Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/322 E. 2021/625 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN VEKİLİ : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 23.10.2020
ESAS-KARAR NUMARASI : ..
….
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davacı ile … A.Ş. arasında 24/02/2019 başlangıç, 24/02/2020 bitiş tarihli 50.000 TL bedelli avukatlık mesleki sorumluluk sigorta poliçesi düzenlendiğini, bu sözleşmeye …. Sigorta Ltd. Şti tarafından acente sıfatıyla aracılık edildiğini, mesleki hatasından dolayı 15.000 TL’yi eski müvekkili…. banka hesabına ödediğini, sigorta poliçesi kapsamında olan bu paranın ödenmesi için davalılara başvurduğunu, davalı … şirketinin, talebin avukatlık mesleği sorumluluk sigortası poliçesi kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle, davacının zarar talebini kabul etmediğini, ancak uğradığı zararın sigorta poliçesi kapsamında olduğunu ileri sürerek, davacının dava dışı …. ödediği toplam 15.000 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … vekili; zamanaşımı definde bulunmuş, uyuşmazlık konusu olayda mesleki hata nedeni ile doğmuş herhangi bir zarardan söz etmenin mümkün olmadığını, davacı tarafın talebinin teminat kapsamı dışında kaldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Türavak Sigorta vekili; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunmuş, dava konusu olayda mesleki hata nedeniyle doğmuş herhangi bir zarardan söz edilemeyeceğini, davacının talebinin teminat kapsamı dışında kaldığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi’nce “6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/I maddesinde de, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Sigortalı davacı tacir değil gerçek kişidir. Davacı, davalı … ile sigorta sözleşmesi imzalayan gerçek kişidir. Düzenlenen sigorta poliçesi isteğe bağlı sigorta olup, TTK da düzenlenen zorunlu sigortalardan değildir. Mesleki Sorumluluk Sigortaları sözleşmelerinin, niteliği gereği sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun(tacir, esnaf, işçi, memur vs.) gerçek kişi ve tüketici olması dışında bir seçenek yoktur.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanunu’nun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Aynı Kanun’un 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Uyuşmazlık, bir tarafı tüketici olan sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup; dava, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 10.10.2016 T., 2016/7590 E., 2016/7972 K.)
HMK nın 114- 1-c maddesi gereğince davanın görevsizlik nedeni ile dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: sigorta ettirenin sigorta sözleşmesini mesleki amaç ile yaptığından tüketici sayılamayacağını, sigorta sözleşmesinin de tüketici işlemi olmadığını, TKHK’nun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanma imkanı olmadığını, davacının avukat olduğu ve mesleki faaliyeti sebebiyle doğacak rizikoyu sigorta ettirdiğini, uyuşmazlığın TTK hükümlerine göre çözülmesi gerektiğini, mahkemenin görevli olduğunu bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, avukatlık mesleki sorumluluk sigorta poliçesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, mahkemenin görevli olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
14.02.2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1.maddesinde; “(1) Türk Ticaret Kanunu, 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu Kanundaki hükümlerle, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hükümlerdir.”;
3. maddesinde; “(1) Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” belirlemesi yapılarak,
4. maddede de mutlak ticari davalar sayılmıştır. Buna göre;
“(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26.06.2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b)Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 96’uncu maddelerinde,
c)11.01.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580’inci maddelerinde,
d)Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e)Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f)Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26.06.2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.”.
Öte yandan, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve tüketici kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken, 83/2. maddesinde de, “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; avukat olan davacı ile davalı arasında avukatlık mesleki sorumluluk sigortası poliçesi düzenlenmiş olup, davacı mesleki hatası nedeni ile dava dışı müvekkiline ödemek zorunda kaldığı bedeli davalı sigortacıdan talep etmekte olup, İlk Derece Mahkemesi’nce uyuşmazlığın bir tarafı tüketici olan sigorta sözleşmesinden kaynaklandığı, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; TKHK’nın 3/1-(k) m kapsamında mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler tüketici kabul edildiğinden, avukat olan davacının mesleki olmayan amaçlarla hareket ettiğinden söz edilemeyeceğinden davacı tüketici değildir. Bu nedenle davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevli olmayıp mahkeme davaya bakmaya görevlidir.
Bu durumda Dairemizce, 6100 sayılı HMK’nin 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp esası hakkında bir karar verilmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.3. gereğince, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….Sayılı dava dosyasında verdiği 23.10.2020 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
31.03.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan Vekili 28532 Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır