Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1083 E. 2022/1534 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2022/1083
KARAR NO : 2022/1534

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2020/161 E.-2022/304 K.
DAVACI :
DAVALI :
VEKİLİ

Davacı asıl tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilinin iki hisseyi devralarak davalı kooperatife üye olduğunu, toplanan aidatların kooperatif başkanı ve akrabalarına isabet eden parsellerin(129 parsel) alımı için kullanıldığını, Ankara 15. Noterliği’nin 21.02.2010 tarih ve… yevmiye numaralı işlemi ile davalı kooperatife ait 215 nolu parsel ile ilgili kur’a çekildiğini, kura zaptının 1. sayfasında sadece 215 nolu parselin kur’ası çekileceği yazmasına rağmen kur’aya sonradan 129 parselin de eklendiğini, müvekkilinin kur’ada 215 parseldeki 19 ve 20 nolu bölümleri çekmesine rağmen, noter kura zaptında 17 ve 18 nolu bölümler çıkmış gibi yazıldığını, müvekkilinin itirazlarının noter, yönetim ve denetim kurulu tarafından dikkate alınmadığını, yönetim kurulunun davacı dışındaki kendileri ve diğer üyelerin bulunduğu hisseler ile ilgili çalışmaları yaparak, cins değişikliği yaptığını, bahçe tapularını aldığını, tahsis ve teslim ettiğini, elektrik ve su hizmetlerini getirdiğini ve üzerine bina yaparak kullandıklarını, tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine ve aradan 16 yıl geçmesine rağmen eşitlik ilkesine aykırı olarak müvekkiline ait hisselerin tarla olarak durmaya devam ettiğini, hiç bir hizmet getirilmediğini, etrafına tel örgü dahi çekilmediğini, kullanımına tahsis edilmediğini, müvekkilinin tüm başvurularına rağmen kendisine ait iki üyeliğe isabet eden parselin yerinin dahi gösterilmediğini, kooperatif yönetimi tarafından devamlı olarak yapılan plan ve proje değişiklikleri ile kur’ada 17 ve 18 olarak görünen parsel numaralarının değiştiğini, değişen numara bilgilerinin dahi müvekkiline verilmediğini, üyelik hakları hakkında bilgi almaya çalışan müvekkilinin kooperatif başkanı tarafından silahla tehdit edilerek kooperatif üyeliğine ait arsaların da elinden alacaklarının söylendiğini, müvekkilinin şikayeti üzerine kooperatif başkanı …’ın Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/1332 E. ve 2019/1465 K. sayılı ilamı ile ceza aldığını, kooperatifte henüz ferdi mülkiyete geçilmediğini, kooperatif başkanı ve akrabaları lehine çalışan ticari bir ortaklık olarak devam ettiğini ileri sürerek, müvekkiline kur’a çekiminde isabet eden parsellerin tespiti ile diğer üyeler gibi bahçe tapularının alınarak kullanımına tahsis ve teslimine, tahsisin diğer üyelerle aynı anda yapılmaması nedeni ile fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 100,00 TL. kira kaybının dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, kur’a tarihinden bu yana 10 yıldan fazla zaman geçtiğini, davacının dava şartı arabuluculuk girişiminde bulunmadığını, müvekkili kooperatifin ortağı olduğu birliğin müvekkili kooperatife tahsis ettiği arazilerin bulunduğu proje odağında altyapı çalışmaları gerçekleştirdiğini, müvekkili kooperatifin genel kurul kararları doğrultusunda elektrikle ilgili ada içi yatırımları (elektrik direkleri, trafo, aydınlatma direkleri ile elektrik hatları vb. gibi) ile parsel içerisinde yer alan tahsis alanlarına su dağıtabilmek için vana odaları inşaatı ile ada içi su bağlantılarını vana odalarından yararlanarak dağıtımını sağlamak için dağıtım altyapısını kendisinin yaptırdığını, bu çalışmalar sonucunda oluşturulan özel imar planı çerçevesinde kooperatiflere tahsis edilen arazilerle ilgili olarak imar ve ifraz parselleri oluşturulduğunu, ifraz parselleri tarım arazisi niteliğinde olduğu için Toprak Koruma Kanunu uyarınca bu çalışmanın yapıldığı yıllarda 20.000,00 m²’den küçük olamayacağından her bir ifraz parselinin dörtlü gruplardan oluşturulduğunu, ifraz tapularının bu yasal zorunluluk nedeniyle müvekkili Kooperatif adına çıkarıldığını, kur’a çekiminden sonra aynı grup içinde yer alan ifraz parseli hissedarlarının davacının içinde bulunduğu dörtlü grup dışında ortaklaşa hareket ederek ve masrafları kendilerine ait olmak üzere kendi parsellerinin etrafını tel örgü ile çevirerek koruma altına aldıklarını, yine ortaklaşa hareket ederek kendilerine tahsis edilen yere meyve ağaçları dikerek arazinin cinsini tarladan bahçeye çevirebilmenin koşullarını yarattıklarını, ortakların bir bölümünün ise kendilerine kur’a yoluyla tahsis edilen alan üzerinde de çiftlik evlerini kurduklarını, bu harcamalar ile ilgili olarak müvekkili kooperatifçe herhangi bir harcama yapılmadığını, davacının kendi grubu içinde yer alan … ve …’ın ısrarlı taleplerine rağmen hiç bir çalışmadan yana olmadığını, aklını kur’a çekimine takarak asılsız iddialarla tüm zamanını ve enerjisini boşa harcadığını, bu tavrıyla aynı gurupta yer alan iki parsel hissedarlarının da mağduriyetine neden olduğunu, bu durumda varsa bile kendi kusuruyla ortaya çıkan zararı müvekkili kooperatiften isteyemeyeceğini, davacının kur’a zabtı ile ilgili iddialarının ciddiyetten uzak ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilince kur’a çekimi ile ortaklara gönderilen yazıda “…kur’a çekiminden sonra üyelerin yerlerine sahip çıkmaları…” hususlarının bildirildiğini, ayrıca 25.11.2011 tarihli yazıda üyelerin kendi
parsellerine sahip çıkmaları, tel örgü ile çevrili olmayan yerleri köylülerin ektiklerini belirten uyarıda bulunulduğunu, davacıya iki hisseye sahip olması nedeniyle 215 parselden B 17 ve B 18’in çıktığını, ayrıca şerefiye bedelleri belirlenerek ortaklara kur’ada çıkan ifraz parselleri arasındaki artı ve eksi farkların ortadan kaldırıldığını, davacının bizzat Şerefiye Tespit Komisyonunda görev aldığını, ayrıca kendisine tahakkuk ettirilen şerefiyelendirme farkını ödemediğini, ayrıca kur’a zaptının iptali için her hangi bir dava da açmadığını, son genel kurul toplantısına çağrılmadığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, üyelere genel kurul toplantılarında gerekli bilgilerin sunulduğunu, toplantılara katılmayan üyelere genel kurul kararlarının yazı ile bildirildiğini, her genel kurul öncesi en az 15 gün önceden kooperatife ait Gelir-Gider Farkı Hesabı ile Bilançonun kooperatif merkezinde üyelerin bilgilerine sunulduğunu, davacının bizzat katıldığı 13.05.2012 tarihli genel kurulda Denetim Kurulu asıl üyeliğine 3 yıllığına seçildiğini, 08.06.2014 tarihli genel kurulda Denetim Kurulu Raporunu okuduğunu ve bu rapor sonucu yönetim kurulunun oybirliğiyle ibra edildiğini, davacının katıldığı genel kurul toplantılarında alınan kararların iptali için dava açmadığını, ada ve parsel numaralarının 3402 sayılı Yasanın 22/A maddesi gereğince yenilemenin tescili olarak ve cins değişikliği nedeniyle değiştiğini, bu durumun müvekkili tahsis edilen 129 parsel sayılı taşınmaz için de geçerli olduğunu, davacının iddiasının aksine ada ve parsel numaralarının değişmesinin müvekkili kooperatifle bir ilgisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, 215 parselin davalı kooperatif adına kayıtlı olduğu, yenileme kadastrosu sonrasında 269 ada 23 parsel numarası aldığı ve halen davalı kooperatif adına tarla vasfı ile kayıtlı olduğu, tarla vasfı ile kayıtlı olduğundan imar parsellerine bölünemediği, 21.02.2010 tarihinde Ankara 15. Noterliğince kooperatif üyelerinin katılımı ile arazı başında kura çekildiği ve üyelerin yerlerinin belirlendiği, kurada davacıya kura ekinde imar ve ifraz parselleri yerleşim planında yer alan 215/B-17 ve 215/B/18 nolu parsellerin isabet ettiği ve kura çekiminden sonra parsellerin yerlerinin üyelere gösterildiği, ayrıca kooperatif tarafından teslim yapılmadığı, üyelerin kendilerini isabet eden yerleri kendi imkanları ile ayırdığı, dosyada mevcut krokiler ve kadastro paftaları esas alındığında davacının da yerini her zaman tespit etmesinin mümkün olduğu… ” gerekçesiyle davanın karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı asıl istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, İlk derece Mahkemesince kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması ve mahallinde keşif talebinin değerlendirilmediğini, mahkemenin sadece davalı tarafın beyanlarına ve daha önce yöneticilik yapmış ve kendisine uygulanan bütün işlemlerde imzası bulunan, kendisiyle menfaat çatışması bulunan tanık beyanlarına göre karar verdiğini, telle
çevirme ve ağaçlandırma, tarla vasfında olan parsellerin cins değişikliklerinin yapılarak inşaat yapılır hale getirme yükümlülüğünün davalı kooperatif yönetimine ait olduğunu, kooperatifin bu amaçla kurulduğunu, bunları kendisinin yapması imkanı olmadığını, kendi hissesinin bulunduğu parselin dışındaki diğer kooperatif üyelerine ait parsellerde cins değişikliği yapılarak bahçe tapuları alınarak inşaat yapılır hale getirildiğini, kendi parselinin cins değişikliği dışında tutulması ve hala tarla vasfında olması ve tarla vasfında olan parselin bireysel kullanımının mümkün olmaması nedeniyle kendi hissesine düşen parselleri fiilen kullanamadığını, uzman bilirkişilerce kooperatif kayıt ve defterleri incelenerek mahallinde keşif yapılmış olsa idi kendi hisselerinin diğer hisselerden ayrı muamele gördüğünün görüleceğini, davalı kooperatif ve yöneticileri ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın
2021/33244 soruşturma numarası ile suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, delilleri toplanarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kur’a çekiminde isabet eden parsellerin tespiti ve tahsisi ile kira kaybının tahsili istemlerine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve özellikle davacının talep sonucuna göre kooperatif kayıtlarında ve mahallinde inceleme yapılmasının gerekmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
12/10/2022 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza