Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/2243 E. 2022/41 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24.02.2021
ESAS-KARAR NUMARASI : ….

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı; davalı ile imzalanan 08.09.2015 tarihli ….. dayalı olarak müflis şirketin avukatlık hizmetlerini yerine getirdiğini, aynı tarihte Genel Avukatlık Vekaletnamesi düzenlendiğini, müflis şirketin tarafı olduğu birçok dava ve icra dosyalarını takip ettiğini, lehe sonuçlanan mahkeme kararları ilamlı icra takibine konu edil(e)meden ve haricen de tahsile konu ol(a)madan davalı müflis şirketin Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.04.2016 tarih 2015/718 E., 2016/112 K. sayılı kararı ile iflasına karar verildiğini, avukatlık vekalet ücreti alacağı rüçhanlı alacaklardan olduğu gibi iş sözleşmesine konu edilmiş işçilik alacaklarından olduğundan sıra cetvelinde 1. sırada kaydının kanunen zorunlu olduğunu, iflas idaresine yaptığı başvurunun 20.11.2019 tarih ve 33 nolu karar ile hukuka aykırı olarak hem reddedildiğini, hem de alacaklı cetvelinde 4. sıraya kaydedildiğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, 19.731,00 TL. rüçhanlı alacaklarının kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın İİK md. 234 ve 235 uyarınca hak düşürücü süre olan 15 günlük süreyi aştıktan sonra açıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “…Toplanan delillerden; davacı avukatın müflis şirkette iflasın açılmasından önceki tarihte 08/09/2015 tarihinde belirsiz süreli avukatlık hizmetlerinin yapılması için iş sözleşmesi imzaladığı, sözleşme kapsamında müflis şirketin düzenlediği genel avukatlık vekaletnamesi ile müflis şirketin taraf olduğu dava ve icra takiplerini avukat olarak takip ettiği, sözleşmenin” yapılacak iş başlıklı” 3 nolu bölümünde “şirketin tarafı olduğu…. dava ve icra takiplerinden doğan avukatlık vekalet ücretlerinin … kazanılmış bir hak olarak ayrıca sahip olacaktır” hükmü kapsamında karşı yandan tahsil edilen vekalet ücretlerini davacı avukata vermeyi iş sahibi (müflis) şirketin kabul ettiği, ayrıca avukatlık ücretinin İİY 206.md.sinin ilk üç sırasında düzenlenen imtiyazlı alacaklardan olduğu, benzer düzenleme 1136 sayılı Avukatlık Kanunu 166/II mdsinde belirtildiği, bilirkişice davacının vekalet ücreti alacağının 19.731,00 TL olarak hesaplandığı anlaşılmış, davanın kabulüne, müflisin iflas masasına davacı alacağının imtiyazlı alacak olarak kayıt kabulüne karar vermek” gerektiği belirtilerek, davanın kabulü ile 19.731,00 TL davacı alacağının müflis……. Şirketi iflas masasına kayıt kabulüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının talep etmiş olduğu alacakların müflis …… iflastan önceki vekili olması hasebiyle iflas dolayısıyla talep edemediği karşı vekalet ücretleri olduğunu, iş bu ücretlerin şirketin iflas sürecine girmesi sebebiyle tahsil edilemediğini, davacının da dava konusu ettiği karşı vekalet ücretlerine kavuşamadığını, bu bağlamda, karşı vekalet ücretlerini uhdesinde bulunduran iflas idaresi yahut …… … İnş. Taah. Ltd. Şti. olmayıp davacının bildirdiği dosyalardaki karşı taraflar olduğunu, her ne kadar Avukatlık Kanunu md. 166/2’ye atıf ile bu ücretlerin avukata ait olduğu ve kendisine ödenmesi gerektiği belirtilmiş ise de ödemenin talep edileceği tarafın, masa değil vekalet ücretine hükmedilen davanın karşı tarafı olduğunu, nitekim İflas İdaresinin bu vekalet ücretlerini tahsil de etmediğini, isteme konu kararların henüz kesinleşmediğini, vekilin kendisi vekaletname olmasa bile bu icra takibini açabileceğini, çünkü kararda vekilin isminin yazdığını, takip edebileceğini, tahsilat yapabileceğini, tahsilat aşamasından sonra ahzu kabz yetkisi olmadığı için parayı dosyadan alamama ihtimaline binaen bu aşamada da iflas idaresine başvurursa, iflas idaresinin başvuruyu inceleyeceğini ve karara bağlayacağını, davacı taraf vekille temsil edilmediği halde lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeni bir karar verilmesine yahut dosyanın bozularak yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, en nihayetinde davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.04.2019 tarih ve 2015/718 E., 2016/112 K. sayılı kararı ile …… iflasına karar verildiği, davacının 25.07.2019 tarihli dilekçesiyle 19.731,00 TL.’nin iflas masasına kaydı için başvurduğu, iflas idaresinin 20.11.2019 tarih ve 33 sayılı kararıyla, “Alacaklının talebinin şirket adına yürütmüş olduğu davalarda hükmedilmiş olan karşı vekalet ücreti olduğu anlaşılmıştır. Yargıtayın yerleşik içtihatları gereği karşı vekalet ücretinin Avukat’a ait olduğu belirlenmiş ise de, karşı vekalet ücretlerinin borçlusu, davada vekili olarak bulunduğu müvekkili değil davanın karşı tarafı olduğundan, asıl borçlunun müflis şirket olmadığı değerlendirilmiş ve talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Herhangi bir imtiyaz tespit edilemediğinden talep dördüncü sıra kapsamında değerlendirilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosyada mevcut belge suretleri ile yapılan inceleme neticesinde; İİK 206-207-232 maddeleri gereğince talep edilen alacağın reddi ile 4. (Dördüncü) sıraya kayıt edilmesine…” karar verildiği, davacı tarafça 28.01.2020 tarihinde iş bu kayıt kabul davasını açıldığı, aynı tarihte Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/39 E. sayısına kayıtlı dosya ile, rüçhanlı alacaklarının 1. sıraya kaydedilmesi gerekirken 4. sıraya kaydedildiği belirtilerek şikayette bulunulduğu, icra hukuk mahkemesinin 30.09.2021 tarih ve 2021/638 K. sayılı kararıyla Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle HMK 114/1-c ve 115. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden reddine karar verildiği, hükme karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 2021/2180 E. sayısına kaydedilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Bu aşamada şu açıklamanın yapılmasında yarar bulunmaktadır:
İflas sıra cetveline itiraz davalarını düzenleyen İcra ve İflas Kanunu’nun 235’inci maddesine göre sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren on beş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar (f.I). Davacı alacağının haksız olarak reddedildiğini ya da talep ettiği tutardan daha az bir tutarın sıra cetveline geçirildiğini ileri sürüyorsa davasını masaya yöneltir ve bu dava sonucunda hiç yazılmayan ya da eksik yazılan tutarın masaya kaydına ve bununla birlikte alacağın imtiyazına göre hangi sıraya yazılması gerektiğine de karar verilir (İİK m.235/II).
Anılan maddenin son fıkrası şu şekildedir: “…itiraz alacağın esas veya miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dair ise şikayet yoliyle icra mahkemesine arz olunur.”
Bu düzenlemeden anlaşılması gereken şudur: Kayıt başvurusunda bulunanın alacağı masaya yazılmış, fakat cetvelde İcra ve İflas Kanunu’nun 206’ncı maddesi başta olmak üzere yerine göre diğer kanunlarda kendisine tanınan rüçhaniyet veya imtiyazı gözetilmeyerek hak ettiği sıraya alınmayan alacaklı, sadece sıraya ilişkin itirazını asliye ticaret mahkemesinde değil şikayet prosedürü çerçevesinde icra (hukuk) mahkemesinde ileri sürebilir.
Ancak uygulamada son zamanlarda iflas idarelerince alacağın hem reddedildiği ve hem de reddedilen bu alacağın sırasının belirlendiği görülmektedir. Bu uygulama hukuka ve mantığa aykırı olduğu gibi, eldeki dosyada görüleceği üzere gereksiz ve iki ayrı çekişmeye neden olmaktadır. Nitekim bu yanlış uygulama alacaklıları da yanlışa sevk etmekte ve alacaklı alacağının kaydı için asliye ticaret mahkemesine başvururken, sıranın düzeltilmesi için de icra (hukuk) mahkemesine başvurmaktadır.
Oysa iflas sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davaları esasen tek bir davadır; alacaklı hem miktara ve hem de sıraya yönelik itirazını tek bir dava dilekçesi ile asliye ticaret mahkemesine sunmalıdır (İİK m.235/I). Dava içindeki talepleri bölerek iki ayrı dava ve iki ayrı görevli mahkeme oluşturulması doğru değildir. Tekraren belirtmek gerekir ki anılan maddenin üçüncü fıkrası masaya yazılmış fakat sırası hatalı belirlenmiş alacaklar içindir.
Gerek iflas idarelerinin ve gerek alacaklıların bu hatalı tutumu ortaya ikinci bir usulî sorun daha çıkartmaktadır:
Bilindiği üzere aralarında bağlantı bulunan davaların birleştirilerek görülmesi ve bu suretle gerek yargılamada isabet ve hızın gerek usul ekonomisinin sağlanması bakımından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun kabul ettiği bir yöntemdir (HMK m.166). Ancak davaların birleştirilmesi birtakım koşulların sağlamasına bağlıdır. Bu koşullardan ilki davaların “aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış” olmasıdır.
Tek dava niteliğinde olmasına rağmen, kayıt istemi reddedilen alacağın aslı (masaya kaydı) için asliye ticaret mahkemesine, sırası için de icra mahkemesine başvurulması halinde, bu iki mahkeme aynı düzey ve sıfatta olmadığı için dosyaların birleştirilmesine de yasal olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda yapılması gereken iş, iki ayrı mahkemede iki ayrı talep gibi ileri sürülen hususun aslında tek bir dava olduğu gözetilerek, Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/39 E. sayısına kayıtlı şikayette görevsizlik kararı verilmesi ve sonrasında birlikte görülmek üzere anılan dosyanın bu dava ile birleştirilmesini beklemek ve davacının sıraya ilişkin itirazları da değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Buna göre Dairemizce, HMK m. 353/1-a.6. maddesi uyarınca, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre, davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK m. 353/1-a.6. maddesi uyarınca, esası incelenmeden Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.02.2021 tarih ve 2020/64 E., 2021/136 K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde, yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince/ Dairemizce yerine getirilmesine,

26.01.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1-a ve 362/1-g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 27.01.2022