Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1953 E. 2022/1470 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1953 – 2022/1470
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ)

ESAS NO : 2021/1953
KARAR NO : 2022/1470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2020/267 E.-2021/531 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirkete yemek hizmeti verdiğini, ihtarname tebliği üzerine kısmen ödeme yapıldığını, bakiye alacağın tahsili için Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2020/1726 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, davalının düzenlenen faturalara itiraz etmediği gibi ödeme emrine itiraz dilekçesinde de bu hususlarla ilgili hiç bir itirazda bulunmadığını, alacağın likit nitelikte olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; icra takibinin dayanağının 10.02.2020 tarihli cari hesap olduğunu ancak dava dilekçesinde verilen yemek hizmetine ilişkin faturalara ilişkin bilgi verilmediğini, dava dilekçesindeki alacağın faturadan kaynaklı olduğu beyanları ve geçmişte tüm ödemelerin taraflar arasındaki sözleşmenin 12.2. maddesi uyarınca itiraza yer vermeyecek şekilde fatura mukabili yapıldığı, taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi ve/veya cari hesap mutabakatı olmadığı hususları dikkate alındığında taraflar arasındaki ilişkinin cari hesap değil fatura ilişkisi olduğunun açık olduğunu, davacının olmayan bir cari hesap düzeni ve mutabık kalınmayan cari hesap bakiyesi üzerinden icra takibi başlatması ancak itirazları üzerine davada aynı alacağın dayanağını fatura olarak değiştirmesi ve bu cari hesap tutarı üzerinden alacak talebinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa cari hesap borcunun bulunmadığını, Yargıtay kararlarına göre takibe konu faturalara herhangi bir itirazda bulunulmamış olmasının faturalara konu hizmetin ifa ve/veya sözleşmeye uygun şekilde ifa edildiğine ve müvekkilinin davacıya karşı borçlu olduğuna karine teşkil edemeyeceğini, işin kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin davacı tarafından kanıtlanmış olmasının zorunlu olduğunu, bu nedenle dava konusu alacağın likit ve belirli nitelikte olmadığını, dolayısıyla icra inkâr tazminatı koşullarının sağlanmadığını savunarak, davanın reddine, davacının %20 kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Toplanan deliller ışığında davacı ile davalı arasında yapılan 28.02.2019 tarihli sözleşmenin; Ödemeler başlıklı 12. Maddesinde;
‘ 12.1. Taşeron, üzerinde antant kalman yemek sayılarına uygun olarak, İşveren ve … şantiyesinde çalışan Alt Yüklenici personelleri için, İşveren’e fatura kesecektir. Faturada belirtilen yemek sayılarının ilgili Alt Yüklenici ve/veya İşveren yetkilisi tarafından onayının alınması Taşeron sorumluluğundadır.
12.2. İşbu sözleşme konusu yemek hizmetine ilişkin faturalar haftalık kesilerek İşveren’e tebliğ edilecektir. O aya ilişkin son faturanın İşveren’e tebliğini takip eden 30 gün sonunda geçmiş aya ilişkin tüm fatura ödemeleri gerçekleştirilecektir.
12.3. Taşeron, ödemenin geciktiğini ileri sürerek faiz vb. herhangi bir ek ücret talep hakkına sahip değildir.’ düzenlemesine yer verildiği, buna göre; davacı tarafından yemek hizmetine ilişkin faturaların haftalık kesileceği, İşveren’e tebliğ edildiği günden itibaren 30 gün sonunda da geçmiş aya ilişkin tüm fatura ödemelerinin davalı tarafından yapılacağının belirlendiği, davacının bu sözleşme kapsamında 49 adet fatura düzenlediği, faturalar ve bunlara ilişkin ödeme belgelerinin her iki şirketin yasal defterlerinde birbirini teyit eder şekilde kayıtlı olduğu, 7251 sayılı yasanın 23. Maddesi ile değişik 222. Maddenin 2 ve 3. Fıkraları çerçevesinde, davacı tarafından düzenlenen ve bedeli ödenmeyen faturaların düzenlenme tarihleri üzerinden sözleşmede belirtilen 30 günlük sürenin geçtiği, davalı … Tic. A.Ş.nin davacı …Tic. Ltd. Şti.ne 376.198,12-TL borcunun bulunduğu, taleple bağlı kalınarak icra takibindeki 374.523,92 TL üzerinden yapılan itirazın iptali gerektiği, davacının uygulanmasını talep ettiği TTK. 1530. Maddesi çerçevesinde faiz talebinin yerinde olmadığı, zira TTK’nın 1530. maddesinin 2 ve 3. fıkralarında, ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmesine rağmen, borçlunun gecikmeden sorumlu tutulamayacağı haller hariç borcunu sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde yerine getirmemesi halinde, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceği ve şart edilmemiş olsa bile bu faize hak kazanacağının belirtildiği, yemek alımına ilişkin sözleşmelerde uygulama yeri olmaması sebebiyle, davalının faiz oranına ilişkin itirazı yerinde olduğundan taraflar tacir olmakla avans faizi ile takibin devamına karar vermek gerektiği (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 2017/3266 E.-2018/4228 K.)” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 374.523,92 TL asıl alacağa yönelik olarak iptaline, takip tarihinden itibaren 13,75 (ve değişen oranlarda) avans faizi ile takibin devamına, faiz oranı yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İlk derece Mahkemesinin asıl alacağa yönelik kararının yerinde olduğunu ancak davalının alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla yapmış olduğu itiraz dolayısıyla mahkemece icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilmesinin yerinde olmadığını, alacak likit olduğu gibi itirazın da haksız olduğunu, bu durumun “Adil Yargılanma ve Savunma Hakkı”na, “Yargı Kararlarının Gerekçeli Olması” ilkesine, “Hukuki Dinlenilme Hakkı”na aykırılık oluşturduğunu, mahkemece bildirilen bütün delillerin toplanmadan ve incelenmeden, Adil Yargılanma Hakkının temel değerlerinden olan hukuki dinlenilme hakkına uygun olarak savunma ve kanıtlar yönünden değerlendirme içeren, hukuki denetime elveren bir gerekçe oluşturulmaksızın karar verildiğini, mahkemece icra inkâr tazminatı taleplerinin reddine ilişkin herhangi bir gerekçelendirme yapılmaksızın hüküm kurulduğunu, TTK’nın 1530. maddesinin tüm koşulları sağlandığından faiz taleplerinin reddi ile avans faizinin işletilmesinin de yerinde olmadığını, bu maddenin uygulama alanının “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerle” sınırlı olduğunu, gerekçeli kararda dayanak olarak gösterilen Yargıtay 19. H.D. 2017/3266 E. ve 2018/4228 K. sayılı 18.09.2018 tarihli kararının somut olay ile ilgisi bulunmadığını, somut olayda ihtarname gönderilmek suretiyle tüm ödemenin yapılmasının talep edildiğini, taraflar arasında düzenlenen cari hesap ekstresi ve fatura kesimi olması ve iki tarafın da tacir olmasının ticari ilişki olduğunu karine teşkil edeceğini, bu nedenle ticari faiz uygulanması gerektiği ni belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının müvekkili aleyhine olan kısımlarının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek, cari hesap dayanak gösterilmek suretiyle icra takibine geçilmesi ve devamında hak edişler ile nicelikleri belirtilmeksizin faturalar dahil edilerek itirazın iptali davası açılması ve de bu doğrultuda davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının iddialarını geçerli delillerle ispat edemediğini, takibin faturaya dayalı değil dava dilekçesindeki iddiaların aksine taraflar arasında mutabık kalınmayan cari hesaba dayalı olması ayrıca fatura edilen hizmetin sözleşme koşullarına uygun nitelikte olup olmadığının belirli olmaması sebebiyle olmayan bir cari hesap veya takip konusu yapılmayan faturalar kapsamında müvekkilinin borçlu olduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini, faturaya itiraz edilmemesi ve/veya iade faturası kesilmemesinin yapılan işin taraflar arasındaki hukuki ilişkiye uygun olduğu ya da tam ve kusursuz yapıldığının ya da bedelinin istenebilir olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceğini, ispat yükümlülüğünde olan davacı taşeronun dosyaya hiçbir belge sunmaksızın ve ispat yükümlülüğünü yerine getirmeksizin salt mali kayıtlar üzerinden davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Davalı vekilinin istinaf itirazları yönünden;
Dava, taraflar arasındaki “Yemek Hizmet Sözleşmesi”nden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
II-Davacı vekilinin istinaf itirazları yönünden;
6100 sayılı HMK’nın 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değişik 341/(1) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK’na eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında karar tarihi itibariyle 5.880,00 TL.’dir.
Alacak davalarında istinaf (kesinlik) sınırı belirlenirken, yalnız alacağın aslı (asıl talep) nazara alınır: faiz, icra tazminatı (İİK m. 67, m. 69., m. 72) ve (ihtarname, delil tespiti ve yargılama giderleri gibi) giderler hesaba katılmaz. (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, Ağustos 2016) Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 09.10.2018 tarih ve 451 E., 17783 K., Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 01.10.2018 tarih ve 12965 E., 20570 K., Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 tarih ve 10767 E., 18588 K. sayılı ilamları da bu yöndedir.

Temyiz sistemi yönünden de mevcut bulunan, istinaf yoluna başvurulabilmesinin belirli bir miktarla sınırlandırılmasının benzeri hükmün (HUMK m.427) Anayasaya aykırılığı gerekçesiyle açılan davada Anayasa Mahkemesi; 20.01.1986 tarih ve 23/2 sayılı kararında, “..bu sınırın davaların hızlandırılması ve Yargıtay’ın iş yükünün bir ölçüde azaltılmasının amaçlandığı, bu sınırlamanın kamu yararına yönelik olduğu ve hak arama hürriyetinin de kamu yararı dikkate alınarak sınırlanabileceği…” gerekçesiyle, anılan hükmün Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir.
Somut olayda, dava dilekçesinde, toplam 374.523,92 TL.’nin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istenilmiş olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 374.523,92 TL asıl alacağa yönelik olarak iptaline, takip tarihinden itibaren 13,75 (ve değişen oranlarda) avans faizi ile takibin devamına, faiz oranı yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekilince icra inkâr tazminatı ve işleyecek faiz oranı yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. Her ne kadar İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne ibaresi kullanılarak hüküm kurulmuşsa da, davacı tarafça harçlandırılarak dava konusu edilen ve icra takibinde takip konusu edilen alacağın tamamı yönünden kabul kararı verilmiş olup davacı vekilinin reddine karar verilen alacağı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle karar davacı yönünden kesin niteliktedir.
Kesin olan kararlara yönelik istinaf istemleri yönünden HMK’nın 346/(1) maddesi uyarınca mahkemece bir karar verilebileceği gibi, aynı Kanun’un 352. maddesi maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce de karar verilebileceğinden, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca, DAVACI VEKİLİNİN İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 25.584,34 TL. istinaf karar harcından peşin alınan (59,30+6.337,00=) 6.396,30 TL’nin mahsubuyla kalan 19.188,04 TL.’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının istek halinde iadesine
4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
5-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
05/10/2022 tarihinde, davacı yönünden HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 107.090,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN, davalı yönünden HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip