Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1250 E. 2022/1347 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2022/1250
KARAR NO : 2022/1347

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12.05.2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2021/271 E., 2022/348 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili şirket hakkında Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/12 esas sayılı dosyası ile 08.01.2021 tarihinden itibaren konkordato geçici mühlet kararı verildiğini, geçici mühlet kararının verildiği tarihten sonra davalı banka tarafından müşterisi olan müvekkili şirketin hesaplarına hukuka aykırı şekilde bloke işlemi yapıldığını, bunun üzerine müvekkili şirkete mahkemece atanan komiser heyetine bilgi verildiğini, komiser heyeti tarafından davalı bankaya gönderilen yazı ile blokelerin kaldırılması ve ilgili hesaplardaki miktarın konkordato komiser heyetince takip edilen … Şubesi’nde bulunan hesaba gönderilmesinin bildirildiğini, komiser yazısının bankalara sunulmasına rağmen blokelerin kaldırılmadığını ve mahkeme kararı olmaksızın da kaldırılmayacağının taraflarına iletildiğini, blokenin kaldırılmamasının yanı sıra davalı banka tarafından kredi ödemelerinden vadesi gelen krediler için tahsilat yapıldığını, blokelerin kaldırılması taleplerinin müstakil bir takasa itiraz davası çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edildiğinden öncelikle arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak görüşmelerin anlaşamama ile sonuçlanarak işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu beyan ederek, davalı tarafından yapılan haksız blokelerin kaldırılması ile takasa itiraz davalarının kabulüne, İİK’nun 200. maddesinde belirtilen yasağa rağmen yapılan takas dolayısı ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00-TL’nin davalı bankanın kendi hesabına geçirdiği tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte iadesine, davalı tarafından gerçekleştirilebilecek olan müstakbel takas işlemlerinin tedbiren ve teminatsız olarak önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 30.03.2022 tarihli dilekçesi ile dava esas değerini 590.323,76-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, işbu alacak davasında, davanın açılmadan önce davacı tarafından arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğunu, bu nedenle davanın “zorunlu arabuluculuk” süreci ile başladığını,…’ye 21.09.2016 tarih 2.000.000,00-TL tutarlı genel kredi sözleşmesi ile kredi kullandırıldığını, kredinin teminatına ortaklar …’ın kefaletlerinin alındığını, borçlu firmanın ödeme güçlüğüne düştüğü gerekçesiyle firma ve kefilleri tarafından Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/12 esas sayılı dosyası ile konkordato talebinde bulunulduğunu ve müvekkili adına bu davaya müdahil olunduğunu, firmanın bankaları nezdindeki her türlü mevduatına, bankalarına rehinli olduğundan söz konusu rehin hakkına istinaden firma hesaplarına bloke konulduğunu, bu aşamada borçlunun mahkemeden konkordato sürecindeki takas mahsup işlemlerinin durdurulması hususunda tedbir kararı talep ettiğini ve bu talebin mahkemece reddedildiğini, iş bu davanında, dava konusu talep hakkında kesin hüküm bulunması nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, rehnin maddi hukuka ilişkin olduğunu, iflasda dahi rehnin geçerli olduğunu ve alacağı rehinle teminat altına alınan alacaklının rehin hakkını iflas aşamasında dahi kullanabileceğini, müvekkili bankanın öncelikle davacı firma ile imzalanan sözleşme hükümleri, devamla konkordato davasının görüldüğü mahkeme tarafından verilen kesinleşmiş mahkeme kararına göre işlem tesis ettiğini, usul ve mevzuata aykırı bir işlemin söz konusu olmadığını, davacı vekilinin mezkur tutarların iadesinin gerekçelerinden birini de “alacaklılar arasında eşitliği korumak” olarak ifade ettiğini, firmanın bankaları nezdindeki mevduatlarının kredi sözleşmesi ve Borçlar Kanunu hükümleri gereği “rehinli” olması hasebiyle, müvekkili bankanın diğer alacaklılarla konkordato talebinin başından beri eşit koşullarda olmadığının da açık olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…Bilirkişi raporu değerlendirildiğinde, bilirkişi tarafından geçici mühlet tarihinden itibaren kalem kalem davacının banka hesabından yapılan kesintilerin hesaplandığı ve bu kesinti miktarının toplamda 590.323,76-TL olarak belirlendiği, davalı tarafından her ne kadar bilirkişi raporuna karşı takaslarının uygun olduğu ve bu uygunluğun Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/12 esas sayılı dosyasında 12.02.2021 tarihli ara kararı ile sabitlendiği iddia edilmiş ise de, söz konusu mahkeme ara kararında açıkça bu talebin konkordato davasında değerlendirilemeyeceği, takasa itiraz davasında değerlendirilebileceğinden dolayı reddedildiği, bu nedenden ötürü davalı tarafın bu iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmış ve mevcut dosyada davalı bankanın geçici mühlet öncesi muaccel bir alacağının olmaması, şayet geçici mühlet öncesi muaccel bir alacağı olsaydı dahi konkordato müessesesi gereği davalının takas yetkisini kullanamayacak olması nedeni ile mahkememizde davalının geçici mühlet sonrası kullandığı takas yetkisinin hukuka aykırı olduğu ve bu nedenden ötürü davacının davasının kabulünün gerektiği, kabul edilen miktarlara davalının takas yetkisini kullanması hukuka aykırı olduğundan her bir işlem tarihinden itibaren takas edilen miktarlara ayrı ayrı avans faizi işletilmesi gerektiği anlaşılmış ve davacının davasının bedel arttırım dilekçesi doğrultusunda kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacının müvekkili banka ile imzaladığı genel kredi sözleşmesinin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere bankanın borçlu firma ve kefillerinin banka nezdindeki tüm mevduatlarında alacağına karşılık rehin hakkı bulunduğunu, keza bankanın rehin hakkının sadece sözleşme ile değil Türk Borçlar Kanunu’nu ile de düzenlendiğini ve güvence altına alındığını, müvekkilinin sözleşmeden ve kanundan kaynaklanan haklarını kullanmış olup, bu hakkın kullanımı sürecinde buna engel olacak hiçbir mahkeme kararının da verilmediğini; bilirkişi raporunda yasal olmamasına rağmen hukuki değerlendirme yapılarak alacağın doğum tarihi belirlenirken muacceliyet tarihinin tartışıldığını, bilindiği üzere hukuken alacağın doğumunun sözleşmenin tüm unsurları ile kurulduğu tarih olduğunu, bu durumda müvekkili banka alacağının doğumunun alacağa muacceliyet verildiği tarih değil kredi sözleşmesi çerçevesinde davacı firmaya kredinin kullandırıldığı tarih olduğunu, takas hakkının kullanımı hususunda gerekli olan tek şartın da karşılıklı olarak bir hak veya alacağın doğmuş olması olduğu hususu dikkate alındığında, müvekkili bankanın takas hakkının kullanımının muacceliyet şartına bağlı olmadığını, ancak mahkemenin takas mahsup hakkının kullanımını ihbar koşuluna bağladığını; davacının “konkordato süreci içerisindeki” takas mahsup işlemlerine ilişkin itirazının genel yetkili mahkemede değerlendirildiğini ve reddedildiğini, mezkur hükmün kanun yolları kapalı olması nedeni ile kesin hüküm teşkil ettiğini, işbu davanın, dava konusu talep hakkında kesin hüküm bulunması nedeniyle reddedilmesi gerekirken işin esasına girilerek yargılama yapıldığını; borçlu firmanın hesaptaki mevduatının imzaladığı sözleşmeye aykırı olarak, bilgisi dışında ve zararına kullanılmadığı gibi mahsup işlemlerinin davacının borcunu azaltmak amacıyla yapıldığını, zira davacı banka nezdindeki borcunun taksitlerini ödemek için hiçbir girişimde bulunmadığını; mahkemece takas mahsup edilen nakdi kredi taksitlerinin iadesine karar verilse dahi gayrinakdi kredi alacakları için rehin ve depo haklarının tanınması, mer’i gayrinakdi kredi bedeli kadar tutarın davacı firmaya iadesine karar verilmeyerek depo bedeli olarak müvekkili banka nezdinde bırakılmasına karar verilmesi taleplerine ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmamış olup, bu yönden de eksik ve hatalı hüküm kurulduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, İİK m 201 uyarınca takasa itiraza ilişkindir.
Davacı vekili istinaf aşamasında sunduğu 01.08.2022 tarihli dilekçesinde, Dairemizin 2022/1250 E. sayılı dosyasında davadan feragat ettiğini bildirmiş, vekaletnamesinde davadan feragat yetkisi olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nin 5. Kısım 3. Bölümünde yer alan ve davaya son veren taraf işlemlerinden olan feragat, 6100 sayılı HMK’nin 311/(1). maddesi hükmü uyarınca, kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu gibi, aynı Kanun’un 309/(2). maddesi uyarınca karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmamaktadır. Öte yandan, aynı Kanun’un 310/(1). maddesi uyarınca davadan feragat karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin karar kesinleşmeden önce, istinaf aşamasındaki davadan feragati nedeniyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın niteliğine göre, davalı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili herhangi bir karar verilmesine gerek görülmemiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) numaralı bentte belirtilen nedenlerle:
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/271E., 2022/348K. sayılı dava dosyasında verdiği 12/05/2022 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL karar ilam harcın peşin ve tamamlama sureti ile alınan toplam 9.979,30-TL harçtan düşümü ile fazla alınan 9.898,60-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine.
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına.
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T uyarınca 82.935,61-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
5-Taraflarca yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine.”
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına.
III-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine.
IV-Davalı tarafça yapılan 54,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
22.09.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 23.09.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …