Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/2148 E. 2023/969 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2022/2148
KARAR NO : 2023/969

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : Doç. Dr. … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24.05.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2014/1078 E., 2019/617 K.

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – E tebligat
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – E tebligat

Davacı ve davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352’nci maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonunda,
Dosyanın Dairemize Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından uyuşmazlığın “depolama ve kesim hizmeti sözleşmesi”nden kaynaklandığı gerekçesiyle gönderildiği (07.07.2022/1745-1056 E.K),
Dairemizin 12.09.2022 gün ve 2022/1349-1251 E.K sayılı kararında yasal ve bilimsel gerekçeleri ayrıntıları ile gösterilerek uyuşmazlığın “satım sözleşmesi”nden kaynaklandığı düşüncesiyle dosyayı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’na gönderdiği,
Başkanlar Kurulunun ise uyuşmazlığın “tacirler arası hizmet sözleşmesi”nden kaynaklandığı gerekçesi ile dosyayı Dairemize gönderdiği (24.10.2022/379 K.) anlaşılmıştır.
Dairemiz bu karara rağmen uyuşmazlığın, Dairemiz üyesi Doç. Dr. …’ın karşı oyunda gösterildiği şekilde “eser sözleşmesi”nden kaynaklandığı kanısındadır. Ancak bu konuda uzmanlığı bulunmamaktadır. Açıklanan durumun göreve ilişkin kamu düzeni kuralları ile kanuni hakim, mahkemeye erişim ve adil yargılanma haklarına temas ettiği düşünülmektedir.
Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu kararları, bunlar aleyhine gidilecek bir yasa yolu bulunmadığından kesin nitelikte sayılmakta ve dosyanın gönderildiği Daireyi bağlamaktadır.
Bu çekince altında yapılan yargılama üzerine dosya esastan incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili alacaklarının dayanağının “…davalı tarafla ticari ilişkiden kaynaklı faturalar” olduğunu, giriştikleri takibe haksız itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, alacak miktarının yüzde yirmisi oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili müvekkilinin dava dışı üreticiden aldığı hammaddenin kesilmesi, delinmesi ve depolanması için davacı ile anlaştığını, bu işlemlerin yapılmasından sonra ve uygun bir zamanda davacının hammaddeyi müvekkiline ait fabrikaya gönderdiğini; davacının depoladığı müvekkiline ait hammaddeyi teslimden kaçındığını ve bunun temini için Karadeniz Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/14 E sayılı dosyası üzerinden dava açtıklarını; müvekkilinin davacıya borçlu olmayıp alacaklı durumda bulunduğunu, takip dayanağı faturaların takas edilmesinde dahi bu alacaklılık durumunun devam edeceğini ileri sürerek davanın reddini ve davacının tazminatla sorumlu tutulmasını istemiştir.
İlk derece mahkemesince cari hesap ve ticari satıma ilişkin bilgiler verilmiş, bilirkişi raporları özetlenmiş ve “…davacı tarafından usulüne uygun tutulmuş defter kayıtlarına göre davacının kayıtlarında davalının borcunun gözükmediği, dolayısıyla davacı yanın takip konusu alacak miktarını oluşturan fatura konusu malların teslimi olgusunu ve davalıdan alacağı bulunduğu olgusunu ispat edemediği, davalının icra takibine itirazında haklı olduğu, ancak davacı alacaklının icra takibi yapmasında kötüniyetli olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı…” gerekçesiyle davanın ve davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde:
– Davalının cevap dilekçesinin 3 numaralı bendinde takastan söz ederek hizmeti aldığını kabul ettiğini fakat ödemeyi ispatlayamadığını,
– Faturaların davalıya tebliğ edildiğinin sabit olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde:
– Davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının bu kısmının kaldırılmasına ve icra inkar tazminatı istemlerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE :
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun 24.10.2022 gün ve 2022/379 sayılı kararına göre dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı ve davanın kabulü halinde alacağın maddi hukuk anlamında belirlendiği, sonuçta icra müdürüne itiraz üzerine durmuş takibe devam konusunda bir emir hükmü içeren davalardır. Somut olayda davacı yanca girişilen icra takibinin dayanağı olarak “07.12.2012 Şirket kayıtlarındaki depolama ve … depoya sevk bedeli” gösterilmiştir. Bu haliyle takip ne faturaya ne de cari hesaba dayalıdır. İlk derece mahkemesinin satım konusunda açıklamalar yapması da bu noktada maddi olayla örtüşmemektedir.
Davacı dava dilekçesinde hukuki nitelendirmeyi “ticari ilişki” olarak yapmış, taraflar arasındaki sözleşmeyi açıklamamış ya da açıklamaktan kaçınmıştır. Oysa davacı dilekçesinde maddi vakıaları ve hukuki nedenleri açıklamalı ve somutlaştırma yükünün gerekliliklerini yerine getirmeli, bu bağlamda delillerini de göstermelidir. Yukarıda da ifade edildiği üzere bu delillerin icra takibine dayanak kılınan şirket kayıtları dışında olması da mümkün değildir. Nihayet sözleşme “hizmet sözleşmesi” olarak nitelendiğinden hizmet edimlerinin ifasının maddi olaylara ilişkin olduğu da göz önünde tutulmalıdır.
Öte yandan taraflarca mahkemeye net olarak yansıtılmamakla birlikte bir sözleşmesel ilişkinin bulunduğu ve davalının cevap dilekçesindeki takas (mahsup olmalı) beyanı ile takip konusu alacağın mevcudiyetini kabul ettiği de anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalara göre davacıya maddi olayları ve hukuki nedeni açıklaması ve somutlaştırma yükü gereklerini yerine getirmesi için süre ve olanak tanınmalı, davalının mahsup savunması da dikkate alınarak bir karar verilmelidir. Gelinen noktada bu iş ve işlemlerin yapılabilmesi için ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir (HMK m.353/1-a.6).
Kararın niteliğine göre taraf vekillerinin diğer istinaf başvuru sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığı anlaşılmıştır.
HÜKÜM :
1-HMK m. 353/1-a.6 gereğince Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1078 E., 2019/617 K sayılı dava dosyasında verdiği 24.05.2019 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
Kararın niteliğine göre taraf vekillerinin diğer istinaf başvuru sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m.359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m.302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
31.05.2023 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m.353/1-a ve 362/1-g gereğince KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi. (GK Yazım Tarihi: 01.06.2023)

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır