Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1655 E. 2022/1578 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
ESAS NO : 2022/1655
KARAR NO : 2022/1578

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17/10/2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/437E., 2019/754K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davacının Ürdün’deki bir projesi ile ilgili montaj, boru ve her türlü vananın kaynaklanması, techizat hizmetlerinin temini için davalı müflis … Limited Şirketi ile 03.01.2012 tarihli alt yüklenici sözleşmelerinin imzalandığını, 24.07.2014 tarihinde Müflis şirketin işçilerinin bulunduğu aracın karıştığı trafik kazasında iki işçinin vefat ettiğini, bu olay nedeniyle tazminat davalarının açıldığını, Elbistan İş Mahkemesinin 2014/607 ve 2014/623 E sayılı dosyalarında verilen kararların Müflis Şirket ile birlikte davacı aleyhine de takibe konulduğunu, davacının belirtilen dosyalara sırasıyla 630.000,00 TL ve 100.000,00 TL tutarlı banka teminat mektubu sunmak zorunda kaldığını, alacaklarının gerçek tutarı ile gerekiyorsa şartlı olarak sıra cetveline kaydedilmesi ve nihayetinde buna uygun aciz vesikası düzenlenmesinin talep edildiğini, bu taleplerinin Ankara 21. İcra-İflas Müdürlüğünce 14.05.2018 tarihinde alacak talebinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle reddedildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin 2, 4, 20 ve 33. maddeleri gereğince müflis şirketin, kendi işçilerinin iş sağlığı ve güvenliği mevzuatından yani iş kazasından kaynaklananlar da dahil olmak üzere her türlü alacağından sorumlu olacağını, dolayısıyla açılan davalar ve başlatılan icra takipleri nedeniyle davacının icra dosyalarına sunmak zorunda kaldığı banka teminat mektuplarının komisyon ücretlerinin de ileride ödemek zorunda kalabilceği tazminatlar da dahil bu tutarların kaydı gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.397,25 TL tutarındaki muaccel olmuş banka teminat mektubu komisyonlarından oluşan alacağın aynen, devam eden davaların olumsuz sonuçlanması ve alacaklıların alacaklarını davacı şirketten tahsil etmeleri halinde muaacel hale gelecek olan 730.000,00 TL tutarındaki alacaklarının taliki şarta bağlı olarak iflas masasına kaydının yapılmasını talep ve dava etmiştir.
İflas Müdürlüğü davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…davaya konu alacak kayıt talebinin dayanağı mahkeme kararlarının iflas kararının kesinleşmesinden önce verilmişse de, henüz bu kararların kesinleşmediği, sözü edilen kararlarda tazminat alacak davalarını iş kazasında ölenlerin miraçıları tarafından açıldığı, davalı sıfatıyla … Ltd. Şti. ile … A.Ş. ni gösterdikleri, Elbistan İş Mahkemesinin 21.03.2016 gün ve 2014/623 Esas ve 2016/75 Karar sayılı kararının Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 04.02.2019 gün ve 2018/1157-474 sayılı kararı ile bozulduğu davanın derdest olduğu, keza Elbistan İş Mahkemesinin 05.12.2017 gün ve 2014/607 Esas ve 2017/281 karar sayılı tazminat davasının kısmen kabulüne karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edildiği, halen istinaf incelemesinin bitirilmediği, sözü edilen Elbistan İş Mahkemesinin her iki kararının da henüz kesinleşmediği, Davacının bu mahkeme kararları ile alt müteahhidi olan Müflis … ile meşterek ve müteselsil olarak mahkum oldukları tazminatları ödemek zorunda kaldığı taktirde şartlı olarak bedellerin müflis … Mühendisliğin iflas Alacaklılar listesine kayıt edilmesini, yargılama sonuçlarının beklenmesini, tasfiyenin kapatılmamasını istemektedir. Ankara İflas (21. İcra) Müdürlüğünün 2017/27 sayılı dosyasında basit tasfiyenin uygulandığı, iflas idaresinin teşekkül ettirilmediği ve tasfiyenin İflas Müdürlüğünce yapıldığı anlaşılmaktadır.
İflas Tasfiyesi sırasında alacak kayıt taleplerinin reddine ilişkin kararlar aleyhine süresince açılacak sıra cetveline itiraz ve alacağın kaydına ilişkin davalarda Ticaret Mahkemeleri görevlidir. Ne var ki somut olayda, davacı … A.Ş. mevcut bir alacağa dayanmayıp, hükmen müşterek ve müteselsilen ödemek zorunda kalacakları tazminatın “müteselsil sorumlulardan birinin ödediği tazminatın kendisinin sorumlu olmadığı bölümünü diğer müteselsilen mesul olan borçlulardan tahsilini istemeyeceği” hükmüne dayanarak, muhtemel tazminat bedelinin ve tehiri icra için ödenmiş olan komisyon ve masrafların alcaklılar listesine alacak olarak kayıt edilmesini istemektedir. Şu hale göre Davacı şirket doğmamış bir rücu alacağının kayıt edilmesini istemektedir. Davacının sözünü ettiği yukarıdaki paragraflarda sözü edilen Elbistan İş Mahkemesi kararları kesinleşmeden Tazminat alacağının doğduğu ve müteselsil sorumlu … tarafından diğer müteselsil sorumluya rücu edileceğinden söz edilmez . Başka deyişle davacının henüz rücu alacağı doğmamıştır. Rücu alacağının muhtemel alacak olarak alacaklılar listesine kayıt edilmesi mümkündür. Ancak bu halde doğan alacak, müflis şirketin iflastan önceki borcu olmayıp, iflas alacağı ve masa borcu değildir. İflas tarihinden sonra doğan genel nitelikli alacak niteliğindedir. Dava 6102 sayılı TTK 5. Maddesinde yapılan değişiklik sonrasında açıldığına, Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeseleri arasında görev ilişkisinin de bulunduğuna, basit tasfiye yapan davalı İflas Müdürlüğünün tacir sayılan kişilerden olduğu söylenemeyeceğine göre, davanın nispi ticari dava olmayıp, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir (Yüksek Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05.04.2016 gün ve 2016/2556 Esas ve 2016/2121 sayılı kararı ve daha bir çok yerleşik kararı aynı doğrultudadır).
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK nın 6335 sayılı Kanunla değişik 4.Maddesinde ticari davalar sayılmış, aynı kanunun 6335 sayılı kanunla değişik 5. Maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği, 5/3.Maddesinde ise Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu öngörülmüştür. Bu durumda eldeki uyuşmazlığın ticari dava olup olmadığının 6102 sayılı T.T.K.’nun 4. Maddesine göre belirlemek gerekir. Bu düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1. Maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması gerekir. TTK 4/2. Maddesine göre de tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğan uyuşmazlıklar ticari dava sayılmıştır .
Görev hususu 6100 sayılı H.M.K. nun 114/1-c Maddesinde dava şartı olarak sayıldıktan sonra, Usul Kanunun 115/1 Maddesi gereğince, davanın her aşamasında dava şartlarının mevcut olup olmadığı, davanın taraflarınca ileri sürülebileceği gibi, Mahkemece de re’sen gözetileceği bildirilmiş, 114/2 Maddede ise  Mahkemenin, dava şartı noksanlığını tespit ettiğinde davanın usulden reddine karar vereceği öngörülmüştür… ” gerekçesiyle mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin sıra cetveline kaydını talep ettiği alacaklarının iflâs alacağı niteliğinde olduğunu, davacı şirketin alacağının temelinde yatan sebeplerin Müflis …’nın iflâsından önce doğduğunu, ilk derece mahkemesi kararında belirtilenin aksine söz konusu rücu alacağının henüz doğmamış olmasının bu alacağın iflâs masasına kaydına engel olmadığını, dava konusu uyuşmazlık bakımından görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, iflas masasına kayıt kabul istemine ilişkindir.
İİK m. 197/1, “Alacaklı talikı bir şarta veya gayri muayyen bir vadeye muallak bulunan alacağını da kaydettirebilir. Fakat hissesini şartın tahakkukunda veya vadenin hulülünde alır…” hükmünü içermektedir.
Davacının talebinin büyük bölümü İİK 197/1 kapsamında olmakla, kalan kısmının da icra dosyasına ödenen komisyon olduğu beyan edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu alacağın muaccel olmadığı nitelendirilerek davanın kayıt kabul davası olmadığından bahisle göreve ilişkin dava şartı noksanlığından usulden ret kararı verilmiştir.
İflas masasının safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), alacakların ödenmesine tahsis olunur. (İİK m. 184,I,c.1). Buradaki “alacaklar” teriminden maksat, aslında yalnız “iflas alacaklarıdır.” İflas alacağı, iflas açıldığı anda müflise karşı hukuken mevcut olan alacaklar yani müflisin iflasın açıldığı andaki borçları olup, iflas masasından istenebilirken (masaya yazdırılabilirken), müflisin iflas açılmasından sonra doğan borçları, iflas alacağı olmadığından, iflas masasından talep edilemez. İflas masasından istenebilecek (hatta, iflas alacaklarından daha önce ödenecek) olan, bir başka alacak çeşidi de masa alacaklarıdır. Bunun masa bakımından adı “masa borcudur.” Masa borçları müflisin değil, (çünkü, müflisin iflas açıldıktan sonra masayı bağlayıcı nitelikte borçlanmasına imkân yoktur.) iflas masasının yaptığı borçlardır. Masa borçları, iflasın açılmasından iflas tasfiyesinin sonuçlanmasına kadar, iflas masası (masa adına iflas dairesi veya iflas idaresi) tarafından yapılan borçlardır. (İİK 248, 303/2) Masa alacakları iflas masasından tam olarak ödenir. (örn: İflas kararının ilanı giderleri (İİK 166;219), defter tutma (İİK 161;208) giderleri (İİK 160), masa mallarının muhafazası için kiralanan depo için ödenecek kira, iflas idaresinin ücreti (İİK 223,IV), masanın (iflas idaresinin) taraf olduğu davaları takip eden avukatın avukatlık ücreti vb.) Bu sayma, tahdidi değildir; masa borçlarına bazı misaller vermek içindir. Şu halde, masa alacakları (borçları), iflas açıldıktan sonra iflasın tasfiyesi için bizzat masa (yani, masa adına iflas dairesi veya idaresi) tarafından yapılan borçlardır. Masadan ödenecek alacakların, iflas alacağı ve masa alacağı olarak ikiye ayrılmasının pratik önemi şudur: Masa alacakları, iflas masasından tam olarak ödenir. Masa alacakları, iflas alacaklarından daha önce ödenir (İİK 248). Oysa, iflas alacaklarının tam olarak ödenmesi çok enderdir (belki yalnız İİK nın 206. Maddenin ilk üç sırasındaki imtiyazlı alacaklar tam olarak ödenir.) İflas alacakları (özellikle İİK’nın 206. maddenin dördüncü sırasındaki imtiyazsız alacaklar), iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında ödenir. İşte bu nedenle, iflas masasından istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük önemi vardır. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, S. 1212 vd. Ankara, 2013) İflas masrafları ve masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.
Tüm bunların yanında İİK’nın 204. maddesi, “Alacaklı müflisle birlikte borçlu olandan alacağının bir kısmını almış ise müşterek borçlunun müflise rücu hakkı olsun olmasın borcun tamamı masaya kaydolunur.
İflas masasına kaydolunmak hakkı alacaklının ve müşterek borçlunundur.
Alacaklı masaca yapılan taksimde alacağının tamamına düşen hisseden alacağını tamamlıyacak kadarını alır; geriye kalan paradan müşterek borçluya, rücu hakkı olduğu miktara düşen hisse verilir. Artan para da masaya kalır’ hükmünü içermektedir. Bu madde içeriğinde, alacaklının kısmen tatmin edildiği halde bile, alacağın tamamının masaya kaydı gerektiği belirtmiştir. Ödemenin iflasın açılmasından önce veya sonra vuku bulması, alacağın tamamının masaya kaydedilmesi bakımından fark yaratmaz. Yasa “kayıt”tan söz ettiğine göre bu bir masa borcu ya da “iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak” olmayıp iflas alacağıdır ve üçüncü fıkrada açıkça söylendiği gibi “taksim” yani paraların sıra cetveline uygun biçimde düzenlenen pay cetveli ile paylaştırılması sırasında ödenecektir; bu ödeme için tasfiye bakiyesinin kalması hali gibi bir düzenleme bulunmamaktadır. Alacaklı birlikte borçlu olan kimse tarafından kısmen tatmin edilmişse tatmin edilmediği kısım için alacaklı, yaptığı ifa kısmı için de birlikte borçlu masaya kayıt hakkını haizdir (İİK m.204/II).
Somut olayda, dava dışı işçiler kaza geçirmiş olup, tazminatlardan İş Mevzuatı kapsamında davacı ve davalı şirketler birlikte sorumludur. Dava konusu alacak esasen dava dışı işçilerin uğradığı kaza (haksız fiil) ânında doğmuştur. Ödeme ile davacı şirket nezdinde yeni bir alacak doğmuş değildir, doğan sadece rücu hakkıdır (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/1973 E, 2022/810K sayılı ilamı).
Bu açıklamalar kapsamında davacının icra dosyasına yapılan komisyon ödemesi alacağının doğmadığı söylemeyeceğinden ve diğer talepleri ise İİK 197.madde kapsamında olduğundan mahkemenin görevli olmadığına dair kararı doğru görülmemiş davacı vekilinin istinaf istemi Dairemizce kabul edilerek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Alacağın iflas alacağı olmadığı kabulüne göre dahi, mahkemece davalı iflas idaresinin tacir sıfatının bulunmadığına yönelik gerekçesi hatalıdır. Zira iflas eden şirket tacir olup, iflas idaresinin yetkisi tasfiye ve temsile ilişkindir. Tarafları tacir olan davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kabulü hukuka aykırıdır.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.3 gereğince, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/437E., 2019/754K. sayılı dava dosyasında verdiği 17/10/2019 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
19/10/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır