Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/2092 E. 2023/49 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2092 – 2023/49
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2022/2092
KARAR NO : 2023/49
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/09/2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2021/37 E.-2022/655 K.
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili şirket sigortalısı … Sitesi Yönetiminin sitenin ortak alanlarını Site Ortak Alan Paket Sigorta Poliçesi ile sigortaladığını, sigortalı yetkilisi(yönetici) tarafından 02.10.2019 tarihinde sigortalı yapının ortak alanlarında gerçekleşen hasara ilişkin yapılan ihbar üzerine yaklaşık 2,5 yıllık yeni bina olduğundan gerekli özeni ve dikkati göstermeyip, fenni kurallara aykırı imalat/inşaat yapan davalı yüklenicinin sorumlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilince hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, ödenen meblağın tahsili amacıyla icra takibine başlandığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline ve %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; yapımı müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilen … Sitesi içerisinde bulunan bitkisel peyzaj otomatik sulama sisteminin tamamının 04.12.2018 tarihinde eksiksiz ve çalışır vaziyette tutanakla Site Yönetimine teslim edildiğini, daha sonra müvekkili şirket tarafından yapılan ek imalatlar sonucunda Site Yönetimince bildirilen kişilere otomatik sulama sisteminin çalışma prensipleri ile ilgili eğitim verilerek siteye ait bitkisel peyzaj otomatik sulama sisteminin eksiksiz ve çalışır vaziyette 02.07.2019 tarihinde yine tutanakla site yönetimine tekrar teslim edildiğini, zararın müvekkili şirket kusuru sebebi ile meydana geldiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı gibi, kabul anlamına gelmemek kaydı ile belirlenen zarara ve hasarın nasıl giderildiğine ilişkin usul ve yasaya uygun bir şekilde yapılmış bir tespitin de bulunmadığını, sitede bulunan tüm ortak alan 2017 yılından itibaren site sakinleri tarafından kullanılmakta olup, söz konusu ortak alanların, sistemlerin, cihaz ve ekipmanların bakım ve işletme sorumluluğunun da site yönetimine ait olduğunu, yine kabul anlamına gelmemek üzere site yönetimince müvekkili şirkete davaya konu hasara ilişkin herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığını savunarak, davanın reddine ve kötü niyetli davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Mahkememizce bilirkişi heyetine yerinde inceleme yetkisi verilerek rapor alınmış, bilirkişi raporunda; uyuşmazlık konusu hasarın poliçe kapsamında olduğu, hasar bedelinin rayiç değerinin 9.850,00 TL olduğunu, çim sahanın altından geçen ana sulama hattındaki kaçak nedeni ile bloklar arası geçiş tüneline, elektrik odasına, mekanik odaya ve kapıcı dairesine su sızması nedeni ile zararın oluştuğunu, davalı her ne kadar sulama tesisatının tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini savunmuş ise de sulama hattının yer altından geçtiği ve ayıpsız olarak teslim edildiğinin çıplak gözle tespitinin mümkün olmadığını, hasar tarihi itibari zarara uğrayan imalatın yeni sayılacağını, inşaat sırasında tekniğe uygun olmayan imalat, boru kaynağındaki zayıflık, üst peyzaj ve dolgu işlemleri sırasında boruya verilen herhangi bir zararın kullanım sırasındaki basınç nedeni ile zamanla zorlamalara neden olup patlamasının mümkün olduğu ve ekspertiz incelemesi sırasında, kullanımdan doğan bir zarar olduğuna dair tespit bulunmaması karşısında hasarın davalının kusurundan kaynaklandığı, dolayısıyla davalının zararın tamamından sorumlu olduğu bildirilmiş, Mahkememizce de raporun oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu kanaati ile rapora itibar edilmiş, zararın davalının kusuru ile meydana geldiği ve rayice uygun olduğu değerlendirilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, 14/11/2019 tarihinde davalının imal ettiği sulama hattında meydana gelen kaçak nedeniyle, dava dışı sigortalının site ortak alanında meydana gelen hasarın davalının kusurundan kaynaklandığı, davacının sigortalısına ödemiş olduğu 9.850,00 TL hasar tazminatını davalı kurumdan rücuen talep etmekte haklı olduğu ve bu yönde başlatılan takibe vaki davalı itirazının yerinde olmadığı” gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline, asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek, itirazları karşılanmadan eksik ve hatalı değerlendirme sonucu hazırlanan bilirkişi raporu esas alınarak verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu, davanın görülmesi sırasında yargılamaya hakim olan birden fazla ilke ihlâl edildiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, dava dışı sigortalı site yönetimine Site Ortak Alan Paket Sigorta Poliçesine dayalı olarak ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yargıtay İBK’nın 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur,. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez.
Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir.
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., aynı dairenin 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
Davacı sigorta şirketinin sigortalısı … Sitesi Yönetiminin sitenin ortak alanlarını Site Ortak Alan Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalattığı anlaşılmıştır. Davacı sigorta şirketinin halefen dava açtığı dışı site yönetiminin tacir sıfatı bulunmamaktadır.
Bu durumda, İlk derece Mahkemesince davanın TTK’nın 4/1. maddesi uyarınca her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) olmadığı gibi, mutlak ticari dava da olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir.
Bu durumda Dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, HMK’nin 114(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca görev yönünden usulden red kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nin 353/(1)-a.3 maddesi uyarınca, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.09.2022 tarih ve 2021/37 E., 2022/655 K. sayılı kararının esası incelenmeden KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
18/01/2023 tarihinde, HMK’nın 353/(1)-a ve 362/(1)-g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 19/01/2023
Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza