Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1378 E. 2022/1500 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1378 – 2022/1500
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(H Ü K M Ü K A L D I R A R A K
Y E N İ D E N H Ü K Ü M K U R U L M A S I)
ESAS NO : 2022/1378
KARAR NO : 2022/1500

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Dairemizin 16.06.2020 tarih ve 2018/1629 E., 2020/748 K. sayılı kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21.04.2022 tarih ve 2020/6100 E., 2022/3227 K. sayılı kararıyla bozulmasına karar verilmesi üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m. 373/(3). maddesi uyarınca, duruşma yapılmasına ve tarafların duruşmaya davet edilmesine karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Tic Ltd. Şti. nezdinde aylık 1.750,00-TL maaşla çalışan davacılar murisi …’nın, işyerinde 03.02.2011 tarihinde meydana gelen patlamada hayatını kaybettiğini, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2011/17600 nolu soruşturma dosyası bilirkişi raporu ile; … Tic A Ş. ile yan kuruluşu olan… Tic. Ltd. Şti.’ nin CNG (Doğalgaz) dolum ve satış lisansları olmamasına karşın, CNG gazı doldurttukları oksijen tüplerini daha sonra boşaltarak yeniden oksijen gazı doldurttukları ve oksijen tüplerinde kalan CNG partikülleri sebebiyle patlamaların meydana geldiğinin tespit edildiğini, olayla ile ilgili olarak her iki şirket yetkilileri hakkında Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi 2012/256 esas sayılı dosyası ile açılan davanın derdest olduğunu, müteveffa ile bu şirketler arasında herhangi bir hukuki ve fiili ilişki bulunmadığını, davacıların; patlama ve ölüme yol açan haksız eylemler sebebiyle kusursuz murislerinin desteğinden yoksun kaldıklarını, 21.01.2010 tarih ve 2010/190 K. Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 1. maddesi uyarınca; tehlikeli maddelerle ilgili mesleki faaliyette bulunan gerçek ve tüzel kişilerin; tehlikeli maddeler mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu olduğu halde; her iki şirkette sigortayı yaptırmadıklarından 5684 s. SKm14/2 ve Güvence Hesabı Yönetmeliği m 9/b gereği yapılan başvuruya cevap verilmediğini beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile;…için 750,00-TL,… için 250,00-TL olmak üzere toplam 1.000,00.-TL destekten yoksun kalma tazminatının 03.02.2011 olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili, ıslah dilekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatını davacı … için 156.289,90 TL’ye, davacı … için 43.710,10 TL’ye arttırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tehlikeli maddeler ile ilgili faaliyetlerde bulunan gerçek ve tüzel kişilerin, kusurları olsun olmasın faaliyetleri dolayısı ile 3. kişilerin doğrudan doğruya uğrayacakları zararlara karşı Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası yaptırması gerektiği, müvekkili aleyhine; olaya kusuru ile sebebiyet verdiği iddia edilen …Ltd. Şti.’nin zorunlu sigortayı yaptırmadığından bahisle dava açıldığının belirtildiği, düzenlemeler gereği; hem … A.Ş. ve … Ltd. Şti.’nin (üretim faaliyetinde bulunmasından dolayı) hem … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti’nin (Tehlikeli maddelerin Kullanımından Dolayı) tehlikeli maddelerle ilgili kendi faaliyetleri sebebiyle ayrı ayrı sigorta yaptırmalarının zorunlu olduğunu, bu sigortanın şirketlerin sadece kendi faaliyet alanında meydana gelen rizikoyu kapsadığını, her şirkette meydana gelen kaza/riziko sonucu oluşan zararın; tehlikeli maddelerle ilgili mesleki faaliyette bulunan şirketin yaptırmak zorunda olduğu kendi poliçesi kapsamında karşılanacağını, aksi düşüncede; tehlikeli madde üreticisi poliçe yaptırdıktan sonra; alan, satan ve kullanan diğer kişilerin sigorta yaptırma zorunluluğu olmadığı sonucuna ulaşılacağını, bunun 190 sayılı 3 K. kararına aykırı olduğunu, olayda patlamanın gerçekleştiği yerin müteveffanın çalıştığı … Ltd. Şti. olduğundan, kusuru olup olmadığına bakılmaksızın zararın bu şirketin zorunlu sigorta kapsamında değerlendirileceğini, diğer iki şirketin yaptıracağı sorumluluk sigortasının kendi faaliyet alanları ile sınırlı olarak 3. kişilerin zararını karşılayacağını, bu sigortalar … Ltd. Şti. de meydana gelen patlamayı kapsamadığından … A.Ş. nin ve … Ltd. Şti. nin yaptırmak zorunda olduğu poliçe kapsamında sorumluluğun söz konusu olmayacağını, bu yönden davanın reddi gerektiğini, … Ltd. Şti. tarafından yaptırılması gerektiği halde yaptırılmayan poliçeye ilişkin olarak husumet yöneltilebileceği düşünülse dahi, müteveffanın anılan şirket çalışanı olması nedeni ile; zararın Teminat Dışında Kalan Haller başlıklı A.4.ç bendi gereği teminat dışı olduğu, ceza dosyasının celbi, davacılar tarafından alınmış ödemeler ve açılmış tüm dava bilgilerinin bildirilmesi ve kaza sonucu SGK veya başka kurum tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti gerektiğini, faiz istemini, faizin başlangıç tarihini ve faiz türünü kabul etmediklerini, dosyanın değerlendirilmesinde yarayacak yeterli belge sunulmadığından temerrüdün oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi’nce “…Dava, davacıların murisi olan …’nın 03/02/2011 tarihinde … Ostim Organize Sanayi Bölgesi’nde meydana gelen patlama sonucu vefat etmesi nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacıların murisi …’nın 03/02/2011 tarihinde dava dışı …… Ltd Şti’nin … Ostim Organize Sanayi bölgesinde meydana gelen patlamada hayatını kaybetmesi nedeniyle, davalı … davacıların destekten yoksunluk nedeniyle oluşan zararından sorumlu olduğu gerekçesi ile tazminat isteyip isteyemeyeceği, isteyebilecek ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacıların murisi …’nın dava dışı … … Tic Ltd Şti çalışanı olup, 03/02/2011 tarihinde saat 11:00 sıralarında … … Ltd Şti’nin … …Sok üzerinde bulunan işyerinde meydana gelen tüp patlaması sonucunda vefat ettiği, patlamaya sebep olan tüplerin sahibi ve tüplere oksijen doldurmuş olan dava dışı … Şirketince Tehlikeli Maddeler Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yaptırılmadığından meydana gelen destekten yoksun kalma zararının 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2maddesi ve bu maddeye dayanılarak hazırlanan 26/07/2007 tarih ve 26594 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Güvence Hesabından tahsili amacıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu patlamaya sebep olan tüplerin firmalara CNG lisansı olmayan dava dışı … tarafından satıldığı ve dağıtıldığı, gerek patlamanın yaşandığı kullanıcı firmanın gerekse tüpleri satış, muhafaza ve dağıtımını yapan firmalardan herhangi birinin Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası yaptırmamış olduğu, bu poliçenin mevcut olmaması nedeniyle 5684 sayılı Kanunun 14.maddesi ile Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9.maddesi gereğince davalı …’nın zarardan sorumlu olduğu, gerek Ankara C.Başsavcılığı tarafından aldırılan 29/06/2011 gerekse Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından aldırılan 12/04/2014 tarihli bilirkişi raporunda dava dışı … sorumlu müdür, kimya mühendisi, satış müdürü vs çalışanlarının dava konusu patlama nedeniyle kusurlu oldukları, müteveffanın çalıştığı işyeri … Ltd Şti ortağı ve sorumlu kurum kusursuz olduğunun tespit edildiği, davacı vekilince davalı …na yapılan ve 14/12/2011’de davalıya tebliğ edilen başvurunun davalı yanca 19/12/2011 tarihli cevabı ile reddedildiği ve bu tarihte davalının temerrüde düştüğü dosya kapsamı ile sabittir.
Müteveffa …’nın, patlamada kusurlu olduğu gerek ceza yargılamasında aldırılan bilirkişi raporunda, gerekse aynı olaya ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları ile kesinleşen dava dışı … AŞ çalışanı olmadığı, … AŞ ile işçi işveren ilişkisinin bulunmadığı ve … AŞ açısından 3.kişi konumunda olduğu, … AŞ’nin Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası yaptırma zorunluluğu bulunmasına rağmen sigorta yapılmadığından … Yönetmeliği 9.maddesi gereğince davalının sorumlu olduğu, patlama sonucu meydana gelen rizikonun bu sigorta teminatı kapsamında kaldığı anlaşılmakla bilirkişi raporunda hesaplanan miktarlar üzerinde davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere yapılan başvuru üzerine davalı yanca talebin ret tarihi olan 19/12/2011 tarihinde temerrüt tarihi itibariyle ve dava konusu alacağın meydana geldiği yer işyeri olmakla avans faizine hükmedilmesi gerektiği..” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 16.06.2020 tarih ve 2018/1629 E., 2020/748 K. sayılı kararıyla;
“a)Davanın kısmen kabulü ile, davacı…için 134.642,75-TL davacı… için 57.682,93-TL olmak üzere toplam 192.325,68-TL’nin temerrüt tarihi olan 19.12.2011 itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine”, karar verilmiştir.
Dairemizin kararına taraf vekillerince temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21.04.2022 tarih ve 2020/6100 E., 2022/3227 K. Sayılı kararıyla;
“…(1) HMK’nın 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362/1-a maddesi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri 40.000,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin verdiği kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Bu miktar, HMK’nın Ek 1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm tarihi itibariyle 72.070 TL’dir.
Somut olayda davacı … için 156.289,90 TL, davacı … için 43.710,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL’nin tahsili talep edilmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacı … için 140.015,36 TL, davacı … için 59.984,64 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı … için 134.642,75 TL, davacı … için 57.682,93 TL olmak üzere toplam 192.325,68 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, bu hükme karşı davacı yan temyiz başvurusunda bulunmuştur. Bu durumda temyiz başvurusu, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile reddedilen toplam 7.674,32 TL için yapılmış olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihine göre temyiz eden yönünden hüküm, kesinlik sınırı altında kalmaktadır.
HMK’nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanun’un 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davacı vekilinin kesin olan karara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
(2) İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
(3) Dava, destekten yoksun kalma tazminatının tahsili istemine ilikindir.
6100 sayılı HMK’nın “Taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26. maddesinde (mülga HUMK’nın aynı doğrultuda hüküm içeren 74. maddesinde) “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hakimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır” hükmü yer almaktadır.
Davacı … için 250,00 TL’nin tahsili talep edilmiş, ıslah dilekçesi ile bu miktar 43.710,10 TL’ye çıkartılmış olup; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından talep aşımı oluşturacak şekilde 57.682,93 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması…” şeklinde karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, “Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluk Sigortası “kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dairemizce, davalı … istinaf talebi üzerine yapılan inceleme sonucunda, davalının sair istinaf itirazları reddedilerek aynı patlamada birden fazla kişinin ölmesi nedeniyle gareme hesabı için bilirkişiden rapor alınmış ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Dairemiz kararının davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21.04.2022 tarih, 2020/6100 E., 2022/3227 K., sayılı ilamı ile davacılar vekilinin temyiz itirazları reddedilmiş, davalı vekilinin temyiz başvurusu ise davacılardan… için ıslah talebi aşılarak karar verilmiş olması nedeniyle bozulması üzerine, Dairemizce HMK 373/3. maddesi gereğince duruşma açılarak taraf vekilleri duruşmaya davet edilmiş, bozmaya karşı beyanları alındıktan sonra bozmaya uyma kararı verilerek 27.03.2020 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda ve davacılar vekilinin ıslahı gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın kısmen kabulü ile, davacı…için 134.642,75-TL davacı… için 43.710,10-TL olmak üzere toplam 178.352,85-TL’nin temerrüt tarihi olan 19.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
a)Alınması gereken 12.183,28-TL harçtan peşin alınan 24,30-TL harç ile 680,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 704,30-TL harcın mahsubu ile kalan 11.478,98-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b)Kabul ret oranına göre davacılar tarafından yapılan 2.389,04-TL yargılama gideri ve 704,30-TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
c)Kabul ret oranına göre davalı tarafından yapılan 175,00-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
d)Davacılar kendilerini vekille temsil ettiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince hesaplanan vekalet ücretinin kabul ret oranına göre 27.752,93-TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
e)Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden 08.02.2013 tarihinde verilen görevsizlik kararı nedeniyle karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00-TLvekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
f)Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,”
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden ve yargılama duruşmalı yapıldığından karar gününde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.500,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yapılmasına,
11.10.2022 tarihinde, taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 17.10.2022

Başkan Üye Üye Katip