Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1680 E. 2022/1706 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1680 – 2022/1706
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(H Ü K M Ü K A L D I R A R A K
Y E N İ D E N H Ü K Ü M K U R U L M A S I)
ESAS NO : 2022/1680
KARAR NO : 2022/1706

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21.11.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : 2014/151 E., 2017/728 K.
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Dairemizin 16.06.2020 tarih ve 2018/1628 E., 2020/744 K. sayılı kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.06.2022 tarih ve 2020/6244 E., 2022/4377 K. sayılı kararıyla bozulmasına karar verilmesi üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m. 373/(3). maddesi uyarınca, duruşma yapılmasına ve tarafların duruşmaya davet edilmesine karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacılar vekili, davacıların murisi …’in …bölgesinde bulunan …’ne ait tesiste 03.02.2011 tarihinde meydana gelen patlamada hayatını kaybettiğini, ilgili işyerinin mesleki faaliyet alanında meydana gelebilecek zararlara karşı tehlikeli maddeler ve tehlikeli atık mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğunu yerine getirmediği hususunun bilahare öğrenildiğini, bu nedenle Güvence Hesabı Yönetmeliği gereğince davalının kanunen davacıların uğradığı destekten yoksun kalma zararından sorumlu tutulması gerektiği hususu nazara alınarak, her davacı için ayrı ayrı 250,00-TL’den toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın olay tarihi olan 03.02.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili, ıslah dilekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatını davacı anne … için 67.365,91 TL ye, davacı kardeş …için 132.634,09 TL’ye arttırmıştır.
Davalı vekili, müteveffanın kardeşlerine destek olduğunun kabul edilemeyeceğini belirterek davacılar …, … ve …açısından aktif husumet yönünden ve olayın iş kazası vasfında olması nedeni ile davanın SGK ve işverene karşı açılması gerektiğinin kabulü ile pasif husumet yönünden usulden reddine, olmadığı takdirde davanın … ve Tic. Ltd. Şti, …Anonim Şirketi ve … ve Tic. Ltd. Şti.’ne ihbarı ile davalının olay nedeni ile sorumlu tutulamayacağının kabulü ve davanın esas yönden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…1-Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca her şirketin kendi faaliyet alanı için ayrı ayrı sigorta yaptırmasının zorunlu olduğu ancak faaliyet alanı kavramının gerek bu sigorta türünün zorunlu hale getirilmesinin amacı, gerekse bu işle uğrasan gerçek ve tüzel kişilerin iştigal konusu işin (faaliyetin) tamamını kapsaması ve geııiş yorumlanması gerektiği (faaliyet alanının yer-mahal olarak sınırlandırılamayacağı) kanaatiyle birlikte, davacının davalı kurumdan Sigortacılık Kanunu ve Güvence Hesabı Yönetmeliği uyarınca destekten yoksun kalma tazminat talep hakkı bulunduğu,
(2.700,00.-TL Net Ücrete Göre) Yapılan Hesaplamada:
-Davacı anne … …’in destek zararının; 135.856,68-TL olarak hesaplandığı.
-Davacı kardeş ……’in destek zararının; 267.482,86-TL olarak hesaplandığı,
-TOPLAM destek zararının ; 403.339,54-TL olarak hesaplandığı
Davalı …’nın kaza tarihinde kişi başı ölüm teminat limitinin 200.00,00-TL ile sınırlı olduğu ve hesaplanan toplam destekten yoksun kalma tazminat miktarlarının poliçe teminat limiti üzerinde bulunduğundan “GARAMETEN PAYLAŞTIRMA” yapılması gerektiği, buna göre yapılan hesaplamada;
-Davacı anne … …’in destekten yoksun kalma zararının: 67.365,91-TL, -Davacı kardeş ……’in destekten yoksun kalma zararının: 132.634,09-TL olabileceği,
2-Hükmedilecek maddi tazminata en geç 19.12.2011 temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceği kanaatiyle davanın KABULÜNE…” karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 16.06.2022 tarih ve 2018/1628 E., 2020/744 K. Sayılı kararıyla;
“1-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Mahkemece yargılama sırasında hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı anne … …’in destekten yoksun kalma zararının 67.365,91 TL, davacı özürlü kardeş ……’in destekten yoksun kalma zararının 132.634,09 TL olduğu belirlenmiş, davalı … tarafından ödeme yapılan dosya sayısı itibariyle garameten paylaştırma yapılacağı ve şayet yapılacak ise oranı konusunda bir kanıya varmanın mümkün olmadığı kanaati bildirilmiştir.
Bu kapsamda ihtilaf, dava konusu patlamada zarar gören ölü ve yaralı sayısına göre kaza başı limitinin paylaştırılması gerekip gerekmediği noktasındadır.
Davalı vekili olayda bir çok kişinin zarar gördüğünü, davalı … diğer kişiler içinde ödeme yaptığını ve zararın garameten paylaştırılması gerektiğini beyan etmiştir.
Dairemizce, davalı vekilinin bilirkişi raporlarına yönelik itirazlarını karşılamak ve olayda 20 kişinin vefat etmesi ve 43 kişinin yaralanması nedeni ile sigorta poliçesi teminatının zarar görenlerin zararı oranında paylaştırılması gerektiğinden, garameten paylaştırma yapılması için dosya uyuşmazlık konularında uzman bilirkişi …’ a tevdi edilerek 24.01.2020 tarihli ve 27.03.2020 tarihli kök ve ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporlarında özetle; patlamanın gerçekleşmesinde kusurlu bulunan …, 5510 Sayılı Yasa uyarınca 3. kişi konumunda bulunduğundan sigortalıya/ hak sahiplerine yapılan ve ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile sınırlandırıldığından, kurumun rücu edebileceği miktarın bağlanan peşin sermaye değerli gelirin yarısı olduğu ancak SGK tarafından davacılara iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kolundan ölüm geliri bağlanmadığı anlaşılmakla davacıların hesaplanan destekten yoksun kalma zararından bir indirime gidilmesine olanak bulunmadığı, garameten paylaştırma hususunda ise; aynı kaza nedeni ile yargılaması biten ve yargılaması devam eden derdest dosyaların incelenmesi neticesinde, yapılan ödemeler toplamı ile derdest dosyalardaki zarar miktarı toplamının 3.327.688,67 TL olduğu, … ‘nin ölüm/yaralanma halinde azami teminat limitinin 200.000,00 TL, satış hasılatı / kullanım tutarına göre kaza başına 3.200.000,00 TL olduğu, sadece ödemeler açısından değerlendirme yapılması halinde garame hesabına gerek bulunmadığı, davalı … tarafından yapılan ödemeler ile halen yargılaması devam eden bedeni zararlar klozu kapsamındaki zarar miktarının tutarının (3.327.688,67 TL) kaza başına teminat limitini aştığı görülmekle, yapılan ödemeler ve derdest zarar miktarları açısından değerlendirme yapılması halinde, derdest zarar+ödeme miktarı, teminat limitine oranlandığını, buna göre davalının teminat limiti dahilindeki sorumluluğunun davacı … … yönünden 67.780,97 TL, davacı …yönünden 127.544,71 TL olduğu açıklanmıştır.
Somut olayda; 03.02.2011 tarihinde meydana gelen patlamada muris …’in hayatını kaybettiği, aynı kazada toplam 20 kişinin vefat ettiği ve 43 kişinin yaralandığı, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında sigorta poliçesi teminatının zarar görenlerin zararı oranında paylaştırılması gerektiği yönündeki uygulaması dikkate alınarak, garameten paylaştırma yapılması gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece garame hesabı yapılmaksızın tazminata karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Mahkemece yaşları itibariyle destek tazminatı talep edemeyecekleri için davaları kabul edilmeyen davacılar … … ve … … yönünden davalı lehine vekalet ücretine karar verilmemesi de doğru olmamıştır.
HMK 331/2. maddesi gereğince görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi de yanlıştır.
Davacılar lehine hükmedilen maddi tazminata avans faizi hükmedilmesi gerekirken talebe rağmen yasal faize hükmedilmesi de isabetli değildir.
Bu durumda Dairemizce, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
“a)Davanın kısmen kabulü ile, davacı anne … … için 64.780,97-TL, davacı kardeş …… için 127.544,71-TL olmak üzere toplam 192.325,68-TL’nin temerrüt tarihi olan 19.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
Dairemiz kararının davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.06.2022 tarih, 2020/6244 E. 2022/4377 K. Sayılı ilamı ile karar aşağıda özetlenen gerekçe ile davalı vekilinin temyiz istemi yönünden bozulmuştur. Bozma ilamında özetle,
” (1) HMK’nın 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362/1-a maddesi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri 40.000,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin verdiği kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Bu miktar, HMK’nın Ek 1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm tarihi itibariyle 72.070 TL’dir.
Somut olayda davacı … için 132.634,09 TL, davacı … için 67.365,91 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL’nin tahsili talep edilmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacı …için 132.634,09 TL, davacı … için 67.365,91 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı …için 127.544,71 TL, davacı … için 64.780,97 TL olmak üzere toplam 192.325,68 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, bu hükme karşı davacılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur. Bu durumda temyiz başvurusu, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile reddedilen toplam 7.674,32 TL için yapılmış olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihine göre temyiz eden yönünden hüküm, kesinlik sınırı altında kalmaktadır.
HMK’nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanun’un 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davacılar …… ile … … vekilinin kesin olan karara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
(2) İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
(3) Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmında, davacılardan … ve … yönünden, mahkemece yaşları itibariyle destek tazminatı talep edemeyecekleri için davaları kabul edilmeyen davacılar … … ve … … yönünden davalı lehine vekalet ücretine karar verilmemesinin doğru olmadığına kanaat getirilmiş olmasına rağmen, hüküm kısmında İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında karar verilmesine karar verildikten sonra, sadece davacılardan …ve … hakkında karar verilmekle yetinilmesi ve diğer davacılar … ve … hakkında hüküm tesis edilmemiş olması doğru olmamış, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.” karar verilmiştir.
Dairemizce bozma sonrası HMK 373/3. maddesi gereğince duruşma açılarak, taraf vekillerine bozmaya karşı diyecekleri sorulmuş ve usul ve yasaya uygun bozma kararına uyularak, davanın davacılar … … ve … … yönünden yaşları itibari ile destek tazminatı talep edemeyeceklerinden reddine, davacılar … … ve …… yönünden ise bozma öncesi yukarıda açıklanan gerekçelerle kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
a)Davanın kısmen kabulü ile, davacı anne … … için 64.780,97-TL, davacı kardeş …… için 127.544,71-TL olmak üzere toplam 192.325,68-TL’nin temerrüt tarihi olan 19.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
Davanın davacılar … … ve … … yönünden reddine,
b)Alınması gereken 13.137,77-TL harçtan peşin alınan 24,30-TL harç ile 681,40-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 705,70-TL harcın mahsubu ile kalan 12.432,07-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
c) Davacı tarafından yatırılan 705,70-TL harcın davalıdan alınarak davacı … … ve ……’e verilmesine,
d)Kabul ret oranına göre davacılar tarafından yapılan 3.264,53-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı … … ve ……’e verilmesine,
e)Kabul ret oranına göre davalı tarafından yapılan 61,50-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
f)Davacılar kendilerini vekille temsil ettiklerinden AAÜT gereğince hesaplanan vekalet ücretinin kabul ret oranına göre 21.071,34-TL’sinin davalıdan alınarak davacı … … ve ……’e verilmesine,
g)Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden 31.10.2013 tarihinde verilen görevsizlik kararı nedeniyle AAÜT gereğince hesaplanan 3.400,00-TL’nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
h)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 3.400,00-TL’nin davacılar … … ve ……’den alınıp davalıya verilmesine,
ı)Davası reddedilen davacı … … ve … … yönünden, davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 250,00’şer TL vekalet ücretinin davacı … … ve … …’den alınarak davalıya ödenmesine,
i)İstinaf aşamasında yapılan duruşmalı yargılamada davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,”
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-HMK m. 359/3 gereğince karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
08.11.2022 tarihinde, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda, davacılar vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’nun yüzüne karşı, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 09.11.2022

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır