Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/994 E. 2021/890 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07/12/2020
ESAS-KARAR NUMARASI : …
Davalılar vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalıların Bankalar Kanunu ve TTK’ya aykırı yapılan işlem ve kararlardan dolayı bankalar yeminli murakıplarınca banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı banka yöneticilerinden …’ın 4.166.000.000.000-TL, …’ın 4.166.000.000.000-TL, …’un 12.424.082.604.402-TL, …’ın 4.891.575.090.374-TL, …’nun 5.964.037.789.722-TL, …’nın 1.568.469.724.306-TL, …’nun 4.166.000.000.000-TL bankaya bu meblağlar kadar zarar vermeleri nedeniyle 4389 sayılı Bankalar Kanunu hükümleri gereğince ana para ve faize ilişkin fazla haklar saklı kalmak koşulu ile bu meblağların davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini ve ayrıca şahsi iflaslarının da açılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; 4389 sayılı Bankalar Kanunun 17. maddesindeki dava şartlarının müvekkilleri yönünden oluşmadığını, fonun doğrudan iflas davası açma yetkisinin bulunmadığını, kullanılan krediler nedeni ile müvekkillerine sorumluluk yüklenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince; 11.11.2004 tarih, …. Karar sayılı karar ile, 4389 sayılı yasanın 15/3 maddesi uyarınca, davacının davalılarla akdetmiş olduğu sözleşme kapsamında yargılamanın sözleşme süresince durdurulmasına karar verilmiş ve eski esas bu şekilde kapatılmıştır.
Davacı vekilinin 25.11.2020 tarihli dilekçesi ile, ödeme planının birçok kez revize edilmesine rağmen sözleşmeye konu ödemelerin gerçekleştirilmemesi nedeniyle fon alacaklarının takip ve tahsilini teminen durdurulan davaya kaldığı yerden devam edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin talebi üzerine 5411 sayılı yasanın 132.maddesi uyarınca yargılamaya yeniden başlanılarak, dosyanın yeni esasa kaydı sonucu verilen kararda; “… 5411 sayılı yasanın 01/11/2005 tarihinde yürürlüğe girmesi karşısında dava tarihi itibari ile somut olayda maddi hukuk açısından mülga 4389 sayılı yasanın uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
12/05/2001 tarihinde yürürlüğe giren 4672 sayılı yasa ile değişik 4389 sayılı yasanın 14/5-d maddesinde “Bankalar ile fon ve bankaların iflas daireleri tarafından açılacak hukuk davalarına Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılır. O yerde, birden fazla Asliye Ticaret Mahkemesi bulunması halinde bu davalar (1) numaralı Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülür. Bankalar ile fon ve bankaların iflas dairesi tarafından muamele merkezi veya ikametgahı İstanbul ili sınırları içinde olan kişiler aleyhine açılacak hukuk davaları ile borçlular hakkında açılacak iflas davaları İstanbul (1) numaralı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılır. İflas davası açılması halinde bu mahkeme hakkında iflası istenilen borçlunun muamele merkezi bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi’nin borçlu aleyhine iflas davası açıldığını bildirir. ” amir düzenlemesi yer almakta olup, maddede 5020 sayılı yasa ile metinde yapılan değişiklik ile mülga 4389 sayılı yasanın 14/5-d maddesi aynen”Bankalar ile fon ve bankaların iflas daireleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. O yerde, birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması hâlinde, bu davalar (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülür.Bankalar ile fon ve bankaların iflas daireleri tarafından muamele merkezi veya ikametgâhı İstanbul ili sınırları içinde olan kişiler aleyhine açılacak hukuk davaları ile borçlular hakkında açılacak iflas davalarına İstanbul (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. İflas davası açılması hâlinde, bu mahkeme, hakkında iflası istenen borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine borçlu aleyhine iflas davası açıldığını bildirir.” şeklini almıştır. 5411 sayılı yasanın 142 maddesi ile metindeki Bankalar ibaresi çıkartılarak görev ve yetkiye ilişkin düzenleme aynen korunmuştur.
Mülga 4389 sayılı yasanın 14/5-d maddesi 1 bendi, 5411 sayılı yasanın 142/1 maddesinde olduğu gibi, yargılamalarda görevli mahkemeyi düzenlerken gerek mülga 4389 sayılı yasanın 14/5-d maddesi 2. bendi, gerekse 5411 sayılı yasanın 142/2 maddesi İstanbul ili sınırları içerisinde muamele merkezi ve ikametgahları bulunanlar aleyhine açılacak hukuk davaları ile İstanbul ili içerisinde veyahut dışarısında muamele merkezi ve ikametgahları bulunanlar aleyhine açılacak iflas davalarında yetkili mahkemeyi düzenlemektedir.
Buna göre iflas davaları İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülecektir. İkametgahın, yargılanan şahsın ve yetkiyi belirleyen diğer düzenlemelerin maddede belirtilen yetki kurallarına etkisi yoktur. Bu düzenleme aynı yöneticinin farklı yerlerde görev yapması ve zararın bu farklı görevlerden kaynaklanması, yada farklı yerlerde görev yapan birden fazla şahsın aynı zarara sebebiyet vermesi sebebi ile iflaslarının talep edildiği hallerde doğabilecek tereddütü giderecek mahiyettedir (Yrd. Doç. Dr. Kürşat Göktürk, Banka Yönetici ve Ortaklarının Hukuki Sorumluluğu , Özellikle Şahsi İflas Kapsamında Sorumluluk, S.201). Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere, aleyhine iflas davası açılacak şahıs veyahut tacir İstanbul ili içerisinde otursun veya oturmasın davada İstanbul mahkemeleri kesin yetkilidir. Nitekim yasanın 2.cümlesinde yer alan “İflas davası açılması hâlinde, bu mahkeme, hakkında iflası istenen borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine borçlu aleyhine iflas davası açıldığını bildirir.” şeklindeki ibare mahkememizin kabulünü açıkça teyit etmektedir. Yetkiye ilişkin bu düzenlemede kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yetkisizlik itirazı iptidai itiraz süresi ile bağlı olmaksızın davanın her safhasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece resen nazara alınmak zorundadır.
Açıklanan gerekçeler ışığında, somut olay irdelendiğinde davalılar …, …, … ve …’nın ikametgah adreslerinin İstanbul ili sınırları içerisinde olması, yine anılı davalılar ile birlikte diğer davalılar yönünden açılan iflas davasında Mülga 4389 sayılı yasanın 14/5-d maddesi ile 5411 sayılı yasanın 142/2 maddesi uyarınca İstanbul (1), (2) Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kesin yetkili olduğu saptanmakla, Mahkememizin yetkisizliği sebebiyle davanın usulden reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar vekilleri istinaf dilekçelerinde özetle: yerel mahkemenin verdiği yetkisizlik nedeni ile usulden ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ….. E. Sayılı dosya kapsamında 11.11.2004 tarihinde nihai gerekçeli karar verildiğini ve dosyanın 2004/612 K. numarasını alarak kapatıldığını, 07.12.2020 tarihinde yeni esas numarası ile Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yetkisizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay yolu açık bırakılan kararın taraflara tebliği ile kanun yolu aşamalarının tamamlanmasının gerektiğini, anılan kararın hüküm kısmının 3. maddesinde yer alan “Yeniden başvuru halinde dosyanın yeni bir esasa kaydedilerek yargılamaya devam olunmasına” ibaresinin ara kararın yargılamaya son vermeyen hakimin yargılamadan elini çekmesi sonucunu doğurmayan yargılamaya devam edilmesini sağlayan karar niteliğinde olması ve ara karara karşı başvurulabilecek bir kanun yolunun bulunmaması sebebi ile geçersiz olduğunu, yerel mahkeme tarafından davalılardan bir kısmının ikamet adreslerinin İstanbul olmasından bahisle verilen yetkisizlik kararı, diğer davalı tarafların ikamet adresleri ve işbu davaya konu … T.A.Ş merkezi gözetilmeksizin verildiğinden hukuka aykırı olup kaldırılmasının gerektiğini, anılan dosya kapsamında yapılan en son işlemin gerekçeli karar tarihi olan 11.11.2004 tarihinde yapıldığını, aradan geçen 16 yıllık süre içerisinde dosya kapsamında zamanaşımını kesebilecek tek bir işlemin dahi yapılmadığını dolayısı ile dosyada zamanaşımı süresinin geçirildiğini ve zamanaşımının gerçekleştiğini beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, 4389 sayılı Bankalar Kanunu gereğince iflas istemine ilişkindir.
Hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
6100 sayılı HMK’nın hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile iddia ve savunma hakkı düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır.
Yukarıda İlk Derece Mahkemesinin kararının özet kısmında açıklandığı üzere; mahkemece 11.11.2004 tarihli karar ile dosyanın esası kapatılmış ve yargılamanın durdurulmasına karar verilmiştir. Davacı yanın uzun yıllar sonra sunduğu talebi üzerine 07.12.2020 tarihinde dosya tekrar ele alınmış ise de bu hususla ilgili, Anayasa m.36, AİHS m. 6, HMK m.27′ ye aykırı olarak, davalı yana herhangi bir tebligat yapılmaksızın, duruşma açılmaksızın, safahatı bulunan dosyada usulden ret kararı verilmesi ile davalıların savunma haklarının kısıtlandığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Kararın niteliğine göre, diğer istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.6 gereğince, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ….K. sayılı dava dosyasında verilen 07/12/2020 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle diğer istinaf istemlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
3-Peşin alınan istinaf karar harçlarının iadesine,
4-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
09/06/2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır