Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/156 E. 2022/397 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 23.11.2021
ESAS-KARAR NUMARASI ….
Davacı tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı, kendisinin davalı …’tan 02.02.2019 ve 20.04.2019 tarihlerinde 2 hisse alarak davalı kooperatif yönetim kurulunun 30.05.2019 gün ve 2 nolu kararı ile davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı …’ın üye kaydını yaptığına dair Whatsapptan kendisine gönderdiği yazı ve fotoğrafları ekte sunduğunu, 15.11.2020 günü Gölbaşı … bahse konu kooperatif arsasında komşularıyla görüşürken kooperatif başkanı davalı …’ın üye olmadığını söylediğini, bu şekilde hisseleriyle ilgili bir usulsüzlük olduğunu öğrendiğini, 2 hissesinin iptal edilmesinin iradesi dışında olduğunu belirterek davalı kooperatifteki davalı …’tan devraldığı 2 hissesinin iradesi dışında kanuna ve hukuka aykırı iptal edilmesi işleminin iptaline ve kooperatifte 2 hissesi bulunduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili … yönünden husumet yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, davacının müvekkilinden kooperatif üyeliğini devir aldığını iddia ettiğini, dava dilekçesi ekinde üyelik devrine ilişkin hiçbir belgenin yer almadığını, ayrıca üyelik devir alınmış ise müvekkiline yapılmış bir ödeme bulunması gerektiğinin tabi olduğunu, ancak davacının buna dair herhangi bir belge sunamadığını, aynı şekilde davacının kooperatife bu yönde bir başvurusunun bulunmadığının da görüleceğini, davacı tarafından sunulan belgenin yönetim kurulu karar defteri sayfası olmadığını ve sahte olduğunu, dava dilekçesi ekinde yer aldığı şekilde bir kararın kesinlikle alınmadığını, davacının müvekkili ile aralarındaki hukuki ilişkiyi açıklamadığını, kooperatif üyesi olduğu iddiasının asılsız olduğunu, üye olmadığından üyeliğinin usulsüz iptalinin de söz konusu olmadığını, 29.06.2020 tarihli 2020/1 nolu yönetim kurulu kararı ile davacının kooperatif arazisinde işgalci olduğu ve tahliyesi için gerekli yasal prosedürlerin işletilmesi yönünde karar alındığını savunarak müvekkili davalı … bakımından husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise her iki müvekkili bakımından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece Mahkemesi’nce “…Tüm dosya kapsamına ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporuna göre; davacı 02.02.2019 ve 20.04.2019 tarihinde davalı …’dan iki hisse alarak davalı kooperatif üyesi olduğunu ve iki adet hissesinin haksız olarak iptal edildiğini ileri sürerek kooperatif üyeliğinin tespiti talebiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı kooperatif kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde davalı kooperatifin Yönetim Kurulu karar defterinde davacının ortaklığa kabulüne dair bir karar bulunmadığı, davacı ile ilgili olarak alınan tek kararın yönetim kurulunun 26.01.2021 tarih ve 2021/4 sayılı davacı tarafından kooperatif hesabına 12.01.2021 tarihinde EFT yolu ile gönderilen 2.000,00-TL ödemenin “kooperatif üyesi olmadığından iadesine” dair karar olduğu, davalı kooperatif tarafından söz konusu bedelin davacı hesabına iade edildiği, yine kooperatif ortaklar pay defterinde de davacının üye kaydına rastlanmadığı gibi genel kurul hazirun cetvellerinde de ortak olarak davacının ismine yer verilmediği, davalı …’ın ortaklık hissesini davacıya devrettiğine ilişkin herhangi bir ortaklık hisse devir sözleşmesinin de bulunmadığı, buna göre davacının davalı kooperatifin yasal defterlerinde ortaklık kararına rastlanmadığı gibi fiilen ortak olarak benimsendiğine dair de bir kayda rastlanmadığı, davacının davalı kooperatif üyesi olduğunu kanıtlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı istinaf dilekçesinde özetle:
Davalı … ile yaptığı whatsapp yazışmalarının, karşı tarafın gönderdiği üye kayıt defterine ait fotoğrafların incelenmesi, kendi el yazısı ile yazdığı ortaklık tanıtım belgesinin değerlendirilmesi, noterin bahse konu kooperatif için karar defteri ve üye kayıt defterinden kaçar tane onayladığı ve bilirkişiye sunulan defterin farklı olup olmadığının araştırılması ve şahitlerin dinlenilmesi gerektiğini, davalının dava açıldıktan sonra üyelik için yatırdığı aidatı iade ettiğini ve üzerine kayıtlı yerleri başkalarının üzerine devrettiğini, mahkemeye sunulan karar defterinin bazı kararların sayfaya sığacağı halde sayfaya yazılmayıp A4 kağıdına yazılarak bu sayfalara yapıştırılmış olduğunu, bu sayfaların altında ne yazdığının anlaşılmadığını, verilen karar ile üyeliğinin tehlikeye girdiğini ve bu karara dayanarak arsa üzerine yaptırmış olduğu evi için de yıkım kararı çıkartmaya çalıştıklarını, bu yüzden mağduriyete uğratılacağını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, devir alındığı belirtilen kooperatif hissesi nedeni ile ortaklığın tespiti istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacının istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/624 E., 2021/776 K. sayılı dava dosyasında verdiği 23.11.2021 tarihli kararına yönelik davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 59,30-TL harcın düşümü ile kalan 21,40-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
09.03.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 10.03.2022