aralarındaki hizmet sözleşmesi gereğince laboratuvar hizmetleri aldığını, bu hizmetler karşılığında davalıya faturalar keşide edildiğini, fafuraların davalı ticari defterlerine işlendiğini, ancak davalının borcunu ödemediğini, davalının davacıya 85.244,03-TL bakiye borcu bulunduğunu, Ankara 28. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15388 E. sayılı dosyası ile takibe başlanıldığını, davalının itirazı üzerine itirazın iptali davası açıldığını, söz konusu mahkeme kararında takip tarihi itibariyle cari hesapta görünen borçlardan 59.439,56-TL faturanın henüz muaccel hale gelmediğinden talep edilemeyeceğinin belirtildiğini, bu nedenle 59.439,56-TL yönünden davanın reddedildiğini, akabinde muaccel hale gelen 59.439,56-TL borç için yeniden icra takibi yapıldığını, davalının, hukuki delile ve vakıaya dayanmayan, alacağı sürüncemede bırakma amacı içeren haksız itirazı ile takibin durduğunu, alacağın likit olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “Sözleşme Şartı” başlıklı 5.4 maddesinde; anlaşmalı kurum, fatura kesim tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ödeme yapmakla yükümlüdür” denildiğinden 04.11.2019 tarihli faturanın 04.12.2019 tarihinde muaccel hale geldiğini, bu nedenle dava dilekçesinde 04.12.2019 terihinden itbaren işlemiş avans faizi talep edildiğini beyan ederek itrazın iptaline, takibin 59.439,56-TL asıl alacak ve 04.12.2019 tarihinden itbaren işlemiş 9.984,62-TL takip öncesi avans faizi olmak üzere toplam 69.424,18-TL üzerinden devamına, davalının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket merkezinin “…/Ankara” da bulunması sebebiyle Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu yönüyle yetkisizlik kararı verilmesinin talep edildiğini, davacı yanın 16.04.2021 tarihli dilekçesinde tanık deliline dayandığını, yazılı delillerle ispat edilen hususlarda tanık dinlenmesinin mümkün olmadığını ve muvafakatlarının olmadığını, taraflar arasında geçerli hukuki ilişki bulunmadığını, müvekkili şirketin… Hastanesini 26.08.2019 tarihinde satın aldığını, bu satışa ilişkin bildirimin 20.09.2019 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, davacı yanın sunmuş olduğu 10.01.2018 tarihli sözleşmenin tarafı olamayacağını, dava dilekçesinde sunulan faturaların müvekkili şirkete ulaşmadığını, faturaların ticari defterlere işlenmediğini, geçerli hizmet sözleşmesi yapıldığı düşünülse bile sunulan sözleşmede ücretlendirmeye ilişkin bölüm bulunmadığını beyan ederek davanın reddine, icra takibi konusu meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Toplanan delillere, davacı yanın ticari defter ve kayıtları ile takibe konu faturaya göre; HMK’nun 222/3. maddesinde yer alan; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.)…” hükmü uyarınca davacının defterleri, davalının defterlerinin yer ve ilgilisini bildirmesine rağmen defterlerin ibraz etmemiş olması nedeniyle davacının defterleri lehine delil olarak kabul edilmiş olup, taraflar arasında ticari satım ilişkisi sabit olup davacının ticari defter ve kayıtları ile defterlerinde kayıtlı olduğu üzere davalıdan 59.439,56-TL alacaklı olduğundan, davacı alacağının bu kısmı yönünden alacağının tahsilini talep edebilir. Davalı tarafından icra takibine takip tarihi itibariyle davacıya borcunun bulunmadığı iddia edilmiş ise de, yargılama aşamasında buna ilişkin hiçbir delil sunmadığı gibi, tarafların cari hesap yeklinde çalıştıkları, davacının cari hesaptan kaynaklı toplam 59.778,66-TL alacaklı olduğu, ancak takip öncesinde davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair bir delil sunulmadığından faiz alacağının doğmadığı alınan bilirkişi raporu, taraflara ait BA/BS formları ve davacı vekilinin sunmuş olduğu alacağa ilişkin cari hesap bilgileri ile doğrulanmıştır, bu nedenlerle davanın bilirkişi raporu ile tespit edilen 59.439,56-TL üzerinden kabulü ile davalının icra takibindeki itirazının kısmen iptaline, takibin devamına karar verilen asıl alacak miktarı üzerinden takibin devamına, devamına karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, takipten sonra yapılan ödemelerin icra dairesince infaz aşamasında dikkate alınmasına ve davalı takibe haksız olarak itiraz etmiş olduğundan itirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesinin 5.4. maddesinde; “anlaşmalı kurum, fatura kesim tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ödeme yapmakla yükümlüdür” şeklinde hüküm bulunduğunu, bilirkişi raporunda da bu hususun belirtildiğini, takibe konu edilen 04.11.2019 tarihli faturanın 04.12.2019 tarihinde muaccel olduğunun tespit edildiğini;
Mahkemenin gerekçesinde “davacının cari hesaptan kaynaklı toplam 59.778,66-TL alacaklı olduğu, ancak takip öncesinde davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair bir delil sunulmadığından faiz alacağının doğmadığı” belirtilerek takip öncesi faiz taleplerinin reddedildiğini, TBK m. 117 içeriğine bakıldığında temerrüt için ihtar şartının istisnalarının sayıldığını, bunlardan bir tanesinin de borcun ifa edileceği günün taraflarca kararlaştırılması ve bu günün geçmiş olması olduğunu, yani huzurdaki davaya konu alacağın ödeme tarihi hususunda taraflar zaten sözleşme ile anlaştıklarından temerrüt için ihtar gönderme zarureti bulunmadığını;
Mahkeme gerekçesinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davalının temerrüde düşürülmediğinin belirtildiği ibaresine yer verildiğini, ancak bilirkişi raporunda bu yönde bir tespitin yer almadığını, mahkemenin kendi gerekçesinin bu yönü ile çeliştiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına, davanın sözleşmeye dayalı olup 5.4 hükmünün temerrüt değil muacceliyet şartı içermesine; takipten önce herhangi bir temerrüt ihtarı gönderildiğinin de iddia ve ispat edilmemiş bulunmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/233 E., 2022/328 K. sayılı dava dosyasında verdiği 20.05.2022 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
21.12.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 23.12.2022

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır