Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1486 E. 2022/1346 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2022/1486
KARAR NO : 2022/1346
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02.06.2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2021/69 E., 2022/439 K.
DAVACILAR :

VEKİLİ :

VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacılar vekili, davacılardan … ve …’nun ilamlı icra takipleri yaptıklarını, bu takiplerin kesinleştiğini, davacı …’ın ise “ilamsız icra takibi”ne yapılan itirazın iptali davasının kesinleşmesi neticesinde kesinleşmiş icra takibinin alacaklısı olduğunu, davalı borçlunun davacılara borcunu inkar etmediğini, sürekli iflas ettiklerini, ödeme yapacağını iletmesine rağmen borcun ödenmediğini, davalı borçlu hakkında defalarca Türkiye’deki tüm bankalara yazılar yazıldığını, gayrimenkul sorguları ve alacaklı olduğu dosya sorguları yapıldığını, tüm sorgu ve banka yazılarından netice alınamadığını, davacılardan … dosyasından, davalı borçlunun iş merkezine hacze de gidildiğini, ancak “haczi kabil bir eşya”ya rastlanmayarak zabıt tutulduğunu, borçlu şirketin ortaklarının yüksek standartta yaşam sürdüğünün de bir gerçek olduğunu, bu baskıdan kurtulmak amacıyla kaçma niyetini de taşıdıklarının davacı asıllarca iletildiğini, davacıların alacaklı olduğu dosyalar ve borç miktarlarının; …’ın … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/10129 esas sayılı dosya borcunun (itirazın iptaline ilişkin yargılama giderleri ve diğer masraflar eklenmeksizin 30.11.2020 tarihli dosya hesabına göre) 378.244,02-TL; …’ın … 22. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1294 esas sayılı dosya borcunun (Uyap sistemindeki hesaba göre) 22.771,37-TL; …’nun … 25. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4567 esas sayılı dosya borcunun (Uyap sistemindeki hesaba göre) 85.374,16-TL şeklinde olduğunu belirterek davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalının borca batık olmadığını, eldeki davada tebligatların usulüne uygun tebliğ edilmediğini, şirketin davacılarla anlaşabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişir.
İlk derece Mahkemesi’nce “…İİK’nun 177/4. maddesi uyarınca, ilama dayalı alacak icra emri ile istenildiği halde ödenmemiş ise takip alacaklısının, borçlunun iflasını talep edebileceği, bu kapsamda açılan iflas davalarında usule ilişkin İİK’nun 181. maddesinde 158. maddeye atıf yapılmadığı ve İİK’nun 177/4. maddesinde öngörülen iflas sebebi doğrudan iflas sebebi olmakla davalıya ayrıca depo emri tebliğine gerek bulunmamaktadır. (Yargıtay 23. H.D’nin 2004/12356 Esas, 2005/2159 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay 19. H.D’nin 2016/1057 Esas, 2017/1725 Karar sayılı ilamı ilamları da aynı yöndedir)–(Her ne kadar dosyamızda depo emri çıkarılmış ise de, sehven olduğu anlaşılmıştır).
… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davalı şirketin İİK’nun 43. maddesi gereğince iflasa tabi olduğu, davalı şirketin muamele merkezi itibariyle İİK’nun 154. maddesi kapsamında mahkememizin yetkili olduğu, iflas talebinin İİK’nun 166/2. maddesinde öngörülen biçimde usulüne uygun olarak ilan edildiği, davacılar vekili tarafından İİK’nun 160. maddesi gereğince ilk alacaklar toplantısına kadar olan masraflar ile kanun yolları için gerekli tüm masrafların mahkeme veznesine depo edildiği, kesinleşen ilama dayalı yapılan ilamlı icra takiplerinde icra emri tebliğine rağmen davalı şirket tarafından icra emirlerine konu borç ödenmediğinden İİK’nun 177/4. maddesi kapsamında alacaklının doğrudan borçlunun iflasını talep edilebilmesine ilişkin şartın oluştuğu, yine İİK’nun 177/4. maddesi gereğince davalı şirket temsilcisinin dinlenmek üzere mahkememize celp edildiği ancak tebligatın usulüne uygun tebliğine rağmen duruşmaya katılmadığı, bu suretle iflas koşullarının somut olayda gerçekleştiği anlaşılmakla; davanın kabulü ile, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … sicil nosu ile kayıtlı davalı ….’nin İİK’nun 177/4. maddesi gereğince iflasına; İflasın 02.06.2022 tarih ve saat 12.02 itibariyle açılmasına; İflas kararından bir suretin iflas müdürlüğüne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacıların doğrudan doğruya iflas sebebi göstermeksizin davayı açtıklarını, eldeki iflas davasının İİK uyarınca basit yargılama usulüne tabi, niteliği itibariyle bir çekişmesiz yargı işi olduğunu, bir davanın çekişmesiz yargıya konu olabilmesi için gerekli şartların kanunda düzenlendiğini, dava dilekçesindeki anlatıma göre davalı şirketin borçlarını ödemediğinin, pek çok aracına haciz konulduğunun, iş makinalarına rastlanıldığının ve bunlara da haciz konulduğunun, araçların amortisman sürelerinin dolduğu, davacı … tarafından fiili hacze gidildiğinin ve bu davacı alacaklı bakımından hacze kabil mal bulunmadığının bildirildiğini, İİK’nun 177/1. fıkrasının 3. alt bendinin konkordatoya ilişki olup somut olayda yeri olmadığını, mahkemece yeterince araştırma yapılmadığı gibi davacıların da bu yöne ilişkin talebinin olmadığını;
HMK’nun 57. maddesinin ihtiyari, 59. maddesinin ise mecburi dava arkadaşlığını düzenlediğini, somut olayda mecburi dava arkadaşlığının olmadığını, davacılardan her birinin maddi vakıasının ayrı olduğunu, haliyle davacılar bakımından ne ihtiyari ne de mecburi dava arkadaşlığı olmadığını, bu nedenle davaların tefrik edilmesi gerektiğini;
Davalı şirketin çok miktarda arabasının mevcut olup, hali hazırda kamu ihale işleriyle iştigal ettiğinden borca batık olmadığını, ayrıca Karayolları Genel Müdürlüğü’nden olan alacağının dava konusu yapıldığını, davanın … 26. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.11.2020 tarih 2016/305 esas ve 2020/248 sayılı kararı ile davalı lehine hükme bağlandığını, bilahare … 5. İcra Müdürlüğü’nün 2020/12051 esas sayılı icra takibinin yapıldığını ve davacı … tarafından bu alacağa 01.04.2021 tarihinde haciz konulduğunu, haliyle alacağın bu davacı bakımından teminatsız olduğundan bahsedilemeyeceğini, şirketin tüzel kişiliğinin ayrıca Türkmenistan Devleti aleyhine bir kısım firmalarla birlikte tahkim yoluna başvurduğunu, şirket defter ve kayıtları incelendiğinde borca batık olmadığının anlaşılacağını, sadece yüksek miktarda alacağı alınamadığından sıkıntıya düştüğünü;
Müvekkili şirkete 6100 sayılı Kanun’un 27. maddesinde öngörülen hukuki dinlenilme hakkı tanınmadığını, dava dilekçesi ile bilirkişi raporlarının müvekkili şirkete usulüne uygun tebliğ edilmediğini;
Hükme esasa alınan bilirkişi raporunda özellikle … bakımından yapılan hesaplamada 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca yabancı para üzerinden hesaplanacak faizin kademeli yani artan azalan oranlı olarak hesaplanması gerektiğini, alacaklının takip talebinde belirlediği oranın üst sınır olup bunun üstüne çıkılmaz ise de yıllara sari durumlarda daha düşük yabancı para borcu faizi ortaya çıkar ise borçlu lehine hesaplama yapılmasının icap edeceğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, İİK m 177/4 maddesi gereği doğrudan doğruya iflas istemine ilişkindir.
Doğrudan doğruya iflas istenebilecek haller yasada sınırlı sayıda gösterilmiş olup işin niteliği gereği depo kararı verilmesine gerek yoktur. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. (19. H.D. 10/03/2005 T., 13331 E., 2442 K.)
Somut olayda ilk derece mahkemesince depo emri çıkartılmış ise de sonuca etkili olmadığından bu hususa değinilmekle yetinilmiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/69 E., 2022/439 K. sayılı dava dosyasında verdiği 02.06.2022 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
23.09.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nin 164 ncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 24.09.2022
Başkan … Üye … Üye … Katip …