Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/223 E. 2021/630 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02.12.2020
ESAS-KARAR NUMARASI : ….
Alacaklılar … … A.Ş. ve T. … Bankası A.Ş. vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili 16.05.2019 tarihli dava dilekçesinde; ekonomik parametrelerin değişmesi neticesinde müvekkili şirketin alacaklarını tahsil edemez, borçlarını ödeyemez hale geldiğini, özellikle müvekkilinin sahibi olduğu … Otobüs İşletmeciliği ile başlayan şirketin zarar etme sürecinin orta ve uzun vadede önlenemeyen bir boyut kazandığını, müvekkilinin alacakları ve tüm mal varlığının kamu borçlarını ve diğer borçlarını karşılamaya yetmediğini, bir sermaye şirketinin İİK’nın 179. maddesi uyarınca doğrudan iflasına karar verilebilmesi için aktiflerinin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık, diğer bir deyişle bu şirketin borcunun, mevcut ve alacaklardan fazla olması gerektiğini, müvekkili şirketin borca batık olduğunu ileri sürerek müvekkilinin iflasına, ilan masraflarının HMK’nın 325. maddesi uyarınca Hazine’den karşılanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince iddia, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; 2004 sayılı İcra İflas Kanunu şekli bir kanun olup 178 ve 179. maddeleri hükümlerine göre sermaye şirketleri ve kooperatiflerin varlıklarının borçlarını karşılamaması halinin mutlak ve şekli bir iflas nedeni olduğu, açıklanan madde hükümlerinin mâli verilere bakılarak değerlendirilmeleri gerektiği, borca batıklığın usulsüz ya da hileli işlemlerle oluşmasının bu sonucu değiştirmeyeceği, bu hallerin ancak iflastan sonra yöneticiler hakkında açılacak sorumluluk ve tazminat, hileli ya da taksiratlı iflas davaları ile şirket aleyhine açılacak iptal davalarında kusurun belirlenmesi noktasında dikkate alınabileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacı şirketin iflasına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Alacaklı … … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davalının iflas talebinin alacaklılarını zarara uğratmaya yönelik haksız ve kötüniyetli bir talep olduğunu, davacı ile arasında organik bağ bulunan, birbirinden ayrı değerlendirilemeyecek şirketler bulunduğunu, … Oto. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı …’in davacı şirketin kurucu ortaklarından …’in oğlu olduğunu, bu şirketin davacı şirketin faaliyetlerini durdurup aleyhine icra takiplerinin yoğunlaştığı bir dönemde kurulduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da şirketler arasında organik bağ olduğu kanaatine varıldığını, şirketler arasında organik bağ olduğu kabulü halinde sadece birisi yönünden iflasa karar verilmesinin mümkün olmadığını, davacının muvazaalı bir biçimde diğer şirket ile ayrı şirketler gibi gözükerek alacaklılarını zarara uğratma çabası ile iflas yoluna başvurduğunu, mali veriler incelenirken aralarında organik bağ sübut bulmuş iki şirketin birbirinden ayrı değerlendirilmemesi, bu iki şirketin toplam mali verileri göz önünde bulundurularak bir karar verilmesi taleplerinin bilirkişi raporlarında ve mahkemece değerlendirmeye alınmadığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Alacaklı T. … Bankası A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davacı şirketin İİK’nın 178. maddesi hükmüne göre aktif ve pasifleriyle alacaklılarının isim ve adreslerini gösterir mal beyanının talebinin ekine eklemediğini, ibraz edilen belgelerin açıklayıcı, güvenilir ve inandırıcılıktan uzak olduğunu, şirketin borca batık olduğunu delillendirmek için sunduğu bilirkişi raporu ve bilançoların büyük bir kısmıyla, bazı gayrimenkullerin davacı şirketin organik bağ içerisinde olduğu … San. Tic. A.Ş. ile ilgili olduğunu, müvekkilince davacı şirket aleyhine başlatılan icra dosyalarında davacı şirkete ait araçlara ve taşınmazlara haciz konulduğunu, yine maliki bulunduğu markalara haciz konulduğunu, dava dilekçesinde bu mal varlığından hiç bahsedilmediğini, davacı şirket aleyhine icra takipleri başlatıldığı tarihlerde davacı şirket yetkilisi …’in oğlu … tarafından … .. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin kurulduğunu, her iki şirketin birlikte organik bağ içerisinde hareket ettiklerini, davacı şirketin ticari faaliyetine … …. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. üzerinden devam ettiğini, borçlanmaları davacı şirketin yaptığını, şirkete ait adresler ve bu adreslerdeki menkul malların bu şirkete aktarıldığını, başlatılan icra takiplerinin bu yolla bertaraf edilmeye çalışıldığını, alacaklıları zarara uğratma kastıyla mal varlığının azaltıldığını, bilançodaki bağlı ortaklıklar kaydının izahının gerektiğini, davacının sermaye artırımı ile ilgili taahhütlerin yerine getirilmediğini, davacı şirketin hileli ve taksirli işlemlerde bulunduğunu, davacının tespit edilecek menkul mallarının ve alacaklarının değer tespitinden kaçırılmak istendiğini, şüpheli alacaklarının aktifler arasında yer almaması talebini ile ilgili izahat yapılmadığını, müvekkilinin alacağı teminatsız olup hileli iflasın zemininin hazırlandığını, davacı şirketin son üç yılda hızlı bir şekilde borca batık hale getirildiğini, ticari riskleri öngörerek basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi rapor ve kök raporları ile hüküm tesis edildiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesine, mümkün değilse bozulmasına ve yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Davacı şirket tarafından borca batık olduğu ileri sürülerek İİK’nın 179. maddesi uyarınca iflasına karar verilmesi istenmiştir.
Talep tarihi itibariyle yürürlükte bulunan İİK’nın 7101 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 179. maddesi, “Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.” hükmünü,
181. maddesi ise, “159, 160, 164, 165 ve 166 ncı maddeler bu fasıl hükmüne göre vukua gelen iflaslara da tatbik olunur.” hükmünü içermektedir.
Somut talep yönünden uygulanması gereken İİK’nın 181. maddesinde, “İflas Kararının Tebliği ve İlanı” başlıklı 166. maddesine atıf bulunmakta olup, İlk derece Mahkemesince, 17.05.2019 tarihli tensip tutanağı ile “Dava İİK’nın 4949 sayılı yasa ile değişik 177. maddesi uyarınca açılmış iflas davası olup… iflas talebinin ilanı gerektiği” belirtilerek iflas talebi İİK’nın 166/2. maddesindeki usulle ilan edilmiş, istinaf yoluna başvuran alacaklılar müdahale talebinde bulunmuşlardır. İİK’nın 179. ve 181. maddelerinde iflas talebinin ilan edileceğine ilişkin İİK’nın 178/2. maddesinde olduğu gibi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu nedenle İlk derece Mahkemesince somut davanın dayandığı hüküm yanlış değerlendirilerek, iflas talebinin ilan edilmesi ve -kabul şekline göre müdahale taleplerinin HMK’nın 65. maddesindeki asli, 66. maddesindeki fer’i müdahale niteliğinde olmadığı, iflas talebinin reddi istemine yönelik olduğu bu nedenle harç yatırılmasının gerekmediği hususu göz ardı edilerek- 20.11.2019 tarihli duruşmada bazı müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesi, gerekçeli kararda da harç yatırılıp yatırılmadığının belirlenmesi doğru olmamıştır.
Buna göre, alacaklılar … … A.Ş. ve … … Bankası A.Ş.’nin istinaf yoluna başvurma hakları bulunmadığından vekillerince sunulan istinaf dilekçelerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Alacaklılar … … A.Ş. ve … … Bankası A.Ş. vekillerinin İSTİNAF DİLEKÇELERİNİN REDDİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran alacaklılarca yatırılan istinaf harçlarının istek halinde, gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran alacaklılarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
14.04.2021 tarihinde, İİK’nın 164/2. maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 14.04.2021

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır