Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/2213 E. 2022/1535 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2213 – 2022/1535
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2021/2213
KARAR NO : 2022/1535

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2021/58 E.-2021/189 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; 24.08.2017 günü … plaka sayılı, … Turizm firmasına ait, kasko poliçesi davalı (eski unvanıyla … Sigorta) tarafından düzenlenen yolcu otobüsü sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında araçta istirahatte bulunan yedek şoför müvekkilinin kalıcı olarak yaralandığını, Kaza Tespit Tutanağında sürücü …’ın asli ve tam kusurlu olduğunun teslim edildiğini, müvekkilinin ameliyat geçirdiğini, uzunca bir süre hareket edemediğini ve bakıma muhtaç hale geldiğini, açtıkları İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/164 Esas sayısına kayıtlı maddi tazminat davasında İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunda %15 oranında sürekli malul sayılacağının belirtildiğini, müvekkilinin daha sonra bir dizi ameliyat daha geçirmek zorunda kaldığını, maluliyetinin arttığını, gelişen olaylar neticesinde uzun ve acılı fiziksel operasyonlara maruz kaldığını, bundan sonra en basit yaşamsal faaliyetlerinde bulunurken dahi zorluk çekeceği için aşırı derecede üzüntü duyduğunu ve ruh sağlığının bozulduğunu, kasko tazminatının ödenmesi için davalı sigorta şirketine yaptığı başvurunun davalı tarafça 08.10.2020 tarihli cevabi yazı ile Kasko Sigorta Poliçesi Genel Şartları gereği zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle reddedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL. maddi tazminat (belirsiz alacak davası) ile 30.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş;
23.03.2021 tarihli duruşmada, maddi tazminat taleplerinin dayanağının kasko poliçesi kapsamındaki ferdi kaza koltuk teminatı olduğunu açıklamıştır.
Davalı vekili; davacının maluliyet oranının belirlenmesi nedeniyle HMK’nın 107. maddelesine dayanarak belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararı olmadığını, TTK 1420’nci maddesinde, “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” düzenlemesinin yapıldığını, zarar sigortalarında tazminatın ne zaman muaccel olacağı hususunda 6102 S.TTK.md 1446 ve 1427 uygulanacağını, kazanın 24.08.2017 tarihinde gerçekleştiğini, ihbar süresinin de ilavesi ile davanın iki yıllık zamanaşımı süresinin bitiminden sonra açıldığını, davacının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 97. maddesindeki evrakla müvekkiline başvurmadığını, sürekli maluliyet oranının 20 Şubat 2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmi Gazetede yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre hesaplanması gerektiğini, davacı tarafından müvekkiline başvuru sırasında usulüne uygun bir rapor ibraz etmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini, davacının aynı kazaya ilişkin olarak aynı taleplerle İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/164 Esas sayısına kayıtlı davayı açmış olup zararlarının tazmin edilip edilmediğinin anlaşılamadığını, müvekilinden mükerrer taleplerde bulunulduğunu, aksi kanaatte olunursa bu dosyanın celbi ve SGK’dan sorularak zarara ilişkin herhangi bir tazminat ödemesi yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerektiğini, davacı vekilince maddi tazminat kapsamında talep edilen kalemlerin belirsiz olduğunu, kusur oranlarının Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumunca tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu madde 98 kapsamında tedavi giderlerinden, geçici iş göremezlik ile bakıma muhtaçlık tazminatından sorumlu olmadığını, bunların Sosyal Güvenlik Kurumu sorumluluğunda olduğunu, tüm bunların yanında geçici iş göremezliğin poliçe kapsamında sigorta teminatı altında olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere faizin dava tarihinden ve yasal faiz olması gerektiğini, müvekkilinin ancak poliçe limitleri dahilinde sınırlı olarak sorumlu olacağını, yine manevi tazminat taleplerinin de teminat kapsamına alınmadığını savunarak, davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “…davalı tarafından süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunulduğu, mevcut kazanın 24.08.2017 tarihinde gerçekleştiği, kaza gerçekleştikten itibaren 2 yıllık süre içerisinde davalıya karşı mevcut poliçeden kaynaklı herhangi bir talepte bulunulmadığı, söz konusu poliçeden kaynaklı davaların 2 yıllık zamanaşımına tabii olduğu, ferdi kaza sigortalarında ceza zamanaşımının uygulama yerinin olmadığı, Yargıtay 17. HD. İçtihatlarının da bu yönde olduğu (Yargıtay 17. HD. 2019/5036 esas-2021/162 karar, 2016/17347 esas-2019/8558 karar)” gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın “Teminat Nev’ileri” başlıklı 8/B ”Daimi Maluliyet Teminatı ” ile ” İşbu poliçe ile temin edilen bir kaza, sigortalının derhal veya kaza tarihinden itibaren iki sene zarfında daimi surette maluliyetine sebebiyet verdiği takdirde tıbbi tedavinin sona ermesini ve daimi maluliyetin kat’i surette tesbitini müteakip, daimi maluliyet sigorta bedeli aşağıda münderiç nisbetler dahilinde kendisine ödenir.
” düzenlemesine yer verildiğini, bu düzenleme uyarınca maluliyetin tespitinden sonra kasko poliçesi kapsamında ferdi kaza maddi tazminat değerinin belirlenebilmesinin mümkün olduğu tarihte dava açıldığını, Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında zamanaşımının başlangıç tarihinin tazminat alacağının muaccelliyetiyle başlayacağı ve poliçe kapsamında tazminat talep hakkının ise kaza nedeniyle malul olan kişinin maluliyetinin kesin surette tespitiyle birlikte muaccel hale geldiğine işaret edildiğini, 24.08.2017 tarihinde kaza geçiren müvekkillinin maluliyet oranının Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu’nun 24.01.2020/835 K. sayılı raporu ile sübut bulduğundan 26.01.2021 tarihinde açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kasko poliçesi kapsamındaki ferdi kaza koltuk ölüm sürekli sakatlık teminatının tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın “Zamanaşımı” başlıklı 1420. maddesi, “(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.” hükmünü,
Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın “Sakatlık Teminatı” başlıklı A.3.2. maddesi, “Bu sigorta ile teminat altına alınan bir kaza, sigortalının kaza tarihinden itibaren sakatlığına yol açtığı takdirde, tıbbi tedavinin sona ermesi ve sakatlığın kesin olarak tespiti sonucunda, sakatlık teminatı aşağıda belirtilen oranlar dahilinde kendisine ödenir.” hükmünü, “Zaman aşımı” başlıklı C.7. maddesi, “Sigorta sözleşmesinden doğan her türlü tazminat davası, hak sahibinin zararı ve tazminat yükümlülerini öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zarara neden olay tarihinden itibaren on yıl sonra zaman aşımına girer.” hükmünü içermektedir.
Dosya kapsamından, davacının yedek şoför olarak çalıştığı yolcu otobüsünün davalı sigorta şirketi nezdinde 09.12.2016-09.12.2017 tarihleri için Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, sigorta poliçesinde koltuk başı 10.000,00 TL. limitli, “Ferdi Kaza Koltuk Ölüm Sürekli Sakatlık Teminatı” verildiği, yolcu otobüsünün 24.08.2017 tarihinde yaptığı kazada davacının yaralandığı, davacı tarafça aynı otobüsün ZMMS poliçesini düzenleyen … Sigorta A.Ş. aleyhine geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının tahsili talebiyle, 20.02.2018 tarihinde, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/164 E.. sayısına kayıtlı davanın açıldığı, bu davada alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu’nun 24.01.2020 tarihli raporunda davacının sürekli maluliyet oranının %15 olduğunun belirlendiği, davacı tarafça 04.09.2020 tarihinde sigorta teminatının ödenmesi istemiyle davalı sigorta şirketine başvurulduğu, davalı tarafça 08.10.2020 tarihli cevabi yazıyla zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle başvurunun reddedildiği, 26.01.2021 tarihinde iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda davacı geçirdiği kaza sonucu sakat kaldığını iddia ederek, poliçede verilen kaza sonucu kalıcı sakatlık teminatını talep etmiştir. Kaza, 24.08.2017 tarihinde meydana gelmiş ise de kaza sonucu oluşan sakatlık durumu aynı tarihte ortaya çıkmamış olup, ancak uygulanan tedaviler sonucu sağlanan iyileşme göz önüne alınıp, meydana gelen yaralanmanın bıraktığı tüm etki ve fonksiyon kayıpları bir arada değerlendirilmek suretiyle tespiti mümkündür. Bu nedenle kalıcı sakatlık teminatına bağlı olarak tazminat talebinde bulunabilmek için öncelikle kalıcı sakatlık halinin tespiti gerekmektedir. Davacının geçirdiği kaza sonucu kalıcı şekilde sakat kaldığı hususu ve oranı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/164 E. sayılı dosyasında alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu’nin 24.01.2020 tarihli raporu ile tespit edilmekle davacının poliçenin kalıcı sakatlık teminatını talep etme hakkının bu tarihten itibaren başladığının kabulü gerekir. Davaya konu olaya uygulanması gereken poliçenin bir parçası niteliğindeki Karayolu Yolcu Taşımacılğı Zorun Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın A.3.2. maddesinde tazminatın sakatlığı kesin olarak tespiti sonucunda ödeneceği belirtilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.03.2014 tarih ve 2014/550 E., 2014/4239 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27.05.2019 tarih ve 2016/14460 E., 2019/6777 K. sayılı kararları bu yöndedir.)
Buna göre İlk derece Mahkemesince, davayı konu tazminatın muaccel olduğu tarihin bu hususun tespit edildiği sağlık kurulu raporu tarihi olan 24.01.2020 tarihi olup, davanın da söz konusu rapora dayalı olarak açılmış olmasına göre TTK’nın 1420. maddesinde düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan iş bu davanın açılmış olduğu gözetilerek, tarafların delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının esası incelemeden kaldırılmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.03.2021 tarih, 2021/58 E., 2021/189 K. sayılı kararının ESASI İNCELEMEDEN KALDIRILMASINA, dosyanın yeniden karar verilmek üzere kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
4-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
12/10/2022 tarihinde, HMK’nın 353/(1)-a ve 362/(1)-g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2022

Başkan
Üye
Üye
Katip