Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/626 E. 2021/695 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09.03.2021
ESAS-KARAR NUMARASI : …
Konkordato talep eden borçlu şirket ve alacaklı … Başkanlığı vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Konkordato talep eden borçlu şirket vekili, müvekkilinin … …’ni işlettiğini, şirketin 2005 yılından beri faaliyette bulunduğunu, bugüne kadar ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü ancak son yıllarda yaşanan ekonomik krizin sağlık sektöründe etkileri nedeniyle müvekkili şirketin ödeme sıkıntısına düştüğünü ancak uygulanacak konkordato projesi ile bu durumdan çıkabileceğini, daha önce müvekkili şirketin Ankara 10. ATM’nin ilgili kararı ile 1 yıllık kesin mühlet aldığını, süreç devam ederken müvekkili şirketin başarılı bir ödeme dönemi geçirdiğini ve bu nedenle konkordato talebinden vazgeçildiğini ve mahkemece davanın reddine karar verildiğini, bunun üzerine tedarikçi firmaların müvekkili aleyhine işlemler başlattığını ve müvekkilinin haciz tehdidi altına girdiğini, bu nedenle yeniden konkordato talebinde bulunmak zorundu kaldıklarını belirterek, konkordato mühleti verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…İİK’ nın 305/1-d maddesi gereğince 206. maddenin birinci sırasındaki alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izni ile akdedilmiş borçlarının ifasının alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması, tasdik şartı olarak ön görülmüştür.
İİK’ nın 206/1. maddesinin birinci sırasında işçilerin iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları birinci sıra alacak olarak kabul edilmiştir. Hükmün kıyaslanması suretiyle geçici mühlet tarihinden önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş söz konusu işçilik alacaklarının birinci sırada değerlendirilecek alacaklar olduğunun kabulü gerekir. Bir yıl içinde tahakkuk etmenin de geçici mühletten önceki bir yıl içinde mahkeme ilamına bağlı işçilik alacağının olduğunun kabulü gerekir.
Komiserler kurulu tarafından her ne kadar ek raporda 206. maddenin 1. sırası kapsamındaki borç miktarı 762.184,67-TL olduğu bildirilmiş ise de, tüm işçilik alacaklarının 206. maddenin 1. sırası kapsamında olmadığı, 206. maddenin 1. sırası kapsamında olan alacakların geçici mühlet tarihinden önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş alacaklar olduğu dikkate alınarak 206 maddenin 1. sırası kapsamında tespit edilen 51.017,23-TL ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçlardan kaynaklanan 3.644.925,52-TL alacağı teminatlandırmak üzere Mahkememizce 22.02.2021 tarihli ara kararla davacı tarafa 1 haftalık kesin süre verilmiştir.
Ara karar davacı vekiline 28.02.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup, verilen 1 haftalık kesin süre içerisinde İİK 305/1-d maddesi gereğince 206. maddenin 1. sırası kapsamındaki alacakları ve mühlet içi alacakların teminatlandırılmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar İİK 305. maddenin 1. fıkrasının a, b, c ve e bendinde düzenlenen konkordatonun tasdik şartları gerçekleşmiş ise de; 305/1-d maddesinde ön görülen 206. maddenin birinci sırasındaki alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izni ile akdedilmiş borçlarının ifasının alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması tasdik şartının gerçekleşmediği, 206. maddenin 1. sırası kapsamındaki 51.017,23-TL alacağın ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçlardan doğan toplam 3.644.925,52-TL alacağın ödenmemiş olduğu ve davacı tarafça alacakların verilen kesin süre içerisinde yeterli teminata bağlanmadığı, bu şekilde 305/1-d maddesindeki tasdik şartının gerçekleşmediği, mühlet içi borçlar içerisinde işletme gideri kapsamında değerlendirilecek olan 641.987,49-TL miktarındaki işçilik ücretlerinin ödenmemiş olduğu, konkordatonun tasdiki için İİK 305. maddesinde düzenlenen tasdik şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, tüm tasdik şartlarının birlikte gerçekleşmediği…” gerekçesiyle “…1-Davacının konkordato tasdiki talebinin REDDİNE,
2-Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince verilen 21.10.2019 tarih…. Karar sayılı kararla verilen konkordato kesin mühletinin KALDIRILMASINA,
3-Kesin mühletin kaldırılması nedeniyle kesin mühletin kanuni sonuçlarının kalkmış olduğunun TESPİTİNE,
4-Konkordato komiserler kurulunun görevine 09/03/2021 tarihi itibariyle son VERİLMESİNE,
5-Davacı şirket hakkında verilen ihtiyati tedbirlerin KALDIRILMASINA,
6-Kararın İİK 288 maddesi gereğince ilanına ve ilgili yerlere BİLDİRİLMESİNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran konkordato talep eden borçlu şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kesin mühlet kararının 6 ay uzatılmasının ve mühlet içinde doğan borçların teminatlandırılması kararının kaldırılması gerektiğini zira yerel mahkemece bir yıllık kesin süre talebinin reddine ilişkin kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından kaldırılarak 1 yıllık kesin süre verildiğini, sunulan ön projede müvekkili şirketin bütün borçlarını ödeyecek güçte olduğunu ancak nakit sıkışıklığı ve haciz ve muhafaza tedbirleri eklendiğinde ödeme güçlüğü içerisine düşebileceğinin ifade edildiğini, müvekkili şirketin kesin mühlet kararının alınmasından 2 ay sonra ülkede ve dünyada meydana gelen corona virüs salgını nedeniyle Türk ve dünya ekonomisinde ve dolayısıyla sağlık sektöründe yaşanan sıkıntıların müvekkili şirketi de çok etkilediğini, vaka sayısının çok artmasının ekonomiye ve dolayısıyla müvekkili şirkete de zarar verdiğini, ve halen salgının artarak devam ettiğini, Doktirinde konkordato işlemlerinin yerine getirilmesini sağlamak amacıyla teminat gösterilmesinden vazgeçilmesi gerektiğinin ileri sürüldüğünü, müvekkilinin konkordatoya tabi borçlarının 3 milyon TL civarında olduğunu, 2 haftalık kesin süre verilmesi durumunda teminatlandırmanın yerine getirileceğinin beyan edilmiş olmasına rağmen mahkemece bu talebin yerinde görülmediğini, konkordatonun asıl amacının mali durumu iyi olmayan şirketlerin Türkiye ekonomisine katkı sağlamak ve istihdamın sürekliliğini artırmak olduğunu, mahkemenin bunları göz ardı ettiğini, ayrıca kanunun amir hükümlerine uygun olmayan şekilde alacaklılar toplantısının yapıldığını, bu itibarla konkordato kesin mühletinin 6 ay uzatılmasını ve İİK 305/d maddesi kapsamında kalan İİK 206/1 ve mühlet içinde doğan borçların teminatlandırılmasından vazgeçilmesini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
İstinaf yasa yoluna başvuran alacaklı … Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Borçlu şirket vekilinin konkordato tasdik talebinin reddine ilişkin bir itirazlarının olmadığını, ancak kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılması ihtimaline karşı müvekkili kurum alacığının 6183 sayılı kanun kapsamındaki kamu alacakları niteliğinde olmayan alacaklar yönünden konkordato kapsamında değerlendirilmesi gereken alacaklar olarak hesaba alınmaması yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, konkordato projesinin kanuna uygun olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Talep, konkordato geçici ve kesin mühleti verilmesi ve akabinde konkordatonun tasdikine ilişkindir.
1-2004 sayılı İİK 305 maddesi konkordatonun tasdik şartlarını düzenlemiş olup, ilgili kanunun d hükmü “206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).” hükmüne haizdir.
Alacaklılar kurulunun 24.12.2020 tarihinde toplandığı, toplantıya 102 alacaklının katıldığı, bu alacaklıların oy kullanmada esas alınan alacaklarının toplamının 3.343.538,42-TL olduğu, toplantıda ve devam eden 7 günlük iltihak süresi içinde 59 alacaklının olumlu oy kullandığı, olumlu oy kullanan alacaklıların toplamının 2.453.210,19-TL olduğu, bir alacaklının olumsuz oy kullandığı, 42 alacaklının ise oy kullanmadığı, olumsuz oy kullanan ve toplantıya katılmayan böylece olumsuz oy kullandığı kabul edilen 43 alacaklıların alacaklarının toplamının 890.328,23-TL olduğu, buna göre konkordato projesinin kabulü için öngörülen salt çoğunluk şartının, hem alacaklı sayısı hem de alacak miktarı açısından sağlandığı komiserler kurulunun 04.01.2021 tarihli nihai raporunda belirtilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce 22.02.2021 tarihli ara kararı İİK/305/1-d ve 206. maddenin 1. sırasındaki 51.017,23-TL alacağı ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçlardan doğan toplam 3.644.925,52-TL alacağı teminatlandırılmak üzere 1 haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiştir.
Borçlu şirket vekili, karar celsesi olan 09.03.2021 tarihinde teminatlandırılacak borç miktarının 3 milyon civarında olduğunu, teminatlandırmada güçlük çektiklerini beyan ederek, mahkemece yeniden teminatlandırmak üzere makul bir süre talep etmiş ancak mahkemece bu talep yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi’ince, verilin kesin mehil içerisinde gerekli teminatlandırmanın yapılmadığı, bu kapsamda İİK 305. maddesinde düzenlenen tüm tasdik şartlarının birlikte gerçekleşmediği gerekçesi ile konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmiştir.
Konkordato çekişmesiz yargı işi olup bu kapsamda re’sen araştırma ilkesine tabidir.
6100 Sayılı HMK’nın 94. maddesinde;
“1- Kanunun belirlediği süreler kesindir.
2-Hakim tayin ettiği sürenin sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hakim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.
3-Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.” şeklinde, kesin süre düzenlenmiştir.
Yargıtay’ın aşağıda özetleri verilen kesin süre ile ilgili emsal nitelikteki kararları şu şekildedir:
“….Kaldı ki kanunen yapılması gerekli olmayan bir işlem için kesin süre veya süre de verilemez. Bu durumda mahkemece, istinabe yoluyla yaptırılacak bilirkişi incelemesine esas olmak üzere, dosya gidiş dönüş posta masrafları, bilirkişilere çıkartılacak davetiye masrafları kalemler halinde saptanıp bu giderin ne kadar süre içerisinde mahkeme veznesine depo edileceği açıkça belirtilip ara kararı gereğini yerine getirmemenin sonuçları hazır olan tarafa ihtar edilmesi, hazır olmayan ve ara kararı gereğini yerine getirmek zorunda bulunan tarafa ise bu ara kararı bir ihbarnameyle ve usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerekir iken usulsüz kesin mehil ara kararına dayanılarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.” (Yargıtay 19. H.D’nin… sayılı 04.12.2013 tarihli ilamı)
“….Ancak, yargılamayı yapan mahkeme tarafından taraflara herhangi bir işlemi yapması, eksikliği gidermesi, avans ve giderleri yatırması, belgeleri sunması vb. nedenlerle süre verilmesi halinde mahkemece, bu konuda yapılacak ihtarda taraflardan yerine getirilmesi istenen yükümlülüğün açıkça belirtilmesi, avans ve giderlere ilişkin harcama kalemlerinin ve miktarlarının net olarak belirlenmesi, sürenin hakim tarafından belirleneceği hallerde makul bir sürenin verilmesi, verilen sürenin kesin olup olmadığının belirtilmesi ve yapılması istenin yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde sonuçlarının ne olduğunun tereddüte yer vermeyecek şekilde ilgili tarafa bildirilmemesi nedeniyle verilen kesin mehil sonuç doğurucu nitelikte olmadığı gibi HMK’nın 266. maddesi uyarınca da hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulmayacak olması karşısında deniz hukukundan anlayan bilirkişiden görüş alınmasına dair ara kararı kurulması da doğru görülmemiş, hükmün açıklanna nedenlerle davacı yararına bozulmasına karar verlmek gerekmiştir.” ( Yargıtay 11. H.D’nin…. tarihli ilamı)
“… Hemen belirtmek gerekir ki ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletinde bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere düzenlenen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamasının sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır….” (Yargıtay…, sayılı 19.04.2018 tarihli ilamı)
Yargıtay kararları ile de kabul edildiği üzere, kesin süreye ilişkin ara karar açık bir şekilde yazılmalıdır. Ara kararın kapsamı ve sonuçları tereddüte yer verilmeyecek şekilde ilgilisi tarafından anlaşılabilir olmalıdır. Kesin süre verilen ara kararda, tarafa verilen sürenin miktarı işlemin yapılabilmesi için yeterli yani makul olmalıdır. Ayrıca, hakim ara kararda kesin süreye uyulmamasının sonuçlarını net olarak belirtmelidir.
İlk Derece Mahkemesi’nce her ne kadar verilen kesin süreye rağmen gerekli teminatlandırmanın yapılmadığı belirtilerek, borçlu talep eden şirketin konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmiş ise de; 22.02.2021 tarihli ara karar ile verilen, İİK/305/1-d ve 206. maddenin 1. sırasındaki 51.017,23 TL alacağı ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçlardan doğan toplam 3.644.925,52 TL alacağı teminatlandırılmak üzere verilen 1 haftalık kesin mehil, teminatlandırılması istenen miktarın 3.695.942,75 TL olması karşısında işlemin yapılabilmesi için yeterli ve makul olmadığı gibi ara kararda kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının açıklanmaması nedeniyle verilen kesin mehil sonuç doğurucu nitelikte değildir. Mahkemece, teminatlandırılması istenen miktar da gözetilerek davacı tarafa uyulmaması halinde sonuçları da tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklanarak, makul süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1).a.6. maddesi uyarınca, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazları ile alacaklı … Başkanlığının istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyasında verdiği 09.03.2021 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazları ile alacaklı … Başkanlığı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına.
3-İstek halinde peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
4-Konkordato talep eden borçlu şirket ve alacaklı … Başkanlığı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
28.04.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYÇOKLUĞUYLA karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 29.04.2021

….

KARŞI OY YAZISI

A-KONKORDATONUN TASDİKİNİ İSTEYEN ŞİRKETİN İSTİNAFI BAKIMINDAN:
I
“Konkordatonun tasdiki şartları” başlıklı İİK m. 305/d; “206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması” nı tasdik şartı olarak belirlemiştir.
Mahkemece, İİK m. 305/1,a,b,c,e bentlerinde yazılı diğer şartlar sağlandığı halde, (d) bendinde yazılı şart gerçekleşmediğinden; bu konuda istem sahibi vekiline verilen kesin süreye rağmen bentte yazılı alacaklar teminatlandırılmadığından tasdik talebinin reddine karar verilmiştir.
Hükme karşı istem sahibi şirket vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece 03.02.2021 tarihli duruşmada, anılan hükümde yazılı miktarların belirlenmesi için komiserler kurulundan ek rapor alınmasına, belirlendikten sonra bunları teminatlandırmak üzere istem sahibi vekiline 1 hafta kesin süre verilmesine, alacak miktarı konusunda ara kararı oluşturularak tebliğine karar verilmiş; 22.02.2021 tarihli ara kararı ile de İİK m. 305/1,d uyarınca 206. maddenin 1. sırasındaki 51.017,23-TL işçilik alacağı ile mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçlardan doğan 3.644.925,52-TL borcu teminatlandırmak üzere istem sahibi vekiline 1 hafta kesin süre verilmiş, karar tebliğ edilmiş, istem sahibi vekili tarafından teminat yatırılmadığı gibi söz konusu ara kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulmuş, mahkemece 22.02.2021 tarihli bir başka ara kararı ile “mahkeme ara kararlarına karşı istinaf yolu açık olmadığı” kabul edilerek istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine de Dairemizce …1 K. sayılı kararla istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere, konkordatonun tasdik şartı olan ve yasada emredici şekilde düzenlenmiş bulunan bu hususun kesin süre verilmesine gerek dahi kalmadan istem sahibi şirketçe yerine getirilmesi gerektiği izahtan varestedir.
Bu konuda doktrin ve uygulamada görüş birliğinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
“…Konkordato nedeniyle oluşturulacak güvencenin, doktrinde genel kabul gören görüşe göre ve özellikle … (… Carl: Das Bundesgesetz Betreffend Schuldbetreibung und Konkurs, Zürich 1911. m. 306, No.10.) de isabetle vurguladığı gibi, tasdik istemi hakkında karar verilecek oturuma kadar eksiksiz bir biçimde tamamlanması gerekmektedir. Kanunumuzun sistematiği ve konkordato yargılamasının tek oturumda bitmesi zorunluluğu getiren temel ilke doğrultusunda tasdik aşamasında teminat gösterilmesine ve bu kapsamda olmak üzere, taşınmazın değer takdiri işlemlerinin yapılmasına, teminata elverişli marjın saptanmasına ilişkin işlemlerin tasdik evresinde ticaret mahkemesi tarafından gerçekleştirilmesine imkan yoktur. Yargıtay’ımızın kökleşmiş içtihatları da, (Yarg. 12. HD., …. doktrinde tespit edilen bu esas doğrultusunda gerçekleşmiştir…” (Altay, S.-Eskiocak A. Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, 5.b., İstanbul 2019, s.787).
“…5)Borçlu, tasdik yargılaması için belirlenen günden önce taminat gösterme işlemini yapmamış ise, konkordatonun reddi gerekir.” (Aynı Eser s. 349)
Kaldı ki:
İstem sahibi vekili 09.03.2021 tarihli duruşmada, bahse konu alacakları teminatlandırmak üzere yeniden süre istemiş, mahkemece talep reddedilerek istinafa konu karar verilmiştir. Söz konusu karar 27.03.2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. İstem sahibi vekili, istinaf istemine konu eldeki dosyaya verdiği istinaf dilekçesinde, bu yönde tekrar süre verilmesini istemediği gibi teminatlandırmanın kaldırılmasına karar verilmesini istemektedir. Yani belirtilen teminatın zaten yatırılmayacağı anlaşılmaktadır. Nitekim dosya kapsamı itibariyle şu ana kadar herhangi bir teminat da yatırılmamıştır. Bu nedenle tekrar süre verilmesinin gereksiz ve yararsız olduğu açıktır.
Diğer yandan, -sayın çoğunluğun kabulüne göre dahi- süre verilecekse bunun HMK m. 353/1,a,6 uyarınca esası incelemeden kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesi yerine, m. 353/1,b,2 veya 3 yahut duruşma açılmak suretiyle m. 356 uyarınca Dairemiz tarafından yapılması gerekmektedir.
II
Gerek 7226 sayılı Yasa nedeni ile verilen 86 günlük uzatma, gerek İİK m. 304/2 uyarınca mahkemece 07.01.2021 tarihinde verilen 2 aylık uzatma ve gerekse Ankara 10. ATM’nin…. E. sayılı dosyası ile yapılan yargılama gözetilip istem sahibi şirketin geçici/kesin mühletten yararlanma süresi düşünüldüğünde, kesin sürenin 6 ay daha uzatılması yönündeki istemin reddi de doğru olmuştur.
III
Bu itibarla (I) ve (II) numaralı paragraflarda yazılı nedenlerle HMK m. 353/1,b,1 uyarınca, dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre, bu yöne ilişkin istinaf nedenlerine dayalı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekir.
IV
Son olarak; mahkemece, istem sahibi yararına konkordatonun tasdikine ilişkin diğer şartların gerçekleştiği zaten kabul edilmiştir. Hükme karşı bu yönde aleyhe bir istinaf yasa yoluna başvuran da bulunmadığı halde, bizzat istem sahibince aleyhe olacak şekilde, alacaklılar toplantısı gününün ilandan sonraki 15. gün yerine 14. gün olarak belirlenmiş olmasının istinaf nedeni yapılmasında hukuki yarar yoktur. Bu yöndeki istinaf başvurusunun HMK m. 352/ç uyarınca usulden reddine karar verilmelidir.
B-… BAŞKANLIĞININ İSTİNAFI BAKIMINDAN:
Konkordatonun tasdiki talebi reddedildiği halde … Başkanlığı vekilinin “davacının konkordato tasdiki talebinin reddine dair karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmamakla, 6183 kapsamında yer almayan müvekkil Kurum alacağının konkordato kapsamında değerlendirilmesi gereken alacaklar olarak hesaba alınmaması yönünden kararın bozulmasını ve hesaba alınmasını” içeren istinaf isteminde hukuki yararın bulunmadığı açıktır. Zira ortada tasdik edilmiş bir konkordato yoktur. Dolayısıyla bu aşamada, alacağın, tasdik edilmeyen konkordatoya tabi olup olmadığını tartışmak mantıken tutarsız, hukuken mümkün değildir.
Açıklanan nedenle … Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun HMK m. 352/ç uyarınca hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerekir.
Açıkladığım nedenlerle sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim.
….