Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/888 E. 2021/1172 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25.03.2021
ESAS-KARAR NUMARASI : ….
Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, …..tarafından yapılan ve müvekkili şirketi tarafından kazanılan ihale sonucu Ankara ili …. kayıtlı taşınmazın konut yapılması şartıyla davalı kooperatife devrini sağlamak üzere müvekkili ile davalı kooperatif arasında 03.03.2016 tarihli sözleşme imzalandığını, müvekkili şirketin taşınmaz bedelini 16.02.2012 tarihinde ödediğini, davalı kooperatifin müvekkili şirkete yapacağı ödemelerin miktarı ve vadesinin sözleşmenin 3. maddesinde hüküm altına alındığını ancak davalının müvekkiline taksit ödemelerini zamanında yapmayıp, kısmi ödemelerde bulunduğunu, bu nedenle müvekkilinin davalıdan faiz alacağı doğduğunu, bu alacağın tahsili için davalı kooperatife noter ihtarı keşide edildiğini daha sonra Ankara 13. İcra Müdürlüğünün ilgili dosyası ile ilamsız takibe geçildiğini, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili kooperatifin eski başkanı …’ın davacı şirketin ortaklarından biri olduğunu, 03.03.2016 tarihli sözleşme sırasında adı geçen kişinin yönetim kurulu başkanı olduğunu, daha sonra müvekkili kooperatifin 09.10.2016 tarihinde yapılan genel kurulda yönetiminin değiştiğini, takip ve dava konusu olan sözleşme ile müvekkili kooperatifin eski başkanı …’ın ortağı olduğu davacı şirket lehine ve kooperatifin faaliyet alanına giren bir konuda ticari faaliyet yürüttüğünü ve davacı şirket lehine kararlar alındığını, bu kararların müvekkili aleyhine sonuçlandığını, müvekkili kooperatifçe yapılan ödemelerdeki aksaklıkların tahminen bilinçli olarak sırf davacı şirkete faiz ve vade farkı adı altında haksız kazanç sağlamaya yönelik olduğunu, sözleşmenin müvekkili açısından hukuki bağlayıcılığının olmadığını, talep edilen %20 tazminatın da haksız olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMANIN SEYRİ VE SONUCU :
İlk derece Mahkemesinin 07.06.2018 gün, … sayılı kararıyla, taraflar arasında yapılan 03.03.2016 tarihli sözleşmenin yapıldığı tarihte davalı kooperatif yönetim kurulu başkanı …’ın aynı zamanda davacı şirketin %50 pay sahibi olarak ortağı olduğu dikkate alındığında, yapılan sözleşme batıl (butlan) olup, kesin olarak hükümsüz olduğu, bu sözleşmeye dayalı faiz alacağının istenilmesinin mümkün olmadığı, sözleşme batıl olup kesin hükümsüz olmakla, sözleşme kapsamında taraflarca edimler kısmen yerine getirilmiş ve taşınmazın tapu kaydı devredilmiş olsa bile, kesin hükümsüzlük durumunun şartlarına uygun yeni bir sözleşme yapılmadan ortadan kaldırılması mümkün olmadığından, kısmi ifa sebebi ile iyi niyet savunmalarının da dinlenemeyeceği gerekçesiyle oy çokluğuyla davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 30.09.2020 gün, … sayılı kararıyla, dosya içeriğinden ve taraflar arasındaki keşide edilen noter ihtarlarından tarafların edimlerini karşılıklı olarak yerine getirdikleri, davalı kooperatifin davacı tarafından kendisine tapuda devri yapılan arsa bedelini taksitler halinde ödediğinin anlaşıldığı belirtilerek, HMK 353/1,a.6 gereğince kararın esası incelenmeden kaldırılarak mahkemece genel hükümler çerçevesinde davacının faiz alacağının doğup doğmadığı hususundaki iddia ve delilleri tüm dosya içeriğiyle birlikte değerlendirilerek uygun bir sonuç dairesinde karar verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi’nce “…Mali müşavir bilirkişi mahkememize ibraz etmiş olduğu kök ve ek raporunda özetle; öncelikle tarafların 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, bu suretle taraf ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, her iki taraf ticari defterlerinde sözleşme kapsamında davalının davacıya 160.280.641,86-TL ödeme yaptığının kayıtlı olduğu, sözleşme uyarınca davacının takip tarihi itibariyle KDV dahil faiz alacağının 1.637.894,54-TL, KDV dikkate alınmadan yapılan hesaplamaya göre ise alacağının 1.338.140,85-TL olduğu (ek raporda) belirtilmiştir. İbraz edilen ek rapor hesap yöntemi yönünden mahkememizce hukuka uygun ve hüküm kurmak için yeterli görülmüştür.
Böylelikle, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3.maddesi uyarınca davacının anapara alacağı yanında herhangi bir ihtara gerek olmaksızın ilk ödeme ve sözleşmedeki 3 taksit için 16.02.2016 tarihinden itibaren avans faiz oranı üzerinden davalıdan faiz alacağı talep edebileceği, her ne kadar sözleşmenin 3.3. maddesinde faiz ödemeleri için davacı şirket tarafından faiz faturası keşide edileceği ve kooperatife verileceği düzenlenmiş ise de, takip tarihi itibariyle davacı şirket tarafından tanzim edilen bir fatura olmadığından davacının takip tarihi itibariyle muaccel KDV alacağının olmadığı, bu suretle KDV dahil edilmeksizin faiz alacağının hesaplanması gerektiği, bu doğrultuda tanzim edilen ek rapora göre takip tarihi itibariyle davacının 1.338.140,85-TL faiz alacağının olduğu kabul edilmekle, davalının Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün…. esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 1.338.140,85-TL asıl alacak üzerinden devamına, davalının likit olan alacağı haksız olarak itiraz ettiği saptanmakla, İİK. 67. maddesi gereğince hükmolunan alacağın %20’si olan 267.628,17-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Yerel mahkemenin KDV’siz bedel üzerinden karar verdiğini, sözleşmenin 3/3. maddesi uyarınca faiz için %18 oranında KDV’yi içeren fatura düzenlenmesinin zorunlu olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
03.03.2016 tarihli sözleşmenin Kooperatifler Kanunu uyarınca hükümsüz olup, davanın reddinin gerektiğini, davalı kooperatifin eski yönetim kurul başkanının, davacının şirket ortağı olduğunu, Kooperatifler Kanunu’nun 59/6. maddesi uyarınca sözleşmenin geçersiz bulunduğunu, bu konuda Yargıtay kararları olduğunu, müvekkili kooperatifin tüm borcunu vadesinde ve tamamen ödediğini, ödenen miktarlara faiz talep edilmesinin TBK’nun 84. maddesine aykırı olduğunu, sadece 21.03.2016 tarihinde yapılması gereken ödemenin 22.03.2016 tarihinde yapıldığını, 1 günlük gecikmenin söz konusu olduğunu, kararın kaldırılarak davanın reddi gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davacı şirketin ihale suretiyle davadışı belediyeden satın aldığı arsayı davalı kooperatife devretmesi nedeniyle ödemelerin geç yapılmasından dolayı bir faiz alacağı doğup doğmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, davacı yüklenici tarafından davalı kooperatife verilen hizmet nedeniyle alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan faiz alacağının tahsili için girişilen takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına ve Dairemiz kararı doğrultusunda inceleme yapılıp karar verilmiş olmasına göre; taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….sayılı dava dosyasında verdiği 25.03.2021 tarihli kararına yönelik taraf vekillerinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı taraftan alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına; davacı tarafça yatırılması gereken 91.408,40-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 22.852,10-TL harcın düşümü ile kalan 68.556,30-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine,
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
15.09.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16.09.2021