Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1689 E. 2022/1518 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
ESAS NO : 2022/1689 (İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ)
KARAR NO : 2022/1518

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/10/2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2015/82E., 2019/831K.
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/82 E sayılı (Asıl) Dosyasında
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin Birleşen 2015/83 E sayılı (Birleşen) Dosyasında
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
Davacı vekili müvekkili ile davalı arasında düzenlenen sözleşme gereğince inşa edilen bağımsız bölümlerde ortaya çıkacak ayıplı ve eksik imalat nedeniyle oluşacak sorumluluğun davalıya ait olacağının kararlaştırıldığını,
Asıl davada (2015/82 E) proje kapsamında konut satın alan dava dışı …’ın müvekkili ve davalı aleyhine açtığı tazminat davası sonucunda giriştiği icra takibi nedeniyle 12.740,66 TL ve
Birleşen davada (2015/83 E) proje kapsamında konut satın alan dava dışı …’nın müvekkili ve davalı aleyhine açtığı tazminat davası sonucunda giriştiği icra takibi nedeniyle 12.740,66 TL’nin masaya kaydı için yaptıkları başvurunun davalı iflas idaresince reddedildiğini ileri sürerek bu tutarın iflas masasına kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı iflas idaresi cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesince yanlar arasında bağıtlanan sözleşmenin 17/10 maddesinde her türlü hukuki ve cezai sorumluluğun yükleniciye ait olacağı ve davacı idarenin hiç bir sorumluluğunun bulunmadığı, bu nedenle davacı yanca dava dışı alıcılara ödenen tazminatın davalı tarafından üstlenilmesi gerektiği,
İcra ve İflas Kanunu’nun 235’inci maddesi uyarınca iflasa kadar doğan alacakların sıra cetveline kabul edileceği, bu tarihten sonra doğan alacakların müflisin borcu olmayıp iflas masasının borcu olduğu ve bunların müflisin borçları ödendikten sonra tasfiyeden sonra para kalması durumunda müflis şirketten tahsil edilebilecek alacaklar olduğu;
İflas kararının Ankara 11 Asliye Ticaret Mahkemesince 24/06/2013 tarihinde verildiğini;
Bu nedenle iflas tarihinden önce doğan alacakların iflas masasına kaydına, iflas tarihinden sonra doğan alacakların ise masanın tasfiyesinden sonra para kalması durumunda müflis şirketten tahsiline karar verildiği gerekçesiyle
“1. 2015/82 esas sayılı asıl dosyada davacının davasının kabulü ile,
a- 5.273,85 TL alacağın Ankara 21. İcra Müdürlüğünün 2013/12 sayılı iflas dosyasında işlem gören müflis şirketin iflas masasına kayıt ve kabulüne,
c- 8.682,06 TL alacağın masanın tasfiyesinden sonra para kalması durumunda müflis şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine…
2- 2015/83 esas sayılı asıl dosyada davacının davasının kabulü ile,
a- 3.228,15 TL alacağın Ankara 21. İcra Müdürlüğünün 2013/12 sayılı iflas dosyasında işlem gören müflis şirketin iflas masasına kayıt ve kabulüne,
c- 5.323,25 TL alacağın masanın tasfiyesinden sonra para kalması durumunda müflis şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine…” karar verilmiştir.
Davacı vekili 28.12.2021 günlü tavzih dilekçesi ile 2015/83 sayılı dosyanın asıl değil birleşen dosya olduğunu ve 5.472,45 TL asıl alacağın masaya kaydına, 8.537,90 TL alacağın ise masanın tasfiyesinden sonra para kalması durumunda müflis şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine dair düzeltme yapılmasını istemiştir.
Tavzih talebi üzerine ilk derece mahkemesi asıl dosya yerine birleşen dosya yazılmak suretiyle hükmün tavzihine fakat tarafların hak ve borçlarını değiştirecek nitelikte olması nedeniyle masaya kaydına ve tahsile karar verilen tutarların değiştirilmesi talebinin reddine karar vermiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvuru sebebi tavzih dilekçesinde gösterdiği parasal tutarlara yöneliktir.
HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE
Dava iflas masasına kayıt istemine ilişkindir.
HMK’nin “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341. maddesinin (2) no’lu bendinde, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41. maddesi ile de, maddede yer alan “binbeşyüz” ibaresi, “üçbin” şeklinde değiştirilmek suretiyle, söz konusu kesinlik sınırı üçbin Türk Lirasına çıkarılmış ve her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir.
Diğer taraftan, 6763 Sayılı Kanun’un 44. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ne eklenen Ek madde 1/2 gereğince, HMK’nin 341. maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının uygulanmasında, hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı öngörülmüştür.
Buna göre, asliye ticaret mahkemeleri yönünden kesinlik sınırı, ilk derece mahkemesine ait karar tarihi 01.01.2019’dan itibaren 4.400,-TL olarak uygulanacaktır.
Somut davada davacı 2.244,3 iflas alacağı farkı ile 3.214,65 tasfiye artığı farkını istinaf konusu etmektedir. Görüldüğü üzere davacı tarafça istinafa getirilen ve bağımsızlıklarını koruyan her iki dava bakımından tutarlar yukarıda gösterilen yasal düzenleme ve karar tarihi bakımından kesin niteliktedir.
HMK’nin 346/1. maddesi uyarınca istinaf dilekçesi kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir. Ayrıca 352. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde kararın kesin olması halinde fıkra uyarınca mahkemece gerekli kararın verileceği belirtilmiştir. Öte yandan 360. madde gereğince de bu bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, Bölge Adliye Mahkemesi’nde de uygulanacaktır.
Bu nedenle davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE.
2- Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3- Asıl ve birleşen davada davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
12/10/2022 tarihinde dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu kesin olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GER. KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır