Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/699 E. 2022/1138 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/10/2019
ESAS-KARAR NUMARASI : …

Birleşen davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada davalı vekilince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun Dairemizin gönderme kararının kaldırılmasına ve istinaf incelemesinin Dairemizce yapılmasına yönelik kesin kararı doğrultusunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Asıl davada davacı vekili, 01/02/2010 tarihinde taraflar arasında yediemin otopark işletmeciliği yapılmak üzere sözleşme imzalandığını, sözleşme uyarınca … Genel Müdürlüğüne ait olan ve müvekkili tarafından kiralanan taşınmazların davalı şirket ile ortaklaşa yediemin otoparkı olarak işletilmesinin kararlaştırıldığını, sözleşme kapsamında davacı şirketin taşınmazdaki araçların bakım ve muhafazasını yerine getirmekle yükümlü kılındığını, trafikten men edilen araçların davalıya ait çekiciler tarafından çekilerek otoparka bırakıldığını, sözkonusu araçların bakım ve muhafazasının yapılması karşılığında araçlar için günlük olarak İl Trafik Komisyonu ve … kararları gereği kabul edilen fiyat tarifesi uygulanacağını, davalının sözleşme gereklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin 4/g maddesi uyarınca İl Trafik Komisyonu ve … kararları gereği kabul edilen fiyat tarifesinin sözleşme boyunca hiç uygulanmadığını, davacının yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen sözleşme gereği hak ettiği ücreti alamadığını, davalı tarafından ödeme yapacak olsa dahi araçlara ilişkin … fiyat tarifesi gereğince ödeme yapılmayacağının bildirildiğini, davalının sözleşme şartlarına uymaması sonucunda davacı şirketin zarara uğradığını, kiralarını ve personel maaşlarını ödeyemez hale geldiğini, kiraların ödenmemesi üzerine sözleşmede belirtilen ve …’ye ait olan taşınmazdan tahliye edildiğini, tahliye işleminin yanı sıra gecikmiş kira alacaklarına ilişkin olarak davacı şirket aleyhine icra takipleri başlatıldığını, müvekkilinin …’ye ait taşınmazdan tahliye edilmesinin davalıya bildirilmesine rağmen davalı tarafça herhangi bir girişimde bulunmadığını ve müvekkili nezdinde kalan araçlara ilişkin bir işlem yapılmadığını, davalı şirkete ait araçların teslim alınmaması üzerine davacı şirket tarafından başka bir taşınmaz kiralanarak araçların bu otoparka çekildiğini, araçların çekilmesi ve taşınmazın otoparka uygun hale getirilmesi için müvekkilinin masraf yaptığını, taraflar arasındaki sözleşme yenilenmemesine rağmen davalı şirketçe davacı şirket nezdinde kalan araçların teslim alınmadığını, davacının halihazırda kiracı olduğu taşınmazdan da tahliyesine karar verildiğini, bir kısım araçların otopark bedelinin tahsili için davalı tarafça satış prosedürü başlatılmadığını, satışı yapılan araçlar için de … tarifesi üzerinden müvekkiline ödeme yapılmadığını, müvekkilinin yedinde bulunan ya da satış işlemleri için müvekkilinden tutanak ile teslim alınan araçların hangi tarihte müvekkilinin otoparkına getirildiğinin, otoparktan çıkartılan araçların ise hangi tarihte davalı şirket yetkililerine teslim edildiğinin tespiti gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı yedinde bırakılan ve sözleşme sona ermiş olmasına rağmen haksız olarak teslim almayan araçların sayısı ve niteliğinin tespitini, sözleşme ilişkisi sona erdiğinden müvekkilinin yedinde bulunan araçların müvekkiline ait otoparktan taşınması konusunda tedbir kararı verilmesini, araçların davacının otoparkında bulunduğu süre içinde sözleşme gereği … fiyat tarifesi üzerinden hesaplanacak bedel için şimdilik 100.000,00 TL nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK 119. maddesinde belirtilen zorunlu unsurları taşınmadığını, talep edilen miktarın hangi araçlara ilişkin hangi hukuki ilişkiye istinaden istendiğinin belirtilmediğini, hukuki yarardan yoksun talepler mevcut olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının davalıdan herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığı gibi anılan sözleşmenin tek taraflı bir parasal edimi davacıya yüklediğini, sözleşmenin 4/g madde hükmünün davacının müvekkilinden otopark ücreti talep etmesini haklı kılmadığını, davalının bu şekilde bir ödeme taahhüdü olmadığı gibi sözleşme kurulurken ve devamında da alınmakta olan otopark ücretlerinin araç sahiplerinden veya araçların çeşitli yollarla satılmasından elde edilen gelirden tahsil edildiğini, bir otopark işletmecisinin otopark ücretini ya araç sahibinden ya da o araçları kendisine tevdi eden resmi merciden talep edebileceğini, davalının araçların çekme-kurtarma işlemlerini resmi makamların talimatı doğrultusunda yapan özel bir kuruluş olduğunu, davacı tarafça gerek dava dilekçesinde gerekse ihtarnamelerde “araçlarınız” ibaresini kullanıldığını, araçların mülkiyetinin davalıya ait olmadığını, trafikten men işleminin de müvekkilinin keyfiyeti ile gerçekleşmediğini, trafik ekiplerince mahkeme, savcılık kararlarınca ya da icra marifetiyle trafikten men edilen araçları aldıkları talimat doğrultusunda müvekkilinin çekicileri vasıtasıyla davacının işlettiği otoparka götürdüğünü, davacının uhdesinde bulundurduğu araçların yasal yediemini olduğunu, araçlar üzerindeki hukuki ve cezai sorumluluğun davacıya ait olduğunu, araçların yediemin ücretlerinin tahsili amacıyla gerekli yasal prosedürü gerçekleştirmenin de davacının yükümlülüğünde bulunduğunu, otoparkta uzun süre kalan araçların hangi hukuki yollarla satılarak yediemin ücretinin tahsil edileceğinin hükme bağlandığını, davacının bu yolla yediemin ücretini tahsil edebilme hakkına sahip olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili; Asıl davadaki beyanları tekrar ederek asıl davada 100.000,00 TL’nin tahsili amacıyla dava açıldığını ileri sürerek, bu miktarın mahsubu ile bilirkişi raporu ile belirlenen bakiye 2.595.033,15 TL’nin araçların her biri için teslim tarihinden başlamak üzere işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili; asıl davadaki savunmalarını tekrar etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…davanın temel dayanağı taraflar arasında tanzim edilen 01/02/2010 tarihli hizmet sözleşmesi başlıklı sözleşmedir. Sözleşmeye göre trafik kanununa göre trafikten men edilen araçlar ile icralı araçların gerekli işlemler yapılıncaya kadar muhafaza altına alınması ve otoparkta yediemin olarak tutulması öngörülmüş olup buna göre davalı … tarafından çekicilerle davacının işlettiği otoparka bu araçlar getirilecek, araçlar ilgili şahıs ve kurumlar tarafından teslim alınana kadar … tarifesi uyarınca davacı tarafından otopark ücreti hesaplanarak tahsil edilecek, bu ücretin %80’i davacıya, %20’si ise davalı şirkete ait olacaktır. Sözleşmenin başlığı hizmet sözleşmesi olup konu ve kapsam kısmında ise yed-i emin otoparkı olarak ortaklaşa işletilmesi olarak belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere dava konusu sözleşme bir yanıyla TBK 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık sözleşmesi, bir yanıyla TBK. 561 ve devamı maddelerinde düzenlenen saklama sözleşmesi mahiyetinde olup atipik karma sözleşme mahiyetinde olduğu kanaatine varılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme, fesih ve ibraname dikkate alındığında saklama sözleşmesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, adi ortaklıklığın tasfiye hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, ayrıca davacının sözleşmeden kaynaklanan kar payı alacağını talep ettiği dikkate alındığında son bilirkişi raporu ve ek raporu doğrultusunda hesaplama yapılarak davacı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.
Ayrıca yukarıda izah edildiği üzere davacı otopark işletmecisi olup davalı tarafından getirilen araçlara ait tahsil edilen otopark ücretinin %20’sini davalıya verilmesi ve %80’nin de davacıya ait olması şeklinde bir anlaşmaya varılmıştır. Sözleşme fesh edildiğinden ve dava konusu araçlar davalı tarafından teslim alındığından davacının bu araçlardan dolayı araç malikleri veya araç hakkında tedbir kararı veren kurumlardan otopark ücreti tahsil etme imkanı bulunmamaktadır. Araçların davalı tarafından teslim alınmış olması sebebiyle mevzuat hükümlerine göre satarak bedelden tahsil etme imkanı yoktur. Davalı araçları teslim almış olduğundan gerek araç maliklerinden gerekse de mevzuat hükümlerine göre satarak bedelinden masraf ve otopark ücretlerini tahsil imkanına sahiptir. Bu durumda sözleşme uyarınca araçların … birim fiyatları üzerinden teslim tarihine kadarki otopark ücretleri hesaplanarak davalının payına düşen %20 indirildiğinde geriye kalan miktarın davacıya verilmesi gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne son bilirkişi ek raporunda belirlenen miktarın temerrüt tarihi olana 13/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar vermek gerekmiştir. (ihtarnamenin 25/04/2013 tarihinde davalıya tebliğ edilerek 15 günlük süre tanındığı, araya hafta sonu tatilide girdiğinden temerrüdün 13/05/2013 tarihinde oluştuğu)
Ayrıca hernekadar davacı teslim alınmayan araçların sayısı ve niteliğinin tespitini talep etmiş ise de eda hükmü aynı zamanda tespiti de kapsadığı, dolasıyla tazminat hesaplamasında teslim edilmeyen araçların nitelik ve sayılarının tespit edilerek hesaplama yapıldığı…” gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile 100.000,00 TL’nin 13/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile 488.463,70 TL’nin 13/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, tespite yönelik istemin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Dava konusuna uygulanması gerekli … fiyat tarifesini ele alan kararın….27.01.2009 tarih ve 7 karar numaralı kararı olduğunu, bilirkişi kurulunun, dava tarihini gerekçe göstererek 15/31 sayılı kararı temelinde hesaplama yapmasının fahiş hata olduğunu, bilirkişi kurulu raporu ekli listesinde yer verildiği üzere fatura tanzim edilerek çıkışı yapılan araçlar için alacak miktarı belirlendiğini, bu belirlemede taraflar arasındaki feshe konu edilen sözleşme şartlarının göz önünde bulundurulmadığını, yalnızca elde edilen gelirin %80’inin taraflarına ödenmesine dönük basit bir görüşün beyan edildiğini, bu yaklaşımla 01.02.2010 tarihli sözleşme hükümlerinin ve taraflar arasındaki ilişkinin hiçe sayıldığını, tanzim edilen 168 adet belgenin tek yanlı olarak düzenlendiğini, bilirkişi kurulu tarafından kabul edilen adi ortaklık ilişkisinin ihtanameler aşaması ile zaten sona erdirildiğini, kabul sayılmamakla birlikte bilirkişi kurulu raporunda değinildiği gibi, adi ortaklığın varlığı için ortakların müşterek gayeye ulaşmak maksadıyla çaba ve özen göstermek zorunluluğu bulunmadığını, sözleşmenin feshine ve bu feshin sonuçlarına ilişkin hiçbir inceleme yapılmadığını, 02.04.2018 imza tarihli bilirkişi raporunda yalnızca sözleşme ile kurulan hukuki ilişkinin nitelendirildiğini, fesih sonucundaki mevcut durumun çözümlenmesinin yapılmadığını, asıl ve birleşen davadaki taleplerinin feshe bağlı doğan yeni hukuki ilişkiye dönük alacaklarına ilişkin olduğunu beyan ederek, kararın kaldırılması ile asıl ve birleşen davaların kabulünü istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:Birleşen dava dilekçesi ve eklerinin taraflarına tebliğ edilmediğini, tensiple birlikte birleştirme kararı verilmesinin hatalı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin konusunun; “mülkiyeti … Genel Müdürlüğü’ne ait olan davacı şirket tarafından kiralanan … mevkiindeki taşınmazın … …. doğrultusunda yedi emin otoparkı olarak ortaklaşa işletilmesi” olarak belirtildiğini, yine aynı sözleşmenin “Gelirlerin Paylaşımı” başlıklı 3. maddesinde; otoparkın işletmeciliği ve her türlü giderlerinin davacıya ait olduğunun, davacının aylık brüt gelirinin %20’sini takip eden ayın ilk haftası içinde mesai bitimine kadar davalıya verileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmede münhasıran otoparka giren her araç için davalının davacıya ücret ödeyeceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, metin içinde geçen ortaklaşa işletilmesi tabirinden de anlaşılacağı üzere taraflar arasında Borçlar Kanunu 620 vd maddelerinde düzenlenen bir adi ortaklık hukukunun söz konusu olduğunu, yerel mahkemece bu husus gözardı edilerek hatalı karar tesis edildiğini, davacının işlettiği yediemin otoparkına çekilen araçların mülkiyeti davalıya ait olmadığı gibi, trafikten men işleminin de bizzat davalı keyfiyeti ile gerçekleşmediğini, davalının trafik ekiplerince, mahkeme veya savcılık kararlarınca ya da icra marifetiyle trafikten men edilen (mülkiyeti dava dışı üçüncü şahıslara ait) araçları, aldıkları talimat doğrultusunda çekicileri vasıtasıyla davacının işlettiği otoparka götürdüğünü, davacının uhdesinde bulundurduğu araçların yasal yediemini olduğunu, araçların yediemin ücretlerinin tahsili amacıyla gerekli yasal prosedürünün de gerçekleştirilmesinin de davacının yükümlülüğünde olduğunu, otoparka getirilen araçların araç sahibi tarafından otopark ücretinin ödenmesi halinde otoparktan çıkabildiğini, bu kapsamda fiiliyatta ve sözleşmeye göre işletme ile ilgili tüm inisiyatif ve işletme yetkisinin davacıda olduğunu, bu husus gözardı edilerek hatalı hüküm tesis edildiğini, davalı şirketin bu araçları geri almak gibi bir zorunluluğunun bulunmadığını, davanın başında yerel mahkemece hukuka aykırı bir “tedbir kararı” verildiğini ve söz konusu araçların davalı tarafından teslim alınmak zorunda kalındığını, teslim alınmak zorunda kalınan araçların davalı şirket tarafından yine davacı gibi ortaklaşa işletilen başka yerlere aktarıldığını, mahkemece yapılan en fahiş hatanın müvekkili şirketin, henüz ücreti tahsil edilmeyen araçlar için davacı yararına bir ödeme yapması gerektiği yönündeki değerlendirmesi olduğunu, otopark ücreti konusunda tek sorumluluğun araç sahiplerine ait olduğunu, hizmet bedelinin son çare olarak hizmete konu araçların satışı sonrasında, satış suretiyle elde edilecek paradan tahsil edilmesi gerektiğini beyan ederek, kararın kaldırılması ile her iki davanın da reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, taraflar arasında düzenlenen karma nitelikli atipik sözleşmenin sona ermesi sonucu alacak istemine ilişkindir.
Asıl davada davacı yan, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin bittiğini ancak davalı tarafından getirilmiş ve alınmamış araçlar için sözleşmenin 4/g maddesi uyarınca otopark ücretinin ödenmesi gerektiğini iddia etmiş; davalı ise taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının tek yükümlülüğünün araçları otoparka getirmek olduğunu, davacıya para ödeme yükümlülüğünün olmadığını, kalan araçların çıkarılması ediminin de davalıya ait olmadığını, davacının bu araçların çıkarılması için yediemin olarak satış ve diğer işlemleri başlatması gerektiğini savunmuştur.
Taraflar arasında imzalanan 01.02.2010 tarihli sözleşmenin; 1. maddesinde, sözleşmenin konusunun mülkiyeti … Genel Müdürlüğü’ne ait olan … …. tarafından kiralanan … mevkiinde bulunan… diğer parsellerde kayıtlı 60715 m2’lik taşınmazın … yönetim kurulu kararı doğrultusunda yediemin otoparkı olarak ortaklaşa işletilmesi olduğu, 2. maddesinde, sözleşmenin kapsamının 2918 sayılı KTK ve buna bağlı çıkartılan yönetmeliklere göre trafikten men edilen (polis, jandarma, icra daireleri, vergi dairesi, SGK tarafından) araçlar ile icralı araçların gerekli işlemler tamamlanıncaya kadar muhafaza altına alınması ve yediemin otoparkı olarak ortaklaşa işletilmesi olduğu, 3. maddesinde trafik polisleri ve diğer kurumlar tarafından trafikten men edilen araçların … çekicileri tarafından bu otoparka getirilerek muhafaza altına alınacağı, otopark işletmeciliği ve her türlü giderlerin BAM’a ait olduğu, BAM’ın aylık brüt gelirin % 20’sini takip eden ayın ilk haftası içinde mesai bitimine kadar …’ın göstereceği hesaba veya merkez kasaya yatıracağı, otoparka çekilen araçların çekme ücretlerinin …’a ait olacağı, 4/a maddesinde …’ın ….. Yolu, … Yolu bağlantıları, çevre yolu ve şehir içinde trafikten men edilen araçlar ile daha önce trafikten men edilerek otoparkta muhafaza altına alınan her türlü araçlar ile bu otoparkın kapasitesine göre doluluk oranını sağlayacağı, 4/g maddesinde otoparkta İl Trafik Komisyonu ve … kararları gereği kabul edilen fiyat tarifesinin uygulanacağı, 5. maddesinde sözleşmenin süresinin imzalandığı tarihten itibaren bir yıl olduğu, sürenin sonunda tarafların karşılıklı anlaşma ile sözleşmenin süresini uzatabilecekleri, müracaat olmadığı takdirde aynı şartlarla sözleşmenin bir yıl uzatılmış sayılacağı belirtilmiştir.
Dosya kapsamında alınan bir kısım bilirkişi raporları ile taraflar arasındaki bu sözleşmenin adi ortaklık olduğu, bir kısım raporlar ile ise saklama sözleşmesi olduğu tanımlanarak farklı rakamlar hesaplanarak sonuca varılmıştır.
Mahkeme kararında ise; sözleşmenin bir yanıyla TBK m. 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık, bir yanıyla TBK m. 561 ve devamı maddelerinde düzenlenen saklama sözleşmesi mahiyetinde olduğu kabul edilmiş, fesih ve ibraname dikkate alındığında saklama sözleşmesi çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiği, adi ortaklıklığın tasfiye hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, davacının sözleşmeden kaynaklanan kar payı alacağını istediğinden yola çıkılarak da son bilirkişi raporu ve ek raporu doğrultusunda kabul kararı verildiği belirtilmiştir. Dava tarihinden sonraki bir gelişme olarak mahkeme kararı ile araçların davalıya verilmesi sonucuna göre karar tesis edilerek, davacının bu araçlardan dolayı araç malikleri veya araç hakkında tedbir kararı veren kurumlardan otopark ücreti tahsil etme imkanı bulunmadığı, mevzuat hükümlerine göre satarak bedelden tahsil etme imkanı da olmadığı, araçlar artık davalıda olduğundan masraf ve otopark ücretlerini davalının tahsil imkanı bulunduğu işaret edilmiştir. Oysa “Sözleşmenin Konusu” başlıklı 1. maddesinde araçların muhafaza altına alınması ve yediemin otoparkı olarak işletilmesi olarak açıklama yapılmışsa da, 3. maddesi uyarınca otoparkın işletmeciliği davacı BAM’a aittir. Sözleşme gereği davalının tek edimi araçları getirmek olup dosyada bulunan araç çıkarma belgelerinden paraların tahsili işleminin davacı tarafından yapıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece Mahkemesince, sözleşmenin atipik karma sözleşme mahiyetinde olduğuna dair belirleme isabetli olmakla birlikte, davalının tek edimi araçların getirilmesi olduğundan, ediminin karşılığının brüt gelirin %20’si olarak kararlaştırılması, sözleşmenin adi ortaklık olarak nitelendirilmesi için yeterli değildir. Davacı tarafından işletilen otoparka davalı tarafından getirilen araçların mülkiyeti davalıya ait olmadığından sözleşmenin saklama sözleşmesi olduğu da söylenemez.
Sözleşmenin yenilenmediği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamakla birlikte; yine taraflarca düzenlenen 24/12/2012 tarihli ibraname ile sözleşme kapsamında çıkarılan araçlarla ilgili davacı ve davalının alacak vereceğinin kalmadığı belirlenmiştir. Sözleşme sona erdikten sonraki dönem için davacı tarafından sözleşmenin 4/g maddesi baz alınarak ücret talep edilmesi de taraflar arasındaki hukuki duruma uygun bulunmamıştır. Zira bu madde sadece otopark ücretinin (araç sahibi üçüncü kişilerden alınacak) neye göre hesaplanacağına ilişkin olup; sözleşmenin yenilenmemesi halinde kimin kime ne kadar ücret ödeyeceği ya da sona erme sonrasında kalan araç olursa bedelinin nasıl tahsil edileceği konusunda açık düzenleme bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki fiili uygulama da gözetildiğinde otopark ücret tahsil işleminin davalı tarafından yapıldığı söylenemeyeceğinden ve dava tarihi itibariyle davacının bu araçlara ilişkin ücreti dava dışı kişilerden veya satış yoluyla gelen paradan tahsil etmesi mümkünken ücretin davalıdan istenmesi taraflar arasındaki ilişkiye ve hukuka uygun değildir.
Açıklanan hususlar karşısında; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin mahiyeti itibariyle davalıya yüklenemeyecek edimler kapsamında sözleşmenin de sona erdiği dönemler için mahkeme tedbir kararı ile ortaya çıkan fiili durum esas alınarak alacak talebi mümkün görülmediğinden, Dairemizce asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK m. 352/1,b,2 gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın niteliğine göre birleşen davada davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/797E., 2019/640K. sayılı dava dosyasında verdiği 02/10/2019 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
” 1-Asıl ve birleşen davaların reddine,
2- Asıl ve birleşen dava için alınması gereken 80,70×2=161,40 TL harcın davacı tarafça yatırılan harçtan mahsubu ile bakiye 45.863,03 TL harcın kararın kesinleşmesini takiben davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri; posta, bilirkişi masrafı 7.500,00 TL ile 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 7.648,60 TL nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden; asıl davada AAÜT uyarınca hesaplanan 13.450,00 TL vekalet ücretinin, birleşen davada AAÜT uyarınca hesaplanan 110.535,60 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,”
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf nispi, davacı tarafından yatırılan istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesini takiben iadesine,
4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
04/07/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2022

….