Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/2206 E. 2021/2030 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28.06.2021
ESAS-KARAR NUMARASI …
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirketin rüzgâr vasıtasıyla elektrik enerjisi ürettiğini, bu şirketin 11.11.2011 tarihinde … ….Ltd. Şti. ile 22.11.2012 tarihinde … birleşmesi ile oluştuğunu, müvekkili şirketin ….. 29.12.2012 tarihli kararı ile şirket birleşmelerinde külli halefıyet hükümleri çerçevesinde kendisini oluşturan eski şirketlerin kendilerine verilen tüm lisansların sahibi konumunda olduğunu, … ile müvekkili arasında 22.10.2010 tarihinde yayınlanan ………İlişkin Yanşma Yönetmeliği hükümlerince rüzgâr katkı payı anlaşması imzalandığını, … … ve …. … projeleri için 15.02.2012 tarihinde imzalanan … katkı payı sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlüğe girdiğini, davaya konu …… çerçevesinde davalı … tarafından …. faturası olarak müvekkili firmaya 16.01.2019 tarihinde 131.161,76-TL bedelli fatura gönderildiğini, faturanın, Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun madde 51’e göre gecikme zammı uygulanacağı açıklaması ile taraflarına yöneltildiğini, müvekkili firma gecikme zammı ile ilgili tartışmalara girmemek için faturanın tamamını dava hakkı saklı kalmak kaydı ile ihtirazı kayıtla şerh düşerek 31.01.2019 tarihinde ödediğini, huzurdaki davanın, müvekkili firmanın … – … … Tesisine ilişkin olduğunu, tesisin geçici kabul yılının 2017 yılı olduğunu, müvekkili firmanın, 2037 yılına kadar davalı şirkete … …bedeli ödeyeceğini, taraflar arasında sözleşme imzalandığını ve özel hukuk ilişkisi kurulduğunu, sözleşme kapsamında taraflarına 72.852,27-TL fatura düzenlenmesi gerekirken, 131.161,76-TL fatura düzenlenmesinin fahiş ve hatalı olduğunu, sözleşme maddesi kapsamında müvekkili firma tarafından …’a kWh başına ödenmesi teklif edilen kuruş/kWh cinsinden … katkı payı bedelinin 0,060 Krş/k WH olduğunu, fazla hesaplanan ve ödenmek zorunda kalan 58.309,49-TL’nin ödeme tarihi itibariyle ticari işlerde uygulanacak en yüksek avans faizi ile müvekkil firmaya iadesi gerektiğini, belirtilen sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 58.309,49-TL bedel ile belirlenebildiği anda tam bedelin ödeme tarihinden (31.01.2019) itibaren uygulanacak en yüksek avans faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davaya konu … katkı payı anlaşması çerçevesinde davalı … tarafından…. faturası olarak müvekkili firmaya 23.01.2020 tarihinde 159.145,31-TL bedelli fatura gönderildiğini, faturanın, Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun madde 51’e göre gecikme zammı uygulanacağı açıklaması ile taraflarına yöneltildiğini, müvekkili firmanın gecikme zammı ile ilgili tartışmalara girmemek için faturanın tamamını dava hakkı saklı kalmak kaydı ile ihtirazı kayıtla şerh düşerek 07.02.2020 tarihinde ödediğini, huzurdaki davanın, müvekkil firmanın … – … … Tesisine ilişkin olduğunu, müvekkili firmanın, 2037 yılına kadar davalı şirkete … katkı payı bedeli ödeyeceğini, taraflar arasında sözleşme imzalandığını ve özel hukuk ilişkisi kurulduğunu, sözleşme kapsamında taraflarına 73.365,27-TL fatura düzenlenmesi gerekirken, 159.145,31-TL fatura düzenlenmesinin fahiş ve hatalı olduğunu, sözleşme maddesi kapsamında müvekkili firma tarafından …’a kWh başına ödenmesi teklif edilen kuruş/kWh cinsinden … Katkı Payı bedelinin 0,060 Krş/kWH olduğunu, fazla hesaplanan ve ödenmek zorunda kalan 85.780,04-TL’nin ödeme tarihi itibariyle ticari işlerde uygulanacak en yüksek avans faizi ile müvekkili firmaya iadesi gerektiğini, belirtilen sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 85.780,04-TL bedel ile belirlenebildiği anda tam bedelin ödeme tarihinden (07.02.2020) itibaren uygulanacak en yüksek avans faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, yargı yerinin idari yargı olması gerektiğini, davacının talep ettiği miktarın kesin olarak belirleyebilmesinin mümkün olması sebebiyle davaya hukuki yarar dava şartı noksanlığı hususunda itiraz ettiklerini, mülga 4628 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 5. fıkrasındaki düzenleme kapsamında lisans başvuruları yapılmakta olup 5627 sayılı Kanun kapsamında değerlendirmeler yapıldığını, bu olayda da 22.09.2010 tarih ve …… sayılı … Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yanşma yönetmeliği hükümleri uygulandığını, davacı ile … katkı payı anlaşması imzalandığını, bu anlaşma çerçevesinde yönetmelik ve ekleri olan taahhütname, teklif mektubu formu ile anlaşma hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucu … katkı payı faturaları hesaplandığını, davacı tarafından teklif mektubu beyanı ve taahhüdüne göre hesaplama yapılmış olup yönetmelik eki taahhütnamede ödemenin yapılacağı zaman olarak faturanın düzenlendiği yılın Ocak ayı sonuna kadar ödeme yapılacağı belirlenmiş olduğundan 6183 sayılı yasanın 51. maddesi uyarınca en geç ödeme tarihi belirlendiğini, Yanşma Yönetmeliğinin 9. maddesinde hesaplama formülünün Toplam … ….şeklinde olduğunu, katkı payının yönetmelik gereği hesaplanmakta olup farklı hükümlerde sözleşme imzalandığının değerlendirmesinin kabulünün mümkün olmadığını, sunulan teklifte değişiklik yapılamayacağının yönetmelikte açıkça belirlenmiş olup yarışma yönetmeliği eki teklif mektubu ile sözleşmenin karşılaştırılmasının doğru olmadığını, Yönetmelik’in 6. maddesi uyarınca yarışma sırasında sunulan teklifin tüm şartları ile birlikte davacı şirketi bağladığını, davacının iddiasının yarışma yönetmeliğini yok sayar nitelikte olup emsal bilirkişi raporu bulunduğunu, davacının hesap şeklinin yıllar itibariyle … katkı payı bakımından değer kaybetmesine yol açacak olup emsal idare mahkemesi kararları bulunduğunu, talep edilen faizin türü, başlangıç tarihi ve oranın yersiz ve dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Tüm dosya kapsamı incelenmiş, mahkeme davanın her aşamasında görevsizlik kararı verebileceği hususu göz önünde bulundurularak görev yönünden Uyuşmazlık Mahkemesinin son kararları birlikte değerlendirilmiş, … tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı bir iktisadi devlet teşekkülüdür. Üstün ayrıcalıklara sahip olan ve yükümlülükler rejimine tabi tutulan, sorumluluğu ile denetimi bir kamu otoritesi tarafından üstlenilen kamu hizmeti niteliğindeki elektrik iletim faaliyetini yürüten davalı … genel müdürlüğü ile davacı şirket arasında düzenlenen katkı payı anlaşmasının idari sözleşme niteliği tartışmasız olduğu gibi, verilen yetkinin kullanımı sırasında kamu gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı olarak tesis edilen işleme karşı açılan davada … katkı payının tazminine yönelik kısmı bakımından uyuşmazlığın görüm ve çözüm yeri idari yargı olması nedeniyle mahkemenin görevsizliğine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
İdari sözleşmenin, idare ve özel hukuk tüzel kişisi arasında yapıldığını, öncesinde sözleşme yapılacak tarafın, … katkı payı sözleşmesinin tarafının davalı idarece yapılan yarışma usulü ile belirlendiğini, yarışma usulü ile sözleşme tarafının belirlenmesinin idari sözleşme niteliği ile bağdaşmayacağını, … katkı payı sözleşmesinin hukuka aykırı şekilde düzenlendiğini ve imzalandığını, mahkeme kararının, uyuşmazlık yargı yerinin idari yargı olduğu yönünde olduğunu, ancak müvekkili Marmarares özelinde verilmiş, bağlayıcı bir karar mevcut olmadığını, her ne kadar davalı şirketin münhasırlık yetkisi ve kamu gücüne dayanarak … katkı payı sözleşmesi düzenlendiği ve tarafların sözleşmeyi kamu gücü dolayısıyla imzaladığı gerekçeleri ile uyuşmazlık çözümünde görevli yargı mercinin idari yargı olduğuna karar verilmişse de Uyuşmazlık Mahkemesi’nce, dava dışı idarelerin …. mevcudiyetinin göz ardı edildiğini, davalı … Anonim Şirketi’nin, Türk Ticaret Kanunu ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde tacir sayıldığını, iki tacir arasında yapılan sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların adli yargı görev alanında olduğunu, davalı …’ın özel hukuk hükümlerine göre işleyen bir şirket olduğunu, bu nedenle de kamu otoritesi gibi kamu gücü kullanamayacağını, taraflar arasındaki ilişkilerin ticari olduğunun aşikar olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında akdedilen … katkı payı sözleşmesinden kaynaklanan istirdat istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.11.2001 tarih ve …..; Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 26.10.2015 tarih ve…. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere:
… Gazete’nin 14.12.1984 gün ve 18435 sayılı mükerrer sayısında yayınlanan ve ceza hükümleri hariç yayınlandığı tarihte yürürlüğe giren … Hakkında 233 sayılı KHK’nın 2/1. maddesi uyarınca … terimi, İktisadi Devlet Teşekkülü ile Kamu İktisadi Kuruluşlarını ifade eder. Bu yasal düzenlemeye göre İktisadi Devlet Teşekkülü, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsleridir. Kamu iktisadi kuruluşu ise, sermayesinin tamamı devlete ait olup, tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu hizmet dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan Kamu İktisadi Teşebbüssüdür.
233 sayılı KHK’nın 1. maddesinde İktisadi Devlet Teşekküllerinin ticaret şirketleri gibi verimlilik ve kârlılık ilkeleri doğrultusunda çalışacakları vurgulanmış, sonraki hükümlerde Teşebbüslerin Kuruluş ve müesseseler biçimde teşkilatlanacakları açıklanmış, 16. maddede kurulacak müesseselerin statülerini ve unvanlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirecekleri, bunların özel hukuk hükümlerine tabi olacakları, sorumluluklarının sermayeleri ile sınırlı bulunduğu, Genel Muhasebe Kanunu ile İhale Kanunu hükümlerinin bunlara uygulanmayacağı, Sayıştay denetimine tabi olmadıkları hükme bağlanmıştır. Kanun koyucunun özel hukuk hükümlerine tabi tutmak suretiyle, bunların birer ticaret şirketi veya tacir olduklarını benimsediği anlaşılmaktadır. …..233 sayılı KHK’nın verdiği yetki ile … Gazete’nin 9 Kasım 1984 sayısında yayımlanan Ana Statü ile kurulmuş olup, Statünün 3. maddesinde kurumun tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk, hususi hukuk hükümlerine tabi ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı bir Kamu İktisadi Kuruluşu olduğu açıklanmıştır. 12.8.1993 gün ve 93/4789 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile … A.Ş. (…) ve … A.Ş. (…) unvanı ile İktisadi Devlet Teşekkülleri oluşturulmuştur.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 16/1. (6762 sayılı TTK’nın 18/1.) maddesinde, “Ticaret şirketleriyle amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler, kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere … ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde hükmünde sözü edilen kurum ve kuruluşların “kamu iktisadi kuruluşu” ve “kamu iktisadi teşebbüsü” olduğu kabul edilmektedir. 233 sayılı KHK’nın 2/1. maddesinde, … deyiminin, yukarıda anıldığı gibi iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşunun ortak adı olduğu ifade edilmiştir. Tüzel kişiliğe sahip olarak kurulan (KHK 233 md.4/1) bu teşebbüsler 233 sayılı KHK ile saklı tutulan konular dışında özel hukuk hükümlerine tabidir (K.H.K. 233 md. 4/2). Bunlar belli ölçüde de olsa da mali açıdan özerk kuruluşlar olup, Genel Muhasebe Kanunu, Devlet İhale Kanunu ve Sayıştay’ın denetimine bağlı değildir (K.H.K. 233 m.4/3). Kamu iktisadi teşebbüsünün tacir sıfatını kazanması için iki şarttan birinin yerine getirilmesi yeterlidir. Buna göre, 1- Kuruluş Kanunları uyarınca özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya 2- Ticari şekilde işletilmek üzere kurulmak gerekir.
233 sayılı KHK, 6102 sayılı TTK’nın 16/1. (6762 sayılı TTK’nın 18/1.) maddesine uygun düzenlemeler getirmiştir. 233 sayılı KHK’nin 4/2. maddesine göre …, 233 sayılı KHK’de belirtilen konular dışında özel hukuk hükümlerine bağlıdır. Bir kamu iktisadi teşebbüsünün tacir sayılabilmesi için ticari şekilde işletilmek üzere kurulması da yeterlidir. Zira, TTK’nın 16/1. maddesi iki şartı birlikte aramamakta kendi kuruluş kanunları (ana statüleri) gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek cümlesinden sonra “veya” eki getirilerek “ticari şekilde işletilmek üzere kurulan” kurum ve kuruluşların da tacir sayılacağını belirtmektedir. Öğretide baskın görüş de bu doğrultudadır. (Bkz.Ali Bozer “Sosyal Sigortalar Kurumunun Tacir Sıfatı” Batıder, 1962, C.l, S.4 sh:576, Karayalçın, Ticari İşletme sh:209, Naci Kınacıoğlu, Necdet Özdemir Türk Ticaret Hukuku Başlangıç Hükümleri 5. Bası Ank.1984, Öcal, Akar, TTK.18/l maddesinin uygulanması hakkında bazı Düşünceler, Esader, 1975 S.l Sh:238, Prof. Dr. Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku 4. Baskı Sh:118 vd. Yrd. Doç. Dr. H. Ercüment Erdem, KİT’lerin Tacir sıfatı 1992 sh. 49-53 vd.)
Ticari işletme, 6102 sayılı TTK’nın 11/1. maddesinde, “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. 233 sayılı KHK’nın 2/3. maddesinde kamu iktisadi kuruluşları tarif edilirken, kendilerine verilen görev ve kamu hizmetlerini, ekonomik ve sosyal gereklere uygun olarak verimlilik ilkesi doğrultusunda yürütecekleri açıklanmıştır. Kamu iktisadi kuruluşları, tekel mahiyetinde hizmet üretmek ve pazarlamak amacıyla (KHK md.2/3) kuruldukları için üretim ve pazarlama faaliyetleri sırasında kâr elde edecekleri açıktır. Nitekim, 233 sayılı KHK’nın 35/3. maddesinde “Bakanlar Kurulu’nca tespit olunan fiyatlar maliyetlerin altında bulunduğu takdirde, zarar ile birlikte, mahrum kalman kâr ait olduğu veya ait olduğu yılı izleyen yılın genel bütçesine konulacak ödenekle karşılanır. Mahrum kalman kâr miktarı, mal ve hizmetin satış maliyeti üzerinden % …. kâr payı tahakkuk ettirilerek belirlenir” hükmüne yer verilmiştir. Bu kamu iktisadi kuruluşlarının hususi hukuk hükümlerine tabi olacakları hükmü yanında, bunların iktisadi devlet teşebbüsleri gibi mal ve hizmet pazarlarken sosyal amaç yanında verimlilik ilkesi doğrultusunda kâr amaçladıkları açıktır. Bu durumda hizmet ve faaliyet sırasında ticari şirketlerin amacı olan verimlilik ilkesi doğrultusunda çalışan, işlerinin hacim ve mahiyeti itibariyle ticari muhasebe tutan, ticari müessese şeklinde çalışan kamu iktisadi kuruluşlarının bu faaliyetleri nedeniyle tacir sayılmaları gerekir.
Somut olayda, davalı … A.Ş.’nin 29.06.2001 tarihli … Gazete’de yayımlanan anastatüsünün “Hukuki Bünye” başlıklı 3. maddesinde;
“1-Bu Anastatü ile teşkil olunan … A.Ş. (Teşekkül) tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir ……
2- Teşekkül….., ve bu Anastatü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tâbidir.
3- Teşekkül Genel Muhasebe Kanunu ile Devlet İhale Kanunu hükümlerine ve Sayıştay’ın denetimine tabi değildir.” hükmünün yer aldığı görülmektedir.
Uyuşmazlık, tacir olan taraflar arasında imzalanmış olan ve anastatünün “Teşekkülün Amaç ve Faaliyet Konuları” başlıklı 4. maddesi kapsamında kaldığı anlaşılan “… Katkı Payı Anlaşması”nden kaynaklanmakta olup, davalı da anastatüsüne göre özel hukuk tüzel kişisidir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Mezkur Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Bu durumda mahkemece, davalı şirketin, idare değil, özel hukuk hükümlerine tabi bir İktisadi Devlet Teşekkülü olduğu, uyuşmazlık konusunun idari bir işlem veya eylem niteliğinde bulunmadığı, tacir olan taraflar arasındaki sözleşmenin idari bir sözleşme olamayacağı gözönünde bulundurularak, yargı yolu yönünden görevli olduğunun kabulü ile, uyuşmazlığın esası incelenip, taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK m. 353/(1)-a.4. uyarınca esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyasında verdiği 28.06.2021 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
22.12.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 23.12.2021

….