Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/2 E. 2022/260 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29.09.2021
ESAS-KARAR NUMARASI :….
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen istirdat davasında, asıl ve birleşen davanın usulden reddine dair hükme karşı asıl ve birleşen davada davalı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 352. maddesi gereği yapılan ön inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, taraflar arasındaki ….. Anlaşmaları uyarınca davalı tarafça düzenlenen ve ödenen ceza faturaları bedellerinin istirdatına karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, davacının faturalara itiraz etmediğini, faturaların taraflar arasındaki …… anlaşmalarına uygun olarak düzenlenmiş olduğunu savunarak, davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece Mahkemesince, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 08.06.2021 tarih ve 4485 E., 2556 K. sayılı bozma ilamına uyularak, yargılama sırasında 7257 sayılı yasa ile dava konusu olan sistem kullanım ihlallerine ilişkin cezai şartlar yönünden uyuşmazlıkların idari yargı yolunca çözümlenmesi yönünde yasa değişikliği bulunduğu, usul hükümlerinin anında yürürlük ilkesi sebebi ile derdest tüm dosyalara uygulanması gerektiği, dava dosyasında yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle, davanın HMK 114/1-b maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde, Mahkemece verilen hukuka uygun yargı yolu nedeniyle davanın reddine ilişkin karara karşı itirazları olmadığını, ancak kararda müvekkili Teşekkül yönünden yargılama giderine hükmedilmediğini, ayrıca usul ve yasaya aykırı olarak bakiye harcın müvekkilinden alınmasına karar verildiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının müvekkili lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi, bakiye karar harcı ve istinaf karar harcının iadesine yönelik hüküm kurulmak suretiyle düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değişik 341/(1) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK’na eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında karar tarihi itibariyle 5.880,00 TL.’dir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekilince davanın usulden reddine dair kararın hukuka uygun olduğu ancak müvekkili lehine yargılama giderine hükmedilmemesi ile müvekkilinden karar ve ilam harcı alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Alacak davalarında istinaf (kesinlik) sınırı belirlenirken, yalnız alacağın aslı (asıl talep) nazara alınır: faiz, icra tazminatı (İİK m. 67, m. 69., m. 72) ve (ihtarname, delil tespiti ve yargılama giderleri gibi) giderler hesaba katılmaz. (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, Ağustos 2016) Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 09.10.2018 tarih ve 451 E., 17783 K., Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 01.10.2018 tarih ve 12965 E., 20570 K., Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 tarih ve 10767 E., 18588 K. sayılı ilamları da bu yöndedir.

Temyiz sistemi yönünden de mevcut bulunan, istinaf yoluna başvurulabilmesinin belirli bir miktarla sınırlandırılmasının benzeri hükmün (HUMK m.427) Anayasaya aykırılığı gerekçesiyle açılan davada Anayasa Mahkemesi; 20.01.1986 tarih ve 23/2 sayılı kararında, “..bu sınırın davaların hızlandırılması ve Yargıtay’ın iş yükünün bir ölçüde azaltılmasının amaçlandığı, bu sınırlamanın kamu yararına yönelik olduğu ve hak arama hürriyetinin de kamu yararı dikkate alınarak sınırlanabileceği…” gerekçesiyle, anılan hükmün Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir.
İlk derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiş olup, davalı aleyhine hüküm kurulmadığından karar, davalı yönünden kesin niteliktedir.
Kesin olan kararlara yönelik istinaf istemleri yönünden HMK’nın 346/(1) maddesi uyarınca mahkemece bir karar verilebileceği gibi, aynı Kanun’un 352. maddesi maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce de karar verilebileceğinden, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle, yapılan ön inceleme sonucunda, mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca asıl ve birleşen davada davalı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
2-Asıl ve birleşen davada davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının ve gider avansından harcanmayan kısmın iadesine,
3-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
16.02.2022 tarihinde, davacı yönünden istinaf edilmemesi nedeniyle, davalı yönünden ise HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 107.090,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GER. KARAR YAZIM TARİHİ : 18.02.2022