Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/2020 E. 2021/1746 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12.02.2021
ESAS-KARAR NUMARASI : ….
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davacının Ankara 20. İcra Dairesi’nin… sayılı icra dosyasında gönderilen haciz ihbarnamesi ile takip borçlusu …’e borçlu olduğu iddia edilmiş olup, gönderilen haciz ihbarnamesi tebliğinin usulsüz olduğu bu nedenle İcra Mahkemesine dava açıldığı gibi davacının takip borçlusuna borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin icra takibi alacaklısı olup, davalının haciz ihbarnamelerine süresinde yanıt vermeyerek borçlu durumda olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Dava, İİK 89/3 maddesine göre açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Ankara 20. İcra Dairesi’nin… sayılı takip dosyasında alacaklının … …. Ltd. Şti. olduğu, İİK 89. maddesi uyarınca haciz ihbarnamelerinin … …. Ltd. Şti.’ye gönderildiği, davacı … …. Ltd. Şti. tarafından Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında İİK 89 1,2 ve 3 haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasıyla açılan davada mahkemece, davacıya çıkarılan haciz ihbarnamelerinin şirket temsilcisi bulunmayan adreste doğrudan farklı daimi işçi imzalarına tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu, davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile öğrenme tarihinin 12/02/2018 olarak tespitine karar verilmiş, karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede; Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile İİK 89. maddesi kapsamında gönderilen haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun tebliğ edilmemesi nedeniyle davacının öğrenme tarihine göre süresinde haciz ihbarnamelerine itiraz etmiş olması nedeniyle kesinleşmeyen borç yönünden dava açmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davacının haciz ihbarnamelerinden haberdar olur olmaz İcra Hukuk Mahkemesinde usulsüz tebliğ nedeni ile dava açtığını, verilen kararda davacının yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, müvekkilinin karşı karşıya kaldığı durumda hukuken ve İİK 89. maddesi gereğince yapması gerekenin menfi tespit davası açmak olduğunu, müvekkilinin yasal hakkını kullandığını, dava açmakta hukuki yararının olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, İİK 89/3 maddesine göre açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve …., sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık, davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde çıkarılan haciz ihbarnamelerinin tebliğinin usulsüz olduğu ve davacının takip borçlusuna borcu olmadığının tespitine ilişkindir.
01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:476)
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nın 353/(1)-a.3 maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir.
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 355 ve 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca esası incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyasında verdiği 12/02/2021 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
24.11.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 24.11.2021