Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1319 E. 2022/1280 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1319 – 2022/1280
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2022/1319
KARAR NO : 2022/1280

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 23/06/2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2022/387E., 2022/479K.
KONKORDATO TALEP EDEN :
VEKİLİ :

İstemci şirket vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İstem konkordatonun tasdikine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince istemcinin daha önce Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/316 E., 2022/374 K sayılı dosyasında konkordato talep ettiği, mahkemece İİK 305/c maddesi gereğince 12/05/2022 tarihinde konkordato talebinin reddine karar verildiği, red kararının istinaf edildiği ve dosyanın istinaf aşamasında olduğu, istemcinin bu kez 30/05/2022 günü eldeki istemde bulunduğu,
Her iki istemde istemcinin, istem sonucunun ve dayanılan “maddi vakıaların (dava sebebinin)” aynı olduğu; ilk istem sonucu verilen karar kesinleşmeden ikinci istemde bulunulduğu ve bu haliyle derdestlik ile ilgili şekli koşulların sağlandığı;
Bölge adliye mahkemesinin istinaf incelemesi sonucunda önceki kararı kaldırması halinde iki dosyada birbiri ile çelişkili karar verilmesi olasılığının bulunduğu,
İkinci kez başvuru yapılmasında borçlunun korunmaya değer hukuki yararının olma ve bu durumun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 385/1 hükmü gereğince uygulanması gereken aynı Yasa’nın 114/1-ı hükmüne de aykırı sayıldığı;:
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/2585 E, 2022/365 K sayılı kararı ile onanması ile konkordato talebinde derdestlik dava şartının uygulanması gerektiği yönünde kanaat oluştuğu gerekçesiyle Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün… sicil numarasında kayıtlı bulunan … Ticaret Anonim Şirketi’nin konkordato talebinin usulden reddine karar verilmiştir.
İstemci şirket vekili istinaf dilekçesinde:
– Sunulan konkordato teklifinin altı aylık ödemesiz dönemden sonra 48 ay boyunca ve aylık eşit taksitler halinde borçların yüzde yüzünü ödemek şeklinde olduğunu,
– Bir kısım borçların ödendiğini ve yeni borçlular oluştuğunu, bu haliyle alacaklıların da farklı olduğunu,
– Gelinen durumda derdestlikten söz edilemeyeceğini,
– Hastanenin piyasada bilindiğini ve faaliyetin sürmesi ile borçların ödenebileceğini, – Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 13.11.2019 gün ve 2019/2439 – 1856 E.K sayılı kararında benzer durumda derdestlikten söz edilemeyeceğinden bahisle borçluya geçici mühlet verdiğini,
– İcra ve İflas Kanunu’nun 286’ncı maddesinde sayılan belgelerin sunulması halinde geçici mühlet verilmesinin zorunlu olduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 18.10.2018 gün ve 2018/1828-1624 E.K: ve 13.12.2018 gün ve 2018/2680-2187 E.K sayılı kararlarının da bu yönde olduğunu,
– Çekişmesiz yargı işlerinde verilen karar kesin hüküm oluşturmadığından, bu tür işlerde derdestlikten söz edilemeyeceğini, Hukuk Genel Kurulunun 05.12.1990 gün ve 1990/2-560 E., 1990/622 K sayılı kararının bu yönde olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak geçici mühletin devamına, kesin mühlete karar verilmesini ve konkordatonun tasdik edilmesini istemiştir.
Dosya Dairemizde iken … vekilleri ayrı ayrı müdahale dilekçesi vermiştir.
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE
İstinaf sebeplerinin incelenmesi bağlamında öncelikle derdestlik dava şartı ve genel olarak konkordatonun tasdiki yargılamasında, özel olarak da somut dosyada bu şartın uygulanıp uygulanamayacağı hususunda açıklamalar yapılmalıdır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Dava şartları” başlıklı 114’üncü maddesinin 1 numaralı fıkrasının ı bendi “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olması..” hükmü ile derdestlik dava şartını düzenlemiştir.
Konkordatonun tasdiki prosedürü bir “dava” olmayıp, anılan Yasa’nın 382’nci maddesinin 2 numaralı fıkrasının 6 ve 7’nci bentleri uyarınca “çekişmesiz yargı işi”dir. Teknik anlamda “dava” niteliğinde olmayan bu “talep=istem” ile ilgili, aynı Yasa’nın 385’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında tanımlandığı şekilde niteliğine uygun düşmediğinden, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114’üncü maddesinin anılan fıkrasının uygulanması olanağı bulunmamaktadır.
Öte yandan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 388’inci maddesinin 1 sayılı fıkrası ise, “Kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde, çekişmesiz yargı kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez.” hükmünü içermektedir.
Bir an için bu görüşün kabul edilmemesi halinde derdestlik dava şartının koşulları da ele alınmalıdır. İki davanın birbiri ile derdest olduğunun kabulü için üç koşul bulunmalıdır.
– Ortada teknik anlamda iki dava ve dolayısıyla dava konusu bulunmalıdır. Oysa konkordato bir dava değildir; eş söyleyişle konkordatoda bir başkasına yöneltilmiş hukuki korunma talebi bulunmamaktadır. Konkordato istemcinin mahkemeye yönelttiği tek yanlı bir talepten ibarettir. Dava konusu davacının talep sonucunda formüle ettiği ve mahkemeden, davalıya yönelik olarak talep ettiği hukuki korumayı ifade eder. Söz gelimi bir para alacağının davalıdan tahsili istemi, bir taşınmazın davalı üzerine yapılmış tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili istemi, boşanmaya ya da iflasa karar verilmesi bu kapsamdadır. Oysa konkordatoda istemci, bizatihi alacaklılardan bir şey istememekte, talebini mahkemeye yöneltmekte ve nisapların sağlanması halinde (İİK m.305) kabul oyu vermeyenler de dahil olmak üzere konkordatoya tâbi bütün alacaklar için sonuç doğurmaktadır.
– Her iki davanın tarafları aynı olmalıdır. Konkordato bir dava olmadığından konkordatoda bir istemci bulunsa da kendisine karşı hukuki korunma istenen bir davalı konumu bulunmamaktadır. Alacaklılar duruşmaya katılsa da bunlar teknik olarak davalı olmayıp, konkordatoda sadece haklarını korumaları bakımından kendilerine yasa ile hukuki dinlenilme kapsamında hak tanınan kimselerdir. Nihayet, konkordatoyu kabul etmiş olsunlar veya olmasınlar konkordato doğrudan bunların sahip olduğu kişisel haklara (alacak haklarına) etki etmemekte, genel olarak konkordatoya tâbi bütün alacaklıların alacaklarının ifa biçimini belirlemektedir.
– Her iki davanın dava sebebi aynı olmalıdır. Söz gelimi aynı trafik kazasından doğan maddi zarar ancak tek bir davanın konusu olabilir. Aynı trafik kazasından doğan biri maddi diğeri manevi zararı konu alan iki davada dava sebebi farklıdır.
Ek olarak ilk derece mahkemesince, çekişmesiz yargı kararlarının kesinleşmiş olması halinde dahi kesin hüküm teşkil etmediği ve bu istemlerin tekrar mahkeme önüne getirilebileceği de gözden kaçırılmamalıdır.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemelere ve yapılan açıklamalara göre konkordato bir dava olmadığından konkordato istemleri bakımından derdestlik dava şartının bulunduğundan söz edilemez.
Eğer borçlu aynı dönem için ve aynı proje ile iki ayrı konkordato talebinde bulunmuşsa burada derdestlik dava şartının bulunduğu söylenemez; bunun yerine ikinci talepte “hukuki yarar” bulunmadığı kabul edilmelidir (HMK m.114/1-h). Çünkü hukuki yarar hem davada, hem çekişmesiz yargı işinde ve hatta hadiseler dahil diğer yargılama işlemlerinde bulunması gereken bir husustur.
Oysa borçlu farklı dönemler için ve birbirinden farklı projelerle konkordato istemişse, özellikle somut olaydaki gibi önceki konkordato isteminin reddinden sonra projesini alacaklılar yararına iyileştirerek ve yeni tarihli bir konkordato isteminde bulunmuşsa artık hukuki yararın da bulunduğu kabul edilmelidir.
Buna göre esasa girilerek istemciye geçici mühlet verilmesi (İİK m.286 vd.) gerekirken uygulama kabiliyeti bulunmayan derdestlik dava şartı nedeniyle istemin reddinde yasaya uyarlık görülmemiş; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir (HMK m.353/1-a.4 ve 6).
… vekillerinin müdahale dilekçelerine gelince: Yukarıda da vurgulandığı gibi konkordato çekişmesiz yargı işlerinden olup ne asli ne de fer’i müdahaleye uygundur (HMK m.65-66). Alacaklılar mühlet içinde komiserlerle bağlantı kurmalı ve nihayet ilanda belirtilen duruşma gününden en geç üç gün öncesine kadar “itiraz”larını ileri sürmelidir (İİK m.304/I). Bu aşamada yapılan ve yasal dayanağı bulunmayan müdahale istemi hakkında bir karar verilmesine yer olmadığı anlaşılmıştır.
HÜKÜM :
1- İstemci şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1-a.4 ve HMK m.353/1-a.6 gereğince, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/387 E., 2022/479 K sayılı dosyasında verdiği 23/06/2022 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve istemin yeniden ele alınması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
Ankara… AŞ vekillerinin müdahale dilekçeleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3- İstemci tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
14/09/2022 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 353/1-a ve 362/1-g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 14/09/2022

Başkan Üye Üye Katip