Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1843 E. 2022/1646 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2022/1843
KARAR NO : 2022/1646
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

.
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/03/2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/876 E.-2022/241 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalının müvekkili şirket ile yapılan muhtelif sözleşmelerden kaynaklanan 769.855,22 USD borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2018/3092 E. sayılı dosyası ile İİK.’nun 155 maddesi hükmü uyarınca genel (adi) iflas yolu ile takibe geçildiğini, davalının borcun tamamına itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek, davalının itirazının kaldırılmasına ve davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasında herhangi bir sözleşme ve dolayısıyla sözleşmeye bağlı herhangi bir alacak bulunmadığını, müvekkilinin yurt dışında herhangi bir şubesi de bulunmadığını, davacının iddia ettiği söz konusu alacakların müvekkili şirketin kayıt ve defterlerinde bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere itirazlarının haksız bulunması halinde takip konusu tutarın müvekkilinin karşılayamayacağı bir tutar olmadığını, bu durumda verilecek uygun bir sürenin akabinde dava konusu borcun ödeneceğini, sermaye şirketlerinin ekonomik varlıklarını sürdürmelerine imkan tanınarak ülke ekonomisine olan faydaları nazara alındığında iflaslarının son çare olarak düşünülmesinin zorunlu olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; ” Davalı vekili her ne kadar taraflar arasında sözleşme ve ticari ilişki bulunmadığını iddia etmiş ise de; 15/04/2021 tarihli duruşma ara kararı ile; 23/05/2016 tarihli sözleşme ve 30/09/2016 tarihli e-postanın türkçe tercümeli suretleri eklenerek davalı adına isticvap davetiyesi çıkartılmış, davetiye ile sözleşmedeki imza ve e-posta içeriği konusunda beyanlarının alınması için şirket yetkilisinin imza sirküleri ile birlikte duruşmaya gelmesinin, duruşmaya gelinmediği veya gelip te beyanda bulunulmadığı takdirde, sözleşmedeki imzayı ve e-posta içeriğini kabul etmiş sayılacakları yönünde ihtarat yapılmış olmasına rağmen duruşmaya davalı adına katılan olmamıştır.
Yine; 10/02/2022 tarihli duruşma ara kararı ile; Dosyada mevcut fatura, cari hesap, hakediş belgeleri ve tercümeleri eklenerek davalı adına isticvap davetiyesi çıkartılmış, davetiye ile belgelerin içeriği ve ödeme konusunda beyanlarının alınması için şirket yetkilisinin imza sirküleri ile birlikte duruşmaya gelmesinin, duruşmaya gelinmediği veya gelip te beyanda bulunulmadığı takdirde, fatura, cari hesap, hakediş belgelerinin içeriklerinin doğru olduğu ve ödenmemiş kabul edileceği yönünde ihtarat yapılmış olmasına rağmen duruşmaya davalı adına katılan olmamıştır.
Davalı tarafa çıkartılan isticvap davetiyelerine göre, davalı şirket yetkilisinin duruşmaya katılmadığı görülmekle, Mahkememizce 23/05/2016 tarihli sözleşmedeki imzanın davalı tarafa ait olduğu ve 30/09/2016 tarihli e-posta içeriğinin doğru olduğu, dosyaya davacı tarafça sunulan faturalar, cari hesap, hakediş belgelerinin içeriklerinin doğru olduğu ve ödenmemiş olduğu kabul edilmemiştir.
Davalı vekili her ne kadar delil olarak müvekkili davalı şirketin ticari defterleri ile kayıt ve belgelerine dayanmış ise de; Davalı vekili her ne kadar 24/07/2019 tarihli dilekçesi ile ticari defterlerin bulunduğu yeri bildirmiş ise de, bu adrese tebligat yapılamadığı, şirketin bu adreste faaliyet göstermediği, bilirkişi tarafından da inceleme yapılamadığı görülmüştür. Bu nedenle 09/07/2020 tarihli duruşmada, hazır bulunan davalı vekiline davalı tarafa ait ticari defter, kayıt ve belgelerini ibraz etmek veya kapsamlı ise bulunduğu yeri bildirmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş, aksi halde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları ve karşı tarafın kayıt ve belgeleri ile mevcut delillere göre karar verileceği hususu ihtar edilmiş, ancak ticari defterler ibraz edilmediği gibi bulundukları yer de bildirilmemiştir. Bu durumda Mahkememizce dosyadaki bilgi-belgelere itibar edilerek değerlendirme yapılmıştır.
Davalı vekili karar duruşmasında, ticari defterleri ibraz ettiğini bildirerek inceleme yapılmasını talep etmiş ise de, davacı vekili tarafından muvafakat edilmemiştir.
Mahkememizce alınan SMMM ve hesap uzmanı bilirkişilerin rapor-ek raporlarının usul ve yasa ile dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçeli olduğu görülerek hükme esas alınmıştır.
Yukarıda belirtilen hususlar, alınan bilirkişi heyet raporu-ek raporları da dikkate alındığında; Davacı vekili tarafından 15 adet fatura sunulmuş, sunulan 30 Eylül 2016 Tarihli E-Posta içeriğine göre; davalı şirket adına davacı şirket yetkilisine hitaben “Sayın …, ekteki swift mesajı ile dün 125.000-ABD Doları transfer ettik. Kalan tutar Ekim’deki parti ile transfer edilecektir. Fiyat teklifiniz ile ilgili olarak ekibimiz çalışmasını neredeyse tamamlamış olup, gelecek haftaya detayları sizinle görüşeceğiz.” ifadesine yer verilmiştir.
23.05.2016 tarihli sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin taraflarının … Taahhüt Yatırım İnşaat ve Ticaret A.Ş. ve … İnşaat ve Müteahhitlik Ltd. Şti. olduğu, … Taahhüt Yatırım İnşaat ve Ticaret A.Ş.’nin müşteri, … İnşaat ve Müteahhitlik Ltd. Şti.’nin satıcı olarak adlandırıldığı, Sözleşmenin; 1. maddesinde, “… (satıcı) tarafından veya onun adına … (müşteri) için yapılan, teklif edilen, satılan ve teslim edilen ve de uygulanan işler ve/veya hizmetler (bundan böyle burada mallar ve hizmetlerin her ikisinden de ayrı ayrı ve beraberce “iş” olarak bahsedilecektir.) Genel Şart ve Kayıtlara …) tabi olacak ve Satıcı ile Müşteri arasındaki tüm benzer anlaşmalar içinde geçerli olacaktır.” hükmüne,
Sözleşme Bedeli ve Ödeme Şartları başlıklı 4.1. maddesinde, Ödeme; “Müşterinin onaylayıp, imzalayacağı ilerleme belgesi esas alınarak yapılacaktır. Müşterinin ilerleme belgesini onaylamasını takiben, Satıcı ilgili geçerli faturaları düzenleyecek ve satıcı ödemeyi satıcının tamamlanan işle ilgili onaylı faturası ve imzalı ilerleme belgesinin alındığı tarihi takip eden 30 gün içinde faturada belirtilen banka hesabına havale yapılması suretiyle alacaktır. Müşteri sadece garanti süresi için 65 oranında kesinti yapma hakkına sahip bulunmaktadır.” hükmüne,
4.2.maddede; “Satıcı ilerleme belgesinin müşteri tarafından onaylanmak ve imzalanmak üzere her ayın 25’inde sunacaktır. Satıcı, aylık sunum süresini aştığı takdirde ilerleme belgesini sonraki ayın 25’inde sunmalıdır.” hükmüne,
4.3. maddede; “Müşteri, satıcının yapılan işlerle ilgili olarak sunduğu her hakkediş beyanının yüzde beşini (65) teminat olarak kesecektir.” hükmüne,
4.4 maddede; “Teminatın Serbest Bırakılması, Müşterinin garanti süresi sonunda “Geçici Kabul Belgesini” düzenlemesi sonrasında satıcı teminatın Vo5’inin ödenmesini yazılı olarak talep edecektir. Müşteri satıcının talebini almasını takip eden 30 takvim günü içinde teminatı ödeyecektir. Müşteri teminat üzerinden faiz ödemek veya onu herhangi bir şekilde elinde tutmakla yükümlü olmayacaktır.” hükmüne yer verilmiştir.
Sözleşmenin eki 30.11.2016 Tarihli Müşteri Detayları Belgesinin incelenmesinde; davacı şirket tarafından toplam 969.888,22-ABD Doları tutarlı fatura düzenlendiği, bu tutarın, 5 Eylül 2016 tarihinde 74.885,18-ABD Dolarlık kısmının ve 9 Ekim 2016 tarihinde ise 124.885,17 ABD Dolarlık kısmının olmak üzere toplam 199.770,35 ABD Doları ödendiği, vadesinde ödenmeyen tutarın 770.114,87-ABD Doları olduğunun belirtildiği, 12.10.2016 tarih ve 2 no.lu hakediş belgesine istinaden 207.277,90-ABD Doları tutarlı ve 25.05.2016 tarihli faturanın düzenlendiği, 46.130,70-ABD Doları tutarlı ve 25.07.2016 tarihli faturanın incelenmesinde, faturanın açıklama bölümünde 01 numaradan 29 numaraya kadar inşaat temeli açıklamasına yer verildiği tespit edilmiştir.
Böylece; Taraflar arasında 23.05.2016 tarihli sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin konusunun sözleşmenin 1. maddesinde, … (satıcı) tarafından veya onun adına … (müşteri) için yapılan, teklif edilen, satılan ve teslim edilen ve de uygulanan işler ve/veya hizmetleri kapsadığı, bu çerçevede davacı şirket tarafından yapılan iş karşılığında toplam ayrıntıları Müşteri Detayları Belgesinde belirtilen 969.888,22-ABD Doları tutarlı fatura düzenlendiği, bu tutarın 74.885,18-ABD Dolarlık kısmının 5 Eylül 2016 tarihinde ve 124.885,17-ABD Dolarlık kısmının ise 9 Ekim 2016 tarihinde ödendiği, ödenen toplam tutarın 199.770,35-ABD Doları olduğu, böylece bakiye vadesinde ödenmeyen tutarın 770.114,87-ABD Doları olduğunun belirtildiği görülmüştür. Dosyada mevcut bilgi ve belgeler dikkate alındığında; davacının davalı taraftan 769.885,22 ABD Doları alacaklı olduğu, ödemeye ilişkin yukarıda belirtilen 2 adet ödeme dışında kayıt bulunmadığı anlaşılmıştır.
İcra takibinde, takibe konu edilen asıl alacak tutarının yanında 73.086,36-ABD Doları işlemiş faiz de talep edildiği, işlemiş faiz tutarının 06.02.2017-09.03.2018 tarihleri arası için hesaplandığı belirtilmiş olup faiz başlangıç tarihinin hangi işleme göre belirlendiği tespit edilememiştir. Davalı tarafa usulüne uygun olarak gönderilmiş ve tebliğ edilmiş bir ihtarnamede ibraz edilmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.1. maddesinde fatura bedelinin imzalı ilerleme belgesinin alındığı tarihi takip eden 30 gün içerisinde ödeneceği belirtilmiş olup, bu vadenin kesin vade niteliği taşımadığı, bu nedenle temerrüde esas alınamayacağı ve işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Belirtilen nedenlerle; Davacının icra takip tarihi itibarıyla sözleşmeye dayalı düzenlenen faturalardan kaynaklanan bakiye 769.885,22 ABD doları alacağının olduğu ve davalının itirazının haksız olduğu kanaatine varılarak 31/03/2022 tarihli duruşmada borçlunun itirazının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce depo emrine esas olmak üzere asıl alacak, icra masrafı, vekalet ücreti ve tahsil harcı miktarı bilirkişi raporuyla tespit edilmiş, icra takip tarihinden önce temerrüdün gerçekleşmediği anlaşılmakla depo emrine esas alacak miktarının 10.852,006,85-TL olduğu belirlenmiş, davalı şirkete İİK. 158/2. maddesi gereğince depo emri çıkartılmasına karar verilmiş, depo emrinin tebliğine rağmen davalı şirket tarafından depo kararının gereği yerine getirilmemiştir.
Böylelikle, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 367043 sicil numarasına kayıtlı davalı şirketin İİK’nun 43. maddesi gereğince iflasa tabi olduğu, davalı şirketin muamele merkezi itibariyle İİK’nun 154. maddesi kapsamında mahkememizin yetkili olduğu, iflas talebinin İİK’nun 166/2. maddesinde öngörülen biçimde usulüne uygun olarak ilan edildiği, İİK’nun 158/2 maddesi gereğince davalı şirketin depo kararı gereğini yerine getirmediği, davacı vekili tarafından İİK’nun 160. maddesi gereğince ilk alacaklar toplantısına kadar olan masraflar ile kanun yolları için gerekli tüm masrafların mahkeme veznesine depo edildiği, bu suretle İİK’nun 155 ve devamı maddelerinde öngörülen iflas koşullarının somut olayda gerçekleştiği” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığının kabul edildiğini, müvekkili firma yetkilisinin isticvap davetiyesine icap etmediğinden bahisle hüküm kurulduğunu, müvekkili firmanın değişen yetkililerini de gösterir kayıtların dosyaya sunulduğunu, mahkemece sözleşmenin yapıldığı döneme ait şirket yetkilileri dahi araştırılmadan isticvap davetinin şirketin mevcut yetkilisine gönderilmesinin hukuki bir yararı olmadığını, müvekkili firmanın Irak’ta herhangi bir şubesi bulunmadığı gibi Irak’ta projelendirmiş olduğu veya yapımını üstlendiği bir inşaat, taahhüt ve yapım işi de bulunmadığını, davacının dayanak olarak sunmuş olduğu belgeler ve faturaların proje kapsamında yapılan konaklama belgeleri, işçilik ve iş makinesi kullanımına ilişkin olup bu belgelerin hangi işe yönelik olduğu veya hangi proje ekibine ait olduğunun dahi açıklanmadığını, davacı tarafından müvekkili firmaya teslim edilmiş bir fatura veya irsaliye dahi bulunmadığını, davacının e-posta yazışmaları olarak sunmuş olduğu iletilerde müvekkili firma yetkililerinin yer almadığını, müvekkili firmaya ait BA ve BS kayıtlarında davacı firmanın öne sürmüş olduğu ticari ilişkiye ait bir belgenin yer almadığını, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin de eksik ve hatalı olup hüküm kurulmasına elverişli olmadığını, ayrıca HGK 2013/1977 E. 2015/1230 K. sayılı kararında belirtildiği üzere ticari defterlerin sunulmaması dahi aleyhe değerlendirmeye yol açamazken müvekkili firmaya ait olmayan bir sözleşme ve müvekkili firmaya tebliğ edilmeyen faturalara dayanarak ticari alacak oluşturmanın hukuk ve hakkaniyetle örtüşmediğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nın 156/3. maddesine dayalı itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
27.10.2022 tarihinde, İİK’nın 164/2. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza