Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1386 E. 2022/1498 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (D İ R E N M E-
H Ü K M Ü K A L D I R A R A K
Y E N İ D E N H Ü K Ü M K U R U L M A S I)
ESAS NO : 2022/1386
KARAR NO : 2022/1498

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA:
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Dairemizin 22.06.2021 T., 2020/1976 E., 2021/972 K. sayılı kararının Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 27.06.2022 T., 2021/4934 E., 2022/3621 K. sayılı kararıyla bozulması üzerine HMK m. 373/3 uyarınca duruşma açılmasına karar verildi, dosya incelendi:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili asıl davada, davalı kooperatifin üyesi olduğunu, 12.11.2006 tarihinde yapılan kura çekiminde kooperatif tarafından yapılan 43586 ada 2 sayılı parselde bulunan A 1 villa tipi konutun adına isabet ettiğini, davalı kooperatif tarafından çok katlı ve villa şeklinde yapılan konutların 2007 yılında tahsis edilen üyelere teslim edildiğini, hatta bir kısmının iskan belgelerini dahi aldıklarını, buna karşın davalı kooperatifin kendisine ait villa tipi konutu teslim etmediğini ileri sürerek dava tarihi itibariyle halen teslim edilmemiş olan konutun getireceği kira şeklindeki kazanç kaybının şimdilik 1.000,00-TL’sinin konutun teslim edilmesi gereken 31.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, 12.11.2006 tarihinde yapılan kura çekimi ile müvekkiline 43586 ada 2 parsel A 1 villa tipi konutun isabet ettiğini, diğer kooperatif üyelerine konutlarının teslim edilmesine rağmen müvekkiline konutunun teslim edilmediğini, bu nedenle kira kaybına uğradığını, teslimin yapılması gereken tarih olan 01.06.2009 tarihinden itibaren doğan kira kaybı alacağının tahsili için Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/818 E. sayılı dava dosyası ile açılan davanın derdest olduğunu, davanın açıldığı 10.10.2014 tarihinden bu zamana kadar doğan kira alacağının tahsili için bu davanın açıldığını ve her iki dava arasında bu nedenle hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu savunarak açılan davanın Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin belirtilen dava dosyası ile birleştirilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 100,00-TL’nin 01.06.2009 tarihinden, temerrüt tarihinden itibaren her ay için ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 25.01.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini asıl davada 114.653,00-TL’ye; birleşen davada ise 39.162,00-TL’ye yükselterek bu miktarların 01.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili asıl davada, müvekkil kooperatifin villa tipi konutlar inşa ettiğini ve eşitlik ilkesine riayet ederek konutları peyderpey tahsis ve teslim ettiklerini, ancak yüklenici firmanın sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle, içinde davacıya tahsis edilen konutun da yer aldığı bir kısım konutların teslim edilemediğini, teslimde oluşan gecikmenin kendilerinden kaynaklanmadığını, bu nedenle geç teslimden sorumlu tutulamayacakları gibi tahsis işleminin genel kurul kararı ile yapıldığını, biten konutların teslim edileceği hakkındaki genel kurul kararına davacının itiraz etmediğini, bu nedenle eşitlikten söz edilerek kira alacağı talep edemeyeceğini, tahsise ilişkin genel kurul kararının davacıya bir hak vermeyeceği eşitlik ilkesi gereği davacının ancak kendi denkleri ile kendisini karşılaştırabileceğini, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının henüz kesinleşmediğini, kaldı ki bu konuda müvekkili kooperatifin temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; birleşen davanın da reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. (ÖNCEKİ)KARARI ve AŞAMALARIN ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Dava, savunma, tarafların sunduğu belgeler ve kooperatif kayıtları ile bu kayıtların incelenmesine dayalı bilirkişi raporu ve özellikle davacı tarafça sunulan emsal kararların incelenmesiyle; emsal gösterilen Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.02.2014 gün ve 2012/111- 123 sayılı kararında davanın ve savunmanın eldeki dava ile aynı nitelikte olduğu, bu kararda da değinildiği gibi Kooperatif tarafından davacıya gönderilen yazıda tüm dairelerin 31.07.2009 tarihinde teslim edileceğinin öngörüldüğü, bir kısım villa nitelikli bağımsız bölümün iskan ruhsatları da alınmak suretiyle 01.06.2009 tarihinde teslim edildiği, davacıya ait villa nitelikli bağımsız bölümün bitirilmediği ve davacıya teslim edilmediği, bu şekilde kooperatif üyeleri arasında Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesinin zedelendiği, davalı kooperatifin bu ilkenin zedelenmesini önlemeye yönelik, tedbir almadığı davacının konutuna kavuşamaması nedeniyle katlandığı kazanç kaybı şeklindeki zararını telafi etmeye yönelik herhangi bir işlem ve eylem yapmadığı, dava tarihine kadar durumun bu şekilde devam ettiği, davacının kira kaybı şeklindeki zararını istemekte haklı olduğu anlaşıldığı…” gerekçesiyle “…1- Asıl davada 01.06.2009 tarihinden dava tarihi olan 10.10.2014 tarihine kadar hesap edilen 114.653,00 TL kira alacağı ile bu kira alacağına dava tarihine kadar işlemiş olan 70.092,50 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 184.745,50 TL nin birleşen dosyadaki dava tarihi olan 24/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı kooperatiften alınarak davacıya verilmesine; 2- Birleşen 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/264 esasına kayıtlı dava dosyasında, dava tarihi olan 10.10.2014 tarihinden birleşen davanın açıldığı 24.03.2016 tarihine kadar hesap edilen 39.162,00 TL kira alacağı ile bu alacağa birleşen dava tarihine kadar hesap edilen 2.539,01 TL faiz olmak üzere toplam 41.701,01 TL nin dava tarihi olan 24.03.2016 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı kooperatiften alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş, Dairemizce, 18.04.2019 tarihinde, “…davacının kooperatif ortağı olduğu, 12.11.2006 tarihinde yapılan kura çekiminde 43586 ada 2 parselde bulunan A 1 villa tipi konutun isabet ettiği sabittir. Diğer yandan, kooperatifin yüklenici vasıtasıyla yaptırdığı konut inşaatlarının birden fazla parseli kapsadığı, bir kısım ortaklara çok katlı bloklarda daire tipinde, bir kısım ortaklara da villa tipinde konut verileceği, bu kapsamda çok katlı bloklardaki 87 daire ile 43589 ada 3 parseldeki 14 adet villanın ortaklara tesliminin yapıldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu da değildir. Ancak yerinde inceleme yapan inşaat mühendisi tarafından ibraz edilen 15.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davacıya tahsis edilen villanın da bulunduğu 43586 ada 2 parseldeki hiçbir villanın bitmediği, parselin çevre düzenlemesinin yapılmadığı, villaların bulunduğu yere stabilize yol ile gidilebildiği, villaların tamamının kaba inşaat halinde, çatıları tamamlanmış ve kaba sıvalarının yapıldığı, inşaat halinde olduğu; diğer taraftaki çok katlı blokların ve 14 adet villanın (kastedilenin 43589 ada 3 parsel olduğu anlaşılmaktadır) teslim edildiği bildirilmiştir.
Kooperatifin, bütün ortaklarına teslim konusunda herhangi bir taahhüdü ve kararı bulunmamaktadır. Mahkemece emsal olarak gösterilen Ankara 3. ATM’nin 2012/111 E. sayılı davasında verilen kararda, teslimi yapılan ve yapılmayan parseller ve taşınmazların durumu, buna göre nispi eşitliğin değerlendirmesi yapılmamıştır. Söz konusu karara dayanak olarak gösterilen ve davalı tarafça davacıya gönderildiği belirtilen, eldeki davanın davacısına da gönderilmiş bulunan birtakım yazılar, kooperatif yönetim kurulu tarafından yüklenici vasıtası ile yaptırılan binaların yapım sürecinde, üyelerin bilgilendirilmesi amacını taşımakta olup herhangi bir taahhüt içerdiğinin kabulü mümkün değildir. Kaldı ki böyle bir konuda yönetim kurulunun karar alıp ortaklara bildirmesi de olanaksızdır.
Buna göre davacı ile aynı konumda bulunan üyelerin konutlarının teslim edilmediği anlaşıldığından davaların reddine karar verilmesi gerekirken anılan şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.” gerekçesi ile HMK m. 353/1,b,2 uyarınca kararı düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesine ve asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın niteliğine göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.”
Karara karşı davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuş, Yargıtay 23. H.D., 17.11.2020 T., 2019/2199 E., 2020/3658 K. sayılı kararı ile “…Bölge Adliye Mahkemesi kararında da belirtildiği gibi davacıya kur’ada isabet eden villanın yer aldığı 43586 ada 2 parselde hiçbir villanın bitirilmediği, 3 parselde yer alan 14 adet villanın ise ortaklara tesliminin yapıldığı uyuşmazlık dışıdır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nce kooperatifin teslim tarihi konusunda bir taahhüdünün bulunmadığı, davacıya genel kurul kararlarına dayanmadan gönderilen yazıların bağlayıcı olmadığı, aynı durumda olan ortaklar arasında nisbi eşitliğin sağlandığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi’nin eşitliğe ilişkin tesbitleri dışındaki tesbitlerinde isabet bulunmaktadır. Ancak kooperatifin tüm ortaklarına eşit davranması Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinin bir gereğidir. Kooperatif tarafından yapılacak inşaatların farklı parsellerde bulunması bu eşitliğin bozulmasına gerekçe olamaz, nisbi eşitliğin de somut olayda uygulanması mümkün değildir.
Hal böyle olunca aynı parselde olmasa bile davalı kooperatifin aynı statüdeki üyeleri arasında aynı kur’a da çekilen villaların bazı ortaklara teslim edildiği sabit olduğuna göre Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin nisbi eşitlik ilkesi gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvuran asıl ve birleşen davada davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin incelenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması için kararın bozulmasına…” karar verilmiştir.
DAİRE KARARI :
Dairemizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamında belirtilen yönlerden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 22.06.2021 tarihinde, “…Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı uyarınca davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesi gerekmiş, bu amaçla kooperatifler konusunda uzman bir bilirkişinin de katılımı ile beyan ve itirazların karşılanabilmesi açısından bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır.
Bozma ilamına uyulduğundan davalı kooperatifin aynı statüdeki üyeleri arasında aynı kurada çekilen villaların bazı ortaklara teslim edildiği, ortağın aidat borcu bulunmasının kira kaybı tazminatı istenmesine engel olmadığı, aynı konumda bulunan bir kısım üyenin konutunun tamamlanıp teslim edilmesi halinde, eşitlik ilkesi uyarınca konutu teslim edilmeyen üyenin teslim tarihine kadar kira bedeli isteyebileceği, davacının kooperatif ortaklığını eşinden tüm hak ve borçları ile birlikte devraldığı, buna göre, önceki dönem için de kira kaybı tazminatı isteyebileceği kabul edilmiştir.
Diğer yandan, Yargıtay 23. H.D.’nin 17.02.2015 T., 2014/6991 E., 2015/923 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer anlatımla üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Somut olayda da talep, üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili olmayıp, tahsis hakkına dayalıdır. Dolayısıyla tahsis hakkına dayalı olarak talepte bulunulduğundan zaman aşımının işlemesi mümkün değildir. Davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Ancak, bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde davalı kooperatifin eşitsizliğin giderilmesi konusunda 31.05.2015 tarihli genel kurula kadar herhangi bir karar almadığı, bu genel kurulda bu doğrultuda kararlar alındığı, alınan kararların iptal edildiğine ilişkin herhangi bir iddia ve ispatın mevcut olmadığı, sonraki genel kurullarda da konutu teslim edilen/edilmeyen ortaklar için farklı aidat miktarları belirlendiği dikkate alındığında, davacının 31.05.2015 tarihli genel kurul tarihine kadar kira bedeli talep edebileceği, emsalde villanın teslim tarihi olarak 31.07.2009 tarihinin kabul edildiği anlaşılarak bu tarihten itibaren kira bedeli istenebileceği belirlenmiştir. Yapılan hesaplamaya göre:
Asıl davada 31.07.2009 tarihinden dava tarihi olan 10.10.2014 tarihine kadarki dönem için 111.653,00-TL tazminat istenebileceği; birleşen davada ise ilk dava tarihi olan 10.10.2014’den 31.05.2015 tarihine kadar olan dönem için 16.867,00 TL tazminat talep edebileceği anlaşılmakla dava ve birleşen davanın bu miktarlar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiş; talep de gözetilerek kira kaybı tazminatı için her ayın tahakkuk tarihlerinden itibaren yasal faiz istenebileceği değerlendirilmiş; ilk kararda müddeabihe dahil olmadığı halde dahilmiş gibi talep aşılarak işlemiş faiz miktarına hükmedilmiş olması nedeni ile davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının kabulü gerektiği…” gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN TEMYİZ SEBEPLERİ :
Temyiz yasa yoluna başvuran davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle:
Somut olayda davacıya 12.11.2006 tarihinde yapılan kura neticesinde 43586 ada 2 parselde bulunan A1 villa tipi konut isabet ettiğini ve davacı yanın işbu kuraya itiraz etmediğini, müvekkili kooperatifin söz konusu konut inşaatlarını yükleniciye yaptırmak üzere sözleşme imzaladığını fakat yüklenicinin edimlerini hukuka aykırı olarak yerine getirmemesi sebebiyle yüklenici ile sözleşmenin feshedildiğini, davacının konutunun bulunduğunu parseldeki hiçbir taşınmazın müvekkili kooperatifin elinde olmayan sebeplerden ötürü teslim edilemediğini, müvekkili kooperatifin, kendisi ile aynı statüde bulunan kooperatif üyelerinden hiçbir farkı bulunmadığını, davacıya yönelik bir eşitsizliğin söz konusu olmadığını;
Farklı parsellerde taşınmazı bulunan kooperatif üyelerinin aynı statüde kabul edilemeyeceğini, davacının kendi parselindeki kooperatif üyeleri ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini;
Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere asıl ve birleşen davaların açıldığı tarihlerde davacının aidat borçlarının olduğu görüldüğünden kira mahrumiyeti tazminatı isteme şartlarının oluşmadığını, her dava açıldığı tarihteki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak karara bağlanacağı için davacı yanın sunmuş olduğu kooperatife 08.06.2021 tarihi itibariyle bir borcunun bulunmadığını gösterir belgenin hükme esas teşkil etmesinin mümkün olmadığını;
Son olarak Ankara BAM 23. Hukuk Dairesi’nin somut olayda talebin üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili olmadığı, tahsis hakkına dayalı olduğu bu sebeple de zamanaşımı işlemeyeceği yönündeki kararının hukuka aykırı olduğunu, davacının, konutun haziran 2009’a kadar teslim edilmesi gerektiği iddiası ile; 10.10.2014 tarihli dava dilekçesi ile asıl davada 01.06.2009’dan itibaren 10.10.2014 dava tarihine kadar kira bedeli talebinde bulunarak dava değerini 1.000,00-TL olarak gösterdiğini; 24.03.2016 tarihli dava dilekçesi ile ikame ettiği birleşen davada ise 10.10.2014 tarihinden itibaren 24.03.2016 dava tarihine kadar kira bedeli talebinde bulunarak dava değerini 100,00-TL olarak gösterdiğini, bilirkişi raporu doğrultusunda 25.01.2017 tarihli dilekçe ile dava değerlerini ıslah ile arttırdığını;
Taraflarınca ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı definde bulunulduğunu, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açma imkanı varken bu hakkını kulanmayarak eda davasını kısmi dava olarak ikame ettiğini, harç tamamlama değil ıslah talebinde bulunduğunu, zamanaşımı başlaması için temerrüdün zorunlu olmadığının uyuşmazlık konusu olmadığını;
Gecikmeden dolayı kira alacağı davalarında, alacaklı tarafın bu alacaklarını talep veya dava etmek için taşınmazın teslimini beklemek zorunda olmadığı, gecikme tazminatı alacağını her ay sonu itibariyle talep veya dava edebileceği ve zamanaşımının buna göre belirlenmesi gerektiğinin emsal kararlarda ortaya konulduğunu, davacının iddiası doğrultusunda, kira tazminatı isteminin konusu her bir kira ait olduğu ayın sonunda talep edilebilir hale geldiğini ve her o ayın kira bedeli (kira tazminatı) 5 yıl sonra zamanaşımına uğradığını beyan ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Katılma yolu ile temyiz yasa yoluna başvuran davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle:
Yargıtay 23. H.D.’sinin 17.11.2020 T., 2019/2199 E. ve 2020/3658 K. sayılı kararı ile davalı tarafından aynı konumdaki bazı üyelere konutları teslim edilirken bazı üyelere konutlarının teslim edilmemiş olması sebebi ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğinin sabit hale geldiğini, eşitliğin ancak davacıya tahsis edilen konutun teslimi veya konut teslim edilene kadar davacının mahrum kaldığı veya katlanmak zorunda olduğu kira bedelinin kendisine ödenmesi ile tesis edilebileceğini, mevcut durumda bugün dahil davacıya konutunun teslim edilmediğini;
Davalının ne dilekçelerinin teatisi aşamasında ne de sonrasında eşitliğin sağlandığına dair bir iddiasının bulunmadığını ancak 21.04.2021 tarihli raporda, bilirkişilerin davalının hiç bahsetmediği, dava dosyasında yer almayan bir savunma sebebini iddia edip kendi görevlendirme kapsamını aşarak bilgisayarlarındaki raporlarda olduğunu belirttikleri bir hususu dava dosyasına getirdiklerini ve daha sonra yine görev kapsamlarını aşarak bu husus ile ilgili hukuki değerlendirmelerde bulunduklarını ve hatalı değerlendirmelere dayanarak hesaplamalarını yaptıklarını;
Her ne kadar bilirkişiler gündem doğrultusunda hangi kararlar alındığından bahsetmemişlerse de, bir an için söz konusu gündem maddelerine paralel karar alındığı ve dava dosyasında mevcut olmayan vakıanın bu şekilde dosyaya getirileceği kabul edilse bile, genel kurul karar tarihinin 2015 yılı olduğu, bugün dahi davacı gibi mağdur üyelere evlerinin teslim edilmediği göz önüne alındığında söz konusu kararın üyeler arasında eşitliği sağlamadığı aksine sadece haklı mağdur üyelerin taleplerini bertaraf etmek amacını taşıdığının açık olduğunu;
Sonuç olarak, en aksi kabulde dahi, davacının zararının giderilmediğini ve zararın tazmininin gerektiğini beyan ederek BAM kararının belirtilen karşı temyiz nedenleri ile sınırlı olmak üzere bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ KARARI :
Yargıtay 6. H.D.’nce 27.06.2022 T. ve 2021/4934 E., 2022/3621 K. sayılı karar ile, “Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davalı kooperatifin aynı statüdeki üyeleri arasında aynı kurada çekilen villaların bazı ortaklara teslim edildiği, ortağın aidat borcunun bulunmasının kira kaybı istenmesine engel olmadığı, aynı konumda bulunan bir kısım üyenin konutunun tamamlanıp teslim edilmesi halinde eşitlik ilkesi uyarınca konutu teslim edilmeyen üyenin teslim tarihine kadar kira bedeli isteyebileceği, davacı hak ve borçları ile kooperatif hissesini devraldığından önceki dönem içinde kira isteyebileceği, somut olayda talep üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili olmayıp tahsis hakkına dayalı olduğundan zamanaşımı süresinin işlemeyeceği,davalı kooperatif 31.05.2015 tarihli genel kurulda eşitsizliğin giderilmesi konusunda karar aldığından bu tarihe kadar kira isteyebileceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı asıl ve birleşen davada davalı vekili ile katılma yoluyla asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına göre asıl ve birleşen davada davacı vekilinin tüm; asıl ve birleşen davada davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Asıl ve birleşen dava, kooperatif üyesine tahsis edilen konutun teslim edilmemesine dayalı kira kaybı bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
TBK’nın 149 maddesi “Zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar.
Alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hâllerde, zamanaşımı bu bildirimin doğurduğu günden işlemeye başlar “ hükmünü içermektedir. Asıl ve birleşen dava da davacı taraf kendisine kur’a da isabet eden konutun teslimini beklediğini bu süre zarfında oluşan kira kaybını istediğini ileri sürerek 2014 yılında asıl davayı açmakla teslim edilmeme nedeniyle isteyebileceği kira alacağını muaccel hale getirmiştir. Kira alacağı doğduğu aydan itibaren muaccel hale gelir, muacceliyetin başlangıç tarihi zamanaşımı süresinin de başlangıcıdır. Kooperatif ile üyesi arasındaki kira alacağı 5 yıllık zamanaşımına tabidir.
Bu durumda, davalı vekilinin zamanaşımı def’inin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince tahsis hakkına dayalı olan davada zamanşımının işlemeyeceği gerekçesi doğru olmamış, kararın bozulmasına…” karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava, kooperatif ortağına tahsis edilen konutun teslim edilmemesi nedeni ile uğranılan gelir kaybının tazmini istemine ilişkindir.
Dairemizce verilen 22.06.2021 tarihli kararda da belirtildiği şekilde; Yargıtay 23. H.D.’nin 17.02.2015 T., 2014/6991 E., 2015/923 K. sayılı ilamında yazılı olduğu üzere tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer anlatımla üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez.
Somut olayda da davacının kooperatif üyeliğine, diğer anlatımla tahsise sıkı sıkıya bağlı kazanç kaybı talebinin, parasal yükümlülükle ilgisi olmadığından, üyelik devam ettikçe zamanaşımına uğramayacağı (23. H.D. 05.11.2015 T., 2014/9679E., 2015/7099K.) değerlendirilmiş, davalı vekilinin zaman aşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Buna göre, davalı kooperatifin aynı statüdeki üyeleri arasında aynı kurada çekilen villaların bazı ortaklara teslim edildiği, ortağın aidat borcu bulunmasının kira kaybı tazminatı istenmesine engel olmadığı, aynı konumda bulunan bir kısım üyenin konutunun tamamlanıp teslim edilmesi halinde, eşitlik ilkesi uyarınca konutu teslim edilmeyen üyenin teslim tarihine kadar kira bedeli isteyebileceği, davacının kooperatif ortaklığını eşinden tüm hak ve borçları ile birlikte devraldığı, buna göre, önceki dönem için de kira kaybı tazminatı isteyebileceği kabul edilmiş;
Asıl davada 31.07.2009 tarihinden dava tarihi olan 10.10.2014 tarihine kadarki dönem için 111.653,00-TL tazminat istenebileceği; birleşen davada ise ilk dava tarihi olan 10.10.2014’den 31.05.2015 tarihine kadar olan dönem için 16.867,00 TL tazminat talep edebileceği anlaşılmakla dava ve birleşen davanın bu miktarlar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiş; talep de gözetilerek kira kaybı tazminatı için her ayın tahakkuk tarihlerinden itibaren yasal faiz istenebileceği değerlendirilmekle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Dairemizin 22.06.2021 tarih ve 2020/1976 E., 2021/972 K. sayılı kararında DİRENİLMESİNE. Buna göre:
II-A-Asıl davada:
Davanın kısmen kabulü ile;
1.500,00-TL’nin 31.08.2009 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 30.09.2009 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 31.10.2009 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 30.11.2009 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 31.12.2009 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 31.01.2010 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 28.02.2010 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 31.03.2010 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 30.04.2010 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 31.05.2010 tarihinden itibaren,

1.650,00-TL’nin 30.06.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.07.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.08.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 30.09.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.10.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 30.11.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.12.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.01.2011 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 28.02.2011 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.03.2011 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 30.04.2011tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.05.2011 tarihinden itibaren,

1.750,00-TL’nin 30.06.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.07.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.08.2011tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 30.09.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.10.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 30.11.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.12.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.01.2012 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 29.02.2012 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.03.2012 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 30.04.2012 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.05.2012 tarihinden itibaren,

1.840,00-TL’nin 30.06.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.07.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.08.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 30.09.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.10.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 30.11.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.12.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.01.2013 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 28.02.2013 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.03.2013 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 30.04.2013tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.05.2013 tarihinden itibaren,

2.020,00-TL’nin 30.06.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.07.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.08.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 30.09.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.10.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 30.11.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.12.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.01.2014 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 28.02.2014 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.03.2014 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 30.04.2014 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.05.2014 tarihinden itibaren,

2.200,00-TL’nin 30.06.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 31.07.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 31.08.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 30.09.2014 tarihinden itibaren,
733,00-TL’nin 10.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine. Fazlaya ilişkin istemin reddine.
Karar ve ilam harcı:
Alınması gereken 7.627,00-TL harçtan peşin ve ıslahla alınan 1.922,00-TL harcın düşümü ile kalan 5.705,00-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
Yargılama giderleri ve gider avansı:
Davacı tarafça sarf edilen 25,20-TL başvurma harcı, 25,20-TL peşin harç, 1.922,58-TL ıslah harcı toplamı 1.972,40-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine.
Davacının sarf ettiği toplam 2.926,80-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 2.840,00-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak davacıya iadesine.
Davalının sarf ettiği 1.920,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 384,00-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak davalıya iadesine.
Vekalet ücreti:
A.A.Ü.T. uyarınca 17.747,95-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
A.A.Ü.T. uyarınca 3.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.

B-Birleşen davada:
Davanın kısmen kabulü ile;
2.200,00-TL’nin 31.10.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 30.11.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 31.12.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 31.01.2015 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 28.02.2015 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 31.03.2015 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 30.04.2015 tarihinden itibaren,
1.467,00-TL’nin 31.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine. Fazlaya ilişkin istemin reddine.
Karar ve ilam harcı:
Alınması gereken 1.152,18-TL harçtan peşin ve ıslahla alınan 687,02-TL harcın düşümü ile kalan 466,00-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
Yargılama giderleri ve gider avansı:
Davacı tarafça sarf edilen 29,20-TL başvurma harcı, 29,20-TL peşin harç ve 687,00-TL ıslah harcı toplamı toplamı 754,40-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine.
Davacının sarf ettiği 5,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 3,00-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak davacıya iadesine.
Vekalet ücreti:
A.A.Ü.T. uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
A.A.Ü.T. uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
III-Peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine.
IV-Davacı tarafından yapılan 73,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 60,78-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya; Davalı tarafından yapılan 600,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 100,39-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
V-A.A.Ü.T. uyarınca 5.500,00-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
VI-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
11.10.2022 tarihinde, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda, davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’ın yüzüne karşı, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 31.10.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır