Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1570 E. 2023/1244 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2022/1570
KARAR NO : 2023/1244

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25.05.2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2021/476E., 2022/474K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

Davacı ve davalı … vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilinin davalı kooperatifin 20/07/2019 günlü, 32 sayılı yönetim kurulu kararıyla ortak olduğunu ve ortaklığının devam ettiğini, kooperatif hissesini 20/06/2019 tarihinde eşinden devraldığını, 11/07/2011 tarihinde noter huzurunda çekilen kurada … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel üzerindeki B Blok 9. Kat, 35 numaralı bağımsız bölümün çıktığını, kura sonrasında 9 ortak hariç tüm ortakların tapularının devredildiğini, davacının da dahil olduğu 9 ortağa taşınmazların tapusunun “haklarında cezai soruşturma olduğu” ileri sürülerek verilmediğini, bu hususun mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu, bu arada davalı kooperatifin borcundan dolayı Ankara 19. İcra Müdürlüğünde 2013/16460 esas numarasıyla takip başlatıldığını, söz konusu takip nedeniyle taşınmazın satışının istendiğini ve ilk satışın 03/06/2021 tarihinde yapılacağını belirterek, davaya konu, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada … Parsel üzerindeki B Blok 9. Kat 35 numaralı bağımsız bölümün satışının durdurulması için ihtiyati tedbir konulmasını, davalı kooperatife ait tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde dava konusu taşınmazın değerinin saptanarak şimdilik 50.000,-TL’nın yasal faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesini, Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2013/16460 sayılı dosyasında davaya konu bağımsız bölüm üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; dava konusu dairenin diğer kooperatif ortakları gibi davacı adına tescili için 20/04/2017 günlü, 25252 sayılı ve 24/04/2017 günlü, … sayılı yazılarla yasal olarak başvurusu yapılmasına rağmen ilgili belediye tarafından 9 ortağın tapu tescilinin yapılmadığını, bu durumda müvekkilinin tapu tescili yapılmamasında bir kusuru bulunmadığını, kurada davacıya çıkan konutun tapu kaydının yapılmasına itirazları olmadığını, mülkiyet başvurusunun davacının da içinde bulunduğu 9 ortak hakkında ceza soruşturması açıklamasıyla işleme alınmamasında kooperatifin dahli olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … İnş. San. Ve Tic. A.Ş. davayla ilgilerinin bulunmadığını savunmuştur.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…çekilen kura sonucunda davacıya isabet eden konutun kat mülkiyeti tapusunun verilmesi için kooperatifçe … Tapu Müdürlüğüne başvuruda bulunulmasına rağmen ceza soruşturması ileri sürülerek davacı adına tapu düzenlenmemiş, sonrasında da daireler icra satışına konu olmuştur.
Davalı kooperatif ürettiği konutlarının 9 adedi haricindekileri çektiği kur’a tutanağına göre üyelerine tahsis etmiş, bu kapsamda tapularınıda devretmiştir. Davacınında dahil olduğu 9 üyeye çıkan taşınmazların tapusunu ise “haklarında cezai soruşturma olduğu” gerekçesiyle vermemiştir. Davacının üyelikten kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirdiği, kur’a tutanağına göre kendisine tahsis edilen taşınmazın tapusunu talep etme hakkını kazandığı taraflarında kabulündedir. Öte yandan, bu durum 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 23. maddesinde açıklanan “ortaklar hak ve vecibelerde eşittir” şeklindeki ilkesininde bir sonucudur. Buna göre, ortaklıktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getiren davacı diğer ortaklar gibi kur’a neticesinde kendisine tahsis edilen taşınmazın tapusunu talep edebilecektir. Bu düşünce Anayasa’mızda 35. maddesinde düzenlenen ve ancak kamu yararı gerekçesi ile sınırlandırılabilecek mülkiyet hakkı ile de uyumludur.
Nitekim, Mahkememizce bu doğrultuda verilen ve istinaf kanun yoluna gidilen kararımız Ankara BAM. 23. Hukuk Dairesinin 11/12/2019 tarihli ve 2019/779 esas, 2019/1973 karar sayılı ilamı ile kaldırılarak sadece vekalet ücreti yönünden düzeltilerek aynı doğrultuda yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
Açıklanan bu nedenlerle, davacı tarafın tapu iptali ve tescili yönündeki talebi haklı görülerek davanın kabulüne karar verilmiş, davalılardan kooperatifin davacının da adının bulunduğu ferdileşme işlemini yaparak, ferdileşme listesini tapu müdürlüğüne gönderdiği, üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği, bu nedenle davanın açılmasına sebebiyet vermediği…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: dava dilekçelerinde dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan hacizlerin kaldırılmasının da talep edildiğini, mahkemece bu talepleri ile ilgili olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığını, bunun yanında davalı kooperatif aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek, İlk derece Mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2013/16460 Esas sayılı dosyasındaki hacizlerin kaldırılmasına, olası bir satış halinde mahkeme kararı sonuçsuz kalıp müvekkilinin telafisi imkansız zarar ve mağduriyete uğrayacağından satış işlemlerinin durdurulması yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
Davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki savunmalarını da tekrar ederek, müvekkili yönünden husumet yokluğundan davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece bu husususun göz ardı edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin husumet itirazlarının hiç değerlendirilmemesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, tapu iptali ve tescili davalarının mahiyeti ile bağdaşmadığını, müvekkili şirketin davacı ile diğer davalı kooperatif arasındaki hiçbir ilişkiye taraf olmadığını, yargılama giderlerinden haksız ve gerekçesiz biçimde müvekkilinin sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, davacı yanın davalı koperatif ile birlikte müvekkilini zarara uğratmaya çalıştığını, asıl amacın müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemek olduğunu, müvekkili yönünden davanın taraf sıfatı (husumet) yokluğundan esastan reddine karar verilmesi gerektiğini bildirerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir istemi yönünden;
İcra işlemleri ancak icra hukukuna ilişkin ilkeler çerçevesinde durdurabilir. (İİK m. 22) genel mahkemelerde ancak rızai temliklerin önlenmesi için tapu siciline şerh verilebilir (TMK m. 1010). Bir davadan söz edilerek cebri icra satışının önlenmesine ilke olarak yasal olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle davacı vekilinin icra dairesince yürütülen satış işlemlerinin tedbiren durdurulması isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
II-1-Davacı vekilinin istinaf itirazları yönünden;
Dava, kooperatif ortaklığına bağlı olarak tahsis edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili, aksi halde bedelinin tahsili ve kaydı üzerindeki haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 297/(1)-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2. fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir. Anılan 297/(1)-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. HMK’nın 297/(2). maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir.
Somut olayda dava dilekçesinde, davalı kooperatif adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili istemi yanında, aynı taşınmaz ile ilgili satış işlemlerinin Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2013/16460 E. sayılı dosyasında yürütüldüğü, bu nedenle davalı şirket hakkında dava açılması gerektiği belirtilerek, anılan icra dosyasında konulan haczin kaldırılması istenmiştir. İlk derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın davalı kooperatif adına kayıtlı tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmişse de, davacı tarafça davalı şirkete husumet yöneltilmesinin nedenini teşkil eden haczin kaldırılması istemi ile ilgili hüküm kurulmamıştır.
Kanunda belirtilen sınırlar ve kurallar çerçevesinde hem maddi, hem de hukuki denetim yapılan istinaf kanun yolunda, HMK’nın 353/(1)-b-2, maddesi, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlemesini içermekte ise de, somut olayda, taleplerden biri hakkında hüküm kurulmamış olup, hakimin hangi hükmü oluşturmak istediği belli olmadığından, maddi ve hukuki denetime elverişli bir hüküm bulunduğundan söz edilemez.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve taleplerden her biri hakkında hüküm içeren nitelikte karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın niteliğine göre, davacı vekilinin diğer, davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekilinin tüm istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin REDDİNE,
II-Yukarıda (II-1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, esası incelemeden Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/476E., 2022/474K. sayılı dava dosyasında verdiği 25.05.2022 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
III-Yukarıda (II-2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer, davalı … İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekilinin tüm istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
IV-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde iadesine,
V-İstinaf yoluna başvuranlarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
VI-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
12.07.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 13.07.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …