Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/746 E. 2021/668 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21.05.2018
ESAS-KARAR NUMARASI :…
Davacılar ve davalı vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacılar vekili, müvekkillerinin geçimini sağlayan murisleri .. … servis işletmeciliği yaptığını, 10.11.2015 tarihinde araç içinde bilincini kaybederek A.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldığını, hastanede beyin kanaması geçirdiğinin söylendiğini, 61 gün yoğun bakımda kaldığını, 10.01.2016 tarihinde öldüğünü, 23.02.2016 tarihinde … yevmiye ile davalı şirkete poliçede belirtilen vefat teminatının ödenmesi için başvurduklarını, davalı şirketin, ölümün kronik viral hepatit B sonucu meydana geldiği ve bunun ferdi kaza genel şartları gereği teminat kapsamı dışında olduğundan bahisle ödemeyi reddettiğini, oysa murisin beyin kanaması sonucu öldüğüne ilişkin doktor raporu olduğunu; müvekkili…. ev hanımı olup, çocuklarının ikisini de okuttuğunu, oturmakta olduğu evin kira olduğunu, adına kayıtlı hiçbir gayrimenkulü bulunmadığını…. alınan belgeden de anlaşılacağı üzere tek gelirinin 563,94-TL tutarındaki aylığı olduğunu, bu nedenle dava harç ve masraflarını ödeme gücü bulunmadığını beyan ederek davalı … tarafından başvurularının üzerinden üç aydan fazla süre geçmesine rağmen ödenmeyen tazminat alacaklarının hüküm altına alınması hususunda açılan davada öncelikle adli yardım taleplerinin kabulü ile fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, … için 5.000,00-TL, … için 5.000,00-TL, … için 5.000,00-TL olmak üzere 15.000,00-TL maddi tazminatın (vefat teminatı) davalıdan ölüm tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, hastalık sonucu oluşan zararların teminat dışı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacı vekilinin, 10.11.2015 tarihinde kullandığı araçta bilincini yitirerek vefat eden …. kişisel güvence sigorta poliçesi ile müvekkili şirkette sigortalı olduğunu iddia ederek işbu davayı açtığını, müteveffanın kronik hepatit B hastalığı nedeniyle vefat ettiğini, hiçbir surette davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla müteveffanın müvekkili şirket nezdinde kişisel güvence sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçeden dolayı sakatlanma/vefat halinde azami sorumluluk limitinin vefat tarihinde 125.000,00-TL olduğunu, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, keza masraf ve vekalet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını, müteveffanın herhangi bir sosyal sigorta kurumuna bağlı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, bağlı olması halinde bu kurum tarafından yapılan ödemelerin müvekkili şirketten talep edileceğinden mükerrer ödemeden imtina amacıyla bu hususun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, müvekkili şirketin hiçbir mesuliyeti olmamakla birlikte destekten yoksun kalma tazminatı hesabının yapılması halinde 24.11.2009 tarihinde…. yayınlanan tebliğ ile destekten yoksun kalma tazminatlarının….kayıtlı bir aktüer tarafından yapılması gerektiğini, aktüer bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamaların, bu amaçla özel olarak geliştirilmiş kompleks yöntem, yazılım ve sistemle hesabı etkileyen tüm parametreler dikkate alınmak suretiyle yapıldığını, Kara Yolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesi ve yerleşmiş Yargıtay kararlan gereğince, yeterli ve gerekli belgelerin eklenmesi sureti ile şirkete müracaat tarihinden öncesinde temerrüdün söz konusu olmadığını, ayrıca yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Getirtilen poliçe, tedavi belgeleri ve olaya ilişkin diğer belgeler tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde, poliçenin ferdi kaza poliçesi genel şartlarının uygulanacağı, davacılar murisi … Hepatit B hastalığının etkisi ile kaldırıldığı yoğun bakımda öldüğü, kaza geçirmediği, ölümünün kazaya bağlı olmadığı, bu nedenle poliçe teminatı kapsamımda olmadığı ancak poliçede kişisel sorumluluk teminatının sigortacının sigortalı ile arasındaki poliçenin yürürlükte bulunduğu sırada gerçekleşen olay sonucunda üçüncü kişilerin ölmesi, yaralanması, sağlıklarının bozulması veya üçüncü kişi mallarının uğrayacağı zarar ve ziyandan T.C. Mevzuatı sözleşme dışı hukuki sorumluluk düzenlemeleri gereğince veya sigortalının bu özel şartların 3. maddesi kapsamında öngörülen her hangi bir sıfatı gereğince üçüncü kişilerce sigortalıya yöneltilen zarar ve ziyan taleplerine karşı doğacak sigortalı sorumluluğunun parasal sonuçlarına karşı sigortalıya bir teminat sağlamasının şart ve sonuçlarının düzenlendiği, bu şartlarda iş yerinde meydana gelen ölümler nedeniyle davacılar murisinin ölümü nedeniyle davacıların murislerinden bağımsız olarak bir zararlarının oluştuğu başka deyişle üçüncü kişilerin zararlarının oluştuğu, bu açıdan davacıların zararının bu teminat kapsamında kaldığı anlaşıldığı…” gerekçesiyle “…Davacıların bu miktar üzerinden davalarının KABULÜNE, fazlaya ilişkin istemlerini REDDİNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkillerinin murisinin beyin kanaması nedeniyle vefat ettiğinin hastane raporları ile sabit olduğunu, dosyada müvekkillerinin murisinin ölüm nedenine ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu’ndan yahut alanında uzman bir bilirkişiden herhangi bir rapor alınmaksızın, sadece aktüerya alanında uzman bir bilirkişiden alınan eksik ve hatalı bilirkişi raporu hüküm tesis edildiğini, bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda yer alan içtihat metinleri değerlendirildiğinde bilirkişinin davalı taraf yerine geçerek müvekkili aleyhine olacak şekilde objektifliğe aykırı nitelikte değerlendirmeler yaptığını ve yerel mahkeme tarafından bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dahi dikkate alınmadığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müteveffanın kronik hepatit B hastalığı nedeniyle vefat ettiğinin evraklardan sabit olduğunu, hastalık sonucu oluşan zararların teminat dışı olup müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, bireysel kişisel güvence sigorta poliçesi nedeni ile tazminat istemine ilişkindir.
Poliçenin incelenmesinde, dava konusu edilen kısım yönünden, poliçenin ferdi kaza sigortası genel şartlarına tabi olduğu belirtilmiştir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve tüketici kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacıların murisi, davalı karşısında tüketici konumunda olduğundan davaya bakmakla görevli mahkeme tüketici mahkemeleridir. Bu itibarla mahkemece, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Hüküm mahkemeleri gibi, istinaf mahkemesi ve Yargıtay da istinaf ve temyiz incelemesi sırasında, hükmü veren mahkemenin görevli olup olmadığını kendiliğinden gözetip incelemekle yükümlüdür. Bunun için tarafların hükmü görevsizlik nedeniyle de istinaf veya temyiz etmiş olmalarına gerek yoktur. Çünkü hükmü veren mahkemenin görevsiz olması mutlak bir istinaf ve temyiz sebebidir.(HMK m. 353/a-3, m.371/b) (Prof. Dr. Baki KURU-İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku.Legal Yayınevi Ağustos 2016.s.97)
Bu nedenle, esasını incelemeden kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dava dosyasında verdiği 21.05.2018 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
Kararın kaldırılması nedenine göre taraf vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına.
2-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde ilgili tarafa iadesine.
3-Davacılar ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
21.04.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır