Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/1043 E. 2022/973 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I


İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ :… ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 06.04.2022
ESAS-KARAR NUMARASI :…

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili 14.07.2003 tarihli dava dilekçesinde; kooperatifin önceki yöneticileri olan davalılar …, … ve …’nin kooperatifi zarara uğrattıklarını ileri sürerek, öncelikle davalıların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.000,00 TL.’nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ve vekilleri davanın reddini istemiştir.
Davalılardan … 24.02.2022 tarihli dilekçesinde; adına kayıtlı tüm taşınmazlar ile şirketlerde bulunan ve kooperatifte bulunan hisselerine savcılık aşamasında alınan ve baştan sona maddi hatalar ile dolu, çelişkili, eksik bilirkişi raporu ve buna istinaden açılan ceza davası nazara alınarak teminatsız olarak üçüncü şahıslara devrini engellemek hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiğini, bu tedbirlerin kaldırılması yönündeki tüm teleplerinin bu güne kadar reddedildiğini, ceza dosyasında beraat kararı verilmiş olup dosyanın Yargıtay incelemesinde olduğunu, davanın ve tedbirlerin üzerinden 18 yıldan fazla zaman geçmiş olup ceza dava dosyasının kararının belli olduğunu, her ne kadar ceza dosyası Yargıtay incelemesinde olsa da suç tarihinden itibaren 19 yıldan fazla zaman geçtiği için dava zaman aşımının da dolduğunu, tacir olması ve hiç bir teminata bağlanmayan 18 yıldır devam eden tedbirler ve haksız ve hukuki temelden yoksun bir dava sebebiyle ticari hayatı ve ekonomik özgürlüğünün kısıtlandığını, mağdur edildiğini, tedbir konulan taşınmazların ederi 15.000.000,00 TL iken dava değerinin 100.000,00 TL. olduğunu, olası davanın reddi halinde konulmuş tedbirler yüzünden zararının nasıl telafi edileceğinin belirtilmediğini, davacı kooperatifin ferdileştiği ve tüm mal varlığını üzerinden çıkarmış olduğu da dikkate alınarak öncelikle tüm tedbirlerin kaldırılmasını, aksi halde ölçülülük ilkesi gereği en azından teminata bağlanarak ve dava değerine göre uyumlu ve yeterli bir mülkün üzerinde bırakılmasına, taşkın olarak afaki bir şekilde dava değerinin 100 katı olan mülklerinden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince istinafa konu ara kararıyla; “Dosyanın incelenmesinde; mahkememizin 14.07.2003 tarihli tensip tutanağının 12. maddesi ile davalılar adına kayıtlı taşınmaz varsa taşınmazların, bu kişilerin S.S. … …Kooperatifinde adlarına tahsis edilmiş bağımsız bölüm varsa bu bölümün veya bu kişilerin kooperatifte üyelik durumları söz konusu ise üyelik haklarının başkasına devir ve temlik edilmemesi için tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir veya kooperatif üyelik haklarının devredilmemesi için üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, davalılar adına bir kısım kayıtlı taşınmazlar üzerine tedbir konulduğu anlaşılmıştır.
İhtiyati tedbir 6100 sayılı HMK 389 ve devamı madddelerinde düzenlenmiştir. Yasal düzenlemeye göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Tüm dosya kapsamına göre; dava, kooperatif yöneticileri olan davalılar aleyhine açılan sorumluluk davası olup, kooperatif yöneticileri hakkında açılmış bir ceza davasının bulunduğu, ceza davasında verilen kararın henüz kesinleşmediği, ayrıca her ne kadar davalı 15 milyon TL değerinde malvarlığı olduğunu iddia etmiş ise de, temin edilen tapu kaydı ve araç mahrumiyet bilgilerine göre, taşınmazlar ve araçlar üzerinde çok sayıda haciz bulunduğu, bu haliyle dosyamızda mevcut durum itibarıyla ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına yönelik herhangi bir değişiklik bulunmadığı” gerekçesiyle, davalı …’ün ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; talep dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, dava dosyasının ve tedbirlerin üzerinden 20 yıldan fazla zaman geçmiş olup mahkemece ceza yargılamasının sonucunun beklendiğini, 20 yıl sonra dahi davanın esasına girilmediğini, dava değeri ve ihtiyati tedbir ile kısıtlanan mal varlığının değeri dikkate alındığında ölçülülüğün söz konusu olmadığını, her ne kadar kararda taşınmazlarda haciz bulunduğu beyan edilmişse de bunlar kamusal hacizler olup yapılandırıldığını ve ödenen hacizler olduğunu, müvekkili hakkındaki ceza kararı kesinleşmese de beraat ettiğini, mahkemece sanki suçu sabitmiş gibi değerlendirme yapıldığını, şayet dava red edilirse müvekkilini 20 yıldır konulan tedbirler ile mağdur eden davacı ve kişilerden bu 20 yılın hukuki hesabını müvekkilinin nasıl soracağını, zararın telafi edilmesinin mümkün olabileceğini, tedbir kararının hiçbir teminata bağlanmadığını, davacı kooperatif tasfiye halinde olup müvekkilinin haksız dava ve tedbirler nedeni ile uğradığı zararlar için başvuracağı yasal takiplerin semeresiz ve sonuçsuz kalma ihtimalinin ortaya çıkacağını, kooperatifin bireyselleştiğini ve tüm mal varlığını üzerinden çıkardığını, teminatsız olarak verilmiş olan ve ısrar ile 20 yıldır kaldırılmayan ihtiyati tedbir kararının tedbir olmaktan çıktığını ve müvekkilinin ekonomik olarak hapsine yol açan, elini kolunu bağlayan, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve ihlal eden bir karar olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesinin 06.04.2022 tarihli, ihtiyati tedbirlerin kaldırılması taleplerinin reddine dair kararının kaldırılmasını, aksi halde orantılı olarak belirtecekleri bir taşınmaza ya da şirket hissesine uygulanmasını, tüm bunlar kabul görmez ise de aynı miktar üzerinden teminata bağlanmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, aralarında davalının da bulunduğu kooperatifin önceki yöneticilerinin sorumluluğu sebebiyle tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, tedbirin kaldırılması talebinin reddine dair ara kararı istinafa konu edilmiştir.
Dosya kapsamından,
14.07.2003 tarihli tensip tutanağının 12. maddesi ile davalılar adına kayıtlı taşınmaz varsa taşınmazların, bu kişilerin S.S. … …Kooperatifinde adlarına tahsis edilmiş bağımsız bölüm varsa bu bölümün veya bu kişilerin kooperatifte üyelik durumları söz konusu ise üyelik haklarının başkasına devir ve temlik edilmemesi için tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir veya kooperatif üyelik haklarının devredilmemesi için üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, yine davacı vekilinin talebi ile 30.09.2005 tarihinde davalının bazı taşınmazlarının tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmuş olduğu, davalı …’ün 28.11.2013 tarihinde tedbirlerin kaldırılması talebiyle mahkemeye başvurduğu, Mahkemenin 17.12.2013 tarihli ara kararıyla davalı vekilinin talebinin reddine karar verildiği, davalı tarafça 24.02.2022 tarihinde öncelikle tüm tedbirlerin kaldırılması, aksi halde en azından teminata bağlanarak ve dava değerine göre uyumlu ve yeterli bir mülkün üzerinde bırakılması talebiyle başvurulduğu, istinafa konu 06.04.2022 tarihli ara kararıyla isteminin reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davalı … yönünden hüküm altına alınan ihtiyati tedbir tarihleri göz önüne alındığında talebinin, HMK’nın 396. maddesindeki durum ve koşulların değişmesi nedeniyle ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına yönelik olduğunun kabulü gerekmiştir.
HMK.’nın 396. maddesi; “(1) Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir.
(2) İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” hükmünü haizdir.
HMK.’nın 341/1. maddesi hükmüne göre ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
Öte yandan, “Durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına” ilişkin düzenleme yapan 396. maddenin ikinci fıkrasında, kanun yollarını düzenleyen HMK.’nın 391. maddesinin son fıkrasına veya 394. maddesinin beşinci fıkrasına atıf yapılmamış olduğundan, durum ve koşulların değişmesi sebebine dayalı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması istemi ile ilgili mahkemece verilecek kararın istinafı olanaklı değildir. Aksi hal, 396. maddenin gerekçesinde de belirtilen “…hal ve şartların değişmesi, hukuki bir değerlendirmeden daha çok, maddi şartlarla yakından ilgili, nispeten sübjektif ve doğrudan mahkemenin takdirine bağlı bir husustur. Ayrıca, aynı yargılama süreci içinde, birçok kez hal ve şartlarda değişiklik olması sebebiyle, tedbirde değişiklik yapılması veya kaldırılması, bu yönde talepte bulunulması ya da talebin reddi söz konusu olabilir. Her talepten sonra verilecek karar hakkında kanun yoluna başvurulması, ihtiyati tedbirler için kanun yoluna başvurulmasında istenen amacı da sağlamayacaktır. Kanun yolunun açılmış olmasının amacı, ihtiyati tedbirlerle ilgili temel hukuki ve prensip hatalarının önüne geçmektir. Bu sebeple, ihtiyati tedbirin reddi ve ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkanı getirilmiştir…” denilmek suretiyle ortaya konulan kanun koyucunun iradesine de aykırı olacaktır.
Kanun koyucunun ihtiyati tedbire dair kanun yollarına ilişkin düzenlemeleri bilinçli, özenli, ayrıntılı ve açık bir şekilde yapması, ihtiyati tedbir talebinin reddi ve ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânını getirmesi, HMK’nın 395. ve 396. maddelerinde ise bilinçli şekilde aynı kanunun 394/5. fıkrasına atıf yapmaması karşısında, davalı … vekilinin durum ve koşulların değiştiği iddiası ile tedbirin kaldırılması talebi üzerine Mahkemenin vermiş olduğu karara karşı, kanun yolu, dolayısıyla istinaf yolu kapalıdır. Ancak itiraz yolu açıktır. Dolayısıyla, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nın 396/2. maddesi hükmü gereğince itiraz dilekçesi olarak dikkate alınması ve bu taleplerle ilgili mahkemece olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, istinaf yolu kapalı olduğu halde dosyanın Dairemize gönderilmiş olması doğru olmadığından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK.’nın 341. ve 352/(1)-ç. maddeleri uyarınca, davalı … vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN USULDEN REDDİNE,
2-Davalı … vekilince yatırılan istinaf harçlarının istek halinde iadesine,
3-İstinaf giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … vekilince yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
5-Karar tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
08.06.2022 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2022