Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1210 E. 2022/1290 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1210 – 2022/1290
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2022/1210
KARAR NO : 2022/1290

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12.04.2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2020/49E., 2022/233K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, her sene “…” fuarına katılmakta olduğunu son birkaç yıldır davalı firmanın aracılık hizmetinden yararlandığını, nitekim bahsi geçen fuarın Türkiye’deki yetkilisinin de davalı firma olduğunu, davalı firmanın vermiş olduğu hizmetin,… Fuarında Türkiye’den katılmak isteyen firmalar adına fuar yetkilileri ile iletişim kurmak ve fuar sergi alanı temin edilmesini sağlamak olduğunu, davalı firmanın, Türkiye’den katılmak isteyen firmaların tercih ettiği sergi alanına göre bir bedel belirlediği ve firmanın bu bedeli ödemesi karşılığında fuarda istediği sergi alanını kendisine tahsis ettiğini, taraflar arasında 04.09.2018 tarihinde kurulmuş olan sözleşme ile F22 olarak belirtilen alanın müvekkiline tahsis edileceğini, tahsis edilen F22 alanının 36 m2 olduğunu, müvekkilinin tahsis edilen alan karşılığında 16.027,2 USD bedeli hususlarının kararlaştırıldığını, … Fuarının 14-16 Mayis 2019 tarihleri arasında olduğunu, müvekkilinin sözleşme ile üzerine düşen yükümlülüğünü sözleşme sonrasında ivedilikle yerine getirdiğini, ancak davalının sözleşme edimini yerine getirmediği ve müvekkilinden izin/onay alınmaksızın yeni bir kroki üzerinden H47 numaralı sergi alanının tesis edildiğini, H47 alanının tesis edildiği müvekkil tarafından davalı firmaya iletildiğinde kendilerine böyle bir bilgilendirme yapılmadığının beyan edildiği ve taraflar arasındaki ticari iş niteliğindeki sözleşmeye aykırı davranarak basiretli bir tacir gibi hareket edilmediğini, kendi sektörel rakiplerinin bulunduğu bölgede tanıtım, sunum ve pazarlama işlemlerini yapamadığı ve tahsis edilmesi talep edilen fuar sergi alanı ile temin edilen fuar alanının boyutunun farklı olması nedenleri ile maddi zarara uğradığını, bu maddi zararın davalı firma sorumluluğunda olduğundan davalıya …5. Noterliğinin 20970 yevmiye numaralı, 04.07.2019 tarihli, ihtarnamesi gönderilerek, zararın tazmin edilmesinin talep edildiğini, ancak davalının bu aşamada ihtarnameye geri dönüş sağlamadığını, arabuluculuk kapsamında yapılan görüşmelerde mutabakat sağlandığını, davalının, kusuruna binaen ödeme yapmayı kabul ettiği ve tarafların 25.10.2019 tarihinde müvekkiline 6.410 USD ödenmesi hususunda anlaştıklarını, davalının borcunu arabuluculuk tutanakları ile kabul ettiği, söz konusu icra dosyasına kötüniyetle itiraz ettiğini beyan ederek, Ankara 28. İcra Müdürlüğü 2019/15292 E. sayılı dosyasıyla başlatılan takibe borçlunun yaptığı itirazın iptalini, takibin devamı ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce, Ankara 28. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15292 E.sayılı icra dosyasının celp edilip incelenmesinde, davacı tarafça davalı aleyhinde ilamsız icra takibi yapılarak, Ankara 28. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15292 E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığı, 13/11/2019 tarihli takip talebinde alacağın, 6.410 USD Asıl alacak,10,84 USD İşlemiş faiz, 6.420,84 USD TOPLAM şeklinde gösterildiği, 6.420,84 USD alacağın ödeme günündeki USD döviz alış kurundan ödenmesinin ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa, fili ödeme tarihine kadar yıllık %3,25 oranında USD mevduata Kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami yıllık faiz ve değişen oranlarda faiz talep edildiği, davalı tarafça borca ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmaktadır.
07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda yazılı açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
Somut olayda davacı, borcun tahsili için giriştiği icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline yönelik olarak açtığı iş bu davanın ticari dava niteliği taşıdığı, 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, dosyaya sunulan arabuluculuk tutanağı incelendiğinde, görüşmenin anlaşma ile sonuçlandığı, bu anlaşma ile ödeme için gün belirlendiği, ödemenin yapılmaması halinde ilamlı takibe geçileceğinin kararlaştırıldığı, ancak dosya arasında bulunan ve mahkememizden iptali istenilen itiraz gören dosyanın ilamsız takip olduğu ancak davacı elinde ilam niteliğinde bir belge bulunduğu, buna göre, alacağa daha kolay yoldan ulaşma imkanı olan hallerde dava yoluna başvurma da hukuki yarar bulunmadığı ve dahi teknik anlamda bir anlaşmama son tutanağı da bulunmadığı anlaşılmakla, davanın, hukuki yarar yokluğundan usulden reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: tarafların bizzat imzalamadığı tutanakların ilam niteliğinde olmadığını, alacaklarının gerek anlaşma tutanağı gerekse bilirkişi raporu ile sabit olması nedeniyle davanın reddinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
(1) Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının sonucu itibariyle usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer hususlara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
(2)Dava şartı arabuluculuk kapsamında, arabulucuya başvurulduğu, taraf vekilleri ve arabulucu tarafından imzalanan 25.09.2019 tarihli anlaşma belgesinin hazırlandığı, alacaklı vekili tarafından davalı borçlu aleyhine 27.11.2019 tarihinde ilamsız icra takibi yapıldığı ve davalı borçlu tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine davacı vekili tarafından itirazın iptali davasının açıldığı, bu arada takipten sonra 14.05.2020 tarihinde anlaşma belgesi ile ilgili icra edilebirlik şerhi alındığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar mahkemece, davacının elinde ilam niteliğinde belge varken ilamsız takip yapmasında hukuki yararı olmadığı gerekçesi ile hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ise de 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesinin Ek 5. fıkrası gereğince “arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz”, Arabuluculuk Yasasındaki bu düzenleme özel dava şartlarından olup mahkemece bu gerekçe ile davanın HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir.
Bu nedenlerle, İlk derece Mahkemesinin yazılı gerekçesi doğru değil ise de varılan sonuç doğru olmuştur.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle; HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.04.2022 tarih ve 2020/49 E., 2022/233 K. sayılı kararını DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre;
“1- Özel dava şartı yokluğu nedeni ile HMK’nun 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın, peşin alınan 446,95 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 366,25 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra istek halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,”
II-Peşin alınan istinaf harçlarının iadesine,
III-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
IV-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
14.09.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 15.09.2022

Başkan Üye Üye Katip