Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1913 E. 2022/2131 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2022/1913
KARAR NO : 2022/2131

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2021/294 E.-2022/284 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkiline ait üretim tesisi ile ilgili taraflar arasında Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması imzalandığını, 2016 yılı sonuna kadar herhangi bir ayrım yapılmaksızın tüm üreticilerden aynı sistem kullanım/dağıtım bedeli alınırken, 01.01.2017 tarihinden itibaren üreticiler arasında ayrıma gidilerek herhangi bir teknik ya da hukuki dayanağı olmaksızın lisanssız üreticilerden -neredeyse 10 kat- fazla sistem kullanım/dağıtım bedeli alınmaya başlandığını, uygulamanın 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa, Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği’ne aykırı olduğunu, uyuşmazlık konusu sistem kullanım/dağıtım bedelinin, genel işlem koşulları çerçevesinde tekel niteliğinde hizmet sunan davalı elektrik dağıtım şirketinin, müvekkili karşısındaki üstün ve ayrıcalıklı konumundan faydalanarak tahsil ettiği ve aslında herhangi bir şekilde de sunulan hizmetin karşılığı olmayan bir bedel olduğunu, müvekkilinin dağıtım sistemi üzerinde hiç bir şekilde ek maliyet oluşturmadığını ileri sürerek, belirsiz alacak davalarının kabulüyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, müvekkilinden fazla tahsil edilen KDV’si ile birlikte sistem kullanım/dağıtım bedellerine mahsuben 1.000,00 TL.’nin ödeme tarihlerinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek mevduat faiziyle veya en yüksek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dağıtım şirketlerinin lisanslı ve lisanssız elektrik üreticilerine uyguladığı ve uygulaması zorunlu olan tarifelerin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlendiğini, Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşmasının sözleşme konusu işin yürütülmesine ilişkin esaslar yanında, mali hükümlerin, karşılıklı edimlerin de EPDK tarafından belirlendiği sözleşme olduğunu, bu sözleşmenin müvekkili Şirket tarafından değiştirilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın alacak talebinin EPDK’nın düzenleyici işlemi olan kararları ve bu kararların eki tarifeler olduğu dikkate alındığında açılan davanın görülme yerinin idari yargı olduğunu,
Davaya konu alacağın zaman aşımına uğradığını,
Davacı tarafın dava dilekçesinde fazla tahsil edildiğini iddia ettiği miktarı belirtmesi, dolayısıyla alacak miktarının belirlenebilir olması nedeniyle belirsiz alacak davası açamayacağını,
Her çeyrek dönemde EPDK tarafından güncellenen tarifelerin, EPK’nun geçici 20. maddesinin göndermesi nedeniyle aynı Kanun’un 17. maddesi 4. fıkrası uyarınca tüm gerçek ve tüzel kişileri bağladığını, tarifelerin uygulanmasının müvekkili şirket insiyatifinde olmadığını,
Davacının sözleşmenin imzalandığı 26.11.2020 tarihinden sonra düzenlenen faturalara yasal 8 günlük sürede itiraz etmediğini, faturaların içeriklerini kabul ederek ödediğini, bu davanın açılmasının davacının kötü niyetli hareket ettiğini gösterdiğini,
Lisanslı elektrik üreticileri ile lisanssız elektrik üreticileri farklı kanun, yönetmelik ve abone gruplarına dahil olduklarından alınan dağıtım bedelinin farklılık göstermesinin Anayasa ile korunan nispi eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmediğini,
Savunarak, davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2/1 maddesinde, İdari dava türleri belirtilmiştir.
İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının; idari dava türlerinden biri olduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
İdare, idare hukuku alanında kamu gücüne dayalı olarak resen ve tek yanlı irade açıklaması sonucu tesis etmiş olduğu işlemlere, hukuk alanında yeni durumlar oluşturmasıyla idari işlem kimliği kazandırmakta ve kural olarak bu işlemler özel yasal düzenlemeler dışında idari yargı denetimine tabi bulunmaktadır.
….Uyuşmazlık Mahkemesi konuyla ilgili kararlarında “elektrik dağıtım faaliyetinin kamu hizmeti niteliği” belirtilmiştir.
Danıştay 13. Dairesinin 06/02/2013 tarih, 2012/1871 Esas, 2013/276 Karar sayılı kararı ile elektrik dağıtım hizmeti yürüten özel hukuk kişisine karşı hizmetten yararlanan sıfatıyla dava açılabilmesi kabul edilmiştir. “Bu durumda, özel faaliyetler için söz konusu olmayacak üstün ayrıcalıklara sahip olan ve yükümlülükler rejimine tabi tutulan ve sorumluluğu ile denetimi son tahlilde bir kamu otoritesi tarafından üstlenilen kamu hizmeti niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyetini yürüten davalı ……A.Ş. tarafından, kamu hizmetinin yürütülmesini teminen tek yanlı olarak tesis edilen, ilgilinin hukukunda değişiklik yapan ve idarî işlem niteliğinde bulunduğu” belirtilmiştir.
…28/01/2014 tarih ve 28896 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Bağlantı Ve Sistem Kullanım Yönetmeliği’nin Anlaşmazlıkların Çözümü başlıklı 35. maddesinde, Anlaşmazlıkların çözümü dağıtım şirketi ve lisans sahibi kullanıcılar; bağlantı, sistem kullanım ve enterkonneksiyon kullanım anlaşmalarının hükümleri veya anlaşma hükümlerinde yapılacak değişiklikler üzerinde mutabakata varamamaları halinde, oluşan ihtilafların çözümü için öncelikle Kuruma başvuruda bulunabilirler. Söz konusu başvuru, Kurul tarafından ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda ve başvuru tarihinden itibaren altmış gün içerisinde sonuçlandırılır. (2) Birinci fıkra kapsamında, bağlantı, sistem kullanım ve enterkonneksiyon kullanım anlaşmalarının uygulamasından doğan anlaşmazlıklar görevli ve yetkili mahkemelerde çözülür.
02/09/2019 tarihli taraflar arasında akdedilen Lisanssız Elektrik Üreticileri İçin Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşmasının 3. maddesinde “Bu anlaşmanın öncelikle Yönetmelik ve Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğin Uygulanmasında Dair Tebliğ’e uygun olarak yorumlanır ve uygulanır.”
12/05/2019 tarih ve 30772 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmelik’in 5/7. Maddesinde “Bu Yönetmelik kapsamında; şebekeye bağlanacak üreticilerle yapılacak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında yer alacak genel hükümler, ilgili şebeke işletmecisinin görüşü alınarak Kurul tarafından belirlenir. Belirlenen genel hükümler ilgili şebeke işletmecisinin ve Kurumun internet sayfalarında yayımlanır.” hükümlerini haiz olduğu belirtilmiş ve sistem anlaşmasındaki genel hükümlerin Enerji Piyasasını Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirleneceği ifade edilmiştir.
Somut olayda taraflar arasında akdolunan 02/09/2019 tarihli Lisanssız Elektrik Üreticileri İçin Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşmasının Kurum tarafından belirlenen genel hükümler içeren birinci bölümünün 15. maddesinde “Dağıtım Şirketi ile kullanıcının bu anlaşmanın hükümleri üzerinde mutabakata varamamaları halinde taraflar, anlaşmazlığın çözümü konusunda Kuruma yazılı olarak başvuruda bulunabilir. Anlaşmazlıklar Kurum tarafından çözüme kavuşturulur.” hükmünü içermektedir. Madde hükmüne göre taraflar arasında bu maddenin yorumu veya çözümü de Kuruma aittir.
Taraflarca akdolunan Sistem Kullanım Anlaşmasının 15. maddesine göre öncelikle başvuru koşulunun yerine getirilmediği, şayet başvuruda bulunulmuş olsa da bu kez Kurumun idari bir işlemi sözkonusu olacağından idari yargının görev alanında olacağı anlaşılmaktadır.
Keza somut olayda, yukarıda belirtilen Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay 13. Dairesi’nin kararları ile taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşması uyarınca hat kayıp bedelinin iade edilmesi istemine ilişkin davada tarafları (davacı ve davalı) TEİAŞ dışında şirketler olduğu olayda Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 16/09/2021 tarih ve 2021/613 Esas, 2021/161 Karar sayılı kararında belirtildiği şekilde “02/12/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” TEİAŞ’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a Ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir. Bu bağlamda, 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin yaptırım uyuşmazlıklarının idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, bu bağlamda tarafları TEİAŞ dışında şirketler hakkında ve konusu sistem kullanım bedeli olan davada yargı yolunun idari yargı olduğu anlaşılmıştır.
Kamu hizmeti niteliğindeki …faaliyetini yürüten davalı ile davacı şirketler arasında mevzuat çerçevesinde verilen yetkinin kullanımı sırasında kamu gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı olarak tesis edilen özel hukuk kişilerinin yerine getirdiği idari faaliyetler bakımından ortaya çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkların çözümünde “kamu hizmeti” olduğunu belirttiği faaliyet kapsamında yapılan hukuki tasarrufun niteliğinin ve sözleşme konusu bedele ilişkin hükmün taraflar dışında, idarenin iradesini yansıtan bir idari işlem niteliğinde olması ve bu işlemin ise idari yargı denetimine tabi olması karşısında sistem kullanım bedelinin belirlenmesine ilişkin tasarrufa yönelik davanın görüm ve çözümünde uyuşmazlık için davacı Sistem Kullanım Anlaşmasının 15. maddesi gereğince Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na başvuru koşulunun yerine getirilmediği, 15. madde hükmüne göre taraflar arasında bu maddenin yorumu veya çözümünün de Kuruma ait olduğu, şayet Kurum’a başvuruda bulunulmuş olması halinde bu kez Kurumun idari bir işlemi sözkonusu olacağından işlemin denetimi idari yargının görev alanında olacağı gibi mülga Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9. ve 23. maddelerinde ve 19/06/2020 tarih, 31160 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9. ve 19. maddeleri hükümlerinin ve bu hükümlere dayanılarak yapılan işlemin niteliği ile TEİAŞ dışında şirketler hakkında ve konusu sistem kullanım bedeli olan davada Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 16/09/2021 tarih ve 2021/613 Esas, 2021/161 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere yargı yolunun caiz olmamasından dolayı davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.” denilerek, HMK’nun 114/1-b ve 115/1-2. maddeleri gereğince başvuruya ve yargı yoluna ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; uyuşmazlık konusu olaya ilişkin yargı yolu ihtilafının, Ankara BAM 23 HD’nin kararıyla (17.11.2021 tarih ve 2021/1863 E., 2021/1723 K.) kesin hükme bağlandığını, hükme dayanak tutulan yasa maddesinin olayda uygulama yeri olmadığını, yerel mahkemece karara emsal gösterilen Yargıtay kararının uyuşmazlık konusu olayla ilgisi olmadığını, 6446 sayılı Kanunun 8/2-d maddesi ile Ek 3. maddesinin (işbu davada hasım mevkiinde dahi olmayan) davadışı … verilen idari yaptırım uygulama yetkileri ile bu yetkilerin kullanımından kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili olduğunu, aynı kapsamda 6446 sayılı Kanuna eklenen 3. madde ile TEİAŞ’a verilen idari yaptırım uygulaması ile ilgili işlemlerden doğan uyuşmazlıkların idari yargıda çözümleneceğinin düzenlendiğini, işbu davanın konusunun, herhangi bir şekilde TEİAŞ tarafından tesis edilen bir işlem olmadığını, davanın karşı tarafının TEİAŞ da olmadığını, …şirketlerinin taraf olduğu sözleşmelerden kaynaklı davalarda, Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının adli yargının görevli olduğu yönünde istikrarlı olduklarını, İlk derece mahkemesinin dayandığı Uyuşmazlık Mahkemesi kararının konusunun, somut uyuşmazlıkla ilgisi olmadığını, Yargıtay’ın da Sistem Kullanım Anlaşmasından kaynaklanan alacak uyuşmazlıklarını esastan karara bağladığını, taraflar arasındaki sözleşmedeki alternatif uyuşmazlık çözüm yolunun, yargı yolunun belirlenmesi olarak telakki edilerek bu gerekçeyle davanın usulden reddinin hatalı olduğunu, davanın lisanssız elektrik üreticisi olan müvekkili ile dağıtım şirketi olan davalı arasındaki arasındaki özel hukuk sözleşmesinden kaynaklandığını, davada herhangi bir düzenleyici işleminin iptali ya da yürürlükten kaldırılmasının istenmediğini, içtihadlar ve öğretideki görüşler de nazara alınarak adli yargı hakiminin önüne helen uyuşmazlığa uygulanacak düzenleyici işlemi, Anayasanın 124 ve 138. maddelerine göre normlar hiyerarşisi çerçevesinde yorumlaması yetkisi ve görevi olduğu sabitken görevsizlik kararıyla dosyadan el çekmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, fazla tahsil edildiği iddia edilen sistem kullanım/dağıtım bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
İlk derece Mahkemesince gerekçede dayanılan; 02.12.2020 tarih ve 31322 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7257 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 33. maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 8. maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere eklenmesine ve sonraki bentlerin buna göre teselsül ettirilmesine karar verilen bendin, “d) İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen cezai şartları ve diğer yaptırımları uygulamak.” hükmünü, yine aynı Kanunun 39. maddesi ile 6446 sayılı Kanuna eklenen ek maddenin, “(1) 8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmünü içerdiği anlaşılmıştır.
7257 sayılı Kanunun 33. maddesi ile eklenen bent, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun “İletim faaliyeti” başlıklı 8. maddesinin TEİAŞ’ın görev ve yükümlülüklerini düzenleyen 2. fıkrasına (ç) bendinden sonra eklenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davalı … …A.Ş. tarafından düzenlenen sistem kullanım/dağıtım bedellerinin fazla tahsil edildiği iddia edilen kısmının istirdatı istenmiş olup, TEİAŞ tarafından, eklenen (d) bendi kapsamında düzenlenmiş sistem kullanım ihlâlleriyle ilgili ceza faturaları söz konusu değildir.
Öte yandan, taraflar arasındaki Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşmasının “Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 15. maddesi, “Dağıtım Şirketi ile kullanıcının bu anlaşmanın hükümleri üzerinde mutabakata varamamaları halinde, taraflar, anlaşmazlığın çözümü konusunda Kuruma yazılı olarak başvuruda bulunabilir. Anlaşmazlıklar Kurum tarafından çözüme kavuşturulur.” hükmünü içermektedir. İlk derece Mahkemesince, bu hükme göre taraflar arasında bu maddenin yorumu veya çözümünün de Kuruma ait olduğu, bu hükümdeki başvuru koşulunun yerine getirilmediği, şayet başvuruda bulunulmuş olsa da bu kez Kurumun idari bir işlemi söz konusu olacağı gerekçesiyle de İdari yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Sözleşmenin 15. maddesindeki, anlaşmanın hükümleri üzerinde mutabakata varılmaması halinde anlaşmazlığın çözümü için Kuruma başvuru yapılması, maddedeki “başvuruda bulunabilir” ibaresinden anlaşılacağı üzere taraflar yönünden seçimlik bir hak içermektedir. İlk derece Mahkemesince hem Kuruma başvuruda bulunulmuş olsa da bu kez Kurumun idari işleminin sözkonusu olacağı şeklindeki varsayıma dayalı gerekçe ile yargı yolu dava şartının bulunmadığının kabulü, hem de bu kabulle çelişecek şekilde davaya bakmakla görevli olduğu kabul edilmiş gibi 15. maddedeki başvuru koşulunun yerine getirilmemiş olması nedeniyle başvuruya ilişkin dava şartının bulunmadığının kabulü hatalı olmuştur.
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, uyuşmazlığın tacir olan taraflar arasında imzalanmış olan ve özel hukuk hükümlerine tabi “Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşmasından” kaynaklanmakta olduğu, TTK’nın 4. maddesi uyarınca nispi ticari dava olduğu, aynı Yasa’nın 5. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu, somut uyuşmazlıkla ilgili idari yargının görevli olduğuna ilişkin yasal bir düzenleme olmadığı gözetilerek, uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, isabetli olarak yargı yolu yönünden görevli olduğu kabul edilerek bilirkişi incelemesi de yaptırıldıktan sonra yazılı şekilde yargı yolu dava şartının olmadığının kabulü doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/(1)-a.4. maddesi uyarınca esasını incelemeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.4. maddesi uyarınca, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.04.2022 tarih ve 2021/294 E., 2022/284 K. sayılı ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
4-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
28.12.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/(1)-a ve 362/(1)-g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza