Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/547 – 2023/1751
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F T A L E B İ N İ N R E D D İ)
ESAS NO : 2021/547
KARAR NO : 2023/1751
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13.02.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : 2014/1056 E., 2017/90 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
Davalı İflas İdaresi vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili kuruluşun davalı firmalardan değişik dönemlerde hizmet aldığını, dava dışı …’in de davalılar bünyesinde işçi olarak çalıştığını, adı geçenin müvekkili kuruluş aleyhine İzmir 7. İş Mahkemesi’nin 2009/557 E. sayılı dosyasında işçilik alacakları hakkında dava açtığını ve davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından da onandığını, sözü edilen kararın İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2011/8493 sayılı dosyasında takibe konduğunu, müvekkili ile davalılar arasındaki sözleşme ve şartnamelerin ilgili hükümleri uyarınca müvekkilinin yaptığı ödemelerden davalıların sorumlu olduklarını belirterek ……Ltd. Şti.’nden 6.653,24-TL’nin; ……Ltd. Şti.’nden 2.577,85-TL’nin; ……Ltd.Şti.’nden 3.002,52-TL’nin; ……Ltd. Şti.’nden 2.421,80-TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsilini, ayrıca dava esnasında talep halinde ödenmesi muhtemel 325,27-TL ile onama harcı olan 213,25-TL’nin de tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında davacı vekili ıslah talebinde bulunarak ……Ltd. Şti.’nden olan talebini 4.550,85-TL’ye, ……Ltd. Şti.’nden olan talebini 3.611,49-TL’ye çıkarmıştır.
Davalı İflas İdaresi vekili, iflas masasına alacak kaydı başvurusunda bulunulmadan müvekkili hakkında doğrudan alacak davası açıldığını, huzurdaki davada İİK m195’in uygulanması gerektiğini, yapılan kıdem tazminatı ödemesiyle ilgili müvekkili firmaya bildirimde bulunulmadan taraflarına dava yöneltilmesinin ve ödeme tarihinde itibaren faiz isteminin iyi niyetten uzak ve hukuka aykırı olduğunu, davacı yanın alacak taleplerinin tamamına ilişkin zamanaşımı itirazları bulunduğunu;
Dava dışı işçinin yaptığı işin ve çalıştığı yerin hiç değişmediği göz önünde bulundurularak müvekkili şirket ile davacı idare arasında yapılan hizmet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, dava dışı işçinin müvekkili firma nezdinde belirli süreli iş sözleşmesiyle çalıştığı gözetildiğinde kıdem tazminatına hak kazanamayacağının açık olduğunu, somut olayda işyeri devrine ilişkin hükümlerin dikkate alınması ve davacının müvekkili ile diğer davalılara yaptığı ödemeleri ihtiva eden hak ediş belgelerinin dosya kapsamına kazandırılması gerektiğini, alacağı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, mahkemece müvekkili şirket aleyhine bir karar verilecek olsa dahi dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarından tarafların yarı yarıya sorumlu olması gerektiğini, akdedilen hizmet alım sözleşmesinde taraflar arasında denge ve tam bağımsızlığın söz konusu olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…İş davasının neticelenmesi ve infazı ile ilgili aşamalar ve ödemeler dikkate alındığında davanın zamanaşımına uğramadığı anlaşıldığından zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiştir.
Davacı ile davalılar arasında hizmet sözleşmeleri bulunması nedeniyle husumet itirazının reddine karar verilmiştir.
Tarafların tacir olmaları, uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili bulunması nedeniyle görev itirazının reddine karar verilmiştir.
İki ayrı bilirtkişiden rapor alınmış raporlar arasında çelişki bulunması nedeniyle de çelişkinin giderilmesi için üçüncü bilirkişiden rapor alınmıştır.
Toplanan delil ve belgeler ile alınan bilirkişi raporlarından; taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre asıl işverenin alt işverenlerle birlikte alt işverenlerin çalıştırdıkları işçilerin her türlü ücret, vergi, harç, SSP primi ve diğer yasal yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumlu olduğu, bu sorumluluk çerçevesinde davacının davalılar bünyesinde işçi olarak çalıştırılan dava dışı …’in davacı kuruluş aleyhine İzmir 7. İş Mahkemesi’nin 2009/557 E. sayılı dosyasında işçilik alacakları hakkında açtığı dava sonucunda İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2011/8493 sayılı dosyasına hüküm altına alınmış alacağı fer’ileri ile birlikte ödediği, davacı ile davalılar arasındaki sözleşme ve şartnamelerin ilgili hükümleri uyarınca davacının yaptığı ödemelerden davalıların işçiyi çalıştırdıkları dönemler itibariyle sorumlu bulundukları, iş mahkemesinin hüküm altına aldığı alacaklardan yıllık ücretli izin alacağı ile ihbar tazminatı alacağından son işverenin, kıdem tazminatı ve yargılama giderlerinden çalıştırdıkları dönemler itibariyle tüm işverenlerin sorumlu olacakları kanaatine varılarak delil durumuna uygun, gerekçeli ve tatminkar bulunan bilirkişi İştar cengiz’in raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle “…Davanın kısmen kabulüne; ….Şti.nden 5.731,94 TL’nın, ….Şti.nden 3.611,49 TL’nın 24.04.2013 ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Dava dışı …’in davalı şirketlerde sırasıyla çalıştığını, dolayısıyla müvekkili kuruluşun işçisi olmayıp hizmet aldıkları firmalarda çalıştığını, genel hizmet sözleşmelerinde de çalışan temizlik işçilerinin kıdem, ihbar ve her nevi tazminat taleplerinde tek sorumlunun davalılar olacağının, müvekkiline hiçbir sorumluluk yüklenemeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalılar ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmelerin ilgili hükümlerine ve ilgili yasaların hükümlerine istinaden davalıların müvekkilinin uğramış olduğu zararı tazmin etmesi gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının aleyhe olan kısımlarının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin istinafına katılma yolu ile başvuran davalı iflas idaresi vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacının bahsi geçen dava dosyasının takibatını özenli bir biçimde gerçekleştiremediğini, eksik bilgi ve belge ile yargılama yapılmasını izlediğini, zira daha evvelce de dava dışı işçinin müvekkili nezdinde 01.07.2004 – 08.02.2007 tarihleri arasında çalıştığının ve iş akdi fesihlerine ise dava dışı işçilerin sebebiyet verdiğinin açıklıkla belirtildiğini, müvekkilinin davacı ile hizmet alım sözleşmesinin bitmesini müteakip müvekkilinin dava dışı işçiye noter kanalı ile muadil bir iş yeri gösterdiğini, ancak dava dışı işçinin bu işyerinde çalışmayı kabul etmediğini, bu nedenle de iş akdi kendisi tarafından haksız olarak tek taraflı feshedilmiş olup hak ettiği bir işçilik alacağı bulunmadığını, davacının özenli bir araştırma yapmadan davayı kaybetmesi halinde, sorumlu tutulması gerekenin müvekkili olmadığını;
Huzurdaki dosyada dava dışı işçinin sırası ile ……Ltd. Şti., ……Ltd. Şti., …….Ltd. Şti. ve ……Ltd. Şti.’nde çalıştığı tespit edilmiş olup dava dışı işçinin her ne kadar 4 firma değiştirmişse de ne çalıştığı yerin ne de konumunun değişmediğini, bu noktada iş yeri devrine ilişkin hükümlerin kullanım alanı bulması gerekmekte olup son işveren ile asıl işveren olan davacı kurumun müteselsilen sorumluluklarından bahsetmek gerektiğini;
Taraflar arasındaki sözleşmede, gücü elinde bulunduran ve istediği alt işverenle çalışmaya hazır olan tarafın davacı olduğunu, bu yönüyle de yapılan sözleşmenin iki tarafın da iradesi ile imza edilmediğinin açık olduğunu;
Kabul manasına gelmemek kaydı ile bir an davacının talebinin yerinde olduğu düşünüldüğünde dahi davacının dava değerini avans faizi ile talep etmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, zira dava dışı işçiye yapılan ödemenin bir kısmının avans faiziyle yapılmış olduğunu, davacının talebinin tüm alacak kalemleri için avans faizi ile birlikte kabulünün sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, asıl işveren tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi hükümleri gereğince davalı alt işverenlerden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Asıl incelemenin yapıldığı Dairemizin 2017/1127 esas sayılı dosyasında, incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilmiş, 23.03.2021 tarihli ara kararı ile iflas eden davalı Müflis ……A.Ş. hakkında açılan davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiş; müflis hakkında ikinci alacaklılar toplantısının yapılması ve iflas idaresinin oluşması beklenmiş; 17.05.2023 tarihinde toplantının yapıldığı anlaşılmış, iflas idare memurlarına tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
2017/1127 esas sayılı dosyada, diğer davalılar ve davacı bakımından istinaf incelemesi yapıldıktan sonra, 06.04.2021 tarihinde karar verilmiştir. Söz konusu kararda kesinlik sınırı altında kalması nedeni ile davacı …’ın istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 348/(2). maddesi “İstinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir.” hükmünü içermektedir. Bu itibarla anılan hüküm uyarınca davalı iflas idaresi vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusu talebinin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-6100 sayılı HMK’nun 348/(2). maddesi uyarınca davalı iflas idaresi vekilinin KATILMA YOLUYLA İSTİNAF TALEBİNİN REDDİNE,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine.
3-Davalı iflas idaresi tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına.
07.11.2023 tarihinde, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda, taraf vekillerinin yokluğunda HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 09.11.2023
Başkan Üye Üye Katip