Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1228 E. 2023/365 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2022/1228
KARAR NO : 2023/365

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : Doç. Dr. … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24.06.2020
ESAS-KARAR NUMARASI : 2019/268 E., 2020/258 K.

DAVACI .
DAVALI :
VEKİLİ : Av. … – E tebligat

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili müvekkili ile davalı arasında 01.01.2015 günü Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmesine rağmen davalının hizmet bedelini ödemediğini, bunu için Rusya Federasyonu Sverdlovsk Bölgesi Tahkim Mahkemesinde açılan dava sonucunda adı geçen mahkemenin 20.09.2017 gün ve A60-42240/2017 ve 16.02.2018 gün ve A60-63761/2017 sayılı kararları ile alacağın tahsiline karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini ileri sürerek bu kararın tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tenfizi istenen kararın verildiği dava sırasında kendilerine usulüne uygun tebligat yapılmadığını ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, bu durumun kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini bildirerek istemin reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince somut uyuşmazlıkta davacının, davalı ile aralarındaki sözleşmenin bedel ödeme edimini yerine getirmeyen davalı hakkında açtığı dava sonucunda Rusya Federasyonu Sverlovsk Bölgesi Tahkim Mahkemesi tarafından alacağının 20.09.2017 gün ve A60-42240/2017 ve 16.02.2018 gün ve A60-63761/2017 sayılı kararları ile hüküm altına alındığı; bu kararların kesinleştiğini ve uyuşmazlığın alacak istemine ilişkin olduğunun sunulan onaylı tercümelerden görüldüğü, tenfizi istenen kararı veren ülke ile Türkiye arasında karşılılık esasının bulunduğunun anlaşıldığı ve tenfizi istenen kararın Türk kamu düzeni dışında tartışılamayacağı gerekçeleriyle istemin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde:
-Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 54’üncü maddesine aykırı olarak kararın verildiği Rusya Federasyonu ile Türkiye arasında mahkeme kararlarının tanıması ve tenfizine dair sözleşme ve karşılıklılık uygulaması bulunmamasına rağmen tenfiz kararı verildiğini,
-Tahkim yargılaması sırasında müvekkiline tebligat yapılmadığını, savunma haklarına riayet edilmediği ve bu durumun Türk kamu düzenine aykırılık oluşturduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve istemin reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
İstem, yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkindir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un “Tenfiz şartları” başlıklı 54’üncü maddesinin 1 numaralı fıkrasının a bendine göre Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma ya da o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması gerekir.
Dairemizce bu iki hususta bilgi verilmesi için Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğüne yazı yazılmıştır. Yazıda hem anlaşma ve hem de özellikle “borçlar hukukuna tâbi sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar üzerine verilen mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi konusunda” karşılıklılık uygulaması bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Çünkü dosyaya sunulan çeşitli yazılarda boşanma ve iflas kararları hakkında bilgi verildiği fakat somut uyuşmazlıkta olduğu gibi sözleşme ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklar hakkında net bir bilgi verilmediği gözlemlenmiştir.
Yazıya verilen cevapta Rusya Federasyonu ile ülkemiz arasında yukarıda gösterilen yasal düzenlemede ifade edildiği şekilde bir anlaşma bulunmadığı belirtildikten sonra karşılıklılık konusunda Dışişleri Bakanlığından gönderilen ve Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığından alınan yazı ve gayrıresmi tercümesi iletilmiş ve Genel Müdürlüğün yazısında “…yabancı mahkeme ilamının [kararının olmalı] tanınması ve tenfizine karar verilip verilmeyeceği hususunun, yargı yetkisi ve takdir hakkı [yetkisi olmalı] dahilinde değerlendirilmesi keyfiyetinin Mahkemesine ait olduğunun…” düşünüldüğü vurgulanmıştır.
Dairemizce bu düşünceye katılmaya olanak bulunmamıştır. Şöyle ki, karşılıklılık (mütekabiliyet) ya vardır ya yoktur. Rusya Federasyonu mahkemelerinin tenfiz etmediği durumlarda yargı yetkisinden ve böyle takdir edildiğinden söz edilerek ve yasal düzenleme aşılarak Türk mahkemesince tenfiz edilemez.
Gelinen noktada anılan yazı ekindeki gayriresmi tercüme incelenmiş ve karşılıklılık ilkesinin uygulanmasına olanak bulunmadığı hususundaki bilgi hükme esas alınmıştır.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince karşılıklılıktan söz edilerek tenfiz kararı verilmiş ise de yukarıda açıklanan gerekçe ile davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve istemin reddine karar vermek gerekmiştir (HMK m.353/1-b.2).
HÜKÜM :
I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1-b.2 gereğince Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/268 E., 2020/258 K sayılı dava dosyasında verdiği 24.06.2020 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL’nin peşin ve tamamlama yolu ile alınan 5.364,64 TL’den düşümü ile fazla alınan 5.184,74 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 45,50 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 46.978,88-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avanslarının harcanmayan kısımlarının istek halinde ve karar kesinleşince taraflara iadesine, “

II-Peşin alınan istinaf karar harcının davalıya iadesine,
III-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
IV-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
01.03.2023 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere OYÇOKLUĞU ile karar verildi. (G.K. YAZIM TARİHİ: 01.03.2023)

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır (M) e-imzalıdır

KARŞI OY YAZISI
I
Saygıdeğer çoğunlukla aramızdaki görüş ayrılığı tenfizi istenen kararın alındığı Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında bu yönde bir karşılıklılık bulunmamasına rağmen kararın tenfizine karar verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
II
Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi konusunda bir anlaşma ve (iflas ve boşanma kararları dışında) bir karşılık bulunmadığı tartışmasızdır.
Bu noktada karşılıklılığın ne olduğuna kısaca değinilmelidir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkında Kanun’un “Tenfiz şartları” başlıklı 54’üncü maddesinin 1 numaralı fıkrasına göre yabancı bir mahkemeden verilmiş ve kesinleşmiş kararının tenfizi için bu kararın Türk kamu düzenine aykırı olmaması “Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması” gerektiği (a bendi) belirtilmiştir.
Bu durumda karşılıklılık anlaşma, karşı ülke mevzuatında yer alan bir düzenleme veya fiilî olabilir.
Dosyadaki yazışmalardan Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında bu yönde bir sözleşme bulunmadığı ve anılan devletin yasal düzenlemelerinde Türk mahkemelerinden verilen kararların tenfiz edilebileceğine dair bir olanağa yer verilmediği anlaşılmıştır. Buna ek olarak Rusya Federasyonu hukuk yargılaması yasasında (m.409) da tenfiz için fiilî karşılıklığın bulunması halinin tenfiz için bir ölçüt olarak kabul edildiği görülmektedir.
Fiilî karşılılıklığın ise (dosyadaki yazışmalardan) sadece iflas ve boşanma kararlarında bulunduğu sabittir.
III
Görüşümün farklılaştığı nokta fiilî karşılıklılık konusundadır.
Devletler özel hukuku öğretisinde karşılıklılık ilkesinin taraflar arasındaki maddi hukuk ilişkisiyle ve dolayısıyla tarafların menfaatleri ile ilgilenmediği, ilgili devletler arasındaki siyasi ilişkilerle ilgili olduğu ve fakat çoğu zaman bu amaca bile hizmet etmediği savunulmaktadır (Nomer, E.: Milletlerarası Usul Hukuku, 2.b., Beta Yayınevi, İstanbul 2018, s. 189 vd.; Tarman, Z. D.: “Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizinde sıklıkla Karşılaşılan Hukuki Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XIV, Y: 2023, S.1, s.82; Özkan, I./Tütüncübaşı, U.: Uluslararası Usul Hukuku, 2.b., Adalet Yayınevi, Ankara 2017, s.190).
Bunun sömürgeler ve kapitülasyonlar dönemine bir tepki olarak, devletin egemenliği ilkesinin vurgulanmasının bir yansıması olarak kabul edildiği bile düşünülebilir (Osmanlı İmparatorluğundaki mahkemeler bakımından, Giray, F.K.: “Tenfize İlişkin Üç Soru: Tenfize Konu Yabancı İlâmın Hukuk Devletinden Sadır Olması Gerekir Mi? Arabuluculuk Neticesinde Yapılan Sulh Anlaşması Tenfiz Edilebilir Mi? Yabancı Mahkemeden Sadır Ödeme Emri Kararı Tenfiz Edilebilir Mi?”, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, C. XXXIX, Y. 2019, S.2, s.614).
Gelinen noktada karşılıklılık iki devletin uluslararası camiada varlık ve egemenliklerini karşılıklı olarak birbirlerine göstermesi/dayatması çabasıdır. Bu konuda olgunlaşmış, ilişkilerini belirli düzeye oturtmuş devletler uygar dünyanın eşit ve onurlu birer üyesi olmak sıfatıyla böylesi iddialaşmalardan vazgeçmek yolunu tutmuştur. Nitekim bugün bu ilkenin hiç uygulanmadığı ya da büyük bir toleransla uygulandığı ülkelerin mevcudiyeti bilinmektedir (Özbakan, I.: Türk Hukukunda Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul 1987, s.181 vd.).
Karşılıklılık ilkesini bir anlaşma çerçevesinde çözmeyi hedefleyen 02.07.2019 günlü “Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizine İlişkin Lahey Anlaşması” da birçok devlet tarafından imzalanmıştır.
Türk hukuk öğretisinde de bu konuda daha liberal düşünceler dile getirilmektedir. Nitekim Nomer ilgili ülkede karşılıklılık esasının arandığı hallerde, henüz bu yönde bir talep olmadığından herhangi bir uygulamanın bulunmamasını tenfize engel saymamaktadır (Nomer, s.189 vd.; aynı yönde Ecemiş, S.: “MÖHUK Dışında Düzenlenen Tanıma ve Tenfiz Kuralları”. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XXII, Y. 2020 s. 365).
Bu bağlamda karşılıklılığın devletlerin karşılıklı birbirlerine ve özellikle yargı sistemlerine güveni ile ilgili olduğu noktasına ulaşılmaktadır.
IV
Karşılıklılık beklentisinin karşılıklı olması ortaya bir fasit daire circulus vitiosus çıkartmaktadır. Fakat bu asla kendini yenileyen bir “ouroboros” değildir.
Rus mahkemesi Türk mahkemesinin tenfizini, Türk mahkemesi de Rus mahkemesinin tenfizini beklemektedir. Biri diğerinin tenfiz etmediğinden bahisle tenfize yanaşmamaktadır. Bu rutinin bir yerde, bir hakim tarafından kırılması gerekir.
Kaldı ki dosyaya yansıyan bilgilerden iflas ve boşanma konularında karşılıklılığın bulunduğu anlaşılmaktadır. Devletlerin egemenliğini ve kişi haklarını ilgilendiren bu gibi konularda karşılıklılık varken, tamamen tarafların serbest iradesine dayanan bir borçlar hukuku sözleşmesinden doğan borca ilişkin eda hükmünün tenfizine olanak tanımak ve Rus devleti için de bu kapıyı aralamak gerektiği kanısındayım.
Bugün çok sayıda Türk Rusya’da, çok sayıda Rus da Türkiye’de yaşamakta, karşılıklı ticari ilişkiler ve hatta aileler kurulmaktadır. Bu ilişkilerin kurulması bu kadar kolayken, bir şekilde çözülmesine mahkemelerin zorlaştırıcı rol üstlenmesi makul ve pratik değildir.

V
Somut olay bakımından tarafların her ikisinin de Türk şirketi olduğu anlaşıldığından aynı davanın bu kere de Türkiye’de en başından görülmesini beklemek, edimin ifa edildiği yerin uzaklığı ve olası ispat koşulları düşünüldüğünde tenfiz isteminin reddi, karşılıklılık konusundaki saikle de örtüşmeyecektir.
VI
Yukarıdan beri gösterdiğim yasal düzenlemeler ve yapmaya çalıştığım açıklamalara göre arada bir karşılıklılık olmadığı konusundaki çoğunluk saptamasına katılmakla birlikte bunun Dairemizce sağlanabileceği görüşünde olduğumdan, ilk derece mahkemesi kararının sadece gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle tenfize karar verilmesi gerektiği düşüncesindeyim.

Hakim – Üye …
e-imzalıdır