Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/903 E. 2021/1160 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2021/903
KARAR NO : 2021/1160

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16.03.2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2020/232E., 2021/183K.

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi iken kooperatifteki A Blok 22 nolu dairesini kooperatifin bilgisi dahilinde 24.12.2014 tarihinde satarak kooperatif üyeliğinden çıktığını, kooperatife üyeliğinden kaynaklanan hiç bir borcu olmadığını ancak davalı kooperatif tarafından aidat borcu bulunduğu gerekçesiyle hakkında icra takibine başlandığını, ödeme emrinin yasal bir şekilde tebliğ edilmeksizin kesinleştirildiğini, maaş haczi ve muhafaza tehdidi altında icra dosyasına 6.071,00 TL. ödemek zorunda kaldığını, davalı kooperatifin halen daha aidat borcu ile ilgili bildirimler yapmaya devam ettiğini, 24.12.2014 tarihinden sonraki aidat borçlarının yeni üye olması ve taşınmazda ikamet etmesi nedeniyle diğer davalı …’tan alınması gerektiğini, bu davalının da sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek, 6.071,00 TL.’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin kooperatif üyeliğinin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının üyelikten çıkmaya dair müvekkili kooperatife ulaşmış Kooperatifler Kanununun 12 ve 13. maddelerine uygun irade beyanı olmadığından hali hazırda müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, davacının taşınmazını satmasının tek başına üyelikten ayrılma anlamına gelmeyeceğini, davacının taşınmazını sattığını beyan ettiği diğer davalının müvekkili kooperatifin üyesi olmadığını, davacı ile bu şahıs arasındaki hukuki ilişkilerin müvekkilini ilgilendirmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı … duruşmada, taşınmazı davacıdan satın aldığını, davacının kendisine kooperatif üyeliği nedeniyle borcu yoktur belgesi vermediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
Davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesince 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 99. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş;
Dosyanın gönderildiği İlk derece Mahkemesince; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa 7155 sayılı Kanunla eklenen 5/A maddesinde ”Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (…)” düzenlemesi, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa 7155 sayılı Kanunla eklenen 18/A maddesinde ise ”(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. (…)” düzenlemesi bulunduğu, davalı yanın usuli yönden verilen kesin süre içerisinde davacının gerekli faaliyeti gerçekleştirmemiş bulunması karşısında kazanılmış hakkının bulunduğunu bildirerek davacı yana bu usulü işlemin tamamlanmış sayılmasına muvafakat etmediği, diğer davalı …’ün de bir muvafakat beyanı olmadığı gerekçesiyle; davanın dava şartı yokluğundan HMK 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın 21.05.2019 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesine açıldığını, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmasından 6325 sayılı yasa mucibince arabuluculuk şartı öngörülmediği için bu yönde bir tutanak dava dilekçesine eklenmediği, İlk derece Mahkemesince 03.11.2020 tarihli duruşmada kendilerine arabuluculuk son tutanağının aslı ya da arabulucu tarafından onaylı bir suretinin dava dilekçesine eklenmesi için 3 aylık kesin süre verilduğunu ve duruşmanın 16.03.2021 tarihine bırakıldığını, bu tutanağın davacılara ulaşılamaması ve dahi kendilerinden kaynaklanmayan sebeplerden ötürü fiili imkansızlık sonucu ve fakat duruşma gününden önce dosyaya kazandırıldığını, davanın bir eda davası niteliğinde olduğunu, aynı zamanda müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine yönelik olduğunu, menfi tespit davası ile birlikte arabuluculuk dava şartına tabi olmayan istirdat davası birlikte açıldığında eldeki davadaki menfi tespit talebinin de arabuluculuk dava şartına tâbi olmayacağını, duruşma gününden önce dosyaya kazandırılmış olan “uzlaşmama tutanağı”nın sırf 3 aylık kesin süre içinde kazandırılmamasından ötürü davanın usulden reddinin hukuken korunmaması gereken bir karar olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-HMK’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
08.09.2021 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 78.630,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır